Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1285 E. 2021/108 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/1285 Esas
KARAR NO : 2021/108

BAŞKAN : ….
ÜYE :…
ÜYE : ….
KATİP :….

DAVACI : ….SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. ….

FERİ MÜDAHİL : … ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …. SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …. ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ –
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …. ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …TİC. A.Ş. –
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…. SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : … ANONİM ŞİRKETİ

VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL :…. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL : … A.Ş. –
VEKİLİ : Av. ….

FERİ MÜDAHİL : …. A.Ş.
VEKİLİ : Av. ….

FERİ MÜDAHİL : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. ….

FERİ MÜDAHİL : ….A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL/:…. ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL/: … T.A.O. –
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : ….ANONİM ŞİRKETİ

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : davacı şirketin 2018 yılı mali tabloların incelenmesi neticesinde döviz kurlarındaki artış ve dalgalanmalar, faiz oranlarının artması, ticari ilişkide bulunan ve davacının alacaklı olduğu firmalardan tahsilatların yapılamaması, yüksek faizli kredi kullanılmış olması, bankaların yeni kredi vermemesi, şirketin aile şirketi olması nedeniyle görev dağılımının kurumsal olmaması nedeniyle şirketin gelir gider dengesi ve nakit akışlarındaki bozulmalar meydana getirdiğini bu borçların şirketin faaliyetini ve ekonomik güvenliğini riske girdiğini ve borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle geçici mühlet talebinde bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde ;
Davacı vekili dilekçesine eklediği konkordato ön projesinde davacının teklifinin tenzilat ve vade konkordatosu olduğu, %20 tenzilatla 60 ay vade içerisinde ödeme taahhüdünde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı kesin mühlet sonrası alacaklılar toplantısından önce projesini revize etmiş ve %20 tenzilat isteminden vazgeçerek konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcunun ilk taksiti Haziran 2021 tarihinden tarihinden başlamak üzere 60 ayda eşit taksitler halinde alacaklılara ödenmesi şeklinde proje düzenlenmiştir.
Davacı şirket 14.12.2010 tarihinde kurulmuş ve sermayesi 600.000,00 TL olup şirketin %100 hissesi tek ortağa aittir.
Şirketin iştigal alanı plastik ve alüminyum malzemelerden pencere-kapı üretimi ve satışıdır. Komiser rapor tarihi itibariyle 25 çalını bulunmaktadır.
Adi konkordato, iflasa tabi olup olmadığına bakılmaksızın, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun borçlarını proje ile belirli bir vade veya indirim yoluyla yeniden yapılandırabilecekleri bir hukuki imkandır. Konkordato geçici mühleti başarıya ulaşma ihtimalinin olması durumunda borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir ve ilan edilir.
Konkordato, bir borçlunun teklif ettiği projenin İİK’da öngörülen nitelikli çoğunlukta alacaklıları tarafından kabul edilmesi ve asliye ticaret mahkemesince tasdik edilmesi sonucu, vadesi geldiği halde borçlarını ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçluya, vade verilmek veya indirim (tenzilat) yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilme teklifi doğrultusunda borçlarını yeniden yapılandırılmayı mümkün kılan bir hukuki müessesedir.
Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen borçlu veya borçlunun iflasını isteyebilecek alacaklılardan biri, Asliye Ticaret Mahkemesine vereceği dilekçesine İİK m. 286’ da sayılan belgeleri de ekleyerek konkordato mühleti talebinin kabul edilmesi hususunda bir başvuru yapabilir.
Konkordato talebine eklenecek belgeler Madde 286 da sayılmıştır, bunlar aşağıda belirtilenlerdir;
a) Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini gösteren konkordato ön projesi.
b) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler;
c) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste.
d) Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo.
e) Konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.
Mahkeme talep ile birlikte İİK m. 286’ daki belgelerin eksiksiz olduğunu tespit ettikten sonra borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet verir. Burada mahkemece yapılacak inceleme şekli bir inceleme olup talepte ve sunulan belgelerde bir eksiklik bulunmuyorsa borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet vermek gerekmektedir. Bu aşamada mahkemec üç aylık geçici mühlet kararı verilirken içerik ve sunulan bilgilerin sıhhati ve gerçekliğinin denetlenmesi mümkün değildir. Mahkeme geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi konkordato komiseri görevlendirilerek denetlenir (İİK m. 287/3). Verilen bu geçici mühlet, borçlunun veya komiserin talebiyle iki ay daha uzatılabilir (İİK m. 287/4). Komiser mühletin sonunda mahkemeye bir rapor sunar. Bu rapor neticesinde mahkeme konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğuna kanaat getirirse, borçluya bir yıllık kesin mühlet verir (İİK m. 289). Bu bir yıllık kesin mühlet, sürenin dolmasından önce komiser veya borçlunun talebiyle altı aya kadar daha uzatılabilmesi mümkündür. Mühletlere ilişkin mahkemece verilen tüm kabul kararları ve tedbirlere ilişkin kararlar kesin niteliktedir. Bu kesinlik nihai karar sonrasında da kanun yolu aşamasında bu hususların istinaf sebebi yapılamamasını da kapsar. (İİK’nın 287/son maddesi uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun’un 293/1. maddesine göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.Bu iki düzenleme kanunyollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır. Açıklanan nedenlerle her iki alacaklı vekilinin istinaf dilekçesinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine karar vermek gerekmiştir Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/… – 2020/….)
Davacının konkordato başvurusu ve başvuruya eklediği İİK m. 286 da sayılan belgelerin eksiksiz olduğu görüldüğünden davacı borçluya 04/10/2018 tarihi itibariyle üç aylık geçici bir mühlet verilmiştir. Mühlet kararıyla birlikte İİK m. 287 uyarınca geçici mühlet kararı verirken borçlunun malvarlığının muhafazası amacıyla, borçlunun aktifini elden çıkarması veya azaltması gibi alacaklıların zarar görme ihtimalini doğuran durumları bertaraf etmek için 297. Maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dâhil olmak üzere gerekli önlemlerin mahkemece resen alınması gerektiğinden buna yönelik tedbirler oluşturulmuştur.
İİK m. 289/3 gereği, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde, borçluya bir yıllık kesin mühlet süresi verilir hükmü uyarınca geçici mühlet içerisinde yapılan incelemeler ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı denetlenmiştir. Mahkememizce, komiser raporu ve alacaklıların da itirazları değerlendirilmiş, borçlunun teklif etmiş olduğu konkordato şartlarına göre borçlarını ödeme ihtimalinin olduğu ve teklif edilen konkordatonun borçlunun ödeme kabiliyetine tekrar kavuşma amacına hizmet ettiği yolunda kanaatine ulaşılmıştır ve borçluya 18/02/2019 tarihinde kesin mühlet verilmiştir. Davacının konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi bakımından süreye ihtiyacı olduğundan 18/02/2020 tarihinde altı aylık süre ile kesin mühlet uzatılmıştır. Kesin süre içerisine Covid-19 salgını nedeniyle 7226 sayılı kanun kapsamında salgında geçen 86 günlük süre kesin süreye eklenmiş ve kesin mühlet süresinin sonu 12/11/2020 tarihi olarak belirlenmiştir (Durna, Ümit Erkan: Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle yargıda duran sürelerin konkordato kurumundaki mühlet ve süreler açısındandeğerlendirilmesi,14.05.2020) (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/… – 2020/…). Tasdik duruşması kesin mühlet içerisinde yapılması gerektiğinden tasdik duruşma günü 05.11.2020 tarihi olarak belirlenmiş ancak bu duruşmada karar verilemeyeceği anlaşıldığından ve kesin mühlete ilişkin sürenin sonuna gelindiğinden altı aylık yargılama süresinin uygulanmaya geçilmesine verilmiştir.
Davacının konkordato projesinin kaynaklarla orantılılığı ve başarıya ulaşması açısından mevcut kamu borçlarının engel teşkil ettiği, verilecek karar sonrası davacının bu kamu borçlarıyla karşı karşıya kalacağı bu haliyle projenin başarıya ulaşma şansının mümkün bulunmadığı tüm yargılama aşamalarında gelinen süreçler dikkate alındığında davacıya yapılandırma yasasından faydalandırmak üzere yapılanmanın da gerçekleştirilmesine olanak sağlayacak kadar bir sürenin verilmesi gerektiği takdir edilerek davacı tarafa bu hususta süre verilmesi gerektiğinden altı aylık yargılama süresinin uygulanmaya geçilmesi gerekmiştir.
Kesin mühletin ilanından sonra, İİK m. 299’a göre konkordato komiseri tarafından yapılacak ilanla alacaklıların alacaklarını bildirmesi istenir ve komiser bildirilen alacakların kayıtlarını yapar. İlanın yapılması ve bunun üzerine alacaklıların alacaklarını bildirmesi konkordato projesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır; alacaklılar toplantısı için karar yeter sayısının sağlanabilmesi, borçlunun malvarlığı ile sorumlu olduğu pasif kapsamının belirlenebilmesi ve akabinde konkordato projesinin tasdik edilebilmesi için mutlak surette alacaklıların desteğinin sağlanabilmesi gerekir. Bunun dışında borçlunun bilançosunda veya alacaklılar listesinde kaydı yer almayan alacaklının konkordato projesi kapsamında yer alabilmesi için alacağını komisere bildirmesi gerekmektedir.
Borçlunun bilançosunda kayıtlı alacaklıların ilan tarihinden itibaren alacaklarını bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır (m. 299). Bu şekilde, bilançoda yeralan alacaklar ve ilan yoluyla bildirilen alacaklar olmak üzere alacaklılar iki bölüm oluşturmaktadır.
Alacaklılar, komiser tarafından yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde alacaklarını bildirmeye davet olunur ve komiserin bu ilanı (m. 299), İİK m. 288’deki usule uygun şekilde yaptırması gerekecektir. Buradaki ilan komiser tarafından yaptırılır ve mahkemece yaptırılan geçici veya kesin mühletin ilan edilmesinden farklı olup ilan mahkemece yapılmaz. İlanın mahkemece kesin mühlet kararının verilmesinden sonraki zaman diliminde komiser tarafından yapılması gerekir.
Buna göre komiser tarafından davacı borçlu için alacaklılara ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet için gerekli ilanlar yapılmış ve ilanda, alacak bildiriminin yapılacağı adresin ve hangi zaman içinde yapılabileceği, alacağını süresinde bildirmeyen alacaklıların, alacaklarının borçlunun bilançosunda da kayıtlı olmaması durumunda, kanun maddesinde belirtilen konkordato müzakerelerine alınmayacağı hatırlatılmıştır. Alacağın dava dosyasına bildirilmesi yeterli olmayıp yasanın amir hükmü uyarınca yasal süresi içerisinde konkordato komiserine bildirilerek alacak olarak yazdırılması gerekir. (Bankanın alacağını ve adresini komiserlere yazdırması gerekir, bunların tasdik dosyasına bildirilmesi alacaklıya hak kazandırmaz. Komiserin kendisine yazdırılmayan alacağı, tasdik dosyasını inceleyerek işleme alması beklenemez. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-karar No: 2020/… – 2020/…) Buradaki onbeş günlük süre içerisinde alacağın komisere bildirilmesi yükümlülüğü, borçlunun bilançosunda göstermiş olduğu alacaklar veya borçlunun konkordato projesinde göstermiş olduğu listede yeralan alacaklar hakkında geçerli değildir. Alacaklar bildirildiğinde komiser, borçlunun ticari defterlerini, bilançolarını ve beyanlarını dikkate alarak, alacakların gerçek olup olmadığı hakkında gerekli incelemeleri yapar ve İİK m. 302’e göre alacaklılar toplantısına sunacağı raporu hazırlayarak, alacaklıların bilgisine sunar. Şayet bilançoda bulunmayan alacaklar yahut alacak olarak bulunupta bilanço da yer alan alacak ile alacaklı tarafından bildirilen alacak arasında farklılık varsa ve borçlu bildirilen bu alacağı kabul etmezse bu alacak çekişmeli alacak statüsüne girdiğinden oylamada bu çekişmeli kısım nazara alınmayacaktır. Ancak alacağı hiç bildirilmeyen yahut düşük bildirildiğini düşünen bu alacaklının İİK uyarınca çekişmeli alacak yönünden dava açma hakkı saklıdır.
Burada borçlunun bildirdiği alacak tutarı ile alacaklının iddia ettiği tutar arasındaki fark miktarı çekişmeli alacak düzeyindedir. İİK’nun 302.maddesinin 4.fıkrasına göre ;”çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.”
Buradaki hükümden çekişmeli olan alacakların tamamı hakkında bir alacak yargılaması yapar gibi mahkemenin belirleme yapma yükümlülüğü bulunduğu sonucu çıkartılmamalıdır. Böyle bir durumda çekişmeli alacakların araştırılması yoluna gidilecek olursa konkordatoya ilişkin sürelerin yasada sınırlı olarak belirlenmiş olması da dikkate alındığında alacaklar hakkında yargılama yapar gibi araştırma yapmak konkordato yargılama usulüne aykırıdır. (İİK’nın 308/b-1. maddesi kapsamında yeni bir dava konusu olabilecek itirazların istinaf incelemesine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle, alacaklı T. Halk Bankası A.Ş. vekilinin alacak tutarlarının hatalı tespit edildiğine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/… E – 2020/… K ) . Dosya üzerinden basit bir belirlemeyle karar verilebilir olan çekişmeli alacaklarla ilgili mahkemece karar verilebilirse de çoğu kez banka kredisinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davalarında alacağın miktarının net bir biçimde belirlenebilmesi birden fazla kez bilirkişi incelemesi ve yıllar süren yargılamalara konu olduğu düşünüldüğünde dosya üzerinden basit belirlemelerle karar verilebilecek haller dışında konkordato oylamasına ve nisabına etki edebilme ihtimali bulunan ve belirlenmesi yargılamayı gerektiren çekişmeli alacakların oylamada dikkate alınması yönünde delil araştırması yapılmak suretiyle müspet karar verilmesi doğru olmayacaktır.
Bu konuda örnek verilecek olunursa; ilama dayalı olan, kesinleşmiş takibe yahut kambiyo senedine dayalı olan alacaklar gibi çekişmeli alacaklar yönünden alacaklılar toplantısında hesaba katılması bakımından bu hususta müspet karar verilip verilmemesi yönünde değerlendirme yapılması heyetimizin uygulaması olarak belirlenmiştir. Bunun dışında ki önemli nitelikte delil araştırması gereken ( keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yapılması gibi) çekişmeli alacaklar için araştırma yapılarak karar verilmesi konkordato yargılama usulüne tezat teşkil edeceğinden bu türden çekişmeli alacaklar toplantı nisabında dikkate alınmaması heyetimizce uygun bulunmuştur. Ayrıca bu alacaklının İİK 308/b maddesi uyarınca çekişmeli alacak yönünden tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açma hakkı da saklıdır. Dolayısıyla çekişmeli alacak sahibinin haklarının olumsuz etkilenmesinden de söz etmek mümkün değildir. ( Mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu bağlamda çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkan sağlanmıştır (İİK m.308/b). Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/… – 2020/… ) (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Esas-karar No: 2020/… – 2020/..)
Dosya kapsamı itibariyle alacaklılar toplantısı öncesinde …Bankası, …., …. Bankası, …., …, … Bankası, … Ltd. Şti. İsimli alacaklılar tarafından 15 günlük ilan süresinde komisere bildirilen alacak ile davacının kayıtlarında bulunan borç tutarları arasında çekişme bulunduğu, komiserin raporunda çekişmeli kısımlara ilişkin gerekli açıklamaları yaptığı, bu alacakların mahkeme ilamı, kesinleşmiş takip, imzası borçlu tarafından inkar edilmeyen kambiyo senedi gibi alacaklardan kaynaklanmadığı, belirlenmesinin bir kısım yargılamayı gerektirdiği, bu kapsamda her bir alacaklının çekişmeli kısma yönelik olarak İİK. Uyarınca çekişmeli alacağa ilişkin tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açma hakları bulunduğu gözetilerek oylama çoğunluğunun nisabında çekişmeli kısımların dikkate alınması taleplerinin ayrı ayrı reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir. Zira yukarıda da açıklandığı üzere konkordato yargılaması her bir alacaklının alacağının ayrı ayrı yargılandığı ve belirlendiği bir dava türü değildir. Konkordato hukukuna ilişkin yargılama süreleri kanunda sınırlı olarak belirlenmiştir. Eldeki dava bir menfi tespit yahut alacak davası değildir. Nitekim mahkemece hangi oranda alacağın oylamaya katılacağı belirlense dahi bu ileride mahkemelerce verilecek hükümlere tesir etmeyecektir. Bu husus alacak nisabının belirlenmesinde etkili olduğundan konkordato yargılaması bakımından alacak çoğunluğununu tespiti için gereklidir.
06.12.2019 tarihlî …. … A.Ş. tarafından komiserliğe 25.11.2018 tarihi itibari ile 1.119.414,61 TL ve 04.12.2018 tarihi itibari ile 1656.686.96 TL alacak bildiriminde bulunulmuştur. Borçlunun defter kayıt belgeleri üzerinde konkordato komiserliğince yapılan inceleme ve tespitlerde anapara 803.011,21 TL … Alüminyum AŞ. ve keşidecisi …. Hazır Beton Ltd Şti olan 2 adet ödenmeyen çek karşılığı 100 000 TL olmak üzere toplam 903.01l,21 TL .. .. A.Ş. ‘ye borçlu olduğu görülmüştür.Alacaklı banka lehine l.dereceden 1.000.000.00 TL tutarında Bursa … ada … parsel … bağımsız bölüm dubleks mesken taşınmaz üzerine ipotek mevcuttur. …Bankası A.ş. rehinli alacaklı kapsamında değerlendirildiğinden oylamaya esas alınacak alacaklı olarak dikkate alınmamıştır.
05.12.2019 tarihli … .. A.Ş. vekilleri tarafından komiserliğe 1.354.250,29 TL alacak bildiriminde bulunulmuştur. Borçlunun defter kayıt belgeleri üzerinde konkordato komiserliğince yapılan inceleme tespitlerde anapara 309.097,45 TL .. .. A.Ş. ‘ye borçlu olduğu görülmüştür. 06.08.2020 tarihinde ipotek bacaklısı … .. A.Ş.’ye … ada .. parsel … nolu bağımsız bölüm satandan elde edilen 850.000,00 TL ödeme yapılmıştır. 06.08.2020 tarihine kadar ipotek alacaklısı 850.000 TL ödeme düşüldükten sonra dikkate alınmıştır.
Bildirim yapan bankalar için çekişmeli alacak kısımları yukarıda açıklanan gerekçelerle konkordato alacak nisabında dikkate alınmamıştır,
Ayrıca aradaki çekişmeli kısma ilişkin bu bankaların İİK 308/b maddesi uyarınca dava açma hakkı da yasa gereği saklıdır. Bu alacaklıların haklarının zedelenmesi de söz konusu değildir. Kanaatimizce konkordato yargılaması yapan mahkemenin çekişmeli alacaklarla ilgili karar verebileceği haller doğrudan dosya üzerinden sunalan belgelere (ilama dayalı olan, kesinleşmiş takibe yahut kambiyo senedine dayalı olan alacaklar gibi) göre belirlenebilecek hallerle sınırlı olarak uygulanabilecek hallerdir.
Davacının konkordatoya tabi olmayan rehinle temin edilmiş borçları bulunmaktadır. Mühlet içerisinde borçlunun rehinli alacaklı bankalarla yapılandırma sözleşmeleri yapması mümkündür. Ayrıca rehinli taşınmazların satışında ve rehinli alacaklıya bedelinin ödenmesinde sakınca bulunmamaktadır. Zira rehinli alacak konkordatoya tabi olmadığı gibi rehin konusu malın cebri icrada değerinden düşük satılması yerine gerçek değerinde satılması hem borçlunun hemde rehinli alacaklının menfaatinedir. Bu nedenle buna yönelik işlemlere izin verilmiştir.
Komiser aracılığı ile konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra, ilanla konkordato projesini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantıya davet edilmiş, ilânın birer sureti adresi alacaklılara posta ile gönderilmiş, toplantı günü ilandan en az on beş gün sonra 15/10/2020 tarihinde yapılmıştır.
Alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmayacak kişiler aşağıdaki gibidir :
-206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların (işçi ve nafaka) alacaklıları
-Borçlunun eşi ve çocuğu,
-Borçlunun kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi.
-Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, (298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılacaktır)
Davacı kesin mühlet sonrası alacaklılar toplantısından önce projesini revize etmiş ve %20 tenzilat isteminden vazgeçerek konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcunun ilk taksiti Haziran 2021 tarihinden tarihinden başlamak üzere 60 ayda eşit taksitler halinde alacaklılara ödenmesi şeklinde proje düzenlenmiştir.
15/10/2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında 22 alacaklı hazır bulunmuş, daha sonra iltihak süresi içerisinde verilen oylarla birlikte netice olarak konkordatoya tabi toplam 41 alacaklıdan 29 alacaklı davacının projesine kabul, 12 alacaklı ret oyu vermiştir. Toplantı sonucuna göre toplantı nisabına mesnet teşkil eden 4.580.179,68 TL alacak tutarının da 2.820.772,67 TL’lik kısmı ile proje kabul edilmiştir. Bu alacaklı sayısının %70,73’lık oranına alacak sayısının ise %61,59’lik oranına tekabül etmektedir. Yukarıda da ayrıntılı olarak izah edildiği üzere … … Bankası, …, …, … .., …, … …., …. Ltd. Şti. İsimli alacaklıların çekişmeli alacak tutarları toplantı nisabında dikkate alınmamıştır. Davacının alacaklılar toplantısında yasanın öngördüğü çoğunluğu sağladığı kabul edilmiştir.
Toplantı sonrası oylamaya ilişkin iltihak süresi beklenmiş ve komiser tarafından oylama sonucunda projenin tasdiki hususuyla ilgili olarak gerekçeli rapor hazırlanmıştır. Rapor mahkememize ibraz edildikten sonra kesin mühlet içerisinde konkordato projesi tasdik kararı hakkında bir karar verebilmek için bir duruşma günü belirlenerek İİK 304. Maddesi uyarınca duruşma günü ilan edilmiş, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiştir.
Ancak dosyaya müdahil olan alacaklılardan tasdik duruşması öncesi itiraz sebeplerini ileri sürerek projeye itiraz eden alacaklı bulunmadığı görülmüştür.
Konkordatonun tasdiki için gerekli koşullar İİK’nın 305. maddesinde sayılmıştır. Bunları beş maddede sıraladığımızda şartlar şu şekildedir:
1- Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerekmektedir.. Söz konusu bu hükmün amacı konkordato projesini kabul etmeyen, ancak Kanunda öngörülen nisapla konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmesi halinde, azınlıkta kalana alacaklıların korunması bakımından önemlidir.
İşletmenin toplam borç ödemeleri toplamı anapara 5.383.189,89 TL, adi alacaklılara ödenecek konkordatoya ve toplantıya esas borç toplamı 4.580.179, 68 TL’dir. Şirketin iflası halinde ise alacaklıların eline geçebilecek tutar 2.223.017,78 TL’dir. Borçlu şirket konkordatonun tasdik edilmesi durumunda alacaklılara alacağının %100’ünii öderken, iflası durumunda seviyelerinde borç ifasını tamamlayabilecektir.
İflas tasfiyesinde işletme aktif satışından elde edilecek gelirin iflas tasfiyesi süreci ve masrafları dikkate almağında adi alacakların alacaklarına kavuşma oranı seviyelerinde olacağı tahmin edilmektedir. Borçlunun aile bireylerine ait kefalet kapsamında … … AŞ lehine ipotekli 330.000,00 TL değerinde Gayrimenkul taşınmazı bulunmaktadır. Bankaya ipotek rehinli borç tutarının 3,kişi aile bireyleri tarafından nakit olarak yada gayrimenkul ün satışı yolu ile elde edilecek gelirin alacaklı bankaya ödenmesi öngörülmektedir. İflas tasfiyesin de işletme aktifinin satışından elde edilebifecek tutarların oldukça aşağımda gerçekleşebileceği görülmektedir.
2- Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerekir. Bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenirken mahkemece borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranla dikkate alınacağını takdir edilmelidir. Orantılı olma koşulu tespit edilirken borçlunun beklenen haklarının da mahkemece takdir edilerek hesaba katılması gerekecektir. Konkordatonun tasdiki için aranan bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini de konkordato komiseri raporunda belirlemelidir. Elbette komiserin bu raporu mahkeme bakımından bağlayıcı değildir. Mahkeme bu bilgileri eksik ya da yetersiz bulursa, komiserden ek rapor alabilir veya gerekli ise bilirkişi incelemesi yaptırabilir.Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerekir. Bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenirken mahkemece borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranla dikkate alınacağını takdir edilmelidir. Orantılı olma koşulu tespit edilirken borçlunun beklenen haklarının da mahkemece takdir edilerek hesaba katılması gerekecektir. Konkordatonun tasdiki için aranan bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini de konkordato komiseri raporunda belirlemelidir. Elbette komiserin bu raporu mahkeme bakımından bağlayıcı değildir. Mahkeme bu bilgileri eksik ya da yetersiz bulursa, komiserden ek rapor alabilir veya gerekli ise bilirkişi incelemesi yaptırabilir.
Projenin tasdiki için en önemli şartlardan birisi de kaynaklarla orantılılık olgusudur. Davacı şirket 2.687.953,92 TL borca batıktır. Ancak borca batıklık tek başına başarı şansını ortadan kaldırmaya etken değildir. Başarı şansı işletmesel performans, satış rakamları, karlılık ve buna endeksli önümüzdeki yılları gösteren proforma gelir tablosu ve nakit akım tablosu dikkate alınarak belirlenmelidir.
Her şeyden önce davacının toplam borç tutarı davacı konumundaki bir şirket bakımından çok yüksek ve bildirilen vadelerinde ödenemeyecek düzeyde değildir. Geçmiş yıl satış rakamları değerlendirildiğinde gerçekçi olduğu kabul edilen proforma gelir tablosu ve nakit akım tablolarına göre davacı bu borç tutarını ödeyebilecek kapasitededir.
Davacının Konkordato verilerinin olduğu 2018 yılına göre 30.09.2020 tarihli bilançosunda şirketin dönen varlıklarında artışın olduğun görülmektedir. Duran varlıklarda içerisindeki azalma ise işletme aktifine kayrtlı taşınmazların satışından kaynaklanmaktadır olumsuz olarak değerlendirmemek gerekir satışlardan elde edilen gelir banka kredi borçlarına aktarılmıştır. Dönen varlıkların yıldan yıla artması şirketin iş hacminin genişlediğini göstermektedir, İşletmenin toplam satışının ve likiditesinin artması projenin başarı şansı bakımından olumlu kabul edilmiştir. Kısa vadeli yabancı kaynaklarda artış görülse de, artış alınan avanslardan kaynaklanmaktadır. Yıllara yaygın olarak inşaat maliyetinin tamamlanmasından sonra alman avans karşılığı borçlarda azalmaktadır. Genel olarak 1600.00 TL seviyesinde mali borçlarda azalma görülmektedir. Konkordato dönemi ticari borçlar toplamı ise 200.000,00 TL seviyelerindedir.
Davacı konkordato döneminde faaliyette bulunduğu alüminyum cephe sistemleri, cam cephe kornpozit panel imalat ve montaj uygulamalarını gerçekleştirdiği projeleri tamamlamıştır. İnşası ve yapımı devam eden projelerin satın almaları, imalatı ve montajı devam etmektedir. Ticari alanda satış faaliyetlerini gerçekleştirdiği müşterileri ile proje avans imalat ve montaj uygulamalarında güven ilişkisini sağlayan davacı şirket, konkordato döneminde tedarikçilerine ödemelerini, taahhüt edilen vadelerde düzenli olarak yerine getirmiştir. Konkordato döneminde, işletmenin borçlanma tutarlarının öz sermayeye oranı ve varlıklarını finanse ederken kullandığı kaynaklar olumlu seviyede olduğu görülmüştür.
Davacının geçmiş yıl gerçekleşen gelir tabloları ile karşılaştırıldığında düzenlenen proforma gelir tablolarındaki satışlara ve faaliyet karlılığına davacı şirketin ulaşabileceği görülmektedir.

Şirketin borç toplamının 5.383.189.69 TL ve adi alacaklılara ödenecek konkordatoya ve toplantıya esas borç toplamı 4.580.179, 68 TL olarak dikkate alındığında Haziran/2021 tarihinden itibaren 60 aylık süreçte 2.687.953,92 TL tutarındaki negatif borç bakiyesini ödeyebileceği değerlendirilmiştir.
Davacı şirket 2021-2026 döneminde 6 yılda 82.000 000.00 Tl civarında proforma gelir tablosunda satışlar gerçekleştirerek 7.000.000 Tl civarında dönem net karı elde edeceğini beyan etmiştir. Beyan edilen satışlara göre net kar (%8) sektör ortalamalarına göre (%7-9 ) finansman gideri olmayan firma için makul seviyededir. İşletme gelirlerinin haricinde işletme sahibi aile bireylerine ait gayrimenkulleri satılması ve işletmelerinden sağlanan kaynaklar ile alacaklılara olan borçların ödenmek konusundaki çaba ve iyi niyetini konkordato döneminde de ortaya koymuştur.
Davacı şirketin 2017 yılını 8.062.100,73 TL satış rakamı ile tamamladığı, 2018 yılında bu rakamı 11.020.944,20 TL’ye yükselttiği geçmiş yıllar mali tabloları ile belirlidir. Proforma Gelir Tablosunda 2021 yılında hedeflediği 10.050.000,00 TL tutarındaki brüt satışlar toplamına bu sebeple ulaşması mümkün görülmektedir. 2021 yılı ve devam eden yıllarda öngörülen Satış tutarları da makul ve ulaşılabilir seviyelerde olduğu anlaşılmaktadır.
Faaliyet giderleri 2017 yılında 456.341,85 TL iken 2018 yılında 453.589,27 TL olarak gerçekleşmiştir. Konkordatoyu da içine alan 2019 yılında faaliyet giderleri 441.113,34 TL olarak gerçekleşmiştir. 2017 – 2019 yılları arasında ortalama aylık 7.500,00 TL seviyesinde faaliyet giderleri olan davacı şirket 2020 yılı 9 aylık dönem itibariyle uygulanan tedbirlerle birlikte ortalama 29.000,00 TL olarak son dört yılın en düşük seviyesine gerilemiştir, Proforma Gelir Tablosundaki tahmini faaliyet giderleri kaleminin makul ve gerçekleşebilir rakamlarda olduğu anlaşılmaktadır.
Finansman giderlerinin 2018 yılında 1.032.379,92 TL olarak gerçekleşmesiyle devamında 2.163,643,88 TL donem zararı oluşan firmanın öz Sermaye kaybına neden olduğu görülmektedir. 2019 yılında ve devamındaki yıllarda finansman giderlerinin olmaması firmanın dönem karına olumlu etki sağlamıştır. Revize edilen konkordato projesine göre faizsiz ödeme planı ile gelir tablosunda yer vermediği finansman giderleri maliyetinin firmanın faaliyet karlılığına ve finansal yapısına olumlu etkisini 60 aylık ödeme planı ve ve nakit akım tablosunda açıkça görülmektedir. Bu sebeple davacının borçlarını taahhüt ettiği vadelerde ödeyebileceği ve başarı şansının olduğu kabul edilmiştir.
3-Konkordato projesi İİK m. 302 de öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olmalıdır. İİK’nın 302.’nci maddesinin 3. fıkrasına göre, kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Mahkeme bu oranları ve konkordatonun aranan çoğunlukla kabul edilip edilmediğini konkordato komiseri raporunu esas alarak belirleyecektir. Ancak mahkeme, komiserin raporu ile bağlı olmayıp, bu koşulu da kendiliğinden araştırmalıdır. Nitekim komiserin raporu mahkeme bakımından bağlayıcı değildir.
15/10/2020 tarihli alacaklılar toplantısı ve buna ilişkin tutanaklar ile yedi günlük iltihak süresinde katılan ve olumlu oy veren alacaklı ve alacak çoğunluğu dikkate alındığında, alacaklılar toplantısında 22 alacaklı hazır bulunmuş, daha sonra iltihak süresi içerisinde verilen oylarla birlikte netice olarak konkordatoya tabi toplam 41 alacaklıdan 29 alacaklı davacının projesine kabul, 12 alacaklı ret oyu vermiştir. Toplantı sonucuna göre toplantı nisabına mesnet teşkil eden 4.580.179,68 TL alacak tutarının da 2.820.772,67 TL’lik kısmı ile proje kabul edilmiştir. Bu alacaklı sayısının %70,73’lık oranına alacak sayısının ise %61,59’lik oranına tekabül etmektedir. Yukarıda da ayrıntılı olarak izah edildiği üzere …. … Bankası, …, … .., … …, …, … .., … Ltd. Şti. İsimli alacaklıların çekişmeli alacak tutarları toplantı nisabında dikkate alınmamıştır. Davacının alacaklılar toplantısında yasanın öngördüğü çoğunluğu sağladığı kabul edilmiştir. Bu sebeple davacının alacaklılar toplantısında yasanın öngördüğü çoğunluğu sağladığı kabul edilmiştir.
4- İİK’nın 206. maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmemesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterli teminata bağlanmış olması gerekmektedir. İmtiyazlı alacaklıların alacaklarından açıkça vazgeçmesi halinde borçlunun teminat göstermesine gerek kalmayacaktır. Çekişmeli ve geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacaklıların oylamaya katılmaları halinde bunların teminat gösterip göstermeyeceği mahkeme tarafından karar verilecektir. Yeni düzenleme ile 206. maddenin ikinci ve üçüncü sırasındaki alacaklar imtiyazlı alacaklar olmaktan çıkarıldığından dolayı bu alacaklar için ayrıca teminat gösterilmesi gerekmemektedir. Teminat borçlu veya üçüncü bir kişi tarafından gösterilebilir ancak borçlunun gösterdiği teminat, diğer alacaklıların alacaklarını tahsili için projede yer alan taşınır veya taşınmaz mallardan biri olamaz.
Buradaki şartlar İİK’nun 206.maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacakların ve mühlet içerisinde komiserin izniyle akdedilmiş olan borçlulara ilişkin alacakların teminatlandırılması düzenlenmiştir. Bilindiği üzere mühlet sonrası borçlar konkordatoya tabi borçlar değildir. 206/1.maddede öngörülen borçlarda imtiyazlı alacak olup konkordatoya tabi değildir. İmtiyazlı alacaklılardan kasıt son bir yıl içerisinde tahakkuk eden işçilik alacaklarıdır. Bir yıllık sürenin hesaplanmasında geçici mühletin başlangıç tarihi baz alınmalıdır. Mahkememizin kabulüne göre de tahakkuk eden alacaktan kasıt ilama bağlanmış alacaklardır. Yasa koyucu burada imtiyazlı alacaklar ile mühlet içerisinde doğan alacaklıların alacağının teminatlandırılmasını yahut alacaklının teminat gösterilmesinden feragat edilmesi şartını aramıştır.
Mühlet içerişimde konkordato komiseri onayıyla 30.09.2020 tarihi itibari ile 28 alacaklıya 200.048.43 TL tutarında mühlet borcu oluşmuştur. Bu alacaklıların bir kısmına rapor tarihine kadar davacı şirketçe 61.131,75 TL tutarında ödemeleri yapılmıştır. Ödemesi yapılmayarak teminat isteme hakkından feragat eden alacaklılar komiser reporunda tablo halinde listelenerek buna ilişkin belgeler dosyaya eklenmiştir. Davacının İİK 305.maddesinde düzenlenen bu şartı da gerçekleştirmiş olduğu kabul edilmiştir.
5- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekmektedir. Bu giderler bilirkişi ücreti, tasdik kararının tebliği ve ilânı ile gerekli yerlere bildirilmesi için gereken tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, celse harçları gibi giderlerden oluşmaktadır. Yeni düzenleme ile birlikte, alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan tutar üzerinden binde 2.27 oranında harç alınmalıdır.
Konkordato hesabına esas teşkil eden alacak miktarı 4,580.179,13 TL’dir. Bu tutara çekişmeli alacak tutarları dahil edilmemiştir. Borçlu Şirketin konkordato projesinin tasdik edilebilmesi için yatırılması gereken harç miktarı 4.580.179,18 L binde 2.27 ‘sine tekabül eden 10.597,00 TL olup tasdik kararından önce bu tutar davacı tarafça yatırılmıştır. Konkordato tasdiki için gereken yargılama gideri bakımından dosyada yatırılmış olan avans yeterli olduğundan davacı tarafça başkaca bir yargılama gideri yatırılmasına gerek duyulmamıştır.
İİK’nun 302 son maddesine göre komiser iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin tüm belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğini ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdii eder. İİK 304.madde uyarınca rapor ve dosyayı tevdii alan mahkeme konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her halde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olan duruşma günü 288.madde uyarınca ilan edilir. İtiraz edenler itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır.Tasdik duruşması 05.11.2020 tarihinde yapılmıştır. ancak bu duruşmada karar verilemeyeceği anlaşıldığından ve kesin mühlete ilişkin sürenin sonuna gelindiğinden altı aylık yargılama süresi uygulanmıştır.
İtiraz edenler itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilir ve verilen tasdik kararını istinaf edebilirler. Dosya kapsamında yasanın aradığı şekilde itiraz eden alacaklı bulunmadığı görülmüştür. (Konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebilir (İİK m.308/a). İstinaf yasa yoluna başvuran … .., …. AŞ ile .. .. … … AŞ vekilleri konkordato talebine itiraz etmemiş olup adı geçenlerin İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle adı geçenlerin istinaf dilekçelerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-ç düzenlemesi uyarınca reddi gerekmiştir.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/.. – 2020/….)

İtiraz komiser raporuna itiraz değildir. Projenin tasdikine itirazdır. Bu nedenle itiraz için komiser raporunun tebliğine de gerek yoktur. Zira komiser raporu bilirkişi raporu değildir. (Her ne kadar karara esas alınan komiser raporunun davacılara duruşmadan önce 18.08.2020 tarihinde tebliğ olunduğu, İİK. 292. maddesinde ise davacıya bilirkişi raporlarında olduğu gibi komiser raporuna karşı beyan için bir süre verileceği hususu düzenlenmemiştir. Bu maddeye göre komiser raporunun mahkemeye sunulması üzerine mahkemece duruşma açılarak İİK 292. maddesi şartlarına göre kesin mühletin kaldırılacağı düzenlenmiştir. Mevcut davada bu maddeye aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davacı şirketlerin istinaf başvurularının HMK ‘nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Bursa Bam 5.Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/… – 2020/…. )
Yapılan yargılama sonucunda açıklanan tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının konkordato projesinin tasdik şartlarının mevcut olduğu, özellikle iflas halinde alacaklıların eline geçebilecek alacak tutarları dikkate alındığında davacının iflas etmek yerine işletme faaliyetine devam etmesinin hem davacı hem alacaklılar yararına olduğu kabul edilmiştir. Projenin tasdikine karar vermek gerekmiştir. İİK’nun 306.maddesine göre ;Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.
İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesinin ikinci fıkrasına göre “Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.”
Bu düzenlemeye göre projede yer alsın veya yer almasın anılan borçlar için konkordato hükümleri geçerli olacaktır. Zira bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olacağından bu nitelikteki borçlar da tasdik kararı kapsamındadır.
Davacının rehinli olan borçları bulunmaktadır. İİK’nun 308/c maddesi uyarınca konkordato tasdik kararıyla bağlayıcı hale geleceğinden bu takdirde mühletin etkileri de istisnalar saklı kalmak üzere konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe kadar devam edeceğinden tasdik kararıyla birlikte davacı bakımından mühletin etkileri ortadan kalkacaktır ve dolayısıyla rehinli malların muhafaza ve satış işlemlerinin yapılmasının önlenmesine ilişkin mühlet etkisi ortadan kalkacaktır. İİK’nun 307.maddesi rehinli malların muhafaza altına alınması ve paraya çevrilmesinin tasdik kararından sonra bir yıl süreyle ertelenebileceğini hüküm altına almıştır. Davacı taraf rehinli malların satışının ve muhafaza altına alınmasının ertelenmesini talep ettiğinden buna ilişkin koşulların bulunup bulunmadığı denetlenmelidir.
Rehinli Malların Satışının ertelenmesi koşulları İİK nın 307/1 de sayılmıştır;
-Alacak, konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır,
-Alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizi bulunmamalıdır,
-Borçlu rehinli malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevirilmesi halinde ekonomik varlığının tehlikeye düşecek olduğunu ispat etmiş olmalıdır.
Yasa koyucu burada erteleme kararı için şartları net bir biçimde ortaya koymuştur. İlk iki şart borcun niteliğine ve mevcut durumuna ilişkin şartlar olup diğer önemli şart rehinli malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğu olgusudur.
Burada işletmenin faaliyeti bakımından rehinli mallar satıldığı takdirde faaliyetin zarara uğraması ve projenin taahhüt edilen vadelerde ödeme gerçekleştirilerek başarıya ulaşılmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Konkordato iflas erteleme döneminde de yasalarımızda mevcut olsa da iflas erteleme müessesinin kaldırılmasından sonra ayrıntılı ve farklı biçimde yeni düzenlemeler içerecek şekilde getirilmiş hukuksal bir kurumdur. Bu kurumu iflas erteleme müessesindeki uygulamalarla karıştırmamak gerekir.
Pek tabi ki konkordato hükümlerinin uygulanması ile ile alacaklılar zarara uğratılmamalıdır. Ancak konkordatoyla yegane amaç projenin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Çünkü bu proje iflas erteleme müessesinden farklı olarak borçlu ve alacaklıların bir araya gelerek yeterli çoğunlukla uzlaşı sağlamak suretiyle hayata geçirdikleri bir hukuksal durumdur. Konkordatoyu yalnızca bir alacaklı yahut rehinle teminatlandırılmış alacaklı bakımından değerlendirmek mümkün değildir. Proje alacaklıların belli çoğunluğuyla kabul edildiğine göre alacaklıların durumunun da bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Yalnızca bir alacaklı bakımından uygulanan kuralların sonuçları çoğunluğa feda edilemez, elbetteki konkordato ve taahhüt edilen proje alacaklıların çoğunluğunu zarara uğratabilecek nitelikte ise yahut projenin başarıya ulaşma şansı imkansız ise tasdik şartlarının bulunduğundan söz edilemez. Burada da bu hususu bir bütün halinde tüm alacaklılar ve borçlu bakımından değerlendirmek gerekir.
Yasa koyucu iflas ertele müessesinden farklı olarak konkordato yargılaması bakımından mahkemeleri daha farklı yetkiler tanımıştır. Hatta ve hatta kimi zaman maddi hukuku ilgilendiren tedbir kararları dahi verilebilmesi mümkündür. Bizatihi bazı yasal düzenlemelerin içeriği ve tedbirlerin temas ettiği hususlar maddi hukuka etki etmektedir. Konkordato sürecinde aslolan borçlunun mal varlığının korunması ile taahhüt edilen projenin alacaklılar tarafından yeterli çoğunlukta kabul edilmiş olması ve projenin kaynaklarla orantılılığı sağlanarak mahkemece tasdik edilmesini sağlamaktır.
Yeni bir kurum olan konkordato hakkında iflas erteleme döneminden kalan hukuki bakış açıları ile mahkememizce verilen kararlar karşılaştırılmak istenebilir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere bu müessese iflas ertelemeden çok farklıdır. Rehinli malların satışının bir yıl süreyle ertelenmesinin yasada koşulları açık olup bu ertelemenin istisnai olarak uygulanması gerektiği sonucunu çıkaracak bir husus bulunmamaktadır. Bu düzenleme ile amaç tasdik edilen projenin taahhüt edilen vadelerde alacaklılara alacağını ödenmesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır.
Pek tabi ki davacının işletmesine dahil olan erteleme kararına konu olan taşınmaz işletmenin devamlılığı açısından mevcudiyetleri zorunluluk teşkil etmektedir. Rehinli alacaklı banka tarafından taşınmazın davacı tarafından işletmesel faaliyette kullanılmadığını ileri sürülmüştür.
Bir malvarlığının işletmesel faaliyet için zorunlu olmasını dar anlamda ele almamak gerekmektedir. Zira aktif bir malın değerinde satılması yerine cebri satışta muhammen bedelinin %50 yahut %40 na satılması işletmenin devamlılığına olumsuz tesir edecektir. Kaldı ki taşınmazın değeri 1.000.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Konkordatoya tabi borcun dörtte biri kadarında değeri bulunmaktadır. Bu taşınmazın gerçek değeri yerine çok daha düşük bedelle satılması toplam borç tutarı ve taşınmazın gerçek değeri dikkate alındığında cebri yolla satışının ertelenmesi iyletmenin devamlılığı için zorunluluk teşkil edeceği gibi paraya çevirilmesi halinde davacıyı ekonomik varlığını tehlikeye düşüreceği açıkça ortadadır. Davacının erteleme talebindeki amacı da taşınmazın cebri satışta değerinden düşük bedelden satılmasının önlenmesidir. Zira bu erteleme süresi içerisinde davacı taşınmazı gerçek değerinden satarak bedelini rehinli alacaklı bankaya ödemeyi amaçlamaktadır. Var olan alıcısı da yurt dışından pandemi nedeniyle gelemediği için satış gerçekleştirilememiştir. Taşınmazın gerçek değerinde satılması hem boçlunun hemde alacaklının menfaatinedir. Bu sebeple erteleme talebi haklı görülmüştür.
Davacının rehinle teminat altına alınmış olan borcun konkordato talebinden önce doğduğu alacağın ödenmemiş bir kısım faiz alacağının kaldığı ancak bu işlemiş faizlerin davacı tarafça ödendiği bu sebeple tasdik karar tarihi itibariyle davacının talep tarihine kadar ödenmemiş faiz alacağının mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça alacaklı bankaya müracaat edilerek geçici mühlet tarihine kadar işleyen faiz miktarı sorulmuşsa da banka tarafından borçluya faiz tutarını yatırmasını ve erteleme şartlarını oluşmasını engellemek amacıyla bilgi verilmemiştir. Bu durumu davacı taraf mahkememize sunduğu dilekçe ile bildirmiştir. Alacaklının bu tutumu mahkememizce MK.m.2’ye aykırı olarak değerlendirilmiştir. Geçiçi mühlet tarihine kadar ki faiz tutarı komiser tarafından hesaplanarak ilgili hesaba davacı tarafından yatırılmıştır.
Alacağın teminat altına alınması için rehin edilen taşınmazın işletmenin faaliyeti ve devamlılığı için zorunlu olduğu, paraya çevrilmesi halinde işletme faaliyetini aksatacağı bunun da davacının ekonomik varlığını tehlikeye düşürebileceği gibi projenin başarılı olma şansını da ortadan kaldırabilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından davacı şirkete ait olan ve rehinli Bursa ili Nilüfer İlçesi Balat Mahallesi 4163 Ada 15 Parsel 24 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın muhafaza altına alınmasının ve satışının İİK 307.maddesi uyarınca tasdik karar tarihinden itibaren bir yıl süreyle ertelenmesi uygun bulunmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davacı … LTD. ŞTİ.’nin (Ticaret Sicil No:….), (Vergi Kimlik No:….) talebinin kabulü ile projenin tasdikine,
Konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcunun ilk taksiti Haziran 2021 tarihinden tarihinden başlamak üzere 60 ayda eşit taksitler halinde alacaklılara ödenmesine,
Konkordato Komiseri ……’nun komiserlik görevinin sonlandırılmasına,
.. ..’nun İİK 306/2.maddesi gereğince tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetimi sağlamak üzere atanmasına,
.. …’dan borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir rapor alınmasına,
.. ….’ya aylık 1.000,00 TL ücret takdiri ile bu giderin şirket kasasından ödenmesine,
Davacının rehinli malın satışının ve muhafaza altına alınmasının 1 yıl süre ile ertelenmesi talebinin kabulü ile Bursa ili Nilüfer İlçesi … Mahallesi … Ada .. Parsel .. bağımsız bölüm numaralı taşınmazın satışının ve muhafaza altına alınmasının 1 yıl süre ile ertelenmesine,
Mahkememizce kesin mühletin İİK’da öngörülen sonuçlarının kendiliğinden sonlandığının açıklanması ile mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
Tasdik kararının İİK 288.maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 24,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine Dair davacı vekili ile duruşmaya katılan feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı davacı bakımından kararın tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise kararın ilanından itibaren on gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/02/2021

İş bu kararın gerekçesi 04/02/2021 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye ..
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır