Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1230 E. 2020/165 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1230
KARAR NO : 2020/165

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : … TC : …

VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/04/2011
KARAR TARİHİ : 17/02/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacı arsa malikleri ile davalı yüklenici arasında Bursa 16.Noterliğinden 13/05/209 tarihli ve 20808 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaat projesinde bulunmadığı halde projeye ek olarak 15 bağımsız bölüm nolu 1 adet dükkan inşaatı yapıldığını, sözleşme gereğince fazla imalatın %40’ının arsa maliklerine ait olacağından bunun karşılığının 18.600,00 TL olduğu, ayrıca; davacılara düşen birer adetten 3 Adet bağımsız bölüm dairelerin metrekaresinin düşün inşa edilip bunun bedelinin de 86.512,50 TL olduğunu, toplam 105.172,50 TL tazminatın inşaatın bitiş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, taraflar arasında 13/05/2009 tarihli ve 20808 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın sözleşmeye, plan ve projeye uygun imal edildiğini, imalatın %40’ının arsa maliklerine ait olacağının doğru olmadığını, inşaatın ruhsatına uygun değişiklik yapıldığı, buna göre; inşaat ruhsatına yapılan imalatın inşaat miktarında bir fazlalık yaratmadığını, davacılara düşen dairelerin küçük inşa edilmediğini, net kullanım alanlarının 118,80 metrekare olup; avan projede dairelerin metrekaresinin 115 metrekare olduğu, 15 nolu dükkanın davalı yükleniciye kalan bölümle ilgili olduğu, davacılar tarafından Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davaların reddine karar verildiği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE: Yukarıda özetlenen dava sebebiyle mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 19.09.2016 gün ve 2015/210 E. 2016/908 K. sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi temyiz incelemesini yapmış, 02.072018 gün ve 2018/1234-2783 E. K. sayılı ilamla mahkememiz kararını bozmuştur. Bozma ilamında hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarının ilgili belediyeye gönderilip, Nilüfer belediyesince onaylanan tastikli projesinde 18,66 metre² olarak gösterilip de 67,50 metre² olarak yapılan 15 numaralı bağımsız bölümün fazla kısmının imar mevzuatına göre yasal olup olmadığı, proje ve yapı izin belgesi tatil edilmek suretiyle yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılıp, 18,66 metre²’yi aşan kısmın yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması halinde fazladan yapılan kısmın sadece yıkımı istenip ekonomik değeri olmayacağından, 18,66 metre² miktarında yasal olarak yapılması mümkün olan sözleşme dışı 15 numaralı dükkanın davanın açıldığı 19.06.2012 tarihindeki mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli ve bu bedele göre davacı arsa sahiplerinin arsa payları oranında isteyebilecekleri tazminat miktarı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp önceki kararda davacı arsa sahiplerine ait bağımsız bölümlerin küçük yapılması sebebiyle hesaplanan değer kayıpları da eklenerek sonucuna uygun karar verilmesi, yasal hale getirilmesinin mümkün olması halinde yine bilirkişi kurulundan alınacak ek raporda söz konusu dükkanın dava tarihi itibari ile mahalli piyasa rayiçleri ile değeri ve yasal hale getirme masrafları hesaplattırılıp bundan yasal hale getirme masrafları çıkarıldıktan sonra arsa sahiplerinin paylarına göre isteyebilecekleri alacak miktarı bulunup bu miktara davacı arsa sahiplerinin dairelerinin küçük yapılması sebebiyle önceki kararda hükmedilen değer farkı eklenerek bulunacak miktar üzerinden davanın sonuçlandırılması gerekirken kamu düzeninden olan bu husus gözardı edilerek ve değerlendirme tarihinde yanılgıya düşülerek kısmen kabulü karar verilmesinin doğru olmadığı açıklanmıştır.
Mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiştir. Öncelikle Nilüfer Belediye Başkanlığına bir müzekkere yazılarak tasdikli proje de 18,66 metre² olarak gösterilen ancak fiilen 67,50 metre² olarak inşa edilen 15 numaralı bağımsız bölümdeki fazlalığın proje tadil yahut başka yollarla imar mevzuatına göre yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı ve aynı yapı ile ilgili olarak yapı kullanma izin belgesi bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Yine Bursa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden taşınmaz için imar barışı başvurusu yapılıp yapılmadığı araştırılmıştır. Gelen cevabi yazıda bu taşınmaz için 3194 sayılı kanunun geçici 16’ncı maddesi kapsamında imar barışı için bir başvuru tespit edilemediği bildirilmiştir. İmar barışı için başvuru süresinin dolması da beklenmiş ancak bir başvuru yapılmamıştır. Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü de parsel genelinde Kaks alanının tamamı kullanıldığından dükkanın büyütülerek tadilat ruhsatı verilmesinin mümkün olmadığı ve yapının 12.12.2012 tarih ve 240/15 sayılı yapı kullanma izni mevcut olduğu bilgisini vermiştir.
Bu belgeler de getirtildikten sonra önceki bilirkişi heyetinden Yargıtay bozma ilamındaki hususları kapsayacak şekilde ek rapor alınması kararlaştırılmış ise de önceki heyette yer alan mimar bilirkişi ülke dışına yerleştiğinden sadece inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmakla yetinilmiştir. Bilirkişi bila tarihli üçüncü ek raporunda Yargıtay ilamındaki ilkeler çerçevesinde yaptığı hesapta davacı …’e toplam 12.998.TL, davacı …’e toplam 13.446.TL ve davacı …’a 13.446.TL ödenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, önceki karara esas alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü daha uygun bulunmuştur. Zira sözleşme dışı kalan 15 numaralı dükkanın yapılmış olması da, bunun imar sınırlandırmalarına rağmen daha büyük yapılmasının da davalı lehine bir fazlalık yarattığı, müteahhitin arsa sahiplerini bu fazlalıktan alacakları paydan mahrum bıraktığı tartışmasızdır. Her ne kadar dükkanın 18,66 metre² büyüklüğünü aşmaması gerekirse de fiilen büyük yapıldığı ve bu haliyle yapı kullanma izin belgesi de alındığı ortadadır. Aradan geçen yıllara rağmen bu dükkanın yıkılmadığı, bu haliyle kullanılmaya, kiraya verilmeye, alınıp satılmaya devam edildiği bir gerçektir. Yargısal merciler aksini düşünse de dükkanın bu büyük hali bir ekonomik değer oluşturur. Nasılsa günün birinde yıkılması gerekir, o halde değeri de yoktur düşüncesiyle hareket edildiğinde sözleşmeye aykırı davranan taraf ödüllendirmiş olacaktır. Davalı taraf sözleşmeye aykırı davranmasına rağmen bu dükkandan doğacak faydalardan yararlanmaya devam edecek, aslında hiç bir kusuru olmayan arsa sahipleri dolaylı olarak bu menfaatlerden uzak tutulacaktır. Kaldı ki aleme aşikar olan gerçek şudur ki, bu dükkan asla yıkılmayacaktır. Bu durumunu göre göre yapı kullanma izin belgesi veren belediyenin yıkım yapmasını veya dükkanın yasal hale getirilmesini sağlamasını ummak beyhudedir.
Kanun hukuka aykırı uyanıklığı korumamalıdır. Madem bu dükkan yıkılmaya mahkumdur, ekonomik değeri de yoktur, o halde davalı taraf bilirkişinin belirlediği değer üzerinden dükkanı arsa sahiplerine vermeyi eder mi? Elbette etmeyecektir!
Daha önce mahkememizin hükme bağladığı miktarlar ile son rapordaki miktarlar arasında anlamlı bir fark yoktur. Özünde haklı olan davacıların yıllar süren hukuk mücadelesini bir davacı için 2.300.TL’ye diğerleri için 3.400.TL’ye indirgemek haksızlıktır. Kıldan ince kılıçtan keskin bir hesap mümkün değilse, gerek rayiç değerler gerekse maliyet hesaplarında takdir haklarının etkili olduğu ortada ise bu kadar küçük farklar için yargılamayı uzatmak hakkaniyetli olmamalıdır. Yani tüm bu bozma ve bozma sonrası işlemler sadece cüzi bir fark için değmez. Eğer hakimin de bir takdir hakkı varsa, mahkememiz takdir hakkını arsa sahipleri ve önceki rapor lehine kullanmış ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın kısmen kabulü ile davacı … yönünden 15.300 TL, davacı … yönünden 16.900 TL, davacı … yönünden 16.900 TL alacağın 19/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp adı geçen davacılara ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 3.354,02-TL karar harcının, peşin olarak alınan 1.561,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.792,17-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacılar tarafından yapılan 24,45-TL başvurma ve vekalet harcı + 320,25-TL posta ve tebligat gideri + 680,00-TL bilirkişi ücreti + 195,40-TL keşif harcından oluşan toplam 959,80-TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan 1.561,85-TL harcın kabul ret oranına göre 1.746,00-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 88,50-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 47,18-TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacılar vekili lehine takdir edilen 7.183,00-TL ücreti-i vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden davalı vekili lehine takdir olunan 8.089,43-TL ücret-i vekaletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 17/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 17/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
¸

Hakim …
¸