Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1113 E. 2021/1156 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1113 Esas
KARAR NO : 2021/1156

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Müvekkilinin 10/07/2018 tarihinde Şabah saat 06:15 sularında kaldırımda yaya olarak evden işe gitmekte iken davalının sevk ve idaresinde ki … plakalı aracın kontrolden çıkıp kendisine çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, yaşadığı kaza sonrası hem psikolojik hem fiziksel olarak oldukça acı çekmiş olduğu, Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nde asgari ücretle çalışan ve ailesini geçindirmek için sürekli fazla mesai yapan ve fazla mesai ücreti alan müvekkilinin; bu kaza sebebiyle çalışamamakta, fazla mesai yapamadığı ve maaşının tamamını alamadığı için ekonomik olarak da oldukça yıpranmış bulunmakta olduğunu, İşyerine yazılacak müzekkere ile müvekkilinin ne kadar maaş aldığı ve her ay ne kadar fazla mesai ücreti aldığının öğrenilmesinin mümkün olduğunu, Bu miktarlar üzerinden müvekkilinin mahrum edildiği ücretlerin davalılardan maddi tazminat olarak talep etmekte olduklarını, davalarının KABULÜNE, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL MADDİ TAZMİNAT ‘ın davalılardan müştereken ve müteselsilen haksız fiilin meydana geldiği tarih olan 10/07/2018 ‘ten itibaren işleyecek yasal faizi ile 10.000,00 TL 08/06/2020 tarihinde gönderilen ıslah dilekçesiyle Maddi Tazminat olarak 1.000,00 TL miktar talep edildiği. Bilirkişice mahkemenize sunulan 07/05/2020 tarihli rapor gereğince , maddi tazminat hesabının 15.042,00 TL olduğu belirtildiği.Bu nedenle yasal talebimizi 14.042,00 TL arttırma gereği doğduğu. manevi tazminatın davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı davasını Bursa Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı. Hâlbuki davaya bakmaya müvekkil şirketin yargı çevresinde bulunduğu İSTANBUL ANADOLU MAHKEMELERİ yetkili olduğu. Bu sebeple davanın yetkisizlikten reddi gerektiği. zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması ve Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca beklemek zorunda olması. Bu sebeple, işbu dava anılan maddeye ve KTK’ nın değiştirilen 97. Maddesine aykırılık teşkil ettiğinden USULDEN reddi gerektiği. 26.94.2016 Tarihinde Yürürlüğe giren Torba Kanunda Açıkça Genel Şartların Uygulanması Gerektiği belirtildiği. Ayrıca Sgk’a Müvekkil Şirket Tarafından Tüm Prim aktarımları Yapıldığı .işbu Halde İken Sorumluluğumuza Karar verilmemesi gerektiği, Geçici İş Göremezlik Talepleri Tedavi giderleri Kapsamında Olup; 6111 Sayılı Yaşa Uyarınca Müvekkil Şirketin Tedavi giderleri Nedeniyle Herhangi Bir Sorumluluğu Bulunmamakta olduğu. Davacı tarafın Tedavi Gideri Taleplerinin Müvekkil Şirket Açısından Reddi Gerektiği. Yasa gereği 25 Şubat 2011 tarihi itibariyle trafik kazası nedeni ile tüm tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacak olup, yaralının SGK’ ya tabi olup olmadığına bakılmayacağı. Bu kanun değişikliği ile sigorta şirketleri trafik kazalarında sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalar nedeniyle SGK” ya katkı payı ödeyecekleri. Davanın Kabülü Anlamına Gelmemekle Birlikte Müvekkil Şirket faizden Dava Tarihinden İtibaren Yaşal Faizle Sorumlu olduğu. kabul Anlmına Gelmemek Kaydıyla Sgk Tarafından Geçici İş göremezlik Zararı Ödenip Ödenmediğinin İncelenmesi gerektiği. Mükerrer ödemeye Karar Verilmesi Davacının Sebepsiz Zenginleşmesine yol Açacağı, Yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetki yönünden reddini, Aleyhimize haksız olarak açılan davanın reddini, Davacının davasının ispatı halinde; müvekkil şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, Davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen dosya kapsamına göre
Derdest dava trafik kazası biçiminde ortaya çıkan haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf kazayı, kazada davalı tarafın kusurunu, kaza sebebiyle meydana gelen yaralanma ve bunun sebep olduğu maddi ve manevi zararları ve elbette zarar ile kusurlu hareket arasındaki illiyet bağını ispat etmelidir.
Bu amaçla bilirkişi incelemesi yaptırılması uygun görülmüştür.13.02.2019 tarihli bilirkişi incelemesine göre ; davalı Sürücü … ‘ın dava konusu Trafik kazasında (Karayolları Trafik Kanununun 47. maddesinin d) bendinde düzenlenen Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorundadırlar. (Dikkatsiz tedbirsiz şekilde araç kullanmak) şeklindeki hükmünün ihlali, . Karayolları Trafik Kanunun 52. Maddesinin b) bendinde düzenlenen “ Sürücüler, Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar “şeklindeki hükmünün ihlali niteliğindedir. Karayolları Trafik Kanunun 52. Maddesinin a) bendinde düzenlenen “ Sürücüler kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak, zorundadırlar.” şeklindeki hükmünün ihlali, Karayolları Trafik Kanunun 56. maddesinin a) bendinin 1. şıkkında düzenlenen “ a)Şerit izleme :1. Sürücülerin; geçme ,dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır.” şeklindeki hükmün ihlali niteliğinde olduğu ve ilgili maddelerini ihlal ettiği ve %100 oranında kusurlu olduğu, davacının Dava konusu trafik kazasının oluşumunda herhangi bir trafik kural ihlali yapmadığından (Atfı Kabil Kusuru) olmadığına, ilişkin kanaatini bildirmiştir.
Anayasa Mahkemesi 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “..ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Yüksek Yargı bu karar sonrasında, “Genel Şartlar” hükümlerinin hesaplamalarda dikkate alınamayacağı hükmüne ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “..ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “..ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK. nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bedensel bütünlüğün zarar görmesi nedeniyle meydana gelen olaylarda, (Kn (9610)progresisif rant tekniği (Yüksek Yargıtay’ın Kabul ettiği hesaplama tekniği) ve ax,n DevreBaşı Ödemeli Belirli Süreli Rant tekniği (Yeni Genel Şartlar) ile iki hesap yapıldığında her iki sonuç arasında önemsenecek derecede farklar oluşabilmektedir .Bu nedenle zarar gören, işleten, sürücü ve sigortacı aleyhine birlikte dava açtığında, aracın sigortacısı bakımından tazminat hesabının “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülüne göre, işleten ve sürücü bakımından ise “Progresif Rant Tekniğine göre yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bu hesaplama tekniğinin, TBK’nın 60. Maddesinede uygun olacaktır. Davacının zararı tek olmakla birlikte, farklı zarar hesaplamaları dolayısıyla, davalıların sorumlu oldukları tutarlar da farklı miktarlarda oluşacaktır.
26/04/2016 tarihli değişiklik ile 6704 sayılı Kanunun 3.-4.-6. maddesi ile 13/10/1983tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90-92-97-99 inci maddesi değiştirilmiştir. Diğer yandan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2020/2598 K: 2021/34 Karar sayılı 14.01.2021 tarihli kararıyla hesaplamalara esas olan 1931 tarihli PMF yaşam tablosu yerine, TRH-2010 yaşam tablosunun kullanılması ilke kararına ulaşmıştır. Hesaplamalar bu ilkeler ve Yüksek Yargının yerleşik hale gelmiş kararları dikkate alınarak yapılmalıdır. Hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH2010 tablosu dikkate alınır. Tablonun belli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarı, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanır. Hesaplamalarda iskonto oranı (teknik faiz), 961,8 olarak dikkate alınır. Iskonto oranı (teknik faiz) gerekli görülen hallerde Hazine Müsteşarlığı tarafından güncellenir. Belgelendirilmiş olması durumunda, hesaplamalarda mağdurun vergilendirilmiş geliri dikkate alınır. Vergilendirilmiş gelir tutarı için herhangi bir belge sunulamaması durumunda hesaplama, asgari ücret kullanılarak yapılır. Aynı kriterler pasif dönem hesaplamasında da geçerlidir. TRH2010 Tabloları, 961,8 Teknik Faiz, Belgelendirilmiş geliri dikkate alınmalıdır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” İfadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, a. Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, b. Tedaviyle ilgili diğer giderler, c. Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler, Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir. Oysa TMK 1. maddesine göre Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunun yorumunda, kanun metninin anlam ve ruhu-özü önemlidir. Bu ruh, kanun kuralının izlediği gayeden çıkarılır. Buna gai ( amaçsal ) yorum ve kanun kuralının amacına göre yorum denir. Bir kanun hükmünün kanuna konuluş amacına aykırı bir sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve kanunun hem sözü ile hem de özü ile uygulanmasını öngören TMK.nun 1. maddesine uygun düşmez. (T.C Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2004/4-40, K. 2004/113, T. 25.2.2004 Karar)
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez. Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi , tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. 6111 Sayılı Kanunun 59. Maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunun 98. Maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin kapsamı “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” Şeklinde belirlenmiştir. Maddede sağlık hizmeti giderleri trafik kazası nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri olarak sınırlandırmıştır. Bir başka anlatımla Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu sağlık hizmet giderleri üniversitelere bağlı hastaneler, diğer devlet hastaneleri ve sağlık kurumları ile özel hastane ve sağlık kurumlarının hizmeti kapsamında yapılan giderler olarak sınırlandırılmıştır. ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi; a. Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, b. Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler, Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğu belirtilmesi ile 6111 Sayılı torba Kanunun 59. Maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir. Maddenin gerek lafzi gerekse özü itibarı ile yapılacak hiçbir yorumdan bakıcı gideri ile geçici işgöremezlik giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle genel şartların bu düzenlemesinin uygulama imkanı olmadığı kanaatindeyim. Temennim Hazine Müsteşarlığı yeni genel şartlar düzenlemesinde bu hususu kanuna uygun hale getirir.geçici işgöremezlik giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda düşünmenin mümkün olmadığını açıklanmıştır.
Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler. Örneğin, zarar görenin genç bir kız olması halinde bu kişinin evlenme şansını kaybetmesi veya beden şeklinin önemli derece değişmesi, sakat kalması, sinir, akıl veya hafıza zayıflığına uğraması gibi hallerde de zarar görenin ekonomik geleceğinin sarsıldığından bahsedilir. Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan zararların çalışma gücünü mü azalttığı yoksa ekonomik geleceğin sarsılmasına mı neden olduğu hususunda kimi zaman tereddüt edilse de her iki zarar bakımından sonuç farkı bulunmamaktadır. Bu iki zarardan hangisi meydana gelirse gelsin tazmini gereken bir zararın varlığından bahsedilir. Nitekim iş gücünü azaltan birçok sakatlık veya hastalık hallerinde zarar görenin ekonomik geleceğinin de sarsılacağı şüphesizdir. Örneğin, sağ elini kullanan bir öğretmenin vücut bütünlüğünün ihlâli sonucunda sol elini kaybetmesi mesleği gereği onun çalışma gücünde doğrudan bir eksiklik meydana getirmemesine rağmen, bu kişinin ekonomik geleceğinin sarsıldığından bahsetmek mümkündür. Nitekim bu öğretmen bir elini kaybettiği için mesleğinde ilerleme konusunda birtakım sıkıntılar yaşayacak, bunun dışında hayatını idame ettirebilmesi için yardıma ihtiyaç duyacaktır. Tüm bu nedenlerle vücut bütünlüğünün ihlâlinin ekonomik geleceğe ilişkin yaptığı bu tür olumsuz etkiler nedeniyle ortaya çıkacak zararların da tazmin edilmesi gerekmektedir. Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle toplumla sürekli iç içe olan kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir bayan sinema sanatçısının yüzünde sabit bir iz kalması veya bir dansözün yüzünde veya karnında bir yara izinin kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını zorlaştırabileceği gibi imkânsızlaştırabilir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zarar hesaplanırken zarar görenin ekonomik geleceği sarsılmasaydı elde edeceği kazanç ile ihlâl fiili sonucunda gelecekte elde edeceği muhtemel kazanç karşılaştırılmalıdır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlarda da zarar görenin çalışma süresinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Doktrinde ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle yoksun kalınan kârın bağımsız bir zarar olması nedeniyle ayrı hesaplanması gerektiği ileri sürülmekle birlikte uygulamada ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar maddi ve manevi zarar içinde değerlendirilmektedir. Nitekim Yargıtay da haksız fiilden doğan beden eksikliklerinin ücret veya kazanç azalmasına doğrudan neden olmasa dahi geleceğe ilişkin bir zararın doğumuna neden olacağını kabul etmektedir. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar hesaplanırken çalışma gücünün sürekli kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararların hesaplanmasında göz önünde bulundurulan hususlar dikkate alınarak tazminat miktarı tayin edilir.
Tüm bu bilgiler dahilinde dosya konusunda maluliyet raporu aldırılmak üzere Bursa Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalına gönderilmiş olup; 22/11/2019 tarihli raporda ise; davacının 10/07/2018 tarihinde meydana gelen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” özürlülük oranının %1 (yüzde bir ) Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ( üç ) aya kadar uzayabileceğini kanaati belirtilmiştir.
Akabinde dosya aktüer bilirkişi uzmanı bilirkişinin 07/05/2020 tarihli hazırladığı raporda özetle; Bursa Uludağ Üniversitesi A.T.A.B.D Başkanlığının, 22.11.2019 Tarihli, 11.13.2019-594Sayılı Raporunda özür oranının % 1 (yüzdebir) olduğu, tedavilerinin devam ettiği dönem olan iyileşme süresinin 3 (üç) aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği görülmüştür. Bu sebeple 10.07.2018-10.10.2018 Tarihleri arasında %100 malul sayılacak, takip eden dönemde ise, varsayımsal gelire 1,00% oranı uygulanacaktır. Bu kabulle yapılan hesaplamada davacının net zararının 15.042,92TL olacağı hesaplanmıştır. Davacının iyileşme dönemi zararının 7.503,99TL, sürekli maluliyet dönemi zararının 7.538,93TL olacağı hesaplanmıştır. Sonuç olarak; Davalı … Şirketinin Sorumluluk Tavanı Açısından Yapılan Hesaplamada; Davacının iyileşme dönemi zararının 7.503,99TL, sürekli maluliyet dönemi zararının 5.598,22TL olacağı toplam efor kaybı zararının 13.102,21TL olacağı hesaplanmıştır. Davacının iyileşme dönemi zararının hesaplanmıştır. Progresif Rant Tekniği İle Yapılan Hesaplamada; Davacının iyileşme dönemi zararının 7.503,99TL, sürekli maluliyet dönemi zararının 7.538,93TL olacağı toplam net zararının 15.042,92TL olacağı hesaplanmıştır.
Aktüer bilirkişi, kusur ve ATK bilirkişinin hazırladığı raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce bilirkişi raporundaki hesap yöntemi ve sonuçları dosya kapsamında bulunan davalının %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının kusuru olmadığı tespit edilmiştir. Davacının Bursa Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalına gönderilmiş 22/11/2019 tarihli raporda ise; davacının 10/07/2018 tarihinde meydana gelen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” özürlülük oranının %1 (yüzde bir ) Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ( üç ) aya kadar uzayabileceğini ” şeklinde rapor tanzim edildiği , davalı … Şirketinin Sorumluluk Tavanı Açısından Yapılan Hesaplamada; Davacının iyileşme dönemi zararının 7.503,99TL, sürekli maluliyet dönemi zararının 5.598,22TL olacağı toplam efor kaybı zararının 13.102,21TL olacağı hesaplanmıştır. Davacının iyileşme dönemi zararının hesaplanmıştır. Progresif Rant Tekniği İle Yapılan Hesaplamada; Davacının iyileşme dönemi zararının 7.503,99TL, sürekli maluliyet dönemi zararının 7.538,93TL olacağı toplam net zararının 15.042,92TL olacağı hesaplanmıştır.
Davacı vekili 08/06/2020 tarihinde ıslah dilekçesini sunmuştur.
Davacının manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmesinde;
Davacı trafik kazası nedeniyle yaralanmıştır. Gerek trafik kazasının oluşumu gerekse yaralanma davacıda maddi ve manevi zarara yol açacağı ortadadır.
6098 sayılı TBK m. 56 hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)Davacının yaralanma sebebiyle manevi zarara uğradığı, bedensel ve ruhsal acılar çektiği olağan hayat tecrübesi ile sabittir. Bunun ayrıca ispatı gerekmez. Davacının manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir.Miktar olarak makul ölçülerde talep edilen manevi tazminat talebi kısmen kabul olarak kabul edilmiştir.

Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafın yaşı, sosyo-ekonomik durumları, olayın ağırlığı, ortaya çıkan manevi üzüntü, kusur durumu, (davalının dava konusu Trafik kazasında %100 oranında kusurlu olduğu, davacının dava konusu trafik kazasının oluşumunda herhangi bir trafik kural ihlali yapmadığından (Atfı Kabil Kusuru) olmadığı, davacının özürlülük yönetmeliğine göre özür oranın %1 (yüzde 1 ,) Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç ) aya kadar uzayabileceğine) neden olan dava konusu trafik kazası dikkate alınarak 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmetmek gerektiği, davacının maddi tazminat talepleri kabul edilerek davacının iyileşme dönemi zararı 7.503,99 TL sürekli maluliyet zararı 7.538,93 TL 15.042,92 TL ‘nin davalı … yönünden dava tarihinden itibaren ( dava dosyasında davacı tarafın sigorta şirketine başvuruda bulunulduğuna dair evrak ve belgeyi dosyaya sunmadığı bu sebeple temerrüt tarihinin dava açılış tarihi olarak belirleneceği ) davalı yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limitleriyle sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Maddi tazminat talepleri yönünden davanın KABULÜNE,
Davacının( iyileşme dönemi zararı 7.503,99 TL sürekli maluliyet zararı 7.538,93 TL ) 15.042,92 TL ‘nin davalı … yönünden temerrüt tarihinden, davalı yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limitleriyle sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talepleri yönünden davanın KISMEN KABULÜNE,
3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
3-Manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Alınması gereken 1.232,51-TL harca peşin yatırılan 37,58-TL harç ile ile ıslah anında yatırılan 48,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.146,93-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiline, davalı … şirketinin bakiye harcın 1.027,58-TL’lik kısmından sorumlu tutulmasına,

5-a-Davacı tarafından yapılan 121,48 TL harç ve 425,50 TL yargılama gideri toplamı 546,98 TL’nin davanın kabul ret (%72 Kabul, %28 red) oranına göre 393,82 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 153,16‬ TL’nin bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
b-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

5-Maddi tazminat davası açısından;
a-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
6-Manevi tazminat davası açısından;
a-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Sigorta A.Ş’Den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
b-Davalı … ve … Sigorta A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.000,00’er TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzereverilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi, açıkça okundu, anlatıldı.
Dair gerekçeli kararın taraf vekillerinin yüzene karşı tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır