Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1073 E. 2020/58 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1073
KARAR NO : 2020/58

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TC : …
VEKİLİ : Av. …
VEKİLİ : Av.
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında; davacı aleyhine başlatılan Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı takip dosyasında takibe konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, senetteki imza davacıya ait ise de davacının idaresi dışında hile ile alındığını geçerliliğinin şaibeli olduğunu, bu durumla ilgili olarak Bursa 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/529 esas sayılı dosyasında memur muamelesine şikayet edildiğini, davacı tarafından da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının2018/63455 soruşturma numarası ile nitelikli dolandırıcılık suçundan davalıları şikayet ettiğini, davanın kabulü ile 03/04/2017 tanzim tarihli 60.000,00 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili beyanlarında; davanın taraflarının hiç birinin tacir olmadığından ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, bahse konu Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/369 sayılı takip dosyasında alacaklının işlem başlatması için müvekkiline senetleri getirdiğini, bunun üzerine takip başlatıldığını, alacaklı ile davacı borçlu arasındaki durumun gerçekliğini müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını, icra dosyasının yaklaşık bir yıl seki ay önce açıldığını bu süreçte davacının itirazda bulunmadığını ve dava açmadığını, müvekkili hakkında haksız ve hukuksuz bir şekilde şikayetçi ve davacı olan borçlu şahıs hakkında yapılan icra takiplerinin hepsi yasal yollarla yapıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen süresinde cevap vermediği görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı takip dosyasında takip konusu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
Takibe dayanak belgenin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu görülmektedir. Davacı takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ait olsa bile hile imzalanarak verildiğini, senet dolayısıyla davacıya borçlu olmadığını ileri sürmüştür. Esasında hem imza inkarı hemde senedin hile ile imzalandığı iddiası birbiri ile çelişen iddialardır. Ancak yinede senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığını araştırmak gerekmişir.
Bu konuda senet aslı dosya arasına alınmış, davacının tatbike medar imzalarının bulunduğu belge asılları ile davacının huzurda yazı ve imza örnekleri alınarak grafolog bilirkişiden rapor alınmış hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre senetteki imzanın davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Zaten hem imza inkarı hemde senedin hile ile imzalandığı iddiası birbiri ile çelişen iddialardır.
Davacının senede yönelik hile iddiaları yönünden ise takibe ve davaya konu senet bono niteliğindeki kambiyo senedi olduğundan, bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz(BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur.
Kambiyo taahhüdünde bulunulmasına neden olan ve temel ilişkideki asli para edimini teskil eden “temel alacak”, o kambiyo taahhüdünün hukuki sebebini olusturur. Ancak, kambiyo taahhüdünün geçerliliği sebebe bağlı olmayıp, bu senetler maddi anlamda soyut (mücerret) senetlerdir. Kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi gereğince temel alacağın mevcut olmaması, geçersiz olması kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, fakat sebepteki /temel iliskideki) sakatlık kambiyo borçlusuna“nedensiz zenginlesme defi” öne sürme hakkını vermektedir. Bu davayı açan davacı, kambiyo senedinin hükümsüzlüğünü öne sürmemekte, tersine kambiyo taahhüdünün varlığını kabul etmektedir. Ancak, borçlu, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı halde, kambiyo senedi alacağının istenmesi nedensiz zenginlesme olusturduğundan kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını öne sürmektedir. Bu noktada menfi tespit isteminde bulunan; temel ilişkinin varlığını, temel ilişkide ki sözleşmenin türünü, kambiyo senedinin hangi nedenle ve sözleşmesel ilişki nedeniyle verildiğini ispatladıktan sonra bu temel ilişkideki hangi nedenlerden dolayı kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Burada iki aşamalı bir ispat yükü söz konusudur ve ispat yükü de menfi tespit isteminde bulunan kişi üzerindedir. Buna ilişkin ispat yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi ve mücerretlik ilkesi gereğince temel ilişkiden bağımsız borç ilişkisi yaratacağından kambiyo senetleri nedeniyle sorumlu olunacaktır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Takibe ve davaya konu bono bir yazılı delil olduğundan kural olarak davacının bu yazılı delile karşı ispat yükü yukarıda belirtildiği üzere davacı taraf üzerindedir. Bilindiği üzere HMK Madde 201’e göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Yazılı delille ispatı gerekir.
Kural bu olmakla birlikte davacı senedin hile altında verildiğini ileri sürdüğünden bu konuda ki iddia ile ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/63455 sayılı soruşturma dosyasında ceza soruşturması yürütüldüğünden bu dosyada dosyamız arasına celp edilmiştir. Soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Soruşturma dosyasında toplanan deliller ve dosyamız kapsamında toplanan deliller itibariyle davacı kambiyo senedine yönelik iddialarını ispatlayamamıştır. Bu sebeple ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harcın başlangıçta alınan 1.308,97 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 1.254,57 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 10.764,27 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/01/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza