Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1010 E. 2020/182 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1010
KARAR NO : 2020/182

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – … …
3- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 4- … – …

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan anonim şirket yönetim kurulu aleyhine açılan sorumluluk davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacı …’nun … Sağlık hizmetleri A.Ş. De yüzde beş diğer davacı … İpçioğlunun ise yüzde ikibuçuk pay sahibi olduğunu davalılarında şirkette yönetim kurulu üyesi olarak çalıştıklarını görev yaptıkları dönemde şirketin ekonomik durumu hakkında davacılara bilgi vermediklerini, yaptıkları usülsüz işlemler sebebi ile şirketi zarara uğrattıklarını şirketin işlettiği hastanenin bazı polikliniklerini üçüncü kişilere devrettiklerini yapılan işlemleri şirket yararına olduğu konusunda tereddütleri bulunduğunu, şirketin kar etmesinin engellendiğini, kar payı dağıtılmadığını, genel kurul toplantılarının zamanında yapılmadını ileri sürerek şimdilik 20.000 TL nin davalılardan müteselsilen tahsil edilerek adı geçen şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALILAR … … VE … VEKİLİNİN CEVABI : Davalılar vekili ise, davanın reddini istemiş … in yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğni, mevcut yönetim kurulunda …, … ve … ın görev aldığını davacılara bilgi verilmediği iddiasının haksız olduğunu, tüm bilgilerin bir klasör halinde verildiğini, yönetim kurulunun şirketi borçlandırmadığını, kuruluş amacına uygun hareket ettiğini, yapılan inşaata harcanan paraların sermayeden çok daha fazla olması sebebi ile kredi kullanıldığını, borçlanma sebebi ile özsermayenin ödenen sermayenin altına düştüğünü, 2012-2013-2014-2015 yıllarında çağrısız genel kurul yapıldığını, davacıların 2016 yılında ortak olduğunu, çağrısız genel kurul konusunda kendilerine bilgi verilen davacıların toplantıya katılmadıklarını ileri sürmüştür.
DAVALI … : Davalılardan … davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava anonim şirket yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan ve dolaylı zarar iddiasına dayanan sorumluluk davasıdır. Anonim şirket ortağının pay sahibi sıfatıyla ve şirketin zarara uğramasından dolayı payı oranında dolaylı zarar ettiği iddiasıyla sorumluluk davası diye bilinen tazminat davası açma hakkı vardır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf, zarar, hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur koşullarının gerçekleştiğini ispat etmelidir.
TTK madde 553’te yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin “kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin ihlali sorumluluklarını gerektirir. Sorumluluk sebebiyle tazminata hükmedilebilmesi için zarar, hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur koşullarının bulunması gerekmektedir. Ortaklardan biri zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl içinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde sorumluluk davası açabilmektedir.
Sorumluluk davalarında dikkat edilmesi gereken bir konu da dava açmadan önce veya sonra bu konuda genel kurulda bir karar alınması şartıdır. Eski TTK’nın 341’inci maddesi şirket adına sorumluluk davası açılmasına karar verme yetkisini genel kurula vermişti. Bu da genel kurul kararının dava şartı olarak değerlendirilmesini gerektirmiştir. Ancak, Eski TTK’nın 341’inci maddesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na alınmamıştır. Bu durum öğretide sorumluluk davasını şirketin yönetim kurulunun açabileceği yorumlarına neden olmuştur. Ancak Yargıtay, yasanın yürürlüğe girmesi sonrasında, “ETK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1 ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerektiği” yönünde kararlar vermiştir. Yargıtay 11. HD’nin 30/09/2014, 17/12/2015, 09/02/2016, 02/06/2016 tarihli kararları buna örnek gösterilebilir. Bu kararlar bağlamında, anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için öncelikle genel kurulda bu yönde bir karar alınması gerekeceği sonucuna varılacaktır.
Derdest davada böyle bir karar alınmış değildir. Ancak şirketin ortaklık yapısı ve davalı gösterilen paydaş yönetim kurulu üyelerinin pay nispetleri nazara alındığında davacılar yönünden bu şartın gerçekleşmesi imkansız gibidir. Bu da düşük oranda pay sahibi olan davacıların haklarının korunmasına hizmet etmeyecektir. Zaten genel kurul kararı alınmadan sorumluluk davası açılması, davanın hemen reddini gerektirmez. Bu dava şartı, giderilebilir bir dava şartıdır. sonucunu doğurmamaktadır. Davacı tarafa genel kurul kararını ibraz etmesi veya genel kurulda karar alınmasını sağlaması için süre verilmesi gerekir. Fakat yukarıda izah edilen nedenlerle bu yola tevessül edilmemiştir. Kanun hakların korunması amacını taşır. Davacıların bu haklarının kullanılamaz hale getirilmesi tercih edilmemelidir. Gerçi dava açıldıktan sonra 30.10.2018 tarihinde yapılan genel kurulda sorumluk davası konusu gündeme alınmamış, davacı paydaşlar da bu konuda girişimde bulunmamış olsalar da, toplantı sırasında ortaklar tarafından sorulan bazı soruların dahi şirket sırrı gerekçesiyle cevapsız bırakılması davacıların bu konuda karar alabilmelerinin mümkün olamayacağını doğrulamaktadır.
Anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri ve şirket zararına sebep oldukları takdirde, bu zararın tazminini, şirket ve her bir ortak isteyebilir.
Somut davada davacıların paydaşlık durumlarının tespiti için sicil kaydının bir örneği getirtilmiş, davacıların hissedarlıklarının sicile henüz bildirilmediği anlaşılmıştır. Ancak davalı taraf paydaşlık durumunu inkar etmediğinden bu husus üzerinde durulmamıştır.
Davalıların halen görevde oldukları, bir davalının eski yönetim kurulu üyesi olduğu da tartışmasızdır. Her bir üye kendi dönemine ait sorumluluk sahibidir.
Şirketin zarara uğradığını belirlemek için şirket kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması uygun bulunmuştur. Fakat 28.10.2019 tarihli rapordan anlaşılacağı üzere davalı yönetim kurulu üyeleri şirketin mali durumu hakkında yeterli bilgi vermekten kaçınmışlardır. Şirket sırrı gerekçesiyle bir çok konuda müphem ve ketum bir davranış sergilenmesi, en azından bazı ortakların şirketin mali verileri hakkında yeterli biçimde bilgilendirilmediği inancını pekiştirmektedir.
Davacı taraf davayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açmıştır. Şirket zararının tespitine olanak sağlayacak bilgilerin sunulmaması davalıların kötü niyeti olarak yorumlanmış, bu konuda davalı tarafa ihtarda bulunulmuş, buna rağmen zarar şüphesi taşıyan işlemler konusunda yeterli bilgi verilmemiştir. Bu durumda davacı tarafa talep ettiği tazminat miktarını ve dayanaklarını netleştirmesi için süre verilmiş, davalı tarafa da bu konudaki belgeleri sunmazsa zararın sabit sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı taraf kendi tespit edebildiği zarar miktar ve sebeplerini açıklamasına rağmen davalı tarafın ketum davranışı karşısında davacı tarafın davayı yeterince ispat ettiği takdir edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın kabulü ile 88.883,10 TL ‘nin davalılardan müteselsilen alınarak … SAĞLIK HİZMETLERİ VE SAĞLIK MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş’ye ödenmesine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 6.071,60-TL karar harcının, peşin olarak alınan 341,55-TL ile ıslah harcı olan 1.177,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.553,1-TL harcın davalılardan tahsiline,
Davacı tarafından yapılan 41,10-TL başvurma ve vekalet harcı + 92,00-TL posta ve tebligat gideri + 1.800,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.933,10-TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan harç ile ıslah harcından oluşan toplam 1.518,55-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili lehine takdir edilen 12.354,79-TL ücreti-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.
20/05/2020

İş bu kararın gerekçesi 20/05/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır