Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/887 E. 2018/773 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2017/887
KARAR NO : 2018/773

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -…
VEKİLİ :Av. … – Hacı İlyas Mah. 4.Aral Sk. Avukatlar İş Merkezi No:30 K:2 No:12-13 … Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. … – Kırcaali Mah.Kayalı Sok. No:38/95 Tuğcu 1 Plaza Osmangazi/ BURSA
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/07/2017
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili olan şirket ortağı …’in mimar olduğunu, TMMOB Mimarlar odası Bursa şubesine kayıtlı olarak faaliyet sürdürdüğünü, müvekkili şirket adına işlem yapan …’in 15/06/2007 tarihinde iş sahibi olan … Yapı Kooperatifi adına 070110 kayıt numarasıyla Mudanya Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğüne mimari projeyi sunduğunu ve işlemleri takip ettiğini, mimari proje nedeniyle … Kooperatifi’nin 35.785.-TL borcu doğduğunu, mimarın çizmiş olduğu mimari projenin FSEK Kanunu gereğince fikri hak olarak korunduğunu, projenin ilgili makamlara sunulduğunu ve proje dairesinde inşaat işlemlerinin yürütüldüğünü, kooperatifin iflas etmesi üzerine inşaatın davalı şirket tarafından devralındığını, borçlu davalı şirket yetkilileri ile yapılan anlaşma gereğince 15/06/2007 tarih ve 070110 kayıt numaralı proje nedeniyle 23.500 TL’ye anlaşma sağlandığını, peşinat olarak 10.000 TL ödeme üzerine projelerin borçlu davalı firmaya teslim edildiğini, kalan borcun ise en geç iki ay içinde ruhsat alınarak tamamen ödenmesi kararlaştırıldığını, proje üzerinde değişiklik yapılması için borçlu davalı tarafından talepte bulunulduğunu, davalı borçlunun talebiyle yapılan bu değişiklikler tamamlanarak projelerin imzalandığını, TMMOB Mimarlar Odası tarafından projenin tasdikinden sonra davalı borçlunun projeyi işleme koydurduğunu, müvekkili şirket tarafından tadilatla ilgili olarak 23.010,00 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, değişiklik projesi için ödenmesi gereken tutarın 58.230,64 TL olduğunu, bu fatura ile birlikte davalı borçlunun müvekkili şirkete olan borcunun ödemeler hariç 46.510,00 TL olduğunu, davalı borçlunun önceden 10.000 TL ve sonrasında da 6.510 TL ödendiğinden 30.000,00 TL borcu kaldığını, bu borç ödenmediğinden Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2017/3225 sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin 10/04/2017 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesiyle borcun tamamına itiraz ettiğini, borçlu şirketin itirazı üzerine Bursa 1.İcra Dairesinin 17/04/2017 tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, öncelikle FSEK gereğince kanunen mali hakları kullanma yetkisinin eser sahibine ait olduğunu belirterek husumet itirazında bulunduklarını, davacı taraf ile herhangi bir hukuki ilişkinin söz konusu olmadığını, davacı şirket tarafından kesilen faturanın kapalı fatura olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı … ile yapılan şifai anlaşma gereğince 23.500 TL ücret kararlaştırıldığını, 16.500 TL mimar …’e ödendiğini, bakiye kısmı ise anlaşma gereğince bahse konu inşaatın A-B-C-D-E-J bloklarına muvafakat vermesinden sonra ödeneceğini, ancak mimarın bu muvafakatı vermeyerek bu bloklarda kat mülkiyetine geçilemediğini, hem müvekkili şirketin hem de kat maliklerinin mağduriyetine neden olduğunu belirterek davanın reddini savunmaktadır.
DELİLLER ve GEREKÇE: Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince, bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir (İstisnalar için örnek: C.Savcısının kamu yararının bulunduğu durumlarda bazı hukuk davalarını açabilmesi). Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (……………………………………….: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231).
O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir(Kuru, …………….:Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s.307).
Görülmektedir ki, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için 6100 sayılı HMK’nun 114/1-d maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir dava şartı niteliğindedir.
Tüm bu bilgiler ışığında dosya kapsamı değerlendirildiğinde; eser sahibinin (mimari proje) dava dışı … olduğu, proje sebebiyle yapılan tüm ödemelerin de şirket hesabına değil, eser sahibi dava dışı mimarın hesabına yapıldığı, bu anlamda kanunen mali hakları kullanma yetkisinin eser sahibine ait olduğu anlaşılmakla davacı şirketin davacı taraf sıfatının bulunmadığı kanaatine varılarak aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine,
Alınması gereken 35,90-TL harcın peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 652,34.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı vekili lehine AAÜT 7/2 Madde hükmü de nazara alınarak takdir edilen 2.180,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 30/05/2018

İş bu kararın gerekçesi 30/05/2018 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …