Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/817 E. 2021/951 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/817 Esas
KARAR NO : 2021/951
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …- …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- … –
VEKİLİ : Av. ……
DAVALILAR : 2- … – …- …
3- … – …- …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/06/2017
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … plakalı aracın davalı …Ş. Tarafından . nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, aracın davalı … Göçen adına kayıtlı olduğunu, 10/10/2014 günü saat 12:00 sıralarında davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, sol şeritten Fomara meydanından Heykel istikametine varyant üstünden gitmek isterken, varyant girişine geldiği esnada fikrini değiştirip hatalı şekilde şerit değiştirerek Altıparmak istikametine gitmek istediği esnada müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ön teker kısmına çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, davalı hakkında Bursa 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/40 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde davalı …’nin 3.750,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, meydana gelen kaza sonucu müvekkilinin ayağının 55 gün alçıda kaldığını, sol ayağının dışa doğru yamuk kaldığını, halen ayak parmakları üzerinde yükselmek isterken yürürken ciddi ağrıları olduğunu, müvekkilinin hiçbir şekilde koşamadığını, bu durumun davacının manevi yönden de ağır zararına neden olduğunu, kaza nedeniyle acı, elem ve ıstırap duyduğunu, kazanın şokunu atlatamadığı için psikolojik problemler yaşadığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili için 500,00TL işgücü kaybından doğan maddi tazminatın olay tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 30.000,00TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihi 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davaya dayanak trafik kazasında müvekkili …’ye atfı kabil bir kusur bulunmadığını, bu nedenle hem araç sürücüsü hem de araç maliki yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın süratli geldiğini, hem de araç takip mesafesini korumadığını, kazanın meydana gelmesine arkadan çarparak asli kusurlu eylemi ile kendisinin neden olduğunu, davacının maluliyet iddialarının kesin olarak tespiti gerektiğini, bu nedenle ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan kesin kalıcı maluliyet oranının tespit edilmesini talep ettiklerini, kaza nedeniyle davacıda sadece ezilme meydana gelmesine rağmen kalıcı maluliyete uğradığı iddiasının kabul edilemez olduğunu, talep edilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu kazaya karışan … plakalı araca ait müvekkil şirket nezdinde 0001-0210-07895298 nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile 13/11/2013/2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, anılan poliçe gereğince, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle davacının tedavi gideri ve geçici işgöremezlik giderinden müvekkili sigortacı şirketin sorumlu tutulamayacağını, davacı yanın dava öncesi müvekkili şirkete herhangi bir müraacatı olmadığından müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmayacağını, müvekkili açısından faiz sorumluluğunun bulunmadığını, hükmedilecekse hükmedilecek faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini belirterek aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, trafik kazası sebebiyle açılan iş gücü kaybına ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
18.12.2020-16448 tarihli İstanbul 2.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından verilen raporda, 10.10.2014 tarihinde meydana gelen kaza ile sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme (işgörmezlik)süresinin kaza tarihiden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği görülmüştür.
Aktüer ve trafik güvenliği/makine mühendisi bilirkişinin raporunda; … Plaka Sayılı araç sürücüsü …’ nin: Dava konusu trafik kazasında 2918 Sayılı K.T.K.’ nın ” Trafik Kazalarında Sürücü Kusurlarının Tespiti ve Asli Kusur Sayılan Haller ” başlıklı 84/j ” Manevraları Düzenleyen Genel Şartlara Uymama” maddesini ihlal ettiğinden % 70 (Yüzde Yetmiş) oranında kusurlu olduğu, … Plaka Sayılı Motosiklet Sürücüsü …’ ın: Dava konusu trafik kazasında 2918 Sayılı K.T.K.’ nın ” Hızın Gerekli Şartlara Uygunluğunu Sağlamak ” başlıklı 52/1-b ” Sürücüler; Hızlarını, Kullandıkları Aracın Yük Ve Teknik Özelliğine, Görüş, Yol, Hava Ve Trafik Durumunun Gerektirdiği Şartlara Uydurmak Zorundadırlar ” maddesini ihlal ettiğinden % 30 (Yüzde Otuz) oranında kusurlu olduğu, davacının gelirinin asgari ücret olarak dikkate alındığı,bu süre zarfında davacının zararının 2.634,16 TL. olacağı, kusur durumuna göre davacının zararının 1.843,91 TI. olacağı ifade edilmiştir.
Yargılama sırasında davacı maddi tazminata ilişkin talebini ıslah etmemiş, bu konudaki fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur.
Anayasa Mahkemesi 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “..ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Yüksek Yargı bu karar sonrasında, “Genel Şartlar” hükümlerinin hesaplamalarda dikkate alınamayacağı hükmüne ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “..ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “..ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK. nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu bulunmakla birlikte geçici işgöremezlik talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir.
Diğer yandan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2020/2598 K: 2021/34 Karar sayılı 14.01.2021 tarihli kararıyla hesaplamalara esas olan 1931 tarihli PMF yaşam tablosu yerine, TRH-2010 yaşam tablosunun kullanılması ilke kararına ulaşmıştır.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 10/10/2014 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 16/06/2017’dir. Davaya konu trafik kazası sonucu davacı yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları yerinde değildir.
Davacının kazada yaralandığı ve bunun da manevi acı ve zararlara sebep olacağı tartışmasızdır. Davacının manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir. Ancak davalı sürücünün kazadaki kusur durumu, davacının kazanın meydana gelmesindeki müterafik kusuru ve yaralanmanın boyutu dikkate alınarak talep edilen manevi tazminat talebi kısmi olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davacının maddi tazminata ilişkin davasının KABULÜ ile, 500,00TL maddi tazminatın davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 16/06/2017 tarihinden, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta teminat limiti ile sınırlı olarak tutulmasına,
Davacının manevi tazminata ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile, 5.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 375,70-TL harçtan başlangıçta alınan 104,18-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 271,52‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 104,18-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı ve 3.241,00-TL yargılama gideri toplam 3.376,58‬-TL’nin davanın kabul ret oranına göre 608,79-TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve … tarafından yapılan 74,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 60,65 TL’sinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara ödenmesine,
5- Kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 500,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 md göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davalılar … ve … ‘den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 md göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılara ödenmesine,
8-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı davalı … şirketinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/10/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı