Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/660 E. 2020/496 K. 14.08.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/660
KARAR NO : 2020/496

HAKİM : … …
KATİP : … …

I- ASIL DAVA
(BURSA ASLİYE 1. TİC. MAH. 2003/369)

DAVACILAR : …








VEKİLİ : Av. ……

DAVALILAR : 1. …
VEKİLİ : Av. … …

2. …
3. …
4. …
VEKİLİ : Av….
DAVA : Sözleşme İptali- Tapu İptali ve Tescil-Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/05/2003
KARAR TARİHİ : 14/08/2020

II- BİRLEŞTİRİLEN DAVA
(BURSA ASLİYE 1.TİC.MAH.2003/394 ESAS )

DAVACI/KARŞI DAVALI : …
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI/KARŞI DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/06/2003
KARAR TARİHİ : 14/08/2020

BİRLEŞTİRİLEN 2003/394 ESAS SAYILI DAVADA AÇILAN
KARŞI DAVADA
KARŞI DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … …

KARŞI DAVALI :…
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Alacak
KARŞI DAVA TARİHİ : 30/06/2003
KARAR TARİHİ : 14/08/2020

III- BİRLEŞTİRİLEN DAVA
(BURSA ASLİYE1.TİC.MAH.AİT 2009/633 ESAS)

DAVACI : …
Denetim Kurulu üyeleri:
1. …
2. …
3. …
4. ….
5. … …
6. … …
7. … …
8. ……
9. ….

VEKİLİ : Av. … – …

DAVALILAR :1. …
VEKİLİ : Av. ….
2. …
3. …
4. …
5. …
6. …
VEKİLİ : Av. …

DAHİLİ DAVALILAR : 1. …
VEKİLİ : Av. … …
2. …
3. … …

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/11/2009
KARAR TARİHİ : 14/08/2020

IV-BİRLEŞTİRİLEN DAVA
(BURSA ASLİYE 1.TİC.MAH.2003/517 ESAS)

DAVACI …
VEKİLİ : Av. …..

DAVALILAR : 1. …
2. …
3. …
VEKİLİ : Av. …
VEKİLİ : Av. … …

DAHİLİ DAVALILAR : 1. …
VEKİLİ : Av. ……
2. … …
3. … …

DAVA :Sözleşme İptali -Tapu İptali Tescil ve Tazminat
DAVA TARİHİ :29/07/2003
KARAR TARİHİ :14/08/2020

V- BİRLEŞTİRİLEN DAVA
(BURSA ASLİYE 1.TİC.MAH.2004/93 ESAS)

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALILAR : 1. …
2…
3. …
VEKİLİ : Av…
: 4. …
VEKİLİ : Av…. …

DAHİLİ DAVALILAR : 1. …
VEKİLİ : Av. ………
2. …..
3. …..

DAVA :Sözleşme İptali -Tapu İptali Tescil ve Tazminat
DAVA TARİHİ :19/02/2004
KARAR TARİHİ :14/08/2020

Yukarıda tarafları ve vasıfları yazılan ana dava, birleşen davalar ve birleşen davalardan birinde açılan karşı davaların tamamı birleştirilerek yapılan açık yargılama sonucunda ana dava (2003/369) reddedilmiş, birleşen 2003/394 sayılı dava kısmen kabul edilmiş, bu davaya karşı dava hakkında “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı” sonucuna varılmış, birleşen 2003/517 esas sayılı dava reddedilmiş, birleşen 2004/93 esas sayılı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, keza birleşen 2009/633 esas sayılı dava da reddedilmiştir.
Bu karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesince karar bozulmuştur. Bozma ilamı ve karar düzeltme ilamında her dosya bazında ayrı ayrı bozma gerekçeleri gösterilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına ve karar düzeltmede gösterilen bozma sebeplerine uyulmuş, bozma kararının gerekleri yerine getirilerek aşağıda gerekçeleri açıklanacak kararlar verilmiştir.
Karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/677 E. 2017/600 K. Sayılı ilamının gerekleri yerine getirilmiş ve tapu iptali talepleri yönünden davaya dahil edilmesi gereken tapu malikleri …, … ve … davaya dahil edilmişlerdir.
İlamda gösterilen bozma sebepleri özet olarak şu şekildedir:
2009/633 esas sayılı birleşen davada davacılar denetim kurulu üyelerinin isimlerinin karar başlığında yazılmamış olmasının, HMK’nun 304. maddesi gereğince maddi hata niteliğindedir.
Dava dışı arsa sahipleri ile … arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış, bilahare … ile yüklenici … arasında 12.07.1996 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, 05.11.1996 tarihinde ise bedel karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıkları anlaşılmıştır. Kooperatifin 18.05.1996 tarihli genel kurulunda, % 50 paylaşımla anlaşma yapılması öngörüldüğü halde, 12.07.1996 günlü sözleşmede, bu oran aşılarak …’e bağımsız bölüm verildiği iddia edilmektedir. Aynı yer hakkında hem bağımsız bölüm devri karşılığı hem de bedel karşılığı inşaat yapımı hususunda iki ayrı sözleşme mevcuttur. Bu itibarla, öncelikle, uyuşmazlığın çözümlenmesi açısından bu husustaki tereddütlerin giderilmesi ve her iki sözleşmenin birlikte değerlendirilmesinin mi gerektiği, yoksa, birine taraflarca son verilip verilmediğinin araştırılması gerekmektedir. Şu halde, asıl ve 2003/517 ve 2004/93 esas sayılı birleşen davalar yönünden öncelikle bu hususun aydınlatılarak taleplerin değerlendirilmesine geçilmesi gerekir.
Her ne kadar 2003/517 esas sayılı birleşen davada, hem davaların denetçiler tarafından açılmaması nedeniyle usulden, hem esastan red kararı verilmiş ise de 04.07.2003 günlü genel kurulda yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmiş ve denetim kurulu üyeleri de vekaletname vererek,vekil aracılığıyla davaya katılmış olmakla usulen bu eksiklik giderilmiş olduğundan davaya devam ile işin esasına girilip, yukarıda ilk paragrafta belirtilen hususlar üzerinde durulup, tarafların bu konulardaki beyanları da alınarak, toplanacak deliller çerçevesinde 2003/517 esas sayılı davada ve 2004/93 esas sayılı birleşen davada, hakkında esastan red kararı verilen davalılar hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
Asıl davada, bir kısım kooperatif üyelerince yüklenici yanında, ilk yönetim kurulu üyelerine de husumet yöneltilmiştir. Bu yönetim kurulu üyeleri hakkındaki dava, diğer kooperatif üyelerince kendileri hakkında doğrudan dava açılamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Oysa, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK.’nun 309. ve 340. maddeleri uyarınca, davacı ortakların aktif husumete ehil bulunduklarından asıl davada ilk yönetim kuruluna yönelik davanın esasına girilerek bir karar tesis edilmelidir.
2003/394 esas sayılı birleşen davada, davalı-karşı davacı kooperatif, yargılama sırasında, cevap süresinden sonra takas defi ileri sürmüş, davacı ise savunmanın genişletilmesine muvafakatının olmadığını bildirmiştir. Bu duruma göre, takas definin nazara alınamayacağı ortadadır. Kooperatifin …’e imalat karşılığı verdiği toplam 14.000,00 TL. bedelli 3 adet bononun henüz …’e ödenmediğinden bahisle, imalat bedeline ilave yapılması doğru olmamıştır. Bunun yanında, karşı davada, eksik ve ayıplı işler bedeli talep edilmiş olup, anılan istek hakkında karşı dava kapsamında bir karar verilmesi gerekirken, usulsüz takas defi kapsamına alınarak hüküm tesisi de yerinde olmamıştır.
Keza, SGK primi talebi, birleşen 2009/633 esas sayılı dava dosyasında ayrıca dava konusu yapıldığından anılan davada değerlendirilmesi gereklidir. Yine, usulsüz takas defi karşısında 2003/394 esas sayılı dosyada, …’in alacağından elektrik ve su bedelinin indirilmesi de hatalı olmuştur.
Birleşen 2009/633 esas sayılı dosya ise, kooperatif ve denetim kurulu üyeleri tarafından açılmış sorumluluk davası niteliğindedir. Bu davada husumet, yüklenici yanında ilk ve sonraki yönetim kurulu üyelerine yöneltilmiş; yüklenici yerine ödenen SGK primi, tapu harcı, damga vergisi gibi kalemlere ilaveten yüklenicinin temerrüdü nedeniyle arsa sahiplerine ödenen kira, eksik işler bedeli ve dükkanlardan kooperatif payına düşen kısmın kira bedeli talep edilmiştir. Mahkeme, bu davayı, tümüyle reddetmiştir. Ne var ki, hükme dayanak bilirkişi raporu denetime ve karar vermeye yeterli değildir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, uyuşmazlık konusu hakkında uzman olan yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir.

Yukarıda gösterilen bozma sebepleri çerçevesinde işlem yapılmış ve belirtilen eksiklikler giderilmiştir. Tarafların talepleri ve bozma üzerine mahkememizin verdiği kararın gerekçeleri aşağıda özetlenecektir. 2009/633 esas sayılı birleşen davada davacılar denetim kurulu üyelerinin isimlerinin karar başlığında yazılmamış olması eleştirildiğinden bu eksiklik giderilerek denetçi ve yönetim kurulu üyelerinin isimleri karar başlığına işlenmiştir.
Asıl ve birleşen tüm dosyalar yönünden davalılar vekilleri zaman aşımı itirazında bulunmuşlarsa da sözleşmenin 1996 yılında yapıldığı, ancak kooperatif inşaatının dava tarihlerine kadar devam ettiği, bu nedenle zararın öğrenme tarihi ile dava tarihlerii arasında sorumluluk davası yönünden iki ve beş yıllık süreler, yüklenici yönünden beş ve on yıllık süreler geçmediğinden davalıların zaman aşımı itirazları kabul edilmemiştir.
Asıl ve birleşen dosyalar yönünden tarafların gösterdiği tüm deliller toplanmıştır. Bidayette kooperatif üyelerinin taraf sıfatı olmadığından ana dava reddedilmiş ise de yukarıda zikredilen Yargıtay bozma ilamı gereğince bu görüşten dönülmüş, kooperatif üyelerinin de dava açma hakkı olduğu kabul edilerek davanın esasına girilmiştir.

I- BURSA ASLİYE 1. TİCARET MAHKEMESİ
2003/369 ESAS SAYILI ANA DAVADA;

DAVACILARIN TALEBİ: Davacı taraf özetle, davalılar …, … ve … Yücetürk’ün davacılar ile birlikte …nin kurucu ortakları ile yönetim kurulu başkanı ve üyesi olduklarını, davalı kooperatif yöneticileri ile diğer davalı yüklenici … arasında Bursa 4. Noterliğinden 12/07/1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 05/11/1996 tarihli inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu nedenle davalıya 12/09/1999 tarihli vekaletname verildiğini, davalıların Genel Kurul Kararlarına aykırı sözleşme yaptıkları, Genel Kurul Kararı ve Yönetim Kurulu kararı bulunmadığını, taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince davacı kooperatif üyelerini ve kooperatifi zarara uğratmış olduklarını, bu sebeple; a)12/07/1996 tarihli sözleşmenin 2. maddesinin iptali ile; A Blok 18 ve 19 nolu dükkanlar ile 17 nolu dükkanın 1/2 payının tapusunun iptali ile S.S. Seriyye Kent Konut Yapı Kooperatif adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin dava tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile kooperatife ödenmesine, b) Bursa 4.Noterliğinin 05/11/1996 tarih ve 24329 yevmiye nolu İnşaat Sözleşmesinin 6. maddesinin iptali ile bu madde nedeni ile davalı yükleniciye ödenen %15 ilave hak edişlerin ödeme gününden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak …ne ödenmesine; c) Bursa 4.Noterliği’nin 05/11/1996 tarihli inşaat sözleşmesinin 7. maddesinin iptali ile fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin yükleniciye yapılan fazla ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Kooperatife ödenmesine, d) Davalıların Kooperatife verdikleri diğer zararlardan dolayı, davacıların her biri için 1.000’er TL’den 9.000 TL’nin 18/05/1996 tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak …ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN CEVABI : Davalılar …, …, … YÜCETÜRK vekili beyanlarında davacı kooperatif üyelerinin dava açma haklarının olmadığını, bu tür davanın kooperatif denetçileri tarafından açılması gerektiği, zaman aşımı itirazı yönünden kooperatifler kanunun 98. maddesi yollaması ile TTK.nun 309. maddesi gereğince zararın öğrenme tarihinden itibaren iki yıl, her halde beş yıl geçmekle istemin zaman aşımına uğrayacağından davada zaman aşımı süresinin geçtiğini, kooperatifin zarara uğratılmadığını, yöneticilerin ibra edildiklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı yüklenici … vekili beyanlarında, 05/09/2003 tarihli cevap dilekçesinde davacıların dava açma sıfatlarının bulunmadığını, zaman aşımı süresinin geçtiğini, sözleşmenin geçerli olup iptalini gerektirir hiçbir hususun bulunmadığını, kooperatifin zarara uğratılmadığını, tüm hak edişlerin yetkili mühendislerin onayı ile ödemelerin yapıldığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE : Ana davanın davacıları, …nin üyesidir. Davalılar …, … ve … Yücetürk ise kooperatifin kurucu üyeleri ve ilk yönetim kurulu üyeleridir. …’in yönetim kurulu başkanı, …’ün yönetim kurulu başkan yardımcısı, … Yücetürk’ün yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … ise kooperatif inşaatlarını yapmayı üstlenen müteahhit sıfatını taşımaktadır. … aynı zamanda arsa sahiplerini temsilen hareket ederek kooperatifle kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdetmiştir. Birleştirilen dosyalarda davalı gösterilen … … ve … … da sonraki yönetim kurulu üyelerindendir. Mezkur kooperatif tarafından Bursa ili Nilüfer ilçesi İhsaniye Mahallesi 928 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşaat yapılmıştır. Taşınmazlar ise Yargıtay ilamı gereğince davaya dahil edilen Neriman Kaan, … ve … isimli kişilerin mülkiyetindedir. Arsa malikleri ile yüklenici … arasında Bursa 4. Noterliğinden düzenlenen 16/02/1996 tarih ve 4977 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi imzalanmıştır. … bu sözleşme ile arsa sahipleri adına hareket etme yetkisi de almış, kooperatif ile yüklenici … arasında Bursa 4. Noterliğinin 05/11/1996 tarih ve 24329 yevmiye nolu inşaat sözleşmesi ile 12/07/1996 tarihli inşaat yapım sözleşmelerini imzalamıştır. Sözleşmeler gereğince 928 ada 1 parsel üzerine daire ve dükkanlar inşaa edilecektir. Kooperatif genel kurulunda verilen yetki, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin %50 paylaşım oranı üzerinden sözleşme yapılmasına ilişkindir. İnşaatların yapılmasına müteakip daire ve dükkanlar paylaşılmış, kat mülkiyeti kurulmuş, bağımsız bölüm tapuları verilmiştir. Ancak davacı kooperatif üyeleri tarafından fiili paylaşımın genel kurulda alınan %50 paylaşım oranına aykırı olduğu ileri sürülmüş, tapu iptali ve tescil, sözleşme iptali, tazminat ve alacak davaları açılmıştır.
Görüldüğü gibi, süreçte …’in taraf olduğu üç sözleşme vardır. Birinci sözleşme, 16.02.1996 tarihli, … ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesidir ve dava konusu değildir. İkinci sözleşme, …’in arsa sahipleri adına hareket ederek kooperatif ile imzaladığı 12.07.1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesidir. Bu sözleşmede, inşa edilecek toplam 25 daire ve beş dükkandan oluşan bağımsız bölümlerden on üç konutun kooperatife bırakılması, on iki konut ile beş işyerinin de arsa sahiplerini temsil eden …’e (dolayısıyla arsa sahiplerine) verilmesi kararlaştırılmıştır. Ana davadaki temel iddia bu paylaşımın kooperatif genel kurulunda verilen %50 paylaşım yetkisini kısmen aşan oranda arsa sahiplerine yani …’e fazla bağımsız bölüm bırakılarak kooperatifin zarara uğratıldığı yönündedir.
Üçüncü ve son sözleşme ise 05.11.1996 tarihli inşaat yapım sözleşmesidir. Bu sözleşmenin tarafları yine … ve kooperatiftir. Ancak … bu sözleşmede kendi nam ve hesabına hareket etmiş, kooperatifin inşaa edeceği yapının müteahhiti olmuştur. … yapım işini bir bedel karşılığında almıştır.
Bu sözleşmedeki fiyat artışları, sözleşmenin eksik ve geç ifası, geç ifadan kaynaklanan kira kayıpları, müteahhide düşen SGK primleri gibi konular da dava konusudur.
Öncelikle belirtelim ki dava konusu olan 05.11.1996 ve 12.07.1996 tarihli sözleşmeler birbirinden bağımsızdır. Bu sözleşmeler birbirlerine mübayin değillerdir. Bir sözleşme diğerini ortadan kaldırmaz. Her iki sözleşme de aynı anda ve birlikte geçerlidir. Hem ana davanın hem de birleşen davaların çözümü için her iki sözleşmenin birlikte ele alınması ama birbirinden bağımsız değerlendirilmesi gerekir.
Daha açık ifade edecek olursak, kooperatif bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış ve arsa sahiplerine arsalarına karşılık yapacağı bağımsız bölümlerden bir kısmını vermeyi taahhüt etmiştir. Bu 16.02.1996 tarihli sözleşmedir. Elbette kooperatif binayı bedelsiz alacak veya yaptıracak değildir. İnşaatın bir maliyeti vardır. Bu maliyet kooperatif üyelerinden toplanacak aidatlardan karşılanacak, inşaatı yapacak müteahhite ödenecektir. Kooperatif yapım işini bir müteahhite vermezse malzeme ve işçilik ödeyerek kendi yaptıracak, yine bir maliyet ödeyecektir. Daha açık bir ifade ile kooperatif “bir yandan bağımsız bölüm vermeyi taahhüt etmiş, diğer yandan binayı kendi parasıyla yaptırmış arsa sahibi” konumunda değildir. Tam tersi kooperatif, arsa sahiplerine karşı müteahhit konumundadır. Yapım işini …’e vererek, tabir caizse işi taşerona devretmiştir. Taşeron da elbette bu işi bedava yapacak değildir. Aynı yer hakkında hem bağımsız bölüm devri karşılığı, hem de bedel karşılığı inşaat yapımı konusunda iki ayrı sözleşme mevcut olduğunu düşünmek doğru olmaz. Kooperatif bedel karşılığı bir bina yaptıracak, arsa sahiplerine de arsa bedeli karşılığında bağımsız bölüm verecektir. Bu sözleşmeler birbirine mübayin veya birbirini neshedecek nitelikte değildir. Yargıtay bozma ilamı muhtemelen bu yönden kafa karışıklığının giderilmesini istemiştir. Ortada bedel içeren ve oran içeren çelişkili iki ayrı sözleşme yoktur.
Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlığın esasına geçmek gerekir. Yargıtay bozma ilamında bozma sebebi yapılmayan konuların kesinleşip kesinleşmediği konusuna da temas edeceğiz. Zira bozma ilamında yöneticilerin sorumluluğundan söz edilirken yüklenicinin yöneticilerle birlikte hasım gösterilmesi eleştirilmemiştir. 13 daireye karşılık 12 daire 5 dükkanın genel kurulun iradesine uygunluğu tartışılmamıştır. Kanaatimizce bu husus tartışmaya açıktır. Zira konut yapı kooperatifinin temel amacı üyelerine birer konut edindirmektir. Esasen üye sayısı kadar bağımsız bölüm öngörülür ve her üyelik bir konuta karşılık gelir. Böyle bakarsak 13 üyeye 13 bağımsız bölüm verilmesi doğaldır. İşyeri niteliğindeki yerlerin arsa sahiplerine bırakılması da makuldür. Zira bir de işyeri alsalar, üyelerin bu bağımsız bölüme müşterek malik olmaları veya kooperatif tüzel kişiliği üzerinden tasarruf etmeleri gerekir. Tüm üyelerin baştan beri durumu bildiği ve 13’e karşılık 12+5 paylaşımına razı oldukları düşünülebilir. Hiç bir üye, üyelik karşılığında kendilerine bir bağımsız bölüm dışında fazladan mülkiyet verileceğini iddia etmemiştir. Böyle bir konunun genel kurullarda tartışılması da söz konusu değildir. Fakat karine ile hüküm vermek mümkün olmayacağından madem kooperatif genel kurulunda %50 paylaşım oranı kararlaştırılmıştır, yönetim kurulunun bu iradeye uygun sözleşme yapması beklenir. Aksi, yöneticilerin sorumluluğunu gerektirir. Nitekim mahkememizin bu ilamıyla kooperatifin eksik aldığı bağımsız bölümlerin değerine tekabül eden 20.000.TL tazminata hükmedilmiştir.
Burada tartışılması gereken bir husus daha vardır ki, o da yüklenici …’in bu tazminattan müteselsil sorumlu olup olmadığıdır. Yukarıda belirttiğimiz üzere bozma ilamında, daha önce …’in bu tazminatlardan sorumlu tutulması eleştirilmemiştir. Bu da yöneticilerin sorumluluğundan doğan tazminatlarda “yüklenicinin birlikte sorumluluğunun” kabul edilebilir olduğu anlamını ihtiva etmeye müsaittir. Esasen mahkememizce verilen ilk kararda bu zararlar kooperatifin alacaklarından mahsup edilmişti. Yargıtay bozma ilamında takas ve mahsup eleştirilmiş, ancak …’in sorumluluğu eleştirilmemişti. Halbuki …’in kooperatife karşı bir görev ve bağlılık sorumluluğu yoktur. Tam tersi kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparken vekili olduğu arsa sahiplerini korumakla mükelleftir. Kooperatif yöneticilerinin razı olduğu paylaşım oranına, arsa sahipleri aleyhine müdahale etmesi beklenmez. Fakat bu aşamadan sonra yeni tartışma konuları açmak uygun görülmemiştir. Zira “%50 paylaşımla anlaşma yapılması öngörüldüğü halde bu oran aşılarak …’e bağımsız bölüm verilmesinden” söz edilmektedir. Yani fazla bağımsız bölümden …’in yararlandığı düşünülürse onun da müteselsil sorumluluğu gündeme gelir. Aksi halde, yani …’in arsa sahiplerini temsil ettiği dikkate alınırsa bu fazlalıktan arsa malikleri kazanç sağlamış olur. … arsa sahiplerinin vekili konumunda olduğundan onunla kooperatif yöneticileri arasında bir müteselsil sorumluluk hali olsa bile iç ilişkide kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu esas olmalıdır. Zira yöneticilerin özen ve bağlılık yükümlülüğü bulunmasına karşın …’in böyle bir yükümlülüğünden söz edilemez. Zira kat karşılığı inşaat sözleşmesinde … arsa sahiplerini temsil ettiğinden onların hakkını korumalıdır. Buna karşılık … yüklenici sıfatıyla imzaladığı eser sözleşmesi kapsamında işi özen ve bağlılık içinde yapması gerektiğinden sadece eser sözleşmesi çerçevesinde kooperatife karşı sorumluluğundan söz edilebilir.
Buna karşılık …’in yüklenici olarak ilk arsa sahiplerinden kat karşılığı olarak aldığı taşınmaz üzerine inşaat yapmak için bir kooperatif kurduğu ve kendisine yakın kişileri yönetime getirdiği, bu kişilerin göstermelik olarak yönetime girdikleri gerçek faaliyetin … tarafından yürütüldüğü iddiaları da fiili duruma denk düşmektedir. Bu itibarla yönetim kurulu ve …’in birlikte hareket ettikleri iddiası göz ardı edilmeyecek ölçüde dikkat çekicidir.
Tekrar konuya dönecek olursak yüklenici ve kooperatif yöneticilerinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparken birlikte hareket ederek kooperatifi zarara uğrattıkları kabul edilmiştir. Bu zarar 13 konut ile 12 konut + 5 işyerinin değerleri arasındaki fark kadardır. Anılan fark, 06.02.2005, 20.04.2007 ve 01.04.2020 tarihli bilirkişi raporlarında istikrarlı şekilde ortaya konan kanaatlere göre 20.000.TL’dir. Mahkememizce bu rakam makul bulunmuştur.
…’in yüklenici sıfatını taşıdığı eser sözleşmesine yönelik iddia ve talepler ise haksızdır. Zira gerek bayındırlık fiyatlarına %15 ilave yapılarak yapılan fiyatlandırmada gerekse fiyat farkı hesaplanmasında yanlış bir yön yoktur. Nitekim bozma öncesinde ve sonrasında alınan bilirkişi raporlarında da açıklandığı üzere o tarihlerdeki yerleşik uygulama yani rayiç fiyatlandırma bu şekildedir. Anılan yöntemle tespit edilen fiyatlar da rayiç bedelleri oluşturur. Kooperatif aleyhine fahiş bir kazanç söz konusu değildir. Madem kooperatif davet ve pazarlık yöntemiyle iş yaptırmayı kabul etmiştir, o halde genel kurullarda üyelerce açıkça görülecek ve görüşülecek bu duruma itiraz etmek dürüstlük kuralına aykırıdır. O halde 05.11.1996 tarihli sözleşmeden kaynaklanan talepler haksızdır, dava reddedilmelidir.
Ana davada davacılar öncelikle tapu iptali ve tescil talep etmiştir. Tapu iptali talebinin hasmı tapu malikidir. O halde mülkiyet sahipleri zorunlu hasım konumundadır. Nitekim bu sebeple arsa sahipleri davaya dahil edilmiştir. Ancak arsa sahipleri aleyhine hüküm vermek için hiç bir sebep yoktur. Arsa sahiplerinin haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık sayılacak eyleminden söz edilemez. Kimseye fiyat pazarlığında kendisine fazla pay istedi diye sorumluluk yüklenemez. Arsa sahiplerinin kooperatif üyelerine veya kooperatife karşı bir akdî veya hukukî sorumluluğu yoktur. Arsa sahibi isterse bağımsız bölümlerden dörtte üçünün kendisine verilmesini dahi şart koşabilir. Pazarlık sonucunda neye razı olunmuşsa ondan fazlasını getirecek dava ve talepler haksızdır. Bu itibarla tapu iptali istemi reddedilmelidir. Yukarıda belirttiğimiz tazminata hükmetmek yeterlidir ki bu da temelinde kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu ilkesine müstenittir.
Öte yandan üyeler kooperatif zararını gidermek amacıyla dava açma hakkına sahiptirler. Her bir üyenin kendi şahsi zararını ileri sürerek dava acma hakkı yoktur. Nitekim ödenecek tazminat da kooperatife ödenecek, içinde davalı yöneticilerin de bulunduğu tüm üyeler bundan dolaylı biçimde yararlanacaktır. O halde davacıların kendi lehlerine istedikleri maddi veya manevi tazminatın hukuki dayanağı yoktur. Buna ilişkin davalar reddedilmelidir.

II-BİRLEŞTİRİLEN BURSA ASLİYE 1. TİCARET MAHKEMESİ
2003/394 ESAS SAYILI DAVADA;

DAVACILARIN TALEBİ : Davacı vekili beyanlarında özetle müvekkili davacı yüklenici ile davalı kooperatif arasında Bursa 4.Noterliğinde 05/11/1996 tarih ve 24329 yevmiye nolu inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalı kooperatife ait daire ve dükkanların sıva, şap, pencere, balkon, topal kapılar ve elektrik işleri ile tüm inşaatın ortak alanları, dış boya, bahçe, ağaçlandırma işleri, asansörlerin tamamı yapılıp davalıya teslim edildiği, inşaatın 07/05/2003 tarihinde Bursa 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/78 D.iş tespit dosyasında, seviye tespiti yapılarak, 01/04/2003 tarihi itibariyle bakiye 165.037,38 TL alacaklarının kaldığını, alacağın ödenmesi için Bursa 10.Noterliğinden 21/04/2003 tarih ve 12756 yevmiye nolu ihtarname çekildiğini, bu nedenle 150.000,00 TL alacağın 01/04/2003 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN CEVABI : Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkili kooperatif ile yüklenici … arasında 12/07/1996 tarihli adi yazılı şekilde kat karşılığı inşaat özleşmesi yapıldığını, sözleşme gereğince inşaatın tamamlanmadığını, Bursa 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/378 D.iş tespit dosyasına göre davacı yüklenici tarafından yapılan işlerde; -kapıcı dairelerinin eksik yapıldığı,-sığınaklarda kireç badanalarının yapılmadığı,-bahçe düzenlemelerinin yapılmadığı, – çatı kerestelerinin eski olduğu, -yer döşemelerinin Çanakkale Seramik olmayıp 5. sınıf olduğu, -A ve B Blk.asansörlerinin çalışmadığı, – çatılarda kiremit altı karton konulmayıp, çıplak dizildiği, – yer ahşap döşemelerinin 1. sınıf kayın ahşap parke olması gerekirken 5. sınıf olduğu, – lavaboların troy serisi olmayıp, düşük kaliteli olduğu, bu nedenle fazlaya ait haklarının saklı tutularak 3.000 TL eksik işler bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Bu davada davacı …, yüklenici sıfatıyla eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacak talep etmektedir. Ana davada yaptığımız açıklamalar bu dava için de geçerli olduğundan taraflar arasındaki 05.11.1996 tarihli sözleşme gereğince ayaktadır. Yüklenici anılan sözleşmeden doğan alacaklarını talep edebilir. Zira inşaat işlerini tamamladığı ölçüde alacak hak eder.
Davanın çözümü için yüklenicinin ne kadarlık iş yaptığı ve ne kadarlık ücret tahsil ettiği belirlenmelidir. Daha önce bu konuda bilirkişi raporları alınmış ve hesaplamalar yapılmıştır. Rapora göre yüklenicinin yaptığı toplam iş miktarı 75 numaralı hak ediş belgelerine itibar edilirse 469.631.150,329 TL’dir. (Bilirkişi raporunda hatalı olarak 461.631.150.339. TL yazılmıştır.) İnşaat ve tesisat imalatları 25.03.2009 tarihli rapor ekinde gösterilmiş ve detayları 01.04.2020 tarihli raporun 17. sayfasında belirtilmiştir. Buna göre müteahhite ödenecek tutar 441.702.069.899 eski TL yani 441.702,07.TL olmalıdır. Ancak bunun içinde nefaset kesintisi adı verilen ve aslında karşı dava ile istenen bedeller de vardır. Bu bedele, karşı dava kapsamında karar verilmelidir. Bu miktar da dikkate alınırsa yüklenicinin alması gereken toplam bedel 469.631,16.TL olur. (Bilirkişi raporunda toplama hatası yapılarak 479.631.150.329. Eski TL yazılmıştır.) Halbuki yükleniciye ödenen miktar 345.536,24.TL’dir.
Yüklenici …’e verilen ve halen ödenmemiş olan üç adet bono da ödeme kapsamında sayılırsa 359.485.TL’ye baliğ olur. Her ne kadar Yargıtay ilamında bu bonoların halen yüklenici elinde olduğu belirtilerek ödemeden tenzil edilmesi uygun görülmemişse de bu durum açıkça hakkaniyete aykırıdır. Kooperatifin halen ödemediği bonoların bedellerini ödemiş gibi dikkate alınmasını istemesi de dürüstlük kuralına aykırı bir davranıştır. 2002 yılında verilen bu üç adet bono halen ödenmemiş ve yüklenici tarafından da takibe konmamıştır. Bonolar zamanaşımına uğramış, kambiyo vasfını da yitirmiştir. Tahsil kabiliyeti kalmayan bu bonoları dikkate alarak yükleniciye ödeme yapılmış gibi kabul etmek doğru değildir. Bu sebeple mahkememizin kabulüne göre müteahhide ödenen tutar 345.536,24.TL olmalıdır. Zira bir cari hesap (açık hesap) alacaklısı isterse kambiyo senedini takibe koyar, isterse sözleşmeye istinaden bakiye alacak talep eder. Yüklenici bu güne kadar bonoları takibe koymamakla ve dava açarak bakiye alacağını talep etmekte tercihini ortaya koymuştur.
Müteahhide ödenmesi gereken miktar olan 469.631,15TL’den ödenen miktar olan 345.536,24 TL indirildiğinde yüklenicinin bakiye alacağı 124.094,91.TL olur. Kısa kararda hesap hatası veya klavye hatası yapılarak 124.093,91.TL yazılmışsa da maddi hatalar her zaman düzeltileceğinden gerekçeli kararda bu yanlışlık giderilmiştir.
Karşı davada kooperatif fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.000.TL eksik işler bedeli talep etmiştir. Bu bedel esasen bilirkişilerin nefaset bedeli adı altında hesapladığı miktarın içindedir. Karşı dava ıslah edilmediğinden ve talepten fazlaya hükmedilmeyeceğinden bilirkişilerin belirlediği 27.928,08.TL değil, karşı dava ile kısmen istenen 3.000.TL’ye hükmedilmiştir.
Karşı dava yönünden manevi tazminat talepleri haksız ve yersizdir. Bir sözleşmenin tarafları sadece sözleşmeden doğan tazminat haklarını talep edebilirler ve sözleşmeye aykırılık manevi tazminata gerekçe olamaz.
Bilirkişi raporunda yükleniciye yapılan ödemelerden dolayı, 17.974,25 TL stopaj vergisi hesaplanmış ise de bu vergi henüz kooperatif tarafından vergi dairesine ödenmediğinden, bu nedenle bu miktar yönünden herhangi bir zarar gerçekleşmediğinden, bu miktarın yükleniciden tahsili doğru değildir.

III- BİRLEŞTİRİLEN BURSA ASLİYE 1. TİCARET MAHKEMESİ
2009/633 ESAS SAYILI DAVADA;

DAVACILARIN TALEBİ: Davacı vekili beyanlarında özetle davalılardan …, … ve … Yücetürk’ün davacı kooperatifin kurucu üyeleri ve yönetim kurulu başkan ve üyeleri oldukları, davalı yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile davalı yüklenici … arasında 12/07/1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile daha sonra Bursa 4.Noterliğinden 05/11/1996 tarih 24329 yevmiye nolu düzenleme şeklinde inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 20.maddesi gereğince SSK pirimlerinin yüklenici … tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, müvekkili kooperatifin SSK Bursa İl Müdürlüğüne 24.861,20 TL tutarında ödeme yaptığını, yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, taşınmaz üzerine yapılan dava konusu 25 daire ve 5 dükkandan ibaret taşınmazların 13 dairenin kooperatife, 12 daire 5 dükkanın yüklenici …’e bırakıldığı, kooperatif yönetimince 2.5 adet dükkanın yasaya aykırı olarak davalı yüklenici …’e verilmiş olduğu, 2.5 adet dükkanın, 2002 yılından itibaren hesaplanacak 10.000 TL kira karşılığı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, davalı yüklenici … ile dava dışı arsa malikleri … ve Neriman Kantarcı arasında düzenlenen sözleşme hükümleri gereğince arsa maliklerinin Kooperatife karşı açtığı tazminat davası sonucu Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/668 esas sayılı ve birleştirilen 2006/292 esas sayılı dosyalar nedeniyle düzenlenen 07/12/2006 tarihli protokol gereğince arsa maliklerine ödenen 31.000,00 TL ‘nin arsa maliklerinin kira kaybı nedeniyle yapılan ödemeye karşılık, 1.000 TL’nin davalı … tarafından eksik işler nedeniyle vesair ödemelerden dolayı 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/668 esas sayılı dava dosyasında kat mülkiyeti kurulması için ödenen 16.914,00 TL’den şimdilik 1.000 TL’nin davalı Ener Yetim’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN CEVABI : Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, basit yargılama usulünde ilk duruşma tarihine kadar davaya cevap verilebileceğini, esas yönden ileri sürülen taleplerin haksız olup kabul etmediklerini, taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesine göre, %50 paylaşım oranına uygun paylaşma yapıldığı, davacının ileri sürdüğü eksik işler nedeni ile diğer gider ve taleplerinin yerinde olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar …, …, … YÜCETÜRK, … … ve … … vekili beyanlarında; davanın zaman aşımına uğradığını, yasal süreler içerisinde 2 ve 5 yıllık sürede dava açılmadığını, esas yönden müvekkillerinin 1996-2001 yılları arasında yapılan genel kurullarda ibra edildiklerini, sözleşmede yüklenici ile kooperatif arasında %50 oranında paylaşım yapıldığını, paylaşma oranının aşılmadığını, yönetim kurulu üyesi müvekkillerine herhangi bir sorumluluk yükletilemeyeceğini, harcamaların kooperatif inşaatı için yapılan zorunlu harcamalar olduğunu, müvekkillerinin kooperatif yönetiminde üzerine düşen görevleri yerine getirdiklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE : Yukarıda ana dava ve birleşen dava için zikredilen temel açıklamalar bu dava için de geçerlidir. Bu sebeple tekrar edilmemiş, genel açıklamalara atıf yapılmakla yetinilmiştir. Ancak yüklenici ve kooperatif arasındaki 05.11.1996 tarihli sözleşme gereğince işçilerin sigorta primlerinden yüklenici sorumludur. Buna rağmen kooperatif yüklenici lehine 24.861,20.TL prim ödemesi yapmıştır. Bu bedelin davalı yüklenici tarafından kooperatife ödenmesi gerekir. Keza bilirkişi raporunda gösterilen ve 660.TL baca kenarı ödemesi, 1.293,70.TL su ödemesi ve 562,60.TL tutarındaki elektrik fatura ödemesi toplamı olan 2.516,30.TL de kooperatife iade edilmelidir.
Bunun dışında kalan talepler haksız ve yersizdir. Özellikle kira kaybı talebi haksızdır. …’e dolayısıyla arsa payı kapsamında arsa sahiplerine verilen/verilmiş sayılan dükkanlar üzerinde kooperatifin hiç bir hak ve payı yoktur. Ana davada açıklandığı üzere 20.000.TL’lik tazminatın temeli de kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu ilkesine dayalıdır. Kooperatife sözleşmede vaadedilen bir bağımsız bölümden söz edilemeyeceğine göre bundan kaynaklanan kira kaybından da söz edilemez.
Keza kooperatif hem ana davada hem birleşen davalarda aynı iddia ve talepleri ve değişik isimler veya miktarlar veya cümlelerle tekrar tekrar ileri sürmüştür. Nitekim 1.000.TL’lik eksik işler ve sair ödemeler iddiası da bu meyandadır. Ana dava ve birleşen davada hüküm altına alınan bu kısma ilişkin ola dürüstlük kuralına aykırı mükerrer taleplerin de reddi gerekir.
Kooperatifin asıl arsa sahiplerine ödediği kira tazminatlarının davalıdan istenmesi de doğru değildir. Davacı kooperatif üyelerinden toplanan aidat yükleniciye ödenir ve inşaat tamamlanmaya çalışılır. Kooperatif, yöneticilerin elinde para varken ödeme yapmayıp inşaatın gecikmesine sebep olduklarını ispat etmeden yöneticilerin sorumluluğuna gidemez. Bu iddia defter kayıtlarına ve dosya kapsamına da aykırıdır. Keza kooperatifin hala ödemediği imalat bedelleri söz konusu iken inşaatın gecikmesinden dolayı arsa sahiplerine ödemek zorunda kaldığı tazminatı yükleniciden rücu edemez. Bu talep de dürüstlük kuralına aykırıdır.
Yine 01.04.2020 tarihli raporda açıklandığı üzere tapu harçları ve damga vergisinin yüklenici tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin bir sözleşme hükmü yoktur. Arsa sahipleri karşısında yüklenici konumunda bulunan kooperatif, alt yüklenici konumuma geçen …’e tapu harçları ve damga vergisine dair bu mükellefiyeti yüklememiştir.

IV-BİRLEŞTİRİLEN BURSA ASLİYE 1. TİCARET MAHKEMESİ
2003/517 ESAS SAYILI DAVADA;

DAVACILARIN TALEBİ: Davacı vekili beyanlarında; davalılar …, … ve … Yücetürk’ün davacı kooperatifin ilk yönetim kurulu üyeleri oldukları, davalı …’in ise yüklenici olduğu, 04/07/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, alınan kararla kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile yüklenici … hakkında yapılan usulsüzlükler ve kooperatif zararları nedeniyle sorumluluk ve tazminat davası açılmasına karar verildiği, 05/11/1996 tarihli ve 12/07/1996 tarihli sözleşmeler gereğince genel kurul kararlarına aykırılık ve yetki sınırının aşılması sonucu 928 ada 1 parsel üzerine yapılan inşaattan 18 ve 19 nolu dükkanlar ile 17 nolu dükkanın 1/2 payının tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tesciline, mümkün görülmediği takdirde bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, inşaat sözleşmesinin 7.maddesinde belirtilen fiyat farkı kararnamesi nedeni ile; ödenen %15’lik kısmın toplam tutarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, davalıların kooperatife verdikleri diğer zararlardan dolayı, 9.000,00 TL’nin 18/05/1996 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
DAVALILARIN CEVABI : Davalı … vekili beyanlarında, davanın öncelikle usule aykırı açıldığını, davanın kooperatif denetçileri tarafından açılması gerektiğini, davanın zaman aşımına uğramış olduğunu, Kooperatifler Kanununun 98.maddesi yollaması ile TTK.309.madde gereğince davanın iki yıl ve her halde beş yıl içerisinde açılması gerektiğini, inşaat sözleşmesi tarihlerinden itibaren iki yıl ve beş yıllık sürelerin geçtiğini, esas yönden müvekkili yüklenicinin sözleşme hükümlerine göre inşaat yapıp, edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin kooperatifler kanununa uygun düzenlendiğini, sözleşmedeki paylaşım kurallarına uyulduğunu, müvekkiline olağan rayiçlerin üzerinde ödeme yapılmadığını, sözleşme hükümlerine göre imalat yapılıp, bu doğrultuda hazırlanan ve onaylanan hak edişlere göre ödeme yapıldığını, davanın haksız ve yersiz olarak açıldığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar …, … ve … YÜCETÜRK vekili beyanlarında davanın kooperatif tüzel kişiliği adına denetçiler tarafından açılması gerekirken usule aykırı olarak dava açıldığını, davada 2 ve 5 yıllık zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, esas yönden müvekkilleri kooperatif yöneticilerinin, kooperatif yasası ve genel kurul kararlarına uygun hareket ettiklerini, yüklenici …’in emri ile yöneticilik yapmadıklarını, müvekkillerinin kooperatif yöneticiliğinden dolayı kooperatifin zarara uğramadığını, müvekkillerinin 1996-2001 yılları arasında yapılan genel kurullarda ibra edildiklerini, kooperatif ile yüklenici arasında yapılan sözleşmelerde Bayındırlık birim fiyatlarının esas alındığını, sözleşmelerdeki %50 paylaşım kuralına riayet edildiğini, sözleşme ve inşaat nedeni ile yükleniciye fazla ödeme yapılmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE : Birleşen bu dava, kooperatif genel kurulunda alınan ve ilk yönetim kurulu aleyhine sorumluluk sebebiyle tazminat davası açılmasını öngören karara istinaden açılmıştır. Esasen denetim kurulu tarafından yine tazminat bedeli kooperatif lehine ödenmek üzere bir dava açılmıştır. Mezkur dava, eldeki ana davadır. Aynı taleplerin bu kez kooperatif tarafından mükerrer olarak ileri sürülmesi uygun değildir.
Hatta benzer dava bir kez de ikinci yönetim kurulu üyelerine karşı açılmıştır. Daha açık bir ifade ile kooperatif aynı talepleri bir sefer denetim/yönetim kurulu üyeleri aracılığıyla, iki sefer de kendi adına mükerrer olarak ileri sürmüştür. Arsa sahipleri ile kooperatif arasındaki sözleşmede %50 esasına dayalı paylaşım ihlal edilmişse ortada bir tek zarar vardır. Aynı zarar için değişik cümlelerle ve değişik kimselerin ağzından, önce ilk yönetim kurulu sonra ikinci yönetim kurulu aleyhine ileri sürmenin dürüstlük kuralı ile bağdaşır yönü yoktur.
Daha ilk talep ve dava sürerken küçük nüans ve taraf değişikliği çerçevesinde aynı talepleri ileri sürmek makul değildir. Üstelik bu tutum davayı karmaşık hale getirmiş, sorumluluklar ve sorumluluk sebepleri birbirine karışmış, dava içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Netice itibariyle ana davada ortaya konan gerekçeler bu dava yönünden aynıdır. İleri sürülen taleplerin dayanakları ve muhatapları farklı olsa da kooperatifin zararı tektir. Tek bir tazminata hükmedilmelidir.
Yüklenici … ve kooperatif yöneticilerinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparken birlikte hareket ederek kooperatifi zarara uğrattıkları kabul edilmiştir. Bu zarar 13 konut ile 12 konut + 5 işyerinin değerleri arasındaki fark kadardır. Anılan fark, 06.02.2005, 20.04.2007 ve 01.04.2020 tarihli bilirkişi raporlarında istikrarlı şekilde ortaya konan kanaatlere göre 20.000.TL’dir. Mahkememizce bu rakam makul bulunmuştur. Anılan bedel ana dava ve birleşen davalarda hükmedilen 20.000.TL tutarlı tazminatla tahsilde tekerrür teşkil etmeyecek şekilde tahsil edilmelidir.
Ana davada belirttiğimiz gerekçeler kapsamında diğer tazminat talepleri haksızdır.
Davacı tarafın temelde aynı olan talebi tekrar tekrar değişik şekillerde öne sürmesi aynı alacak için birden fazla vekalet ücreti ödenmesine sebep olacaktır. Temelde bir alacak varsa vekalet ücreti de tek olmalıdır. Bu itibarla tahsilde tekerrür etmeme kuralı vekalet ücreti için de uygulanmıştır.

V-BİRLEŞTİRİLEN BURSA ASLİYE 1. TİCARET MAHKEMESİ
2004/93 ESAS SAYILI DAVADA;

DAVACILARIN TALEBİ: Davacı vekili beyanlarında davalılar …, … ve … Yücetürk’ün davacı kooperatifin ilk yönetim kurulu üyeleri oldukları, davalı …’in ise yüklenici olduğu, 04/07/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, alınan kararla kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile yüklenici … hakkında yapılan usulsüzlükler ve kooperatif zararları nedeniyle sorumluluk ve tazminat davası açılmasına karar verildiği, 05/11/1996 tarihli ve 12/07/1996 tarihli sözleşmeler gereğince genel kurul kararlarına aykırılık ve yetki sınırının aşılması sonucu 928 ada 1 parsel üzerine yapılan inşaattan 18 ve 19 nolu dükkanlar ile 17 nolu dükkanın 1/2 payının tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tesciline, mümkün görülmediği takdirde bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, inşaat sözleşmesinin 7.maddesinde belirtilen fiyat farkı kararnamesi nedeni ile; ödenen %15’lik kısmın toplam tutarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, davalıların kooperatife verdikleri diğer zararlardan dolayı, 9.000,00 TL’nin 18/05/1996 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar erilmesini talep ve dava etmiştir
DAVALILARIN CEVABI : Davalı … vekili beyanlarında; davanın öncelikle usule aykırı açıldığını, davanın kooperatif denetçileri tarafından açılması gerektiğini, davanın zaman aşımına uğramış olduğu, KK.nun 98.maddesi yollaması ile TTK.309.madde gereğince davanın iki yıl ve her halde beş yıl içerisinde açılması gerektiği, inşaat sözleşmesi tarihlerinden itibaren iki yıl ve beş yıllık sürelerin geçtiği, esas yönden müvekkili yüklenicinin sözleşme hükümlerine göre inşaat yapıp, edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin kooperatifler kanununa uygun düzenlendiğini, sözleşmedeki paylaşım kurallarına uyulduğunu, müvekkiline olağan rayiçlerin üzerinde ödeme yapılmadığını, sözleşme hükümlerine göre imalat yapılıp, bu doğrultuda hazırlanan ve onaylanan hak edişlere göre ödeme yapıldığını, davanın haksız ve yersiz olarak açıldığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar … …, … … ve … vekili beyanlarında davanın kooperatif tüzel kişiliği adına denetçiler tarafından açılması gerekirken usule aykırı olarak dava açıldığını, davada iki ve beş yıllık zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, esas yönden müvekkilleri kooperatif yöneticilerinin, kooperatif yasası ve genel kurul kararlarına uygun hareket ettiklerini, yüklenici …’in emri ile yöneticilik yapmadıklarını, müvekkillerinin kooperatif yöneticiliğinden dolayı kooperatifin zarara uğramadığını, müvekkillerinin 1996-2001 yılları arasında yapılan genel kurullarda ibra edildiklerini, kooperatif ile yüklenici arasında yapılan sözleşmelerde Bayındırlık birim fiyatlarının esas alındığını, sözleşmelerdeki %50 paylaşım kuralına riayet edildiğini, sözleşme ve inşaat nedeni ile yükleniciye fazla ödeme yapılmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE : Birleşen bu dava da, kooperatif genel kurulunda alınan ve ikinci yönetim kurulu aleyhine sorumluluk sebebiyle tazminat davası açılmasını öngören karara istinaden açılmıştır. Denetim kurulu tarafından yine tazminat bedeli kooperatif lehine ödenmek üzere ana davanın açıldığını yukarıda zikretmiştik. Aynı taleplerin mükerrer olarak ileri sürülmesi uygun değildir. Tek fark davalılardan birinin değişmesidir. Daha açık bir ifade ile kooperatif aynı talepleri bir sefer denetim/yönetim kurulu üyeleri aracılığıyla, iki sefer de kendi adına mükerrer olarak ileri sürmüştür. Arsa sahipleri ile kooperatif arasındaki sözleşmede %50 esasına dayalı paylaşım ihlal edilmişse ortada bir tek zarar vardır. Aynı zarar için değişik cümlelerle ve değişik kimselerin ağzından, önce ilk yönetim kurulu sonra ikinci yönetim kurulu aleyhine ileri sürmenin dürüstlük kuralı ile bağdaşır yönü yoktur. Daha ilk talep ve dava sürerken küçük nüans ve taraf değişikliği çerçevesinde aynı talepleri ileri sürmek doğal karşılanmamalıdır. Üstelik bu tutum davayı karmaşık hale getirmiş, sorumluluklar ve sorumluluk sebepleri birbirine karışmış, dava içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Netice itibariyle ana davada ortaya konan gerekçeler bu dava yönünden aynıdır. İleri sürülen taleplerin dayanakları ve muhatapları farklı olsa da kooperatifin zararı tektir. Tek bir tazminata hükmedilmelidir.
Yüklenici … ve kooperatif yöneticilerinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparken birlikte hareket ederek kooperatifi zarara uğrattıkları kabul edilmiştir. Bu zarar 13 konut ile 12 konut + 5 işyerinin değerleri arasındaki fark kadardır. Anılan fark, 06.02.2005, 20.04.2007 ve 01.04.2020 tarihli bilirkişi raporlarında istikrarlı şekilde ortaya konan kanaatlere göre 20.000.TL’dir. Mahkememizce bu rakam makul bulunmuştur. Anılan bedel ana dava ve birleşen davalarda hükmedilen 20.000.TL tutarlı tazminatla tahsilde tekerrür teşkil etmeyecek şekilde tahsil edilmelidir.
Ana davada belirttiğimiz gerekçeler kapsamında diğer tazminat talepleri haksızdır.
Bu davada ikinci yönetim kurulunun kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılmasından sonra göreve geldiklerine dikkat çekmek gerekir. Ancak şekil şartına bağlı bir sözleşmenin şekle ve genel kurul kararlarına uygun hale getirilmemesi ve mevcut fiili duruma göz yumulması bir sorumluluk sebebi kabul edilmiştir.
Davacı tarafın temelde aynı olan talebi tekrar tekrar değişik şekillerde öne sürmesi aynı alacak için birden fazla vekalet ücreti ödenmesine sebep olacaktır. Temelde bir alacak varsa vekalet ücreti de tek olmalıdır. Bu itibarla tahsilde tekerrür etmeme kuralı vekalet ücreti için de uygulanmıştır.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A.
1-Ana davanın kısmen kabulü ile paylaşım oranına aykırılık sebebiyle oluşan 20.000 TL kooperatif zararının birleşen 2004/93 ve 2003/517 esas sayılı dava dosyalarında verilen 20.000 TL’lik tazminatla tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı kooperatife verilmesine,
İlave hak edişlere, fiyat farkına ve diğer tazminat kalemlerine yönelik taleplerin reddine,
2- Peşin olarak alınan 121,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.244,70.TL harcın davalılardan müteselsilen dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.575,40. TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

B.
a.)Eldeki dava ile birleştirilen mahkememizin 2003/394 E. sayılı davasında
davacı … tarafından açılan alacak davasının kısmen kabulü ile 124.094,91 TL’nin 24/04/2003 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi birlikte davalı kooperatiften
alınarak davacıya ödenmesine,
b.) Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 8.477. TL karar harcına, peşin olarak alınan 2.025,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.452. TL harcın davalıdan tahsiline,
c.) Davacı tarafından yapılan 1.637,45 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 1.365 TL ile peşin harç miktarı olan 2.025.TL’nin toplamı 3.390.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d.) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 17.250.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2. a.) Karşı davanın kısmen kabulü ile ve davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL eksik iş bedelinin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte karşı davalı …’den alınarak karşı davacı kooperatife ödenmesine,
Manevi tazminat taleplerinin reddine,
b.) Alınması gereken 205.TL harca peşin alınan 331,22.TL nin mahsubu ile fazla alınan 126.TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
c.) Karşı davacı tarafından ayrıca masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
d.) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

C.
1-Eldeki dava ile birleştirilen mahkememizin 2009/633 esas sayılı davasında davanın kısmen kabulü ile 24.861,20 TL tutarındaki sigorta primi ile toplam 2.516,30 TL elektrik su vd. ödemelerinden kaynaklanan alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin ve tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine,
2- Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 340 TL harçtan başlangıçta alınan 511,20 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 171,20 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3- Masraf konusunda ana davada karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400. TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Dahili davalı … vekili lehine takdir edilen 3.400.TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak dahili davalı …’e verilmesine,

D.
1-Eldeki dava ile birleşen 2004/93 esas sayılı davada davanın kısmen kabulü ile mahkememizin 2003/517 E. sayılı dosyasıyla ve ana dava ile verilen tazminat hükmü ile tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Hüküm altına alınan bu miktar yönünden ana davada harca hükmedildiğinden yeniden harç tahsiline yer olmadığına,
3-Masraf konusunda ana davada karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400TL vekalet ücretinin, ana davada hükmedilen vekalet ücretiyle tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Dahili davalı … vekili lehine takdir edilen 3.400.TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak dahili davalı …’e verilmesine,

E.
1-Eldeki dava ile birleşen 2003/517 esas sayılı davada davanın kısmen kabulü ile mahkememizin 2004/93 E. sayılı dosyasıyla ve ana dava ile verilen tazminat hükmü ile tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Hüküm altına alınan bu miktar yönünden ana davada harca hükmedildiğinden yeniden harç tahsiline yer olmadığına,
3-Masraf konusunda ana davada karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400TL vekalet ücretinin, ana davada hükmedilen vekalet ücretiyle tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Dahili davalı … vekili lehine takdir edilen 3.400.TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak dahili davalı …’e verilmesine,

F. Tüm dosyalar yönünden artan avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraf iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı 14/08/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza