Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/511 E. 2018/415 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/511
KARAR NO : 2018/415

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … YEDEK PARÇA İMALAT SAN. VE TİC. A.Ş
VEKİLİ : Av. …
Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No:96/3 Bahar Sitesi C Blok K:2 D:4
Nilüfer/Bursa
DAVALI : … AMBALAJ TUR. İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …
Cevizli Mh. Mustafa Kemal Cd. Enderun Sk. Ayyıldız Apt.
No:15 K:3 D:7 34285 Kartal/İstanbul
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında özetle ; müvekkilin davalıdan üretilen otomobil yedek parçalarının sevkiyat sırasında zarar görmemesi amacıyla kullanılan karton seperatörler tedarik ettiğini ancak bazı seperatörlerin neredeyse hurda kağıt niteliğinde olduğunu, nakliye sırasında sağ sol kuvvet etkisinden dolayı seperatörlerde yırtılma meydana geldiğini, nakliye edilen ürenlerin de bu nedenle zarar gördüğünü, söz konusu ürünlerdeki ayıbın gizli bir ayıp olduğunu, bundan dolayı davacıda meydana gelen zararın tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı vekili beyanlarında özetle ; davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, taraflar arasında söz konusu ürünün sürekli tedarik edildiğini, şimdiye kadar böyle bir durumun söz konusu olmadığını, teslim edilen ürünlerde ayıbın bulunmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının dava dışı Audi firmasıyla mail yazışmalarında hasarların taşıma firmasından kaynaklandığını belirttiklerini, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava taraflar arasında varolan ticari ilişkide davacının davalıdan aldığı karton seperatörlerdeki ayıp nedeniyle meydana gelen davacı zararının tazmini davasıdır.
Davacı tarafın bu zarara ilişkin olarak 209.655,89 TL bedelli yansıtma faturası düzenleyerek ihtarnameyle davalı tarafa gönderildiği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf ise sözkonusu faturayı kabul etmeyerek davacı tarafa iade etmiştir.
Taraflar arasında karton seperatörleri alım ve satımı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf davalı tarafından gönderilen bir kısım seperatörlerde ayıp bulunup bulunmadığı, otomobil yedek parçalarının sevkiyatı sırasında zarar görmemesi için kullanılan bu seperatörlerde iddia olunan ayıp dolayısıyla meydana gelen zarardan davalı tarafın sorumlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı itibariyle taraflar arasındaki karton seperatör alım satımı konusundaki ticari ilişkinin önceden beri süre gelen ilişki olduğu ve davacı tarafça daha önceden de karton seperatörler alındığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki hukuksal ilişkinin TBK 209 ve devamı maddelerinde düzenlenen taşınır satışına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu sözleşme kapsamında satıcının yükümlülüğü satılanın mülkiyetini geçirmek amacıyla satışa konu malın zilliyetliğini alıcıya devretmekdir. Alıcının borcu ise sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödemektir.
TBK 219 ve devamı maddeleri satılandaki ayıba ilişkin hükümleri düzenlemektedir. Buna göre satıcı alıcıya karşı bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan , kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüden azaltan maddi, hukuki veya ekenomik ayıplardır. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile ondan sorumludur.
Sözleşme ilişkisi çerçevesinde ayıpların varlığından dolayı meydana gelen zararlardan da sözleşme kapsamı bakımından satıcı sorumludur. Dava konusu uyuşmazlıkda ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin taşıma sırasında taşınan emtiaların zarar görmesini önleyemeyerek ayıplı olmalarından dolayı taşınan emtialardaki meydana gelen zararın tazmini istemidir.
TBK 223.maddesine göre; alıcı devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içerisinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir gizli ayıp varsa bu derhal satıcıya bildirilmelidir.
TTK’nın 23/1-C maddesinde de tacirler bakımından ayıba ilişkin ihbar külfeti düzenlenmiştir. Buna göre malın ayıplı olduğu, teslim sırasında açıkca belli ise alıcı durumu 2 gün içerisine alıcıya ihbar etmelidir. Açıkca belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan 8 gün sonra incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK ‘nın 223.maddesinin uygulanacağı belirlenmiştir.
Davacının varolan ticari ilişkide iddiasına göre teslim sırasında açıkca belli olmadığı anlaşılan ürünlerde TTK 23.maddesinde düzenlenen 8 günlük inceleme yükümlülüğünü yerine getirmediği görülmektedir. Davacı aldığı ürünleri doğrudan otomobil yedek parçalarının nakliyesinde kullanmıştır. TBK 223.maddesi gereği sonradan ortaya çıkacak bir ayıp bulunup bulunmadığı noktasında ise herşeyden önce üründe bir ayıp olduğu ve bu ayıp dolayısıyla zararın meydana geldiği, yani illiyet bağı davacı tarafça ispatlanmalıdır. Bilindiği üzere ayıbı ispat yükümlülüğü ileri süren tarafın yani davacının üzerindedir.
Sözkonusu karton seperatörler yurtdışına sevkiyatta kullanıldığında sevkiyatta meydana gelen zarar ürünlerin davacının yurtdışına teslimi sırasında ortaya çıktığından zararı meydana getirdiği iddia olunan seperatörlerde doğrudan bilirkişi incelemesi fiziki inceleme suretiyle gerçekleştirilememiştir. Refakate alınan bilirkişiler eşliğinde davacıya ait işletmede yapılan keşifte dosyaya sunulmuş olan karton seperatörlere ilişkin görsel fotoğraflardan yararlanılmak ve davalı tarafından daha önce teslim edilipte davacının zilliyetliğinde bulunan seperatörler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Uyuşmazlığı neden olan seperatörler fiziki olarak incelenememiştir. Bilindiği üzere bu konuda ayıbı ispat yükümlülüğü halen davacı taraf üzerindedir.
Zarara neden olduğu iddia olunan seperatörlere ait görsellerden ve daha önce teslim edilen seperatörlerden yararlanılmak suretiyle uyuşmazlık çözümlenmeye çalışılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesine göre; dava konusu zararın meydana getirildiği iddia olunan seperatörlerde herhangi bir ayıp saptanamamıştır. Söz konusu seperatörlerin sanayide üretilen ürünlerin sevki sırasında birbirlerine temasının engellemek suretiyle zarar görmesinin önüne geçilmesi amacıyla kullanılmaktadır. İnceleme konusu seperatörlerin oluklu mukavva niteliğinde olduğu duvar kalınlığnın az olması sebebiyle düşeydeki yükleri taşımada dayanıksız olmasına karşı dalgalarının daha sık olması nedeniyle yüzey ezilmelerine de dayanıklı olduğu anlaşılmaktadır.
İnceleme seperatörlerin kalınlıkları da ölçüleri de bilirkişilerce saptanmıştır. Buna göre davacının dosyaya sunmuş olduğu görsellerde bulunan hasarın seperatörlerdeki ayıplardan değil, nakliye sırasında yükleme, boşaltma işlemleri ve hatalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Satıcının sorumluluğuna karar verebilmek için varolan bir ayıbın bulunması ayıbın varlığının ileri süren davacı tarafça ispatlanması, yine meydana gelen zararın varolan ayıptan kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının bulunması, ayrıca davacının basiretli bir tacir olarak işletmedeki faliyetlerinde TTK ‘nın 23.maddesine uygun davranması gerekmektedir. Davacı tarafın tüm bu yükümlülüklerini ve ispat yükümlülüğünü yerine getirdiğinden söz etmek mümkün değildir.
Davacı taraf her ne kadar tanık dinletiminde bulunmuş ise de, ayıba ilişkin belirlemenin teknik inceleme sonucu tespit edilebilecek olması yine taraflar arasındaki hukuksal ilişkinin satım ilişkisi olması nedeniyle tanık dinlenmesi yargılamaya bir yenilik katmayacağından usul ekonomisine ilişkin hükümlerde dikkate alındığında bu talebinin reddine karar verilmiştir.
Yine davalı taraf davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, HMK 109.maddesine aykırılık bulunmuş ise de, HMK’nın anılan 109.maddesindeki taraflar arasındaki tartışmasız ve açıkca belli olan dava miktarları bakımından kısmi dava açılamayacağına ilişkin düzenleme sonradan yürürlükten kaldırıldığından yine yürürlükten kaldırılmasa dahi davacının talep ettiği alacak miktarı yargılama sırasında belirlenebilecek nitelikte alacak olduğundan davacının kısmi dava açmasından herhangi bir usule aykırılık yoktur.
Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 35,90 TL harç başlangıçta alınan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 134,88 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2018

Katip …

Hakim …