Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/461 E. 2018/333 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/461
KARAR NO : 2018/333

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … SİGORTA ARACILIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …
Gülbahçe Mah. Dr. Sadık Ahmet Cad. Evke Trade Tower Plaza
No:19/19 Kat:2 Osmangazi/Bursa
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
Demirtaşpaşa Mah. Sabunevi Sk. Güneş İş Merkezi No:24/9
Osmangazi/Bursa
DAVA : İtirazın İptali (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARAR TARİHİ : 15/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında özetle ; davacının sigorta acenteliği faaliyetini yürüttüğünü, davalı ile üçüncü şahıslar sorumluluk sigorta poliçesi, işveren sorumluluk poliçesi, asansör kazalarında üçüncü şahıslara karşı sorumluluk poliçesi, motorlu araçlar mesleki faaliyet trafik sigorta poliçesi, klasik paket yangın sigorta poliçesi akdettiğini, acente tarafından poliçe bedellerinin sigorta şirketine ödendiğini ancak davalı tarafça sigorta pirimlerinin davacıya ödenmediğini, bu borcun ödennemesi nedeniyle Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, borca haksız olarak itiraz edildiğini bu nedenle itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmişlerdir.
Davalı vekili beyanlarında özetle ; davanın zamanaşımına uğradığını, sigorta işlemlerinden doğan davaların iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, 28/06/2013 tarihinde düzenlenen poliçeler ile takip tarihine göre bu sürenin dolduğunu ayrıca davalının kat mülkiyeti kanuna göre yönetim olduğunu bu nedenle kat mülkiyetinin uygulanmasından doğan davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu, kat malikleri kurulunca sigorta işlemleri için verilmiş bir karar bulunmadığını, takip konusu alacak kadar davacının alacağının bulunmaması nedeniyle davanın reddine ve %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı dosyasında ödeme emrine itirazın iptali davasıdır. Takip konusu alacağın taraflarca tanzim edildiği ileri sürelen beş adet sigorta poliçesine ait sigorta primlerinden kaynaklandığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları;
Yargılamada mahkememiz görevli midir,
Davacı tarafından ödenen sigorta poliçe prim bedellerinin davalıdan rücu edilmesinde uygulanması gereken zamanaşımı süresi nedir,
Tanzim ve imza edilen sigorta sözleşmeleri ve poliçeleri geçerli midir,
Kat Mülkiyeti Kanunun 21.maddesi uyarınca kat malikleri kurulu tarafından yönetime bu konuda yetki verilmesine dair karar alınmaması, sözleşmenin geçerliliğine etkili midir,
TTK 1434.maddesi uyarınca sözleşme kendiliğinden ortadan kalkmış mıdır,
Alacak davacının cari hesabına geç kaydedilmiş midir, geç kaydedilmemesinin takip konusu alacağın varlığı hususuna etkisi nedir,
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan hususlar;
Site yönetimi tarafından takibe konu beş adet sigorta poliçesinin imzalanmış olması,
Sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi gereken sigorta primlerinin davacı acente tarafından sigorta şirketine ödenmiş olması, ( 31/03/2017 tarihli ödeme belgesi)
Davalı İşhanı Yönetimi tarafından imzalanan cari hesap alacağına ilişkin olarak 07/10/2015 tarihli hesap mutakabatı ve buradaki imzanın geçerliliği,
Konuyu önce mahkememizin görevi yönünden ele almak gerekmektedir.
Davalı taraf söz konusu uyuşmazlıkta Kat Mülkiyet Kanunu Hükümleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı acentenin akdedilen sigorta poliçeleri kapsamında ödediği bedellerin vekaletsiz iş göre hükümlerine göre tahsili davasıdır. Eldeki davada bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan söz etmek mümkün değildir. Uyuşmazlık sigorta poliçelerinden ve vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümlerden kaynaklanmaktadır.
Davalı … Yönetimidir. 6702 sayılı TKHK’ya göre taraflardan biri tüketici ise hangi kanunda düzenlenirse düzenlensin o işlemle ilgili uyuşmazlıkta yargılamayı yapmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleridir. Ancak burada davalının tüketici sıfatına haiz olup olmadığını değerlendirmek gerekmektedir. Davalı bir site yönetimi değildir, işhanı yöneticiliğidir. Davalı her ne kadar tacir olmasa da tüketici sıfatına da haiz değildir, dolayısıyla burada TKHK’nın bu yasal düzenlemesinin uygulanma olanağı yoktur. Sigorta sözleşmeleri TTK’da düzenlenen işlerden olduğundan TTK’nın 4 ve 5 maddeleri uyarınca yargılamayı yapmakla görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleridir, bu nedenle mahkememiz yargılamada görevlidir.
Dava konusunun zamanaşamı yönünden incelenmesinde ;
TKHK 1420 maddesine göre sigorta sözleşmelerinden doğan bütün işlemler alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl …….. geçmekle zamanaşımına uğrar. Takip konusu alacak sigorta sözleşmesi prim bedelledir. Bu sigorta prim bedellerinin davacı acente tarafından davalı adına 28/11/2013 tarihlerinde ve 28/06/2013 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır. Burada davacının yaptığı ödeme Borçlar Kanununda düzenlenen vekaletsiz iş görmeye dayalı ödemedir. Dolayısıyla zamanaşımı konusunda uygulanması gereken yasa maddesi TTK’nun 1420.maddesi olmayıp 6098 sayılı TBK’nın vekaletsiz iş görme ve zamanaşını düzenleyen maddeleri olduğundan takip konusu alacak beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Tanzim ve imza edilen sigorta sözleşmeleri ve poliçelerinin geçerli olup olmadığı konusu irdelenecek olursa ;
Davalı taraf poliçeleri imzalayan site yönetiminin Kat Mülkiyeti Kanunun 21.maddesi uyarınca kat malikleri kurulu tarafından karar alınmaksızın sözleşmelerin tanzim ve imza edildiğini bu nedenle sözleşmelerin geçersiz olduğu ileri sürülmüştür.
Kat Malikleri Kanunun 21.maddesine göre ana gayrimenkulun kat malikleri kurulunca tayin edecekleri üzerinden sigorta edilmesi, Kat Malileri Kurulunca kararlaştırılabilecektir. Bu kararlaştırmanın yapılmamış olması kanaatimizce sigorta poliçelerinin geçerliliğine etkili değildir. Zira bu durum kat malikleri kurulu ve yönetimin bu konudaki iç işleyişi ile alakalı olan bir husustur. Anılan sigorta poliçeleri süreleri içerisinde ayakta kalmış davalı tarafta istifade etmiştir.
Üçüncü kişilerle yapılan hukuki işlemlerde yöneticiliği ilgili yönetim temsil etmektedir. Bu yönetim tarafından yapılan ve yönetimi temsilen temsile yetkili kişi tarafından imzalanan sigorta sözleşmesi geçerlidir. Kat Malikleri Kurulunun 21.maddesi uyarınca iç işleyişte böyle bir karar alınmamış olması sözleşme yapmaya ve imzalamaya yetkili kişi tarafından yapılan sözleşmenin geçerliliğine etki etmeyecektir.
Kat Malikleri Kurulunca karar alınmadan yönetimin sözleşme akdetmesi sorumluğunu gerektirip gerektirmeyeceği kendi iç ilişkilerinde ayrı bir husustur. Bu nedenle işhanı yöneticiliği ile davacı arasında tanzim ve imza edilen sigorta sözleşmelerinin geçerli olduğunu kabul etmek gerekir.
Davalının sigorta poliçe bedelini ödememisi onun yerine geçerek davacının ödeme yapmış olması sözleşmenin kendiliğinden ortadan kalkması sonucunu doğurmuş mudur;
Sigorta ettirenin temerrüdünü düzenleyen TTK 1434.maddesine göre 1431.maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren temmerrüde düşmüş olur.
İlk taksidi veya tamamını bir defada ödenmesi gereken prim zamanında ödenmemiş ise sigortacı ödeme yapılmadığı sürece sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre vadeden başlar. Prim alacağının muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması halinde sözleşmeden cayılmış olur.
Burada sigorta primlerinin ödenmemesi halinde sözleşmenin sigorta eden/acente tarafından sözleşmeden cayma hakkının doğup doğmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Kendiliğinden sözleşmenin münfesih olduğundan yada ortadan kalktığından söz etmek mümkün değildir. Anılan durum davacının hukuksak durumu ile ilgili olup davalının hukuksal hak ve yetkileri ile bir durum değilidir. Sözleşmenin ayakta kalıp kalmayacağı davalının temerrüdü nedeniyle sözleşmeden cayılmış olup olmayacağı, davacının hukuksal hak ve yetki alanı ile ilgilidir.
Buna karşılık bilakis davacı davalı adına dava dışı sigorta firmasına anılan sigorta poliçe prim bedellerini kendisi ödemiştir. Bu durum sözleşmenin ayakta tutulma iradesini göstermektedir. Sözleşmeden cayıldığından yada sözleşmenin kendiliğinden münfesih olduğundan söz etmek burada mümkün değildir.
Zaten takip konusu yapılan alacakta davalının ödemesi gereken sigorta primlerinin davacı tarafından vekaletsiz iş görme hükümlerine göre ödenmiş olması nedeniyle rücu istemidir. Dolayısıyla TTK’nın 1434.maddesinin uygulanmasından ve taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiğinden söz etmek mümkün değildir. Bu husus takip konusu asıl alacağın takipten önce muaccel olup olmadığı hususunda ayrıca aşağıda irdelenecektir.
Alacağın cari hesaba geç kaydedilmesinin alacağa etkisinin değerlendirilmesinde;
İmzası inkar edilmeyen 07/10/2015 tarihli hesap mutabakatına göre davalı takip konusu asıl alacak miktarınca davalıya borçludur. Davalı borçlu olduğunu mutabık kaldığı bu bildirimde belirtmek suretiyle ortaya koymuştur.
Diğer yönüyle anılan sigorta poliçeleri ayakta kalmış ve sigorta hükümlerinden davalı taraf yararlanmıştır. Sigorta poliçelerinin tanzim edildiği tarih üzerinden geçen süre zarfında anılan sigorta sözleşmelerinden istifade edilmiştir. Söz konusu sigorta sözleşmeleri kapsamında poliçe tarihleri içerisinde poliçe kapsamındaki riziko gerçekleşmiş olsa idi davalı taraf aynı şekilde sigorta sözleşmelerinin geçersiz olduğunu ileri sürecek miydi, yoksa anılan sigorta sözleşmeleri uyarınca sigorta şirketinden zarar miktarınca talepte bulunacak mıydı?
Hiç şüphesiz davalı tarafın ve kat maliklerinin var olan sigorta sözleşmelerinden yararlanacağı kuşku götürmez bir gerçektir. Bu nedenle herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına da riayet etmelidir. Açıklanan sebeplerle alacağın var olmadığına ilişkin savunmalara itibar edilmemiştir.
Davalı davacı tarafından ödenen ve vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edilen takip konusu asıl alacak hususunda takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürmemiştir. Burada davacı taraf vekaletsiz iş görme hükümlerine dayandığına ve mahkememizce de ödemenin tahsili isteminin ve zamanaşımı süresinin vekaletsiz iş görme hükümlerine tabi olduğu kabul edildiğine göre ödenen tüm bedeller yönünden davalıya temmerrüt ihtarının gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Burada yukarıda da belirtildiği üzere TTK’nun 1431.maddesi yollamasıyla 1434.maddesinin tümerrüde ilişkin hükümlerini uygulamak mümkün değildir. Genel hüküm niteliğinde bulunan vekaletsiz iş görme hükümlerine göre takip konusu alacağın temerrüdünü değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda takip öncesi asıl alacak yönünden bir ihtarla temerrüt gerçekleşmediğinden takip öncesi işlemiş faiz alacağı talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Takip konusu asıl alacak likit olduğundan davacı lehine de icra inkar tazminatına hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazının kısmen iptaline,
2-Takibin 35.005,30 TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Sair hususların gerekçeli kararda açıklanması kararlaştırıldığından;
35.005,30 TL alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 2.391,21 TL harçtan başlangıçta alınan 529,01 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.862,20 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan 560,41 TL harç, 472,00 TL yargılama gideri toplam 1.032,41 TL’nin kabul ret oranına göre 824,99 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.200,58 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avkuatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede İstinaf yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2018

Katip …

Hakim …