Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/456 E. 2019/742 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/456 Esas
KARAR NO : 2019/742

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – Atatürk Bulvarı Caddesi Deposito İş Merkezi A-1 Blok 2. Kat No:319 İkitelli -Osb Başakşehir/ İstanbul Bahçeşehir Başakşehir / İSTANBUL
Av. … – Sakarya Mah. Kıbrıs Şehitleri Cad. Banuşoğlu Adalet İş Hanı A Blok No:23/A Kat:5 D:…
DAVALI : 1- … – …
VEKİLLERİ : Av. … – … Genel Müdürlüğü 16190 Acemle…
Av. … – Bursa Su Ve Kanalizasyon İdaresi 1. Hukuk Müşavirliği Acemler 1619…
Av. … – … Genel Müdürlüğü Acemler 1619…
DAVALILAR : 2- … – …
3- … – …
4- … – Reyhan Mah. Haşim İşcan Cad. Burçin 1 İşhanı Safranlık Çıkmazı No: 8/22…
5- … – …
6- … – Fevzi Çakmak Cd. Doğanbey Sk. No:54 Burçin 3 İş Merkezi K:2 No:21…

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARAR TARİHİ : 18/06/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında; müvekkil şirket kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet ihalelerini üstlenerek personel istihdam eden bir şirket olduğunu, davalı …’nin ihale ettiği temizlik ihalesi kapsamında 16.01.2010-26.02.2010 tarihlerinde dava dışı … isimli işçiyi çalıştırmıştır. Dava dışı …, 26.02.2010 tarihinde işten ayrıldığını, Dava dışı … tarafından Bursa 5.İş Mahkemesi’nin bozma sonrası alınan 2013/579E. 2014/717K. sayılı dosyası ile görülen davada sayın mahkeme davacının davalı kamu kurumunda başkaca taşeronlar nezdinde geçen toplam çalışma süresini de dikkate alarak 15.01.2002-26.02.2010 tarihleri arasındaki çalışmaları yönünden 12.212,49 TL kıdem tazminatının (işleyecek faizi ile birlikte), 2.807,28 TL ihbar tazminatının(işleyecek faizi ile birlikte ), 1.992,60 TL yıllık izin ücretinin (işleyecek faizi ile birlikte ), 3.468,46 TL fazla mesai ücretinin(işleyecek faizi ile birlikte), 2.457,70 TL vekalet ücretinin, 875,59 TL yargılama giderinin davalılar … ve müvekkil şirket tarafından müşterek ve müteselsilen ödenmesine karar verildiğini, Bursa 5.İş Mahkemesi’nin kararı Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2011/396E. sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, icra dosyasına 15.04.2015 tarihinde 42.917,00TL müvekkil şirket tarafından ödenmiş ve icra dosyası kapatıldığını, müşterek ve müteselsil borçlulardan biri olan müvekkil şirket; işçiye karşı 4857 sayılı yasa kapsamında sorumluluk nedeni ile müşterek müteselsil sorumluluk belirlenen iş mahkemesi ilamı hükmü gereğince kendi döneminden fazla miktarda ödeme yapmış olup, bu ödemeyi diğer müşterek ve müteselsil sorumlu … ve diğer alt iş verenlere rücu etme hakkı vardır. kamu hastaneler birliği belirlenecek tutarın tamamı oranında, diğer alt işverenler ise kendi sorumlu oldukları dönem ve mevcut dönemdeki ücret miktarlarına göre hesaplanarak belirlenebilecek alacaktan sorumludur. Öncelikle ihaleli işlerde; son ihale yüklenicisi olan alt işveren (müvekkil şirket) ve asıl işveren … Yargıtay içtihatları gereğince işçiye karşı; işçinin tüm çalışma döneminden, yani önceki değişik alt işverenler bünyesindeki çalışmalarından da müşterek ve müteselsil olarak sorumludur. Dava dışı …‘un iş mahkemesinde; önceki alt işverenler nezdindeki çalışma süresi ve alt işverenlerin sorumluluk miktarı bilirkişi raporundan da görüleceği üzere eksik inceleme nedeni ile hesaplanmamıştır. Bu sebepten dolayı yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olup, diğer alt işverenlerin sorumluluk miktarları da belirlenmiş olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2008/43245E. – 2009/25694 K.’ na göre “Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı, iş kanunu, iş veya toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca alt işverenle birlikte sorumludur. Birlikte sorumluluğu, müteselsil sorumluluk olarak anlamak gerekir.” denmektedir.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 15/10/2009 tarih ve 2009/33243E.-2009/25652K. sayılı kararında ” 4853 sayılı iş kanununun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işveren ile birlikte sorumludur. 4857 sayılı iş kanunu ile asıl işverenin bu kanundan iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda ihbar, kıdem, kötü niyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla mesai, hafta tatili, bayram ve genel tatiller, yıllık izin, ikramiye, prim, yemek yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır. Kanunun kullandığı ‘birlikte sorumluluk’ deyiminden tam teselsülün, dolayısı ile müşterek ve müteselsil sorumluluğun anlaşılması gerekir.” denilmektedir. Emsal hükümler Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 14/07/2008 tarih ve 2007/42701E- 2008/20147 K, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 07/07/2009 tarih ve 2008/40398E- 2009/19939 K. sayılı kararlarında mevcut olduğunu,
Borçlar kanunun 167. maddesinde; müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirlerinin payları oranında sorumluluklarının olduğunu ve rücu etme hakkına sahip oldukları düzenlenmiştir. Yüksek Yargıtay’ında bu konuda bu konuda işçiyi bünyesinde son çalıştıran şirketin, işçinin haklarını ödedikten sonra işçinin nezdinde çalışmış bulunduğu asıl işverene rücu etme hakkının bulunduğunu düzenlendiğini,
Bilindiği üzere B.K 167. maddesinde düzenlenen müteselsil sorumlulukta alacaklı, müteselsil borçlulardan her birinden yada sadece biri ve ya bir kısmandan borcun tamamını talep edebilir. Müteselsil borçlulardan payından daha fazla ödemede bulundan, diğer borçlulara karşı payları oranında rücu hakkına sahiptir. Kanunun lafzından açıkça anlaşıldığı ve sayın Yargıtay’ın da yerleşmiş içtihatlarından görüleceği üzere işçi alacaklarından asıl iş veren ve alt işveren birlikte sorumlu tutulduğunu,
Emsal bir dosyada; Tokat Sulh Hukuk Mahkemesi; davacı şirketin 2011/237E, 2013/1243K sayılı dosyasında, müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile kendi döneminden fazla ödeme yapan davacı şirketin, kendi döneminden fazla yapmış olduğu ödemeyi davalı asıl işveren olan Sağlık Bakanlığından tahsiline ilişkin karar verildiğini,
Bu durumda yapılması gereken, iç ilişkide müvekkil şirketin … isimli personeli çalıştırdığı dönem olan 16.01.2010-26.02.2010 tarihleri itibari ile varsa sorumlu olduğu miktarın bilirkişi marifeti ile hesaplanması ve sorumlu olduğu miktar dışında yapmış olduğu ödemelerin tamamının davalı kurumdan kendi sorumlu oldukları miktarların ise davalı şirketlerden tahsili gerektiğini,
İhale edilen işlerde çalışan işçilerin alacakları sorunu 6552 Sayılı yasa ile İş Kanununun 112.maddesine yapılan eklemeler ile çözüme kavuşturulmuştur.
6552 Sayılı Kanun’un 3. Maddesinde; “4857 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.” denilmiştir.
Bu suretle anlaşılacağı üzere işçinin ücreti, bulunması halinde ücret niteliğinde aylık ücretine ek olarak ödenmesi gereken fazla mesai ücreti alacağı, Ulusal Bayram Genel Tatil Çalışması Ücreti Alacağı, Hafta Tatili ücreti alacağının üst işveren tarafından aylık ücret içerisinde ödenip ödenmediğinin aylık olarak resen kontrol edilerek ödenmesi gerekmekte olup, üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyen üst işverenin ücret alacağından açıkça sorumluluğu bulunmaktadır.
6552 Sayılı Kanun’un 6. Maddesinde “4857 sayılı Kanunun 56 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanır. Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise altıncı fıkraya göre tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür.” denilmiştir.
Bu suretle anlaşılacağı üzere işçinin yıllık izin alacağından üst işveren açıkça sorumludur.
6552 Sayılı Kanun’un 8. Maddesinde; “4857 sayılı Kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları;
Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından,
Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir…” denildiğini,
Bu suretle açık hüküm karşısında anlaşılacağı üzere işçinin kıdem tazminatını ödeme yükümlülüğü üst işverendedir. Bilinmektedir ki; uygulamada kamu kurum ve kuruluşları tarafından aynı işçiler aynı işyerinde sürekli çalıştırılmakta, ihale üzerine taşeronlar değişse de üst işveren kamu kurumu tarafından seçilen ve işe alınan işçiler tamamen aynı kişiler olmadığını, .
Nitekim ilgili yasa maddesinin gerekçesine bakıldığında “…özellikle kamu sektöründe iş alan alt işverenlerin ihale konusu işin maliyetini hesaplarken kıdem tazminatını bu hesaplamaya dahil edemediği, “sözleşme gideri veya genel giderler” için ayırılan tutarın ise ihale bedelinin %3 ü ile sınırlandığı, dolayısı ile kıdem tazminatını ödemek isteyen alt işverenlerin dahi bu ödemeyi yapamadığı, işçilerin dava yoluna başvurmaları halinde ise işçilerin kıdem tazminatlarının faizi ile birlikte asıl işveren kabul edilen kamu tarafından ödenmesine karar verildiği görülmektedir. Bu durum kamu kurum ve kuruluşları için ciddi mali külfet doğurmaktadır.
Madde ile bu sorunun çözümü yoluna gidilmiştir. Buna göre alt işveren işçilerinin hak ettiği kıdem tazminatları ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından doğrudan işçinin banka hesabına aktarılacaktır…” denilmekle esasen kanun koyucu tarafından taşeron yönünden haksızlığa yol açan bir durumun önüne geçilmesi ve kamunun gereksiz zarara uğraması halinin birlikte önlenmesi amaçlanmış olup, yasanın emredici hükmü karşısında artık işçinin kıdem tazminatının hiçbir suretle taşerondan istenemeyeceği açık olduğunu.
6552 Sayılı Kanun’un 10. Maddesinin 2. Nolu bendinde; “…2) İdarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı ile 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınmak suretiyle, idareye ait bir işyerinde yürütülen asıl işin bir bölümünde idarenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımı ihalesine çıkılabilir…” denilmekle esasen uygulamada sıklıkla rastlanılan “ genel hizmet alımı” yoluyla asıl işin bölünmez bir parçası olan ve asıl iş niteliğindeki işlerde ihale yoluyla kamu kurumu çalışanı olması gereken kişilerin taşeron firma çalışanı olarak çalıştırılması yasaklanmıştır. Bu suretle kamunun muvazaaya yol açar nitelikte asıl işinin parçası olan işçiler yönünden hukuka aykırı olarak hizmet alımı yoluna gitmesi sonrasında iş esasen kendi işçisi olan ancak sadece SGK kayıtlarında taşeron firma çalışanı olmaktan öteye gitmeyen personeli yönünden yasaklanan kapsamda açılan ihale ve imzalanan TİP sözleşmeye dayanarak taşerondan her ne suretle olursa olsun alacak talep etmesinin önüne geçilmiş olup, iş yasaklanan hizmet alımları ile çalıştırılan personellerin tüm alacakları yönünden de bu suretle üst işveren kamu kurumunun hukuki sorumluluğu getirilmiştir. Bu nedenle de davalı kamun kurumu dava konusu edilen alacaktan hukuken sorumlu olduğunu,
10.09.2014 Kabul Tarihli ve 6552 Sayılı Yasa’nın yürürlüğü ile getirilen ve yukarıda açıklanan emredici hükümlerin hali hazırda yürütülen davalarda ivedilikle gözetilmesi gerekmekle, ilgili yasanın emredici hükümleri karşısında kamu tüzel kişiliğine haiz üst işverenin dava dışı işçiye ödenen alacakların tamamından açıkça sorumlu olduğu kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından dava dışı …‘a ödenen 42.917,00TL tutar yönünden, davalıların ayrı ayrı sorumlu oldukları dava tarihinde bilinmeyen ve tarafımızdan tespiti mümkün olmayan alacak miktarlarının tespiti ve tespit edilen alacağın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili İdare … Genel Müdürlüğünün gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle hukuki statüsü gereği 6762 sayılı TTK’nın 18/1. maddesi anlamında tacir sayılmadadır. Dolayısıyla huzurdaki davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Matıkemesi olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/6428 E, 2011/17029K , sayılı 14.12.2011 tarihli kararında; “…TTK.’nın 18. maddesinde; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, aynı yasanın 12/11 nci maddesinde su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin de ticarethane sayılacakları hükme bağlandığını,
2560 sayılı İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 5. maddesinde, bu kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı hükmü düzenlenmiş, ilgili yasal düzenleme gereğince davalı KASKÎ Genel Müdürlüğünün 2560 sayılı yasaya tabi olduğu sonucuna varılmıştır. İSKl Genel Müdürlüğü’nün Kuruluşu Hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da kurumun genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği» denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin karnu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun ve aynı zamanda davalının özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.” denildiğini,
Eski 6762 sayılı TTK Madde 18/1 maddesi:- Ticarct şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde İdare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar,
Eski 6762 TTK 18/1 *e tekabül eden, Yeni 6102 TTK nın 16/1 maddesi: Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek ü2ere Devlet, İl özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
Maddeler karşılaştırılarak incelendiğinde görüleceği üzere, yeni kanunda, müvekkil İdarenin tacir sıfatı yönünden, dilin sadeleştirilmesinden başka bir değişiklik yapılmadığını,
Davacı tarafın, Müvekkili İdarenin ihale ettiği temizlik ihalesi kapsamında dava dışı işçi … isimli işçiyi çalıştırdığını, bu işçinin işten ayrıldıktan sonra açmış olduğu davada bir kısım işçi alacaklarının Genel Müdürlüklerine ve davacı şirket yönünden müşterek ve müteselsilen ödenmesine karar verildiğini, davacı şirketin bu ödemeyi dava dışı işçiye yaptığı ancak kendi döneminden fazla miktarda ödeme yapmış olduğundan bu ödemeye ilişkin Genel Müdürlüğümüz ve diğer davalılardan olduğunu belirterek işbu davayı açmıştır. Ancak davacı taraf bu iddialında ve haksızdır.
Dava dışı işçi, hizmet alım ihalesi kapsamında, çeşitli şirketler bünyesinde çalışmış ve cn son davacı şirket … inşaat Tcmiilik A Ş. bünyesinde çalışırken, bu şirket tarafından görevine son verildiğini, söz konusu işçinin Genel Müdürlükleri ile hiçbir bağlantısı olmayıp, davacı ve diğer davalı şirketlerin çalışanı olduğunu, Genel Müdürlükleri ile temizlik hizmeti sunan şirketler, Genel Müdürlüklerinin birimi olmadığını, bu şirketlerin ile Genel Müdürlüğümüz arasında istisna sözleşmesi yapılmıştır. Yasal düzenlemeye göre istisna sözleşmesinde, işlerin teslim alınmasından teslim edilişine kadar geçen sürelerde oluşan her türlü hasar ve zararlardan işi alan sorumlu olduğu gibi, yanında çalıştırdığı kişilerin her türlü sosyal haklarından da sorumlu olduğunu, diğer davalı şİîketler ile Genel Müdürlükleri arasında yapılan sözleşmede de bu hükümler düzenlendiğini,
Davacı firma ile 31.12,2010 tarihine kadar yapılan hizmet alım sözleşmesi ve ekindeki şartname incelendiğinde, işçilerle İlgili tüm sorumluluğun, yüklenici olan davacı firmada olduğu görülecektir. (Sözleşme ve Şartname örneği dilekçemiz ekindedir) Bahsi geçen şartnamenin 5. Maddesindeki “Hizmetin Yürütümüne İlişkin Esaslar” başlıklı bölüm altında; “5.20- Yüklenici çalıştıracağı personelin işe alınmaları veya işten çıkartılmaları, çalışmaları sırasında iş kanunu ilgili tüzük ve yönetmelikler çerçevesinde doğacak tüm haklarını (kıdem,ihbar tazminatı vb.) ödemekle yükümlüdür. bu yükümlülüklerle ile ilgili kurum veya kuruluşlarla da yüklenici muhatap olup, gereken her türlü iş ve işlemleri yapacaktır. idarenin yüklenicinin çalıştıracağı personelin, kanuni hak ve alacakları ile hiçbir ilişkisi bulunmayacaktır.” Şeklinde düzenlendiğini,
Sözleşme maddesinde davacı firmanın sorumluluğu açıkça düzenlendiğini, . Davacı firma imzalamış olduğu sözleşmeyle, çalıştıracağı personelle ilgili doğacak tüm hakları ödemeyi kabul etmiştir. Ayrıca müvekkil İdarenin çalıştırılacak personelin kanuni hak ve alacakları ile herhangi bir sorumluluğu olmadığı sözleşme maddesinde açıkça ifade edildiğini, karşılıklı olarak akdedilen bu sözleşmeye göre, davacı firmanın çalıştırılan personelle ilgili müvekkil İdareden hiçbir hak ve alacak talebi söz konusu olamayacağı ortadayken, huzurdaki davayı açarak Genel Müdürlüklerinden alacak talep etmesi, davacı firmanın kötü niyetli olduğunun göstergesidir. Davacı firma bu şekilde sorumluluğu Genel Müdürlüklerine yönelterek, kendi yükümlülüğü nedeniyle yapmış olduğu ödemeyi müvekkili İdareden tahsil etmek istediğini,
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu durumlarda, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali sö’4 konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsil en sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. İşte müteselsilen sorumlu olaıı borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların/serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme bükümleri kendilerini bağlamaktadır. Yasal düzenleme Ye Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir.
Nitekim ekte örneğinini sunduğumuz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2004/11-254 E 2004/295 K* 12.05.2004 tarihli kararında;
“… 1475 sayılı İş Kanununun l/son maddesine göre, “Bİr işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet akdinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren de birlikte sorumludur.” Anılan Yasa maddesinde yazılı asıl işveren sorumluluğu, İşçilere karşı olan bir sorumluluktur; Taşeron ile asıl işveren arasındaki bir düzenlemeyi içermeyen 1475 sayılı Yasanın l/son maddesinin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. Uyuşmazlığın, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin V, maddesinde davacı asıl işverenin davalı yükleniciye karşı nelerden sorumlu olduğu, VI] maddesinde de, davacı tarafından yapılacak ödemeler açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak, dava konusu ihbar, kıdem ve deprem tazminatından hangi tarafın, ne miktarda sorumlu olduğunun değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir…” ifadelerine yer verilmiştir.
Dolayısıyla davacı firmanın sorumluluğu, Genel Müdürlüğümüzle karşılıklı olarak imzalanan sözleşme ve şartname hükümlerine göre sabit olup, davacı firmanın müvekkil İdareye karşı olan taleplerinde ve iddialarında tamamen haksız olduğu ortadadır. Davacının faiz talebini de kabul etmiyoruz. Yukarıda açıkladığımız nedenlerle hukuki mesnetten yoksun davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap dilekçesi sunmadıkları gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davalı … bünyesinde … Genel Müdürlüğüne ait hizmet binalarının genel temizliği ile sair hizmetlerinin yaptırılması, hizmet alım işi ihalesi kapsamında ihale edilen işin davacı ve diğer davalılar tarafından yürütülmesi kapsamında dava dışı işçi …’ın yüklenici firmalarda çalışması, sonrasında işçilik alacakları yönünden açmış olduğu davada hüküm altına alınan tutarların sözleşme ile belirlenen sorumluluklar kapsamında davalılardan rücu’en tahsiline ilişkindir.
Dava dışı işçi …’ın davalı kurum üst iş veren ile davacı ve davalı firmalarda çalıştığı dönemler itibari ile sorumlulukların belirlenmesi bakımından hizmet dönemlerine ilişkin SGK kayıtları dosyamız içerisine getirtilmiş, davacı ve davalı şirketler arasında düzenlenen hizmet sözleşmeleri dosyamız içerisine ibraz edilmiş, dava dışı işçi tarafından davalı … ve davacı … İnşaat Temz. Turz. Ve Ticaret A.Ş. İle … Ltd. Şti. aleyhine yürütülen Bursa 5. İş Mahkemesinin 2013/579 Esas 2014/717 Karar sayılı İş Mahkemesi dosyası ile söz konusu ilamın icrası bakımından …, … İnşaat ve … Ltd. Şti.’ye karşı yürütülen Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı icra dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmış, dava dosyası ve ibraz edilen deliller kapsamında dava dışı işçi …’ın davalı üst işveren kurum … nezdinde ve davacı ve davalı şirketler bünyesinde çalışma hizmet dönemleri göz önüne alınarak; Bursa 5. İş Mahkemesinin 2013/579 Esas 2014/717 Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı yönünden davacı ve davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesi ve netice itibari ile davalının davacıdan ve diğer davalı şirketlerden rücuen tahsilini talep edebileceği tutarın belirlenmesi yönünden Nitelikli hesaplamalar Uzmanı SMMM Bilirkişi …’e tevdii edilerek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi tarafından ibraz edilen, mahkememizce istenilen şekilde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; dava dışı işçi …’ın davalı kurum … nezdinde ve davacı ve davalı şirketler bünyesinde çalışma tarihleri, SGK kayıtlarına göre belirlenerek dava dışı işçinin; 15/01/2002 giriş, 01/03/2002 – 28/02/2003, 01/03/2003- 06/06/2004, 07/06/2004-ğ 21/06/2004, 22/06/2004- 30/06/2004, 01/07/2004-31/12/2004, 01/01/2006-07/01/2007, 08/01/2007-29/01/2008 tarihleri arasında … Tıbbi Malzeme Ltd. Şti.’de, 01/01/2005 – 31/12/2005 tarihleri arasında … Temizlik Ltd. Şti.’de, 30/01/2008 – 31/12/2008 tarihleri arasında Necati … iş yerinde, 01/01/2009-08/06/2009, 09/06/2009- 15/01/2010 tarihleri arasında … Temizlik Ltd. Şti.’de, 16/01/2010 – 28/02/2010 tarihleri arasında … İnşaat A.Ş.’de ayrı ayrı çalışmalarının olduğu belirlenerek; çalışma süreleri her bir şirket bakımından ayrı ayrı gün sayısı olarak tespit edilmiş ve adı geçen şirketlerin İş Mahkemesi ilamı ile belirlenen tutardan sorumluluk oranlarının ve sorumluluk tutarlarının ayrı ayrı tespit edilerek, ayrıca ilamın icrası aşamasında yapılan giderler bakımından sorumlulukların da ayrı ayrı tespit edilerek sözleşme hükümleri kapsamında sorumlulukların tamamen davalı şirketlerden ya da davacı kurum ile davalı şirketlerden tahsili bakımından takdiri mahkemeye bırakarak seçenekli şekilde rapor düzenlendiği görülmüş, rapor içeriği ve yapılan tespitler mahkememizce de uygun görülerek hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama ve inceleme sonucunda davalı … Genel Müdürlüğü bünyesinde taraflarla yapılan temizlik hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davacı kurum bünyesinde ve davalı şirketler nezdinde çalıştırılan işçilerin sorumluluk durumları ile ilgili yapılan belirlemenin, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 20.maddesi ile düzenleme altına alınmış olup; buna göre; ” Yüklenici çalıştıracağı personelin işe alınmaları veya işten çıkartılmaları, çalışmaları sırasında İş Kanunu ilgili tüzük ve yönetmelikler çerçevesinde doğacak tüm haklarını ödemekle yükümlüdür. Bu yükümlükler ile ilgili kurum veya kuruluşlarla da yüklenici muhatap olup; gereken her türlü iş ve işlemleri yapacaktır. İdarenin yüklenicinin çalıştıracağı personelin kanuni hak ve alacakları ile hiçbir ilişkisi bulunmayacaktır. ” hükmü taraflar arasında kabul edilmiş olup; bu kapsamda davacı … Genel Müdürlüğünün hizmet alım ihalesi kapsamında düzenlenen hizmet alım sözleşmeleri ile davalı şirketlere verilen temizlik vesaire hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında ve nedeni ile çalıştırılan işçilerin her türlü kanuni hak ve alacaklarından davalı alt işveren firmaların sorumlu olacağı kararlaştırılmış olmakla; davacı … İnşaat A.Ş.’nin bu sebeple ödenen tutarların davalıların sorumluluklarında kalan kısım bakımından davalı şirketlere rücu edebileceği anlaşılmış olup; diğer davalı … yönünden ise anılan sözleşme hükmü uyarınca işçilik ücret kanuni hak ve ödemeleri bakımından davalı …’nin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı belirlenmiş olmakla; … yönünden taleplerin uygun olmadığı, sözleşme hükmü ile açıkça belirlenmiş ve Mahkememizce kabul edilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanunun 2/6.maddesinde; ” Bir işverenden iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenler ile uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye, asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanunda iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ” hükmü bulunmakta olup; davacı asıl işveren olan USKİ alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeni ile alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup; asıl ve alt işverenler dış ilişki itibari ile dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumludurlar. (Yargıtay 23. H.D.’nin 2014/6531 Esas 2015/4785 Karar )
İç ilişkide alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide ise bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan TBK’nın 167.maddesinde düzenlenen ; ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. ” şeklinde düzenlenen hükümle de müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirlenmiş olup; bu kapsamda taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükmü ile çalıştırılan işçiler ile ilgili İş Kanunundan kaynaklı sorumlulukların davalı alt işveren firmalara ait olacağı kararlaştırıldığından; davacı kurum …’nin ödediği tutarın tamamını sorumlu oldukları oranda davalı şirketlerden rücuen tahsilini talep edebileceği açıktır.
4857 Sayılı İş Kanunun 120.maddesi ile yürürlükte bulunan 1475 Sayılı İş Kanunun 14/3.maddesi; ” İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik iş yerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanı. İş yerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi iş yeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. İş yerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdam tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesi ile sınırlıdır. ” hükmünü içermektedir.
İhbar tazminatları ise 4857 Sayılı İş Kanunun 17.maddesinde; ” İçinin iç sözleşmesi itibari ile belirlenmiş ve haksız fesheden işveren sorumlu tutulmuştur. Aynı kanunun işyerinin ya da bir bölümümün devri başlıklı 6.maddesinin 1 ve 2. Fıkralarında da; ” iş yeri veya işyerini bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde devir tarihinde iş yerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda işçinin devreden işçinin yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. ” hükmüne yer verilmiş olup; bu durumda da sözleşmede başka bir düzenleme yok ise kural olarak ihbar tazminatından dava dışı işçinin tüm işverenler yanındaki çalışma dönemi ve süreleri dikkate alınarak belirleme yapılması gerekir.
Yukarıda belirlenen sözleşme ve mevzuat hükümleri kapsamında yapılan incelemede; davacı … İnşaat A.Ş’nin bahse konu İş Mahkemesi ilamı ile belirlenen dava dışı işçi …’ın kıdem tazminatı yıllık işçi alacaklarından ilam alacağı ve yargılama giderleri ile icra takip masraflarından oluşan kalemlerin, davalı … dışındaki şirketlerden dava dışı işçinin davalı şirketlerde çalışma süreleri göz önüne alınarak yapılan oranlama kapsamında hangi tutarlarda sorumlu olacakları bilirkişi tarafından mahkememizce istenilen şekilde kalem kalem tespit edilerek belirlenmiş olup; buna göre, … Ltd. Şti. Yönünden her ne kadar adı geçen şirketin dava tarihinden önce terkin olunduğu anlaşılmakla; bu davalıya karşı açılan davayı takipten vazgeçilmiş olmakla; davanın açılmamış sayılmasına dair karar oluşturulmuş ise de; davalı … tarafından açılan ihaleye … – … Ortaklığı olarak katılan ve sözleşmeyi bu şekilde imzalayan ortaklığın borçlarından her iki şirket de sorumlu olacağından; … Temizlik Ltd. Şti. Yönünden dava dışı işçi … için hesap edilen 2.445,38 TL kıdem tazminatı tutarı, 473,39 TL yıllık izin ücreti, 80,25 TL fazla mesai ücreti ve İş Mahkemesince yürütülen yargılama nedeni ile ödenen yargılama gideri ve vekalet ücreti dağılımı yönünden bu davalıya isabet eden 1.038,99 TL’nin toplamı olan 4.038,01 TL tutardan sorumlu olacağı belirtilmiş ise de; adı geçen İş Mahkemesi dosyasında davanın, … Temizlik Ltd. Şti.’ne ve … Ltd. Şti.’ne karşı açılmadığı ve de ihbar edilmediği anlaşılmakla; önceki icra ve harç giderlerinden sorumlu tutulamayacağı, yalnızca ilam ile hüküm altına alınan kıdem tazminatı tutarı olan 2.445,38 TL ile yıllık izin ücreti 473,39 TL ve fazla mesai ücreti 80,25 TL’nin toplamı olan 2.999,02 TL’den sorumlu olacağı sonucuna varılmış olup; dava tarihi öncesinde yapılmış bir ihbar söz konusu olmadığından 2.999,02 TL’nin davalı … Ltd. Şti.’nden 05/05/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti.’den alınmasına karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı … Temizlik Ltd. Şti. Yönünden ise sorumluluğun 2.532,47 TL kıdem tazminatı alacağı, 608,64 TL yıllık izin ücreti, 1.422,09 TL fazla mesai ücreti ile 1.580,88 TL önceki yargılama sırasında ödenen yargılama gideri ve vekalet ücreti alacağından isabet eden tutar olmak üzere toplam 6.144,08 TL’nin iş mahkemesi ilamına konu yargılamada davalı olarak yer aldığından; davadan bu nedenle haberdar olup; anılan tutarlardan sorumlu bulunduğundan; davacı … İnşaat A.Ş tarafından yapılan ödeme tarihi olan 15/04/2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu tutarı ödemekle sorumlu bulunduğu, anılan tutarın davalıdan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınmasına karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı …’nin sözleşme hükümleri kapsamında işçilik alacaklarından dolayı sorumluluğunun bulunmadığı yukarıda belirtilen şekilde hükme bağlandığından; herhangi bir tutar ödemekle yükümlü bulunmadığı anlaşılmakla; …’ye karşı açılan davanın reddine, davalılar … Tıbbi Malzeme ve Temizlik Ltd. Şti. İle … Temizlik Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın ise takip edilmemesi nedeni ile açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş, hüküm aşağıdaki şekilde tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ye karşı açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … Tıbbi Malzeme ve Temizlik İnşaat Gıda San ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Davalı … Temizlik Tıbbi Malzeme Gıda Ticaret San. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Davalı … Temizlik İnşaat Gıda Tekstil Akaryakıt Otomasyon Taah. San ve Tic. Ltd. Şti’Nin ticaret ünvanının değiştirrek … Temizlik İnşaat Gıda Tekstil Akaryakıt Otomasyon Taah. San ve Tic. Ltd. Şti. Olduğundan; bu davalı yönünden yeniden karar oluşturulmasına YER OLMADIĞINA,
5-Dava dışı işçinin … Temizlik Madencilik isim ve ünvanlı iş yerine çalışması görünmediğinden; bu davalıya karşı açılan davanın REDDİNE,
6-Davalı … Ltd. Şti.’ne karşı açılan davanın KABULÜ ile; 2.999,02 TL’nin 05/05/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile brilikte davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı … Tem. Ltd. Şti.’ne karşı açılan davanın KABULÜ ile; 6.144,08 TL’nin 15/04/2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile brilikte davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
8- Alınması gereken 624,56 TL nispi harçtan peşin alınan 597,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,84 TL karar ve ilam harcının davalılar … Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti.’den müteselsilen alınarak hazineye irat KAYDINA,
9- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir ve tayin olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve … Ltd.Şti’den müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan kısım üzerinden taktir ve tayin olunan 4.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye VERİLMESİNE,
11- Davacı tarafça yapılan aşağıda dökümü yazılı toplam 2.173,47 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre 567,71 TL’sinin davalılar … Ltd. Şti. Ve … Ltdç Şti’den müteselsilen alınıp (Davalı … Ltd. Şti. Bu tutarın 186,20 TL’sinden sorumlu olmak kaydı ile ) davacıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
12- Davalı … tarafından yapıldığı anlaşılan 140,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı …’ye VERİLMESİNE,
13-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi uyarınca taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzünde, diğer davalı yanların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/06/2019

Katip …

Hakim …

DAVACI TARAFÇA YAPILAN
YARGILAMA GİDERLERİ DÖKÜMÜ.
27,70 TL BVH.
597,72 TL PH.
1.098,05 TL TEB. VE POSTA GİD.
450,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
TOPLAM : 2.173,47 TL