Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1680 E. 2020/230 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO : 2017/1680
KARAR NO : 2020/230

BAŞKAN : …
ÜYE : ..
ÜYE : ..
KATİP :…

DAVACILAR : 1….
2-….
3- ..
VEKİLİ : Av..

DAVALILAR : 1- ..
VEKİLİ : Av…

2-…
VEKİLİ : Av. ..

3..
VEKİLİ : Av. ..

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, davacı … … 12/04/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasında yaralandığını, kazanın okul civarında karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya .. .. tarafından kullanılan .. plakalı aracın kusurlu hareketinin sebep olduğunu, davalı sürücünün hızlı araç kullanmak sebebiyle tamamen kusurlu olduğunu, diğer davalıların sigortacı sıfatıyla sorumlu olduğunu, KTK 97.maddesi gereğince yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını ileri sürerek davacı .. … bedensel kazanma gücü sebebiyle 50.000-TL ve tedavi giderleri sebebiyle 100-TL olmak üzere 50.100-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, davacı .. için 200.000-TL, anne ve babası olan diğer davacılar için 100.000’er TL olmak üzere toplam 400.000-TL manevi tazminatın davalılar .. ve .. Sİgorta A.Ş.den müteselsilen tahsiline, tazminatlara sürücü yönünden kaza tarihinden, sigortacılar yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf daha sonra talebini ıslah ederek 449.234,92 TL’nin davalı .. .. açısından kaza tarihi olan 12.04.2017, diğer davalılar açısından ise temerrüt tarihi olan 26.10.2017 gününden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı … vekili davanın reddi gerektiğini savunmuş, kazada kusurlu olmadığını, asıl kusurun davacı yayaya ait olduğunu, davacının biri otobüs olan iki aracın arasından ve yaya geçidi olmayan bir noktadan aniden yola çıktığını, bu durumda sürücünün tedbir almaya imkan ve fırsat bulamadığını, davalının da kazadan olumsuz etkilendiğini, davacı aileye gerekli yardımı yapıp sıkıntılarını paylaştığını, davacı tarafın taciz boyutuna varan sosyal medya yazışmalarına rağmen davalının sessiz kalmayı tercih ettiğini, maddi tazminatın sigorta tarafından karşılanacağını, ancak manevi tazminat için gerekli şartların oluşmadığını ileri sürmüştür.
Davalı sigorta şirketi de davanın reddini istemiş, KTK.nun 97.maddesinde aranan şartın gerçekleşmediğini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava trafik kazası biçiminde ortaya çıkan haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf kazayı, kazada davalı tarafın kusurunu, kaza sebebiyle meydana gelen yaralanma ve bunun sebep olduğu maddi ve manevi zararı ve elbette zarar ile kusurlu hareket arasındaki illiyet bağını ispat etmelidir.
Dava konusu haksız fiil, yaralamalı bir trafik kazası biçiminde ortaya çıkmıştır. Bu itibarla sürücü hakkında bir ceza kovuşturması da başlatılmıştır. Ceza kovuşturmasında verilecek kusur nispeti hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak trafik kazasında kusur takdiri için muhakkak surette bilirkişi raporu alınması gerekmez. Yasada ve yönetmelikte yazılı asli ve tali kusur halleri ile olağan hayat tecrübeleri dikkate alınarak kusurun resen takdir edilmesi mümkündür. Buna rağmen ceza dosyasından alınacak raporun hem kazanın oluşu hem de kusur takdiri yönünden ciddi bir fikir vereceği dikkate alınarak ceza dosyasından alınacak bilirkişi raporu beklenmiştir. Zaten tarafların karıştığı bir trafik kazasının varlığı tartışma konusu değildir. Ceza kovuşturması sonucunu beklemek bu yönden gereksizdir.
Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/266 E. sayılı dosyasından alınan rapor bir trafik bilirkişisi tarafından hazırlanmıştır ve davalı .. …’in tali kusurlu, davacı .. …’ın asli kusurlu olduğu yönündedir. Sürücüye verilen tali kusurun sebebi olarak aracın hız limitlerine uymaması, yaya geçidine yaklaşırken hızını azaltmaması gösterilmiştir. Gerçi davalı araç sürücüsünün hızlı seyrettiğine dair somut bir veri yoktur. Bilirkişi tanık beyanlarından yola çıkarak çarpma sonucu yayanın havalanıp takla attığı ve aracın önüne düştüğü, aracın da yayanın üzerinden geçtiği beyanlarını esas alarak aracın hızlı olduğu kanaatine varmıştır. Keza sonuçtan yola çıkarak sürücünün dikkatini yola vermediği, etkili fren ve manevra yapamadığı gibi kanaatler de belirtmişse de bu fikirler somut delilden elde edilmiş değildir.
Ceza dosyasından alınan bilirkişi raporu tatmin edici bulunmamış, mahkememizce bir de adli tıp kurumundan rapor alınması uygun görülmüştür. İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 29.05.2019 tarihli raporda da önceki rapora paralel biçimde görüş bildirilmiş, sürücünün %25 oranında tali, yayanın %75 oranında asli kusurlu olduğu kanaati açıklanmıştır. Her ne kadar yayanın yakındaki yaya geçidini tercih etmeyip, görüşü kapatan bir otobüsün arkasından aniden yola fırlaması karşısında, sürücünün yayayı fark etme anı ile tepki süresi de nazara alındığında sürücü için kaçınılmaz bir kaza söz konusu ise de bilirkişilerin büyük oranda aynı kanaate varmaları karşısında mahkememizce bilirkişi raporuna uyulması daha doğru bulunmuştur. Müzakereler sırasında sürücünün kaçınılmaz bir durumla karşı karşıya kaldığı da tartışılmıştır. Dikkat edilirse sürücüye verilen kusurlar olmasaydı bile kazanın meydana gelebileceği, sürücünün dikkatsizliğinin kazanın daha hafif atlatılmasına engel olduğu kanaati ağır basmaktadır.
Hem ceza kovuşturması kapsamında alınan bilirkişi raporu hem de sonradan mahkememizce alınan Adli Tıp raporu aynı biçimde kusur dağılımı takdir etmiştir. O halde kişisel değerlendirmeler yerine ağır basan bilirkişi görüşlerine itibar etmek daha doğru olacaktır.
Davacı …’ın tüm tedavi kayıtları getirtilmiş, adli tıp kurumundan sürekli maluliyete dair rapor alınmıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 30/07/2018-6920 sayılı raporunda ..’ın meslekte kazanma gücünü tamamen kaybettiği açıklanmıştır. Bu raporun tartışmaya açık bir tarafı yoktur. Çünkü davacı ..’ın yatalak bir hayat sürdüğü dosya kapsamından anlaşılmakladır.
Sonraki aşamada aktüerya hesabından anlayan bilirkişiden maluliyet oranına göre davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarı konusunda rapor alınmıştır. 07.01.2019 tarihli raporda davacı … …’ın bedensel kazanma gücü kaybı dolayısıyla talep edebileceği maddi tazminat miktarı 896.664,83TL ve muhtaç olduğu bakım hizmetleri için gerekli giderin de 896.664,83TL olduğu hesaplanmıştır. Ancak bu raporda mahkememizin talebi doğrultusunda kusur tenzili yapılmamıştır. Baştan mahkememizce kusur oranının ve yapılacak indirimin takdiri öngörülmüşse de bundan vaz geçilmiştir. Yukarıda izah edilen nedenlerle kusur dağılımı konusu tartışmaya açıktır. Bilirkişilerin ağırlıklı görüşüne göre hareket edilmesi hakkaniyet duygusunu daha çok tatmin edecektir. Ortada gencecik yaşında yatağa mahkum olmuş bir çocuk vardır. Onun içler acısı durumuna duyarsız kalmak mümkün değildir. Tüm kusuru veya kusurun çok büyük kısmını çocuğa vermek gibi bir sorumluluğu üstlenmek kolay değildir. Elbette hakimin takdir yetkisi vardır. Ancak bir yanda kaçınılmaz bir olayla baş etmeye çalışan sürücü, diğer yanda dayanılmaz bir acı ve ıstıraba duçar olmuş bir aile vardır. Mahkememizin üzerinde ciddi bir hata yapmama endişesi diye tanımlanabilecek manevi baskı söz konusudur. En doğrusu objektif davranan bilirkişilerin görüşüne itibar etmektir.
Rapora itiraz üzerine alınan 27.09.2019 tarihli ek raporda kusur indirimiyle hesaplama yapılmış, müterafik kusur tenzili ile bedensel kazanma gücünden kaynaklanan zararın 224.166,21.TL olacağı, keza aynı hesap çerçevesinde bakım gideri zararının da 224.166,21.TL olabileceği, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğu, SGK tarafından karşılanmayan harcamalar kapsamında kalan iki fatura toplamı 3.610.TL’den kusura denk gelen 902,50.TL’nin de davalılarca karşılanması gerektiği bildirilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporundaki hesap yöntemi ve sonuçları hem mevzuata, hem gelir durumuna hem de içtihatlara uygundur. Ancak kişilerin günlük ihtiyaçları kapsamında kullanacakları çarşaf vs. gibi malzemelerin tedavi giderleri kapsamında tazminata dahil edilmesi mümkün değildir. Yine bakım giderlerinden kusur indirimi yapılmış ise de bir hakkaniyet indirimi yapılması da gerekir. Zira bu durumun ağır sorumlusu yine davacı taraftır. Keza bakım konusunda devletin büyük oranda destek olduğu, bu durumdaki kişilere evde bakım hizmeti de verildiği malumdur. Bu gerekçe ile bakıcı giderinden yaklaşık %60 civarında hakkaniyet indirimi yapılmış, sonuç tazminatın küsuratlı çıkmaması için mahkememizce uygun bir rakama yuvarlanmıştır.
Sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı tutulmuş olmakla birlikte bedensel kazanma gücü kaybı klozu ile tedavi giderleri yani bakıcı ücreti klozunun tahsilat sırasında nazara alınması gerekir. Fakat sigorta limitlerini aşacak miktarlardan davalı .. … ile birlikte ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı .. Sigorta A. Ş. müteselsilen sorumlu olacaktır. Mahkememizce daha önce Türk Borçlar Kanununun 76’ıncı maddesi kapsamında ödenmesine karar verilen 30.000.TL tutarlı geçici ödeme maddi tazminattan mahsup edilmelidir.
Davacılar manevi tazminat da talep etmiştir. Elbette bu boyutta bir kaza ve yaralanma sebebiyle manevi acılar çekilmesi, ruhsal sıkıntılar ve üzüntüler yaşanması kaçınılmazdır. Davacı … için bu acıların ayrıca ispatı gerekmez. Bu durum olağan hayat tecrübesiyle anlaşılabilir. Keza çocukları bu acılara maruz kalan anne ve babanın da çektiği acıyı ve manevi zararı ispata gerek yoktur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, asıl manevi zararın …’a ait olmasıdır. Anne ve baba ise yansıma yoluyla zarara uğrarlar. Bu itibarla anne ve baba için hükmedilecek manevi tazminat daha düşük takdir edilmiştir.
Manevi tazminat, adı üstünde, kişilerin uğradığı manevi zararların karşılanması amacını taşır. Eğer bir olayın kişiler üzerinde yarattığı manevi zarar başka şekillerde telafi edilmişse, bir miktar para ödenmesi biçiminde tazmin yönteminin daha dikkatli kullanılması gerekir. Somut olayda davacılardan baba .. .. olaydan duyduğu üzüntüyü olumsuz biçimlerde dile getirerek ve karşı tarafı da taciz ederek manevi acısını dindirmeye çalışmıştır. Kazada ağır kusurlu tarafta yer almasına rağmen davalı sürücü .. …’i vicdan azabına sürüklemek istemiş, sövmüş, eşine ve komşularına karşı küçük düşürmeye çalışmıştır. Kendisine yapılan maddi yardımları azımsamış, hastane ziyaretlerini yetersiz bulmuş, sosyal medya veya telefon aracılığıyla sürekli taciz etmiş, dava tehdidi ile huzurunu kaçırmaya devam etmiştir. Esasen ortada kimsenin istemediği, kaçınmak için çok şeyler vereceği, karşılaşmamak için dua edeceği bir durum söz konusudur. Davalı da durumdan ileri derecede rahatsızdır. Buna rağmen davacı babanın kendi acısını da ona yüklemeye çalışması kabul edilemez. Elbette kazanın ilk günlerinde acının ağırlığı ile tepkisel davranmak normal karşılanabilir. Ancak süreç ilerledikçe ve özellikle kazada sürücünün kusurunun daha az olduğu ortaya çıkmasına rağmen bu tutumun sürdürülmesi kabul edilemez. Bu hususlar da gözetildiğinde davacı anne ve baba için hükmedilen manevi tazminat yüksek olmamalıdır. Hatta mahkememizce hükmedilen tazminatın fazla olup olmadığı bile tartışılır. Fakat zararın ağırlığı karşısında tazminatın daha hafif olması uygun görülmemiştir.
Hükmedilen manevi tazminattan kasko sigortacısı da poliçe limiti ile sınırlı biçimde sorumludur. Davalı .. …’in daha önce ödediği miktarlar manevi tazminattan tenzil edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile, 224.166,00 TL si bedensel kazanma gücü kaybından, 134.469,00 TL si bakıcı giderlerinden kaynaklanan toplam 358.635,00 TL maddi tazminatın davalılar … … ve … Sigorta A.Ş ‘den müteselsilen alınarak davacı ……’a ödenmesine, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
Zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçe limitlerini aşan kısımdan davalı … Sigorta A.Ş ‘nin davalı … …’le birlikte müteselsilen sorumlu tutulmasına,
Hükmedilen maddi tazminata davalı … … yönünden kaza tarihi olan 12/04/2017 tarihinden sigorta şirketleri yönünden ise dava tarihi olan 26/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Mahkememizce daha önce hükmedilen toplam 30.000,00 TL tutarlı ön ödemenin maddi tazminattan mahsubuna,
Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile, davacı … … yönünden 60.000,00 TL davacı … … yönünden 20.000,00 TL ve davacı Kenan … yönünden 20.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın … … ve … Sigorta A.Ş ‘den müteselsilen alınarak adı geçen davacılara ödenmesine,
Davalı … Sigorta A.Ş ‘nin manevi tazminattan müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
Hükmedilen manevi tazminata davalı … … yönünden kaza tarihi olan 12/04/2017 tarihinden sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 26/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Davalı … … tarafından daha önce davacı tarafa ödemesi yapılan 11.000,00 TL nin hükmedilen manevi tazminattan mahsubuna,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Maddi Tazminat yönünden alınması gereken 24.498,35-TL harcının, peşin yatırılan 1.537,32-TL harç ile ıslah anında yatırılan 1.363,28-TL harçtan mahsubu ile bakiye 21.597,75- TL harcın davalılar … … ve … Sigorta A.Ş ‘den müteselsilen alınarak davacı … …’a ödenmesine, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
Manevi Tazminat yönünden alınması gereken 6.831-TL davalılar … … ve … Sigorta A.Ş ‘den müteselsilen alınarak adı geçen davacılara ödenmesine,
Davacı tarafça yapılan toplam 996,40-TL muhakeme masrafından kabul red oranına göre takdir edilen 755.TL muhakeme masrafının davalılardan müteselsilen tahsiline, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Maddi tazminat yönünden davacılar vekili lehine takdir edilen 24.142 TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden davalılar vekili lehine takdir edilen 12.557.TL ücret-i vekaletin davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
Manevi tazminat yönünden davacılar vekili lehine takdir edilen 13.450 TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak adı geçen davacılara ödenmesine,
Manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden davalı … … ve … Sigorta vekili lehine takdir edilen 13.450.TL ücret-i vekaletin davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yatırdığı peşin olarak yatırdığı 1.537,32-TL harç ile ıslah anında yatırılan 1.363,28-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 26/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 26/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
Üye ..
Üye ..
Katip ..