Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1547 E. 2019/87 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO : 2017/1547
KARAR NO : 2019/87
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – TC Kimlik no-…

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av.
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 30/11/2017
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde, Bursa 3.İcra Dairesinin 2017/10407 sayılı takip dosyası ile takibe konulan 250.000,00.-TL bedelli bononun teminat amacını sağlamak üzere ihdas edilerek dava dışı Aydın Çelikçi isimli şahsa eksik unsurlu biçimde teslim edildiğini, teslim anında sadece keşideci isim ve imzasının mevcut olduğunu, meblağın vade, keşide tarihi gibi unsarları anlaşmaya aykırı biçimde tamamlanarak icra takibine konu edildiğini, bu sebeple şeklen kambiyo senedi niteliklerini taşısa da gerçek bir borca karşılık verilmiş bir senet olmadığını, teminat amacıyla eksik unsurlu biçimde dzenlenip teslim edildiğini, bononun teminat amacıyla verildiğinin bizzat bono üzerindeki yazı ile ortada olduğunu, davacının bir cenaze törenine katılmak üzere komşusu Cengiz Öztürk aracılığıyla araç temin ederek akrabaları ile birlikte Sivas iline hareket ettiğini, aracın Cengiz Öztürk’ün kullanımında iken Sivas yakınlarında 08/01/211 tarihinde kaza yaptığını, davacının da içinde bulunduğu yolcuların bir kısmının yaralandığını, kaza sonrasında araç sahibi olduğunu söyleyen kişiler olan Aydın Çelikçi ve Cengiz Çelikçi isimli kişilerle Cengiz Öztürk’ün aracılık etmesiyle görüşen davacıdan kaza sebebiyle doğacak zararlara karşılık teminat vermesinin istendiğini, davacının da ileride bir tazminat davası olursa sorumluluk almak adına boş bir bonoya adını, soyadını, vatandaşlık numarasını ve telefon numarasını imzalayarak Cengiz Çelikçi isimli kişiye teslim ettiğini, gerçekte davacı ile davalı arasında hiçbir ticari veya hukuki ilişki bulunmadığını, sadece aracın teminine aracılık ettiği için sürücü Cengiz Öztürk ile birlikte sorumlu tutulduğunu, gerçekte kazadan dolayı şahsi sorumluluklarının bulunmadığını, bononun kaza sebebiyle zararı karşılamak için teminat olarak verildiğinin bizzat bono üzerinde yazdığı nazara alındığında davalı tarafın kazadan dolayı ne kadar tazminat ödediğini ispat etmek kaydıyla bononun teminat vasfından yararlanabileceğini belirterek Bursa 3.İcra Dairesinin 2017/10407 sayılı takip dosyası ile takibe konulan 250.000,00.-TL bedelli bono sebebiyle şimdilik 250.256,76.-TL’lik kısım yönünden borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini ve davalı aleyhinde haksız takip tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, borçlunun takip konusu bonodaki imzaya itiraz etmediğini, imzaya açıkça itirazda bulunmayarak imzayı ikrar ettiğini, taraflar arasında geçerli bir senet , yazılı bir belge mevcut olduğunu, bu senedin aksini iddia eden davacının borçlu olmadığı iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava kambiyo senedinden kaynaklanan takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir.
6102 Sayılı TTK’nun 776/1. maddesinin ( b ) bendinde belirtildiği üzere bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermesi zorunludur. Bu niteliği haiz olmayan bono, kambiyo senedi vasfında kabul edilemez.
Somut olayda; icra takip dosyasının ve takibe konu senedin incelenmesinde, senedin arkasında “ Bu senet 08/01/2011 tarihinde Sivas’ta olan kaza ile ilgili herhangi bir dava oluştuğunda işleme konulacaktır. Bunun haricinde hiç bir kanuni ve yasal kullanılmasına, tahsil edilmeye hakkı yoktur. Kaza sebebi aracın plakası 34 DJN 92 403 marka otobüs içindir.” ibaresinin yazılı olduğu, senet takibe konulduğu anda şart içermesi sebebiyle kambiyo senedi vasfında olmadığı, senedin arkasındaki yazıyla bir şarta bağlandığından kambiyo özelliğini yitirdiği anlaşılmaktadır. O halde bono üzerinde yazılı meblağın da kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerdiği söylenemez. Artık zararın varlık durumuna göre senedin ödeneceği anlamına gelir. Elbette teminat bonosu dahi olsa bir bononun takibe konulmasında yasal engel yoktur. Ancak borçlu teminatın paraya çevrilmesini gerektiren sebeplerin doğmadığını ileri sürebilir. Burada önemli olan husus kaza sebebiyle meydana gelecek zararların teminatı olarak verildiği anlaşılan senetten dolayı davalı alacaklı tarafın kaza sebebiyle doğmuş bir zararı olup olmadığının ve var ise tutarının tespiti olup, mahkememizce yapılan yargılama ve incelemenin konusunu bu husus oluşturmakta olup, söz konusu trafik kazası sebebiyle İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/788 Esas- 2016/795 Karar sayılı ilamı ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/640 Esas- 2017/507 Karar sayılı ilamları ile davalı aleyhinde tazminatlara hükmedildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle hükmedilen tazminatlar zarar kabilinden senet bedelinden düşülerek bakiye kısım yönünden davacının takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine hükmedilmiştir. Alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden yasal şartları oluşmayan takip tazminatı taleplerinin de reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın kısmen kabulü ile Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2017/10407 sayılı takip dosyasına konu edilen 01/10/2015 düzenleme ve 01/02/2017 vade tarihli 250.000,00.-TL bedelli bono yönünden davacının davalıya 194.304,24.-TL borçlu olmadığının tespitine,
Yasal şartları oluşmadığından takip tazminatı taleplerinin reddine
Alınması gereken 13.272,92-TL harçtan peşin yatırılan 4.273,76-TL harcın mahsubu ile bakiye harcın davalıdan tahsiline,
Davacı tarafça yapılan ve yatırılan peşin harçta dahil edilerek hesaplanan 4.354,76-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 3.381,03-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 17.608,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 6.504,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 06/02/2019
İş bu kararın gerekçesi 06/02/2019 tarihinde yazılmıştır.Katip …

Hakim …