Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1298 E. 2021/1223 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1298 Esas
KARAR NO : 2021/1223
HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1-….
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR : 2-….
3-….
VEKİLİ : Av….
DAVA İHBAR OLUNAN :….
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2016
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Davalılardan … … ‘ya ait ve davalı … … …’nun sevk ve idaresindeki….plakalı aracın, 29.03.2014 tarihinde hatalı ve kusurlu bir şekilde müvekkiline ait …. plakalı araca çarptığını, taraflar arasında olaya ilişkin olarak Bursa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/621 E. Sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve davalı sürücü …. …. …’nun şerit ihlali yaparak kazaya sebebiyet verdiğinden bahisle asli kusurlu olduğu kanati ile ceza tertip edildiğini, bu olay nedeniyle müvekkilinin uzun süre tedavi gördüğünü ve kalıcı sağlık sorunları ile uğraşmakta olduğunu, sol bacağında iki kırık, çatlak ve kalçada oluşan çatlaktan ötürü müvekkilinin zor anlar yaşadığını, müvekkilinin Orhaneli’nde inşaat ustası olarak çalıştığını ve Mart 2014 yılından beri çalışamadığını, günlük 100 TL yevmiye ile çalıştığını, yıl boyunca hiç işsiz kalmayan tecrübeli bir usta olduğunu, yevmiyeli çalışma dışında yılda birkaç ev için 100 m2 evin kaba inşaatı için götürü usulde 50.000 TL işçilik üzerinden anlaştığını ve yılda birkaç inşaatı yapabildiğini, bunun dışında Orhaneli ilçesinin yerlisi olan müvekkilinin kendine ait bağ bakımından üzüm ve pekmez elde ettiğini ve 8-10 bin TL arası tarım geliri elde ettiğini, bu kaza sebebiyle bu gelirlerinden mahrum kaldığını, müvekkiline ait araçta maddi hasarın meydana geldiğini, 2002 model Pegouet Partner araç için sigorta şirketince pert sayılarak kendisine 8.000 TL ödendiğini, müvekkilinin bu kaza sebebiyle aracında değer kaybı meydana geldiğini, ayrıca bu kaza sebebiyle davacının manevi acı da çektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin çalışamamasından kaynkaklanan gelir kaybına ilişkin olarak 2.000,00.-TL, araç değer kaybından kaynaklanan maddi tazminat olarak 5.000,00.-TL ve ayrıca 10.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi açısından teminat miktarıyla sınırlı olmak üzere maddi tazminat ve araç değer kaybının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın ise araç sahibi ve kusurlu sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. …. …. Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; …. plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 21/09/2013-2014 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu, davacının gelir iddiasının SGK kayıtlarıyla ispatlanması gerektiğini, HMK 6. Maddesi gereğince yetkili mahkemenin davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, trafik sigortacısının işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğunu, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitlerle ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, somut olayda kusurun tespiti gerektiğini, ayrıca somut olayda davacının maluliyet durumu ile maluliyetin kaza ile illiyetinin tespiti gerektiğini, davacı yanın ceza dosyasında şikayetçi olmadığını, bu durumun maddi tazminat isteme hakkından feragat niteliği taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerektiğini, tazminatın hesaplanması için aktüerya uzmanından rapor alınması gerektiğini, SGK ‘dan rücuya tabi bir ödeme alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafından işbu dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, dolayısıyla sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmediğini, değer kaybı talepleri yönünden de davanın zamanaşımına uğradığını, aracın öncelikle davacıya aidiyetinin tespiti gerektiğini, üçüncü bir kişinin dain-i mürtehin ise davacının herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davacı yana 25/06/2014 tarihinde ödeme yapıldığını ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … … ve …. …. … vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın tüm taleplerinin belirli ve hesaplanabilir nitelikteki alacaklardan olduğunu ve söz konusu alacakların bölünmesinin mümkün olmadığını, dava konusu trafik kazasında müvekkillerine izafe edilecek herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, davacı tarafın kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin şerit ihlali yaptığı iddia edilse dahi kazayı engellemek amacıyla yapmış olduğu ani manevra sebebiyle konumunun değiştiğini, davacının yüksek hız ve kaygan zemin sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, davacının iddia ettiği şekilde herhangi bir mağduriyet ve maluliyet durumunun söz konusu olmadığını, davacının gelir kaybı talebinin de hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının kazadan önce emekli olduğunu ve halen emekli maaşı aldığını, iddia edildiği gibi davacının bir tarım bağkur sigortalılığının söz konusu olmadığını, emeklilik tarihinden sonra da davacının herhangi bir bağımsız ve kendi adına çalışması veya sigortalı işçi çalışma kaydı bulunmadığını, bu nedenle kaza sonrasında da davacının emeklilik maaşını almaya devam edeceğinden ve tek geliri emeklilik maaşı olduğundan davacının gelirinde herhangi bir azalma olmayacağını, davacı tarafın aracında kaza sebebiyle değer kaybı meydana geldiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu zararın poliçe sözleşmesinden kaynaklı bir zarar olabileceğinden bu taleplerin husumet sebebiyle reddi gerektiğini, davacı tarafın ikrar ettiği üzere araç için pert kaydı oluşturulduğunu ve aracın teslim alınarak kendisine aracın tam değerinin sigorta şirketi tarafından ödendiğini, bu nedenle davacının değer kaybı zararının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, trafik kazası ve sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi açısından sigorta poliçesindeki miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına ilişkin olup, zorunlu sigortanın 6102 sayılı TTK’nda düzenlenmesine ve aynı kanunun 4.maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun belirtilmesine göre davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2017/1579 esas 2017/1533 Karar sayılı mercii tayini kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Davalının yetkiye dair yaptığı itirazlarının değerlendirilmesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, kaza Bursa Orhaneli karayolunda vuku bulmuştur. Bu nedenle yetki itirazı yerinde değildir.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 29/03/2014 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 24/03/2016’dir. Islah tarihi ise 06/12/2021’dir. Davaya konu trafik kazası sonucu davacı yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Buna göre, talepler 24/03/2024 tarihinde zamanaşımına uğrayacağından ıslah tarihinde dahi uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları da yerinde değildir.
Bursa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/621 esas 2015/736 karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda; …. …. …’nun …. plakalı çekici araç ile seyir halinde iken Bursa istikametinden Keles istikametine doğru gittiği, …. …. ise ….plakalı aracı ile Keles istikametinden Bursa istikametine doğru seyrettiği sırada virajlı yolda araçların birbirlerine çarpması sonucu kazanın meydana geldiği, kaza tespit tutanağında…. plakalı araç şöförünün (…. …. …’nun) şerit tecavüzü kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu….plakalı aracın (…. ….) ise araçların hızını görüş,yol hava ve trafik durumuna uydurmama kuralını ihlal ettiğinden dolayı kusurlu olduğunun bildirildiği, …. …. …’nun karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit ve yol bölümüne girme kuralını ihlal ederek asli kusurlu olduğu, …. …. ise 2918 sayılı yasanın 52. maddesi gereğince hızını gerekli şartlara uygunluğunu sağlamamak sureti ile tali kusurlu olduğunun raporda belirtildiği, mahkemenin olay yerinde edindiği izlenim, kaza sonrası fotoğraflar, tutanak tanık beyanları ve bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde …. …. …’nun 2918 sayılı yasanın 84. maddesi gereğince diğer sürücünün kullanacağı şeridi kısmen ihlal ederek kazanın oluşumuna sebep verdiği dikkate alınarak asli kusurlu olduğu, …. …. ise 2918 sayılı yasanın 52.maddesi gereğince yol durumuna göre hızını ayarlaması gerektiği, dönemeçli yollarda ilerlerken hızını azaltması gerektiği, bu nedenle viraja girdiği sırada araç kullanımı ile bu kuralı ihlal ettiğinden tali kusurlu olduğu kanaati açıklanarak verilen karar kesinleşmiştir. Ceza mahkemesinin kesinleşen kararı maddi olgular yönünden hukuk mahkemesini bağlar. Yani hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur oranıyla bağlı değil ise de, saptanan ve kesinleşen maddi olgular hukuk hakimini de bağlar. Bu anlamda, davalının şerit ihlali yaptığının kabulü gerekir. Davalı taraf sürücüsü … … … ; seyrederken şerit izleme kurallarına riayet etmediği gibi , şerit tecavüzünde bulunduğundan , virajlı ve eğimli , kaygan karayolunda seyrederken, aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığından %75 ( YÜZDE- YETMİŞBEŞ ) oranında KUSURLU olduğu ,Davacı sürücü …. …. ; virajlı ve eğimli , kaygan karayolunda seyrederken , aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığından %25 ( YÜZDE- YİRMİBEŞ ) oranında KUSURLU olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Yargıtay 17. HD’nin 2014/24138 esas, 2015/8551 karar sayılı ilamında bahsedildiği üzere; aracın onarım masrafları taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise araç tam hasara uğramış yani pert olmuş sayılır. Davada araç değer kaybı talep edildiğinden aracın pert olup olmaması burada önemlidir. Çünkü pert olan araç için değer kaybı talep edilemez. Bilirkişi de raporunda …. plakalı aracın olay tarihindeki piyasa rayiç değerinin 10.500,00 TL olduğunu, araçtaki toplam hasar tutarının ise KDV dahil 29.651,89 TL olduğunu, tamir ve onarım bedelinin aracın piyasa rayiç değerini geçtiğinden tamir ve onarımı ekonomik olmadığından hasarlı haliyle satışının uygun olduğunu, aracın sovtaj değerinin 2.000,00 TL olduğunu, genel zarar ziyanın 8.500,00 TL olup somut olayda davalı taraf sürücüsü %75 oranında kusurlu bulunduğundan 6.375,00 TL davacı tarafın talep edebileceği hasar tutarı olduğunu belirtmiştir. Sigorta şirketi tarafından 8.000,00 TL ödenmiş olmakla bakiye sorumluluk bulunmamaktadır. Pert total işlemi uygulanan bir aracın değer kaybından da söz etmek mümkün olmadığından araca dair tazminat istemleri red edilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 12/06/2019 tarihli raporuna göre davacının kaza sebebiyle %6.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Davacının kaza olayından önceki tarihlerde meydana gelen ve davacıda zaten mevcut olan maluliyetlerin ayrıştırılması gerektiğine dair itirazlar üzerine kaza tarihinden önceki tarihlerdeki davacının durumunu gösterir mahiyette her türlü ortopedi ve travmatoloji bölümüne ilişkin tedavi kayıtlarının bulunduğu hastanelerin araştırılarak bildirilmesi Bursa SGK İl Müdürlüğünden talep edilmiş, ancak yapılan araştırmada kaza öncesi davacının ortopedi ve travmatoloji branşına ilişkin herhangi bir takibinin bulunmadığı bildirilmiş olmakla davacının bu maluliyetinin kaza sebebiyle oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davacı geliri konusunda dava dosyasına hiçbir belge ve bilgi sunmadığı görülmüştür. Diğer yandan 07/04/2016 tarihli kolluk araştırmasında, davacı kazalının emekli olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple işgöremezlik tazminatı hesabı asgari ücret üzerinden yapılmıştır. Aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre; davacının iyileşme dönemi zararı 6.270,05 TL, sürekli iş göremezlik dönemi zararı 26.305,77 TL dir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih-2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir. (YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2021/14963 Karar Numarası: 2021/2953
Karar Tarihi: 14.06.2021)
İşgöremezlik tazminatında davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihi dava tarihi olarak esas alınmıştır. Zira dava öncesi açılan hasar dosyası araç hasarına ilişkin olup, işgöremezlik tazminatına dair talepleri kapsamamaktadır.
Davacının kazada yaralandığı ve bunun da manevi acı ve zararlara sebep olacağı tartışmasızdır. Davacının manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir. Davacının maluliyetinin varlığı, maluliyetinin oranı ve iyileşme süresi, kusur durum ve oranları, kaza tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumu birlikte değerlendirilerek davacı lehine uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmiştir.
Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEEN REDDİNE,
Geçici ve sürekli iş görememezlikten kaynaklanan maddi tazminat isteminin KABULÜ ile, 26.305,77 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 6.270,05 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden sigorta teminat limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihi olan 24/03/2016 tarihinden, davalılar … … … ile … …’dan kaza tarihi olan 29/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Araç değer kaybına ilişkin taleplerin REDDİNE,
Manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile, 7.500 TL manevi tazminatın davalılar … … … ile … …’dan kaza tarihi olan 29/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.737,57-TL harçtan başlangıçta alınan 290,32-TL peşin harcın ve 523,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.924,25‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına (davalı sigorta şirketi bu tutarın 1.564,03 TL si ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla),
3-Davacı tarafından yapılan 290,32-TL peşin harç, 29,20-TL başvurma harcı ve 523,00-TL tamamlama harcı ile ATK masrafları da dahil edilerek hesaplanan 3.233,32 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 2.723,42-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ( davalı sigorta şirketi bu tutarın 2.213,60 TL’sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla), kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine (davalı sigorta şirketi bu tutarın 4.145,28 TL sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla),
Reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi göz önüne alınarak 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 md göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davalılar … … … ile … …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden davalılar … … … ile … … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 ve 13/2 md göre belirlenen 2.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılara ödenmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2021

Katip ….
☪e-imzalı

Hakim ….
☪e-imzalı