Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1219 E. 2018/370 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2017/1219
KARAR NO : 2018/370

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … SAĞLIK VE EĞİTİM HİZ TİC. LTD ŞTİ
15 Temmuz Mahallesi İstiklal Caddesi No:23 Güneşli Bağcılar/İstanbul
VEKİLİ : AV. …
Seyitnizam Mah. Mevlana Cad. No:81 Ginza Plaza K:7 Zeytinburnu/İstanbul

DAVALI : … Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi 28.Sokak No:2 Nilüfer/Bursa
VEKİLİ : AV. …
Hacı İlyas Mh. Ulubatlı Hasan Bulvarı No:104 K:1 D:3 Osmangazi/Bursa

DAVA : OSB Müteşebbis Heyet Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ : 21/03/2018

Mahkememize açılan davada,
DAVACININ TALEBİ: Davacı taraf dava dilekçesinde, Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi Müşetebbis Heyeti Başkanlığının 20/03/2017 gün ve 265 sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu, bu kararla davacı şirketin kazanılmış haklarının iptaline karar verildiğini, halbuki kendisine yapılan tebligatlara istinaden arsa tahsis sözleşmesini imzalayarak müteşebbis heyet başkanlığına gönderdiğini, müteşebbis heyetin verdikleri süreye rağmen davacı şirkete farklı davranarak bu sözleşmeyi imzalayıp yürürlüğe koymadığını, üyelik sebebiyle herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek anılan kararın iptalini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, davanın 3 aylık yasal süre içinde açılmadığını, ayrıca davacının Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi katılımcısı olmadığını, daha önce OSB’nin %87 oranında kurucusu durumunda bulunan kooperatifin üyesi sıfatıyla kendisine tapu tahsis belgesi verilmiş olduğunu, ancak süreç içerisinde kendisine yapılan ihtara rağmen imzalaması gereken arsa tahsis sözleşmesini zamanında ve usulüne uygun biçimde imzalamadığını, iki katılımcı dışındaki diğer bütün katılımcıların bu gereği yerine getirdiğini, bu sebeple kararda hukuka aykırı bir yön bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE: Derdest dava Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti tarafından alınan kararın iptaline ilişkindir. Davacı taraf Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi katılımcılarından birisidir. Bu husus tartışma konusu olmamakla birlikte katılımcının ödemekle yükümlü olduğu mükellefiyetlerin tam olarak yerine getirilip getirilmediği tartışma konusudur. Davalı Müteşebbis Heyet davacı katılımcının yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasıyla üyelikten çıkarma kararı vermiştir.
Öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekir. Organize Sanayi Bölgeleri Müteşebbis Heyetlerinin aldıkları kararlar nevi şahsına münhasır kararlar niteliğindedir. TTK’da düzenlenen anonim şirket genel kurulu yahut yönetim kurulu kararlarının iptaline yönelik prosedürden farklı bir prosedür işleyecektir. Dava konusu yapılan karar Organize Sanayi Bölgelerinde işletme aşamasına kadar geçici süre faaliyet gösteren Müteşebbis Heyet Kurulu kararıdır. Yani davalı OSB’de henüz genel kurul teşekkül etmemiştir.
Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde genel kurul kararları aleyhine toplantı tarihinden itibaren üç ay içinde mahkemeye başvurulabileceği hükme bağlanmıştır. Yasada ve yönetmelikte kararın tebliğine yahut ilanına ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Bu durumda iptal davası açma süresi toplantı tarihinden itibaren nazara alınacak üç aylık süreden ibarettir. Dava konusu 265 sayılı karar 20/03/2017 tarihinde alınmıştır. Eldeki dava ise 21/09/2017 tarihlidir. Mevzuatta belirtilen üç aylık yasal süre dolmuştur. Bu itibarla açılan davanın süre yönünden reddi gerekir.
Elbette kararın tebliğ yahut ilan edilmemiş olması davacı açısından hak kaybına neden olabilecek mahiyettedir. Ancak yasada özel ve ayrık bir durum düzenlenmemiştir. Yönetmelikte yer alan açık hüküm karşısında bir mevzuat boşluğundan da söz edilemez. Dava tarafa toplantı ve karar öncesinde gönderilen ihtarlar nazara alındığında davacının da süreci takip ederek hakkında yapılan işlemler konusunda bilgi sahibi olması beklenebilir.
Öte yandan davacı tarafın kendisine yapılan ihtar ve uyarılara rağmen katılımcı olmanın gerektirdiği işlemleri tamamlamamış olması da davanın reddini gerektiren ve esasa ilişkin kabul edilebilecek bir husustur. Davacının daha önce Tasfiye Halinde S.S. Deri Sanayicileri Toplu İş Yeri ve Yapı Kooperatifi üyesi olduğu anlaşılmaktadır. Anılan kooperatif BİDOSB’nin en büyük pay sahibi kurucularındandır. 2011 yılında kooperatif tasfiye edilmiş ve üyelerin haklarıyla birlikte OSB’ye devredilmiştir. Bu itibarla her bir üye ödedikleri aidat tutarı kadar katılımcı sıfatını elde etmiştir.
BİDOSB’nin alt yapı işlemlerinin tamamlanması için Halk Bank aracılığıyla kredi kullandığı anlaşılmaktadır. BİDOSB’nin sahibi olduğu arazi bu kredi sebebiyle ipoteklidir. Katılımcılar payları oranında kredi borçlarını ödemek zorundadır. Borçları ödeyen katılımcılara arsa tahsis yapılacağı tüm üyelere duyrulmuş, kimi üyeler ödeme yaparak kimi üyeler de sözleşme imzalayarak tahsis belgesi almayı hak kazanmışlardır. Süreç içinde BİDOSB’nin 6736 sayılı kanundan da yararlandığı anlaşılmaktadır. Katılımcılara yapılan davet ve duyuru üzerine aralarında davacının da bulunduğu iki katılımcı dışındaki diğer katılımcıların arsa tahsis sözleşmesi imzaladıkları anlaşılmaktadır.
Katılımcı olmakla arsa tahsis yönünden hak sahibi olmak arasında fark vardır. Elbette davacı BİDOSB’nin kuruluşunda yer alan kooperatifin bir üyesidir. Bu üyelik sebebiyle hak sahibidir. Ancak diğer tüm katılımcılar gibi üzerine düşen edimleri yerine getirmedikçe kendisine usulünce arsa tahsisi yapılmayacaktır. Davacı tarafın bakanlık tarafından hazırlanarak gönderilen tip arsa tahsis sözleşmesini imzalamadığını buna karşılık kendi insiyatifine göre hazırladığı başka bir sözleşmeyi imzalamayı teklif ettiği belirlenmiştir. Elbette bu sözleşme davacıya arsa tahsis hakkı vermeyecektir. Davacının kooperatife yapmış olduğu ödemeler kayıtlıdır. Bu ödemeler tasfiye edilen kooperatifin aidat alacakladır. Ancak alt yapı ve diğer işlemler için kullanılan kredi sebebiyle katılımcıların ödemesi gereken meblağ farklıdır. Davacının kendisine yapılan ihtarları yok sayarak arsa tahsis sözleşmesi imzalamış olması hukuken korunamaz. Keza davacının durumunu bir kooperatif ortağı gibi değerlendirmesi de doğru değildir. Kooperatif tasfiye olmuştur. Artık Organize Sanayi Bölgesi kurulmuştur. Davacının da buna uygun olarak mükellefiyetlerini yerine getirmesi gerekir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
Alınması gereken 35,90.TL maktu red harca peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile 4,50-TL harcın davacıya tamamlattırılmasına,
Davalı vekili lehine takdir edilen 2.180-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.23/03/2018

İş bu kararın gerekçesi 17/08/2018 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …