Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1090 E. 2020/479 K. 07.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1090
KARAR NO : 2020/479

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … .
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2014
KARAR TARİHİ : 07/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında; keşidecisi … Kırtasiye İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., lehtarı … A.Ş. Olan Yapı Kredi Bankası A.Ş. Bolu Şubesine ait … çek seri nolu 31.01.2014 keşide tarihli 25.000,00 TL bedelli çekin müvekkilinin cirosu ile elinden çıktığı halde başka bir ciranta tarafından keşide tarihinde tahrifat yapılarak Bursa 13.İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı takip dosyasında müvekkil aleyhine icra takibine konulması üzerine müvekkilin icra baskısı altında takip bedeli olarak 35.000,00 TL’nin takip alacaklısı vekiline ödemesi sonucu takipten feragat edildiğini, çek aslı halen karşı tarafta bulunduğundan bu nedenle çek müvekkilinin aleyhine alacak talebi ile karşı karşıya kalabileceğinden, icra dosyasına haricen tahsilat yapıldığı bildirilmediğinden, çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında; dava konusu icra takibinden dava tarihinden önce 10.10.2014 tarihli feragat beyanıyla icra takip dosyası feragat nedeniyle kapatılmış olup, ayrıca davacı tarafından Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1489 esas sayılı menfi tespit ve istirdat davası açılmış olduğundan, bu nedenle dava derdest bulunduğundan, derdestlik itirazlarının kabulü ile davanın usul ve esas yönünden reddine ve %20 ‘den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe ;
Yukarıda özetlenen dava sebebiyle mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 23.03.2015 gün ve 2014/1490 esas 2015/277 karar sayılı ilamla davanın usulden reddine karar verilmiş ve eldeki dava ile mahkememizin 2014/1489 esas sayılı dosyası arasında derdestlik bulunduğu gerekçesiyle dava şartının mevcut olmadığı takdir edilmiştir. Bu karara karşı temiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 19. hukuk dairesi 1.02.2016 gün ve 2015/8219 esas 2016/1266 sayılı kararla mahkememiz kararının bozulmasına hükmetmiştir. Bozma ilamında “Davacı ile davalı arasında Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1489 Esas sayılı dosyasında davacı yanca 25.000 TL bedelli çek yönünden bedelsizlik iddiasına dayalı olarak menfi tespit davası açıldığı ve davanın devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Görülmekte olan davanın ise 04.11.2014 tarihinde tahrifat iddiasına dayalı olarak açıldığı, çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ve fazla ödenen 5.915,52 TL’nin iadesini istemiştir. Bu durumda her iki davanın dava sebebi farklı olduğu gibi görülmekte olan davanın netice-i talebinin de farklı olduğu bu durumda davanın esasının incelenmesi ve her iki davanın birlikte görülüp görülmeyeceğinin düşünülmesi gerekirken yazılı gerekçe ile derdestlik nedeni ile davanın reddi doğru görülmemiştir.” gerekçesine yer verilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Olayın anlaşılabilmesi için safahatın kısaca özetlenmesinde yarar vardır. Davacı şirket, keşidecisi dava dışı … Kırtasiye Ltd. Şirketi olan 31.05.2014 keşide tarihi çekin bir kredi kullanılması sebebiyle Vakıfbank Bolu Şubesine verildiğini, kredi ilişkisi bitirince de çekin iade alınarak ciro iptal edilmeden keşideci şirkete teslim edildiğini ancak keşidecinin daha sonra çekin keşide tarihini değiştirip yeniden ciro ettiğini, bu çeke dayalı olarak kendileri aleyhine ihtiyati haciz istendiğini ileri sürerek mahkememizin 2014/1489 esas sayılı dosyasıyla menfi tespit ve istirdat talebinde bulunmuştur. Mahkememizin 2014/1489 sayılı dava dosyası davacı aleyhine neticelenerek ret ile sonuçlanmış, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Mezkur davada ihtiyati haciz üzerine yapılan ödemenin istirdadı talep edilmişse de davacının cirosunu çizmediği belirtilerek bu husus davacı aleyhine değerlendirilmiş, keşide tarihindeki düzeltmenin iyi niyetli hamillerce tedavüle çıkarılmasından önce mi sonra mı olacağının bilinemeyeceğine işaret edilmiştir. Neticeten anılan dava davacı aleyhine sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Bu durumda davacının çekdeki cirosu sebebiyle çek bedelinden sorumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki eldeki davadaki talep daha farklıdır. Eldeki davada çekin ihtiyati haciz baskısı altında ödendiği, icra kapak hesabına göre ödenmesi gereken bedelden daha fazla ödemek zorunda kaldıkları belirtilmekte, ödeme yapılmasına rağmen çekin iade edilmediği de açıklanarak bu çek sebebiyle artık borçları kalmadığının tespitini istenmektedir.
Daha açık bir ifadeyle ilk davada ciranta sıfatıyla sorumlulukları bulunmadığı ileri sürülerek menfi tespit talep edilmişse de ikinci davada ödeme sebebiyle borçlarının kalmadığı belirtilerek fazla ödemenin istirdadı istenmektedir.
Mahkememizce icra dosyasından kapak hesabı getirtilmiştir. Buna göre takipte kesinleşen miktar 28.957,31 Türk Lirasıdır. Ancak bu bedelin içerisinde %10’luk çek tazminatı da vardır. Halbuki çek tazminatından sadece keşideci sorumlu olur. Ciranta durumundaki davacıdan çek tazminatı istenmesi ve ihtiyati haciz baskısı ile bu bedelin tahsil edilmesi doğru değildir. Öte yandan çek tazminatı hesaba katılarak vekalet ücreti ve harç hesaplanması da hatalı olduğu gibi ihtiyati haciz aşamasında tahsilat yapılması nedeniyle vekalet ücretinin tam hesaplanması da yanlıştır. Bu durumda kapak hesabı şeklen doğru görünse de gerçekte davacıdan fazla tahsilat yapılmasına neden olmuştur. Keza ihtiyati haciz sırasında yapılan tahsilat sebebiyle harç alınması da doğru değildir. Bu konuda davacı tarafın iddaları doğru olduğu gibi fazla tahsilata ilişkin hesabı da yerindedir. Davacıdan ihtiyati haciz baskısı ile 5.915,52.TL fazla tahsilat yapılmıştır.
Öte yandan davalı taraf halen çeki iade etmemiştir. Çeki tahsil ettiğini kabul etmek yeterli değildir. Çek bu haliyle zamanaşımına kadar yine takibe konu edilebilir. Takipten feragat hakkın özünden feragat anlamına gelmez. Davacının çeki istemekte hukuki yararı vardır. Üstelik davacı taraf ciranta sıfatıyla ödeme yaptığına göre çeki iade almalıdır ki kendinden önceki ciranta ve keşideciye müracaat hakkı olsun. Dolayısıyla davacı tarafın Çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitini istemesi haklı ve yerindedir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
Davanın kabulü ile davacı … Et Gıda Hayvancılık İnşaat Turizm Ticaret San. Tic. A.Ş’nin Bursa 13.İcra Müdürlüğünün 2014/… sayılı dosyasıyla takibe konulan Yapı Kredi Bankası A.Ş Bolu Şubesine ait 31/05/2014 keşide tarihli 35.000,00 TL bedelli çekin ödeme suretiyle itfa edildiğinin tespitine,
Davacı taraftan fazla tahsil edilen 5.915,52 TL’nin davalıdan alınarak davacıya iadesine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.390,85 TL harçtan başlangıçta alınan 597,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 597,75 TL harç ve 198,85 TL yargılama gideri toplam 796,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.250,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine, dair davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Bursa Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır