Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/109 E. 2019/867 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2017/109
KARAR NO : 2019/867

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

ANA DAVADA
DAVACILAR : 1- … – T.C. N: …

2- … – T.C. N: …

VEKİLİ : Av. …. – Uluyol Çatak İşh. No:22 K:2 D:7 Osmangazi/ BURSA

DAVALILAR : 1- … – T.C. N:…

2- …

3- … -T.C. n: …
Esentepe Mah. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No:96/2 -6 Nilüfer/ BURSA
4- … – T.C. N:…

5- … – T.C. N:…

VEKİLİ : Av. … – Kıbrıs Şehitleri Cd. No:52 Yeşilhan K:1 D:8-9 Osmangazi/ BURSA

DAVA : Şirket Yöneticisinin Sorumluluğundan Doğan Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/01/2017

BİRLEŞTİRİLEN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2017/1017 ESAS SAYILI DOSYA
DAVACILAR : 1- … – T.C. N: …

2- … – T.C. N: …

VEKİLİ : Av. …… – Uluyol Çatak İşh. No:22 K:2 D:7 Osmangazi/ BURSA

DAVALILAR : 1- … – T.C. N:…

2- …

3- … -T.C. n: …
Esentepe Mah. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı No:96/2 -6 Nilüfer/ BURSA
4- … – T.C. N:…

5- … – T.C. N:…

VEKİLİ : Av. … – Kıbrıs Şehitleri Cd. No:52 Yeşilhan K:1 D:8-9 Osmangazi/ BURSA

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2017
KARAR TARİHİ : 18/07/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
ANA DAVADA DAVACININ TALEBİ: Davacı taraf dava dilekçesinde, davalıların 2015 – 2016 döneminde … Makina San ve Tic. A.Ş.’nin denetim kurulu başkan ve üyeleri olduğunu, 29/07/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulunun ibra edilmediğini, ibra edilmeme sebebinin uyarılara rağmen tedbir almayarak şirketi borca batık hale getirmeleri ve görev kusuru bulunmasından kaynaklandığını, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1133 esas sayılı dosyasında özel denetçi atanması talepli dava bulunduğunu, 2015 yılı Finansal Durum raporları ve buna ilişkin bağımsız denetim raporunda açıklığa kavuşturulması gereken bazı usulsüzlükler olduğunu, denetim raporunun da gerçekten uzak hazırladığını, davalılara cevaplanması için sorulan soruların yeterli biçimde cevaplanmadığını, örneğin davacıların pay değerinden kaynaklanan alacakların ödenmemesi sebebiyle şirket kasasından ödeme yapıldığının belirtildiğini, halbuki hisse devrinden kaynaklanan bedellerin şahıslar arasında bir alacak oluşturduğunu, şirket kasasından ödenemeyeceğini yine özet denetçi tayini talepleri kapsamında kasa bakiyesinin aşırı yüksekliği hususunun makul biçimde açıklanamadığını, ağır kredi yükü altında bulunan şirketin kasasında 6.500.000 TL bulunmasının ticari icaplara aykırı olduğu gibi fiilen de mümkün olmadığını, bu durumun fiktif kasa hareketlerine işaret ettiğini, aynı farklılığın fiili stok ve kaydi stok rakamları arasında mevcut olduğunu, stokların gerçek değerler üzerinden sigorta ettirilmediğini, bunun da fiktif bir işleme işaret ettiğini, öz varlığın korunduğu hususunda yanıltıcı kayıtlar bulunduğunu, örneğin Weinbrennhr GmbH şirketinden 3.549.379-TL tutarında alacak bulunduğunun asılsız olduğunu, bu şirketin tamamının … Makina A.Ş.’ye ait olduğunu, personelden alacaklar kaleminin de fahiş ve yanlış kayda dayandığını, tüm hatalı yönetim işlemleri sebebiyle şirketin 45.000.000 TL’lik öz varlığını eritildiğini, daha önceki genel kurullarda da bu hususta yeterli açıklama yapılamadığını ileri sürerek davalıların özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek şirketi uğrattıkları zararın HMK 107 maddesi gereğince tespitine ve zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizleri ile birlikte davalılardan tahsil edilerek … Makina A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir.
ANA DAVADA DAVALININ CEVABI: Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, TTK 549 ve devamı maddelerinde yazılı sorumluluk şartlarından hiç birinin oluşmadığını, bu dönemde sermaye arttırımı, ayni sermaye konulması yahut halktan para toplanması gibi işlemler yapılmadığı, davacıların aynı iddiaları şirketin feshi ve tasfiyesi davası ile özel denetçi atanmasına ilişkin davalarda tekrar ettiklerini, şirketin denetim standartlarına uygun biçimde denetlendiğini, bu denetimin vergisel denetim olmadığını, uluslararası standartlara göre hareket edildiğini, davacıların talebi ile ve oy birliği ile … Bağımsız Denetim A.Ş.’nin denetçi olarak seçildiğini, denetim raporuna göre şirketin borca batık olmadığını, sermayesi 45.000.000 TL olan şirketin 2014 yılı öz kaynağının 82.126.093 TL ve 2015 öz kaynağının 65.926.941 TL olduğunu, son yıldaki azalmanın ani kur yükselişinden kaynaklandığını, bağımsız denetimin raporundaki sınırlı olumlu görüşün usulsüzlüklerle iligli olmadığını, şikketin yurt dışındaki ortaklıkları sebebiyle bilançoların konsolide edilememesinden olduğunu, kasa mevcuduna ilişkin iddianın bir maddi hatadan kaynaklandığını, kasa mevcudunun 63.309.811-TL değil, 6.577.938-TL olduğunu bu hususu kendilerine açıkladıklarını şirketin davacıların yönetiminde olduğu dönemde alınan kredilerin kapatılması niyetiyle yeni kredi kullanmak zorunda kaldıklarını, ancak bu kredinin de kullanılmadığını, bu işlemin de davacıların talebiyle yapıldığını, kötü yönetim ve kusur bulunmadığını ileri sürmektedir.

BİRLEŞEN DAVADA DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkillerinin … Ltd.Şti.nin %35 oranında hissedarları olup, şirketin kurucu Hakkı …’ın, müvekkili …’in babası olup, diğer davalıların şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, şirketin 2016 yılı genel kurul toplantısıda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, davalıların görev kusurları nedeniyle … Ltd.Şti.’ni borca batık duruma getirerek ciddi zarara uğrattıklarını, şirketin borca batık olduğunu, davalıların daha önce vermiş olduğu zararlar nedeniyle Bursa 1.ATM’nin 2017/109 esas sayılı dosyasında, şirketin fesih ve tasfiyesi için Bursa 2.ATM’nin 2016/620 esas sayılı dosyasında açıldığını, açılan davaların halen derdest olduğunu, davalıların vermiş oldukları zararların yargılama sırasında belirlenecek olması nedeniyle alacağın belirsiz olduğunu, genel kurulda ibra edilemeyen ve şirket borca batıklık durumuna getiren davalıların, müvekkillerine ve şirkete verdikleri zararlardan doğrudan kusurlu ve sorumlu olmaları nedeniyle, fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilecek zararların davalılardan tahsil edilerek müvekkillerine ve … Ltd.Şti.ne şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVALININ CEVABI: Davalı taraf ise, davanın reddini savunmakta, açılan davayı kabul etmediklerini, aynı konular ile ilgili Bursa 1.ATM ‘nin 2017/109 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, eldeki davanın bu dosya ile birleştirilmesini , müvekkillerinin ne kanun ne de sözleşme hükümlerine aykırı olarak şirketi zarara uğratacak bir eylemde bulunmadıklarını, şirketin borca batık olmadığını, şirketin zarara uğramasının en önemli sebebinin net kur farkı gideri olduğunu, döviz kredis borçlarının eski yıllardan kalan kredilerden kaynaklandığını, Bursa 1.ATM ‘nin 2017/1025 esas sayılı dosyasında özel denetçi tayin davası açıldığını, Bursa 2.ATM’nin 2016/620 esas sayılı dosyasındaki şirket feshi ve tasfiyesi ile ortaklıktan çıkarılma talebine ilişkin açılan davaların bekletici mesele yapılmasını , davacıların iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava anonim şirket yönetim kuruluna karşı ortaklar tarafından açılan sorumluluk davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı ortaklar yönetim kurulu üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettiklerini ve bu ihlalden bir zarar doğduğunu ispat etmelidir.
Bu tür davalarda bir kusur sorumluluğu söz konusudur. Türk Ticaret Kanununun 553. maddesinin metninde bu durum açık biçimde ortaya konmakla birlikte üçüncü fıkrada “Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” ifadesine yer verilmiştir. O halde davacı taraf yöneticilerin kendi irade ve kontrolleri altında bulunan durumlarda kusurlu biçimde kanuna ve ana sözleşmeye aykırı davranışta bulunduklarını, bunun da şirketi zarara uğrattığını ortaya koymalıdır.
Davacı tarafın sorumluluğa esas teşkil ettiğini ileri sürdüğü konular daha önce özel denetçi talep ettiği konularla paralellik göstermektedir. Bu itibarla yine Mahkememizde görülen 2016/1133 esas sayılı dosyasından alınan raporun dosyaya celbi uygun görülmüştür. Anılan raporda şirketin hem yeminli mali müşavir aracılığı ile tam tasdik kapsamında incelendiği, hem de bir bağımsız denetim şirketi tarafından denetlendiği, bu raporlara göre sermayesinin 2/3’ünü yitirmemiş olduğu, Maliye verilen mali tablolar ile muhasebe standartlarına göre hazırlanmış denetimden geçmiş mali tabloların farklı olduğunu, muhasebe standartlarına göre hazırlanan mali tabloların şirketin gerçeklerini gösterecek şekilde hazırlandı, dolayısıyla Maliye’ye verilen tablolarla farklılıklar bulunmasının olması gereken bir durum olduğu, her iki sisteme göre hazırlanmış mali tabloların incelenmesi neticesinde şirkete özel denetçi atanmasını gerektirecek bir durum olmadığı kanaati açıklanmıştır.
Eldeki dava sürerken yine aynı ortakların Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesine bir fesih ve tasfiye davası açtığı ancak daha sonra bu davadan feragat ettiği belirlenmiştir. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/620 esas sayılı dosyasından verilen kararın bir örneği dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tarafın davasının ispat sadedinde bilirkişi incelemesi deliline dayandığı nazara alınarak şirket kayıtları üzerinde bir inceleme yapılması uygun görülmüştür. Bu yolla davacı ortakların iddialarının gerçekliği yanında, varsa zararın miktar ve boyutu da belirlenebilir. Alınan 15/02/2019 tarihli raporda şirket kayıtlarının Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak tutulduğu açıklandıktan sonra, şirketin kurumlar vergisi beyannamelerinden alınan bilançoları üzerinden kaydi özkaynak durumunun incelendiği, şirket sermayesi her ne kadar 45.000.000. Türk Lirası ise de davacıların yönetimde olduğu 2013 ve 2014 yılları da dahil olmak üzere 2015 ve 2016 yıllarında öz kaynakların hızlı şekilde eridiği, ancak kayıtlı verilere göre borca batık olmadığı açıklanmıştır. … Makina Anonim Şirketinde hisse devri sözleşmesi kapsamında hisse devrinin yapıldığı kişinin dışında tüm hisse devir alanların ve şirketlerin müştereken ve müteselsilen kefil olacaklarının sözleşmeyle belirlenmiş ve imza altına alınmış olduğu, 2015 ve 2016 defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda davacı … hisse devri için şirketten toplam 3.415.500 ₺ diğer davacı … için 1.000.500 ₺ Davalı … için 2.001.000 Türk Lirası ve dava dışı Emine … için 1.000.500 ₺ ödeme yapıldığı anlatılmıştır. Davacı tarafın kasa bakiyesini ilişkin iddiaları da araştırılmıştır. Davacıların yönetimde bulunduğu 2013 ve 2014 yıllarında devreden kasa bakiyeleri 4 milyon Türk Lirasının üzerindedir. Bu kasa bakiyesi 6736 sayılı kanun kapsamında kasa affından yararlanılarak 98.581,30 Türk Lirasını düşürülmüştür. davacıların da yönetimde bulunduğu dönemden gelen bu kasa açığının davalılar aleyhine değerlendirilmesi doğru olmayacaktır. Üstelik bu işlemden şirketin nasıl bir zarara uğradığı da açıkça ispat edilebilmiş değildir.
Kasa açığı veya fazlası birçok şirkette var olan bir duruma işaret eder. Açıkçası kasada olması gereken paranın yönetici tarafından usulsüz kullanıldığı ispat edilmedikçe buradan sorumluluk davasına delil çıkarmak mümkün değildir. Kaldı ki davacıların yönetimde olduğu dönemde dahi kabul edilemeyecek büyüklükte bir kasa mevcudu bulunduğu görülmektedir. Bu miktar paranın kasada tutulması fiilen mümkün ve doğru değildir. Davacıların kendi dönemlerinden süregelen bir duruma dayanarak tazminat istemesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Keza hisse devri için ödenecek paralardan şirketin sorumluluğu olamaz. Ancak davacılar dahi bu yolla şirketten para kullanmıştır. Bunu diğer ortaklar aleyhine kullanmak da dürüst bir davranış değildir. Öte yandan personelden alacaklar hesabında yer alan ve 6736 sayılı kanun kapsamında kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına atılmak suretiyle kapatılan meblağ dahi davacıların yönetimde oldukları dönemlerden gelmektedir. Bu iddiaların ileri sürülmesi de kabul edilemez. Rapora göre 2014 yılından 2015 ve 2016 yılına doğru gidildiğinde iskonto oranları düşüş göstermiştir. Davacıların bu yöndeki iddiaları da ispat edilmemiştir. Bu şirketteki en tartışmalı konulardan biri de Weinbrenner GmbH şirketi ile ilişkisidir. Davacı taraf bu ilişkiyi olumsuz değerlendirmekte, şirketin zarara uğratıldığını ileri sürmektedir. Raporda bu yöne ilişkin bir olumsuzluktan söz edilmemiştir. Ancak ifade etmek gerekir ki, adı geçen Weinbrenner GmbH zaten tamamen … Makine Anonim Şirketinin pay sahipliğinde kurulmuştur. Bu şirketin yurt dışında makina pazarlaması için kurulduğu anlaşılmaktadır. Tüm hisseleri … Makine Anonim Şirketine ait olduğuna göre, satılan makinenin parasının tahsil edilip edilmemesi mali durumu değiştirmeyecektir. Paranın bir cepten öbür cebe aktarılması kayden bir anlam ifade etse de fiilen anlam taşımaz.
Sonuç itibariyle davacı taraf yönetim kurulunun kendi kontrolünde olan durumlarda kusurlu biçimde ana sözleşme ve kanuna aykırı davrandığını, bunun da şirketi zarara uğrattığını yeterince ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Eldeki dosyada iki ayrı dava birleşmiştir. Davalar birleşse de varlıklarını ve bağımsızlıklarını korurlar. Birleşen her bir dava için ayrı hüküm kurulması esastır. Nitekim eldeki dosyada da her iki dava için ayrı ayrı red hükmü kurulması gerekmesine rağmen bu husus gözden kaçırılarak ana dava-birleşen dava ayrımı yapılmadan her iki dava için tek hüküm kurulmuştur. Gerekçeli kararın yazımı sırasında fark edilen bu hatanın düzeltilmesine o günkü yasal mevzuat imkan tanımamakla beraber 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı kanunla yürürlüğe giren HMK 305/A maddesi gereğince tarafların talebi halinde bu konuda bir ek karar verilebilir. Zira usul kuralları derhal uygulama ilkesine tabidir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
Alınması gereken 44,40-TL harcın peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 126,38.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Davalı vekili lehine takdir edilen 2.475.-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2019

İş bu kararın gerekçesi 09/11/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …