Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1083 E. 2019/37 K. 15.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1083
KARAR NO : 2019/37

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … MAKİNE PARÇA DÖKÜM SAN. VE TİC. LTD.
ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … MAKİNE SANAYİ TİCARET A.Ş
VEKİLİ : Av. …
Uluyol Cad. KanburoğluApt. No:32 K.1 D.1 Osmangazi/Bursa
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 15/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında özetle ;taraflar arasında döküm parçalarının satın alınması konusunda ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki kapsamında takip konusu bedelin ödenmediğini bu nedenle davalı taraf aleyhine Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2016/9459 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının bedeli ödemediği gibi haksız olarak takibe de itiraz ettiğini, davalıya verilen ürünlerde herhangi bir ayıp bulundağını, ayıp bulunduğuna ilişkin de müvekkile herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, ayıp ihbarında bulunulmadığından malı bu şekliyle kabul edilmiş sayılması gerektiğini yine 04/01/2017 tarihli mutabakat mektubu ile alacak konusunda mutabık kaldıklarını beyan ettiklerini bu nedenle takibe yaptıkları haksız itiraz konusunda davanın kabulü ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesin karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili beyanlarında özetle ; davacının davalıya gönderdiği 484480 numaralı döküm ürünlerinde herhangi bir sorun olmadığını 483328 numaralı döküm ürünlerinde ise 1520 adedinin hatalı taşlandığını 2420 adedinin kısmi taşlandığını, 2250 adedinin ise hiç taşlanmadığını bu ayıpların teslim edilmesinin ertesi günü müvekkili tarafından tespit edildiğini ve o tarihte davacı firmanın imzaya yetkisi olan … ile iletişime geçildiğini, parçaların hatalı olduğunun davacı firma tarafından kabul edildiğini, davalının söz konusu parçaları yurt dışında ortak iş yaptığı üçüncü kişiye süresinde gönderilebilmesi bakımından bu ürünlerin yurt dışına gönderildiğini, davacı taraf ile de ürünlerin yurt dışında kabul görmemesi halinde ürün bedellerinin ödenmeyeceği konusunda davacı tarafla anlaşma yapıldığını, söz konusu ürünlerin yurt dışındaki müşteriye gönderildiğini ancak kabul görmediğini iadesinin de çok masraflı olması nedeniyle ABD’de hurdaya bırakıldığını, ürünlerdeki hata nedeniyle yurt dışı müşterisinden bedelini alamadığı gibi ticari ilişkisinin de zarar gördüğünü bu nedenle bu ürün bedelleri ile ilgili davacıya borçlu olmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: dava Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2016/9459 sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında döküm parçalarının taşlanmasına dair hizmet sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle taraflar arasındaki sözleşme niteliğini belirlemek gerekir, bazı durumlarda eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmesi birbirine karıştırılabilmektedir. Ancak her iki sözleşmeyi de birbirinden ayıran temel kriterler vardır. Eser sözleşmesinde yüklenici iş sahibinin talimatları doğrultusunda belirli bir eser meydana getirdiği yükümlenmektedir. Burada eserin meydana getirilmesinde belirli özellikler ve nitelikler bulunmaktadır. Taraflar sözleşmede meydana getirilebilecek eserin biçiminin şeklinin niteliğini hangi malzemelerin kullanılacağının kararlaştırılarak bu iradelerine göre müteahhit ortaya bir eser çıkartmaktadır. Hizmet sözleşmesinde ise belirli bir işin hizmet alan adına yapılmasıdır. Burada hizmet alan hizmet verene belirli nitelikteki bir işi gördürmektedir. Somut uyuşmazlığımızda davalı döküm parçaların taşlanma işlemini üstlenmiştir. Niteliği itibariyle bu taşlama işlemi bir hizmetin görülmesidir. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme hizmet sözleşmesidir.
Davacı bu sözleşmede hizmet edimini yerine getiren davalı ise hizmet alandır. Hizmet sözleşmesinde davacı taraf hizmet verdiğini, davalı ise bu hizmetin karşılığında bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. Taraflar arasındaki ihtilaf 483283 numaralı parçalarda bu parçaların 520 adedinini hatalı taşlanıp taşlanmadığı 2420 adedinin kısmi taşlandığını, 2250 adet parçadan ise hiç taşlanmadan geri gönderilip gönderilmediği konusundadır. Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında 484480 numaralı ürünün sorunsuz olarak taşlandığı konusunda ihtilaf yoktur. Davalı taraf 483328 numaralı ürünlerin kısmi taşlama, ayıplı taşlama ve hiç taşlanmamasıyla ilgili olarak teslimin ertesi günü şirket yetkilisi Sabahattin KOÇ’ a durumun bildirildiği, yurtdışı firmanın ürünleri kabul etmemesi halinde davacı tarafça ürün bedelini tahsilinin istenmeyeceğinin kararlaştırıldığı savunulmuştur.
Sözleşme kapsamında döküm parçalarının davalıya teslim edildiği, davalı tarafından da yurtdışı firmasına gönderildiği konusunda ihtilaf yoktur. İhtilaf hizmetin ayıplı olup olmadığından kaynaklanmış olduğundan davalı taraf bunu ispatla yükümlüdür. Yine dosya arasına sunulan mutabakat metni dikkate alındığında davalı taraf 04/01/2016 tarihinde 37.127,00 TL’lik alacak miktarına mutabık olduklarını bildirmişlerdir. Yani bir yandan ayıp savunmasına dayanırken malların tesliminden bir gün sonra bu ihbarın davacı şirket yetkilisine yapıldığını bildirirken bir diğer yandan da borçta mutabık kalmışlardır. Söz konusu mutabakat metnindeki imzada inkar edilmemiştir. Ayrıca dosyaya sunulmuş yazılı bir ayıp ihbarı da bulunmamaktadır. Davalı taraf yemin deliline dayanmış olduğundan ayıp iddiasıyla ilgili olarak davacı tarafa yemin teklif etmiş davacı şirket yetkilisinin yeminli beyanının alınması için talimat yazılmış ve yemin edası gerçekleştirilmiştir. Davacı taraf yeminli beyanında davalının ayıba ilişkin iddialarının ve ayıp bildirimini kabul etmeyerek inkar etmiştir. Davalı taraf her ne kadar yemini …’un yapmasını gerektiğini belirtmiş ise de, yeminli beyanı alınan Nizamettin SARICA’nın gerek şirket yetkilisi oluşu gerekse … ile arasında ortaklıktan çıkartmaya ilişkin husumet ve dava bulunması dikkate alındığında şirketi temsil ve yetkili olan Nizamettin SARICA’lının yeminli beyanında yargılamamız açısından yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar yargılamada davacı şirkete kayyum atandığı belirtilmiş ise de, dosya arasına alınan belgelerden Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/559 esas sayılı dosyasında 18/01/2016 tarihli ara kararla davacı şirkete atanan kayyumun yönetim kayyumu olmayıp denetim kayyumu olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında malların teslimi ve değerine ilişkin ihtilaf bulunmadığından ihtilaf sadece ayıptan kaynaklandığından davacının dava tarihi itibariyle davalıdan takip miktarınca alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmış , alacak faturaya dayalı likit bir alacak olduğundan ayrıca icra inkar tazminatına da hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2016/9459 sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazının KISMEN İPTALİNE,
Takibin 20.037,22 TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte devamına,
20.037,22 TL’nin %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.368,74 TL harçtan başlangıçta alınan 276,16 TL peşin harcın ve icra dosyasına yatırılan 100,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 992,21 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 307,56 TL dava dosyasına yatırılan harç, 100,37 TL icra dosyasına yatırılan harç , 169,00 TL yargılama gideri toplam 576,93 TL ‘nin kabul ret oranına göre 524,31TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.010,54 TL maktu vekalet ücretinin davalıcıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal
süre içesinde Bursa Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/01/2019

Katip …

Hakim …