Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1639 E. 2018/406 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2016/1639
KARAR NO : 2018/406

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – TC Kimlik No: … , …
VEKİLİ : Av. … – Hacı İlyas Mah.Gürbüzler Bilgin İş Hanı 2. Tezcan Sk. No:3 Kat:4 D:9 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : 1- … – …

VEKİLLERİ : Av. … – Demirtaşpaşa Mah. 3.Selvi Sk. Modül İş Merkezi No:1 K:3 D:12 Osmangazi/ BURSA
Av. … – …
DAVALILAR : 2- … – TC Kimlik No: …, …
3- … – TC Kimlik No: … , …
4- … – TC Kimlik No:… , Hamzabey Mh. Hamzabey Cad. Merta Apt B
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/03/2013
KARAR TARİHİ : 28/03/2018

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının S.S. … Yapı Kooperatifinin üyesi olup bir süre yöneticilik yaptığını, davalıların da konut edindirme maksatlı kurulan bu kooperatifin yöneticileri olduklarını, bu kişilerin kooperatife dava dışı müteahhitlerin arsa sahipleri ile yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ruhsatsız olarak başlatılan bir inşaat olduğunu, daha sonradan bu binaya ruhsat alınsa da yapılan denetimde ruhsata aykırı imalatlar nedeniyle ruhsatın iptal edildiğini, binanın ruhsatlı olduğu dönemde yönetici seçilen davacının usulsüzlükleri tespit ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini tekrar yapmak için çaba sarfettiğini, ancak arsa sahiplerinin kendi aralarında anlaşmazlığa düşerek hisseli yerin paylaştırılması için Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, bu nedenle yönetim esnasında yönetim kurulu ile birlikte ne sözleşme yapabildiğini ne de faaliyette bulunabildiğini, hal böyle iken yapılan denetimlerde ruhsata aykırılıklar tespit edildiğini ve binanın ruhsatının iptal olduğunu, iptal edilen ruhsat dolayısıyla arsa sahiplerinin açtıkları meni müdahale ve kal davasının Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/299 E. Sayılı dosyasıyla kabul edildiğini, bu nedenle kooperatifin işgalci sıfatına düştüğünü, bu seferde arsa sahiplerince ecrimisil davası açıldığını, davacının kooperatif yanında yönetici sıfatı ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere davacı aleyhine arsa sahiplerine işgal tazminatı ödetilmesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2011/2910 ve Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2012/… ve 2012/… sayılı dosya borcunun yatırmak zorunda kaldığını, davacını n tazminat ödemesine neden olan kooperatifin haksız ve ruhsatsız inşaatı nedeniyle ödediği 229.168,38 TL bedelin davalılardan rücuan alınmasını talep ettiklerini, Bursa İli, Nilüfer İlçesi,İhsaniye Mahallesi 937 Ada, 3 parseldeki müşterek mülkiyete tabi olan 3732 m2 taşınmaz için gayrımenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, daha sonra S.S. … yapı kooperatifi kurulduğun, 16.05.1997 yılında kooperatifin ilk genel kurulunun yapıldığını ve yönetime … ve …’nun geldiğini, genel kurul gündeminde 937 ada, 3 parseldeki taşınmazın kat karşılığı kooperatife alınmasına karar verildiğini, ancak bu karar rağmen arsa alınmadığını, alınmayan arsa üzerine üyelerden topladıkları para ile ruhsat alınmadan inşaat yapılmaya başlandığını, daha sonra 18.06.1998 günü Bursa 8. Noterliği 13357 no ile müteahhitler ile kooperatif arasında kat karşılığıarsa ve inşaat sözleşmesinin devri sözleşmesi imzalandığını, bir süre sonra da bu sözleşmenin feshedildiğini, kooperatifin ilk yöneticileri olan bu davalıların genel kurul tarafından alınması kararlaştırılan arsayı almadan üyelerden para toplayarak ruhsatsız olarak inşaat yapmalarının ‘’meni müdahale ve ecrimisil davalarının aleyhe sonuçlanmasına neden olan asıl sebep olduğunu, arada bir sözleşme olmadığı için kooperatifler kanununun 54. Maddesi gereği bir yükümlülükleri de bulunmadığını, eski yöneticilerin toplanan paraları harcadıklarını,davacının olayları bilmeksizin 19.09.1998 günü seçimle yönetime geldiğini, sonra binanın ruhsatının iptali ve inşaatın durması ile çözümsüz ortada kaldığını, Bakanlık raporuna göre davalılardan … ve …’nun görevlerini kötüye kullandıklarından bahisle TCK 240. Maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini, davacının yönetici sıfatıyla hiçbir kusuru bulunmadığını,davacı ile birlikte görev yapan … ile Nejat Korukçu’nun da sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiğini, yönetim kurulunu temsile iki üyenin yetkili olduğunu, ödenmek zorunda kalınan ecri misil bedelinin tümünün davalılardan rücuan tahsili talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalının hiçbir zaman başkan olmadığını, davacının izale-i şuyu davasını bizzat kendisinin açtırdığını, davacı …’a ilişkin hükümlerin kesinleştiğini, davacının o dosyalarda kişisel sorumluluğu bulunmadığını ispatlayamadığı için rücu hakkının da olmadığını, kooperatifin Eyüp Altı adına 50 konut ve 4 dükkan için ruhsat aldığını da kabul etmekte olduğunu, yani inşaatın demek ki ruhsatsız olmadığını, tazminatların teslimde gecikme nedeniyle ödendiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar; davacının koopratifte başkanlık yaptığı, inşaatın gecikmesine kendisinin neden olduğunu, dolayısı ile tazminat istemeyeceğini beyanla davanın reddini istemişlerdir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanan sorumluluk davası biçiminde açılmıştır. Başlangıçta Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/180 esas sayılı dosyası üzerinden açılan ve görülen dava dosyası 28/06/2016 gün ve 2016/376 karar sayılı ilamıyla verilen görevsizlik kararı çerçevesinde mahkememize gönderilmiştir. Esasen davanın sorumluluk davası niteliği tartışmalıdır. Ancak hem davacının hem de davalıların aynı kooperatifin yöneticileri oldukları ve geçmiş dönem faaliyetleriyle ilgili olmak üzere ortaya çıkan faaliyetlerden dolayı birbirlerini sorumlulukla suçladıkları nazara alındığında davanın ticari dava olduğu kabul edilmiştir.
Davanın özünde kooperatif aleyhine hüküm altına alınan bir tazminat kararında davacı …’ın kooperatif başkanı – yöneticisi sıfatıyla sorunlu tutulması yatmaktadır. …, kooperatif başkanı olarak tek başına sorumlu olmadığını, yapılan iş ve işlemlerden tüm yönetim kurulunun sorumlu olduğunu, bu sebeple hükmedilen tazminatlardan diğer yönetim kurulu üyelerinin de şahsen sorumlu tutulması gerektiğini düşünmektedir. Bu amaçla ödediği tazminatın diğer davalılardan rücuen tahsilini talep etmektedir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede ortaya çıkan tazminatın niteliği itibariyle özünde kooperatif yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan bir tazminat olmadığı taktir edilmiştir. Davacının tazminat ödemesine esas olan ve asliye hukuk mahkemelerinde görülerek sonuca bağlanan tazminat davaları kooperatif ile arsa sahipleri arasında ortaya çıkan bir uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. Arsa sahipleri hissedar oldukları taşınmaza davalı kooperatif tarafından yapılan kaçak inşaat sebebiyle taşınmazdan yeterince istifade edemediklerini ileri sürerek tazminat istemişler ve davalı olarak kooperatif yanında kooperatif başkanı …’ı da hasım göstermişlerdir. Asliye hukuk mahkemelerinde yapılan yargılamalarda davalılar arasında sıfat farkı tartışılmaksızın davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı da adı geçen mahkeme kararları sebebiyle arsa sahiplerine bizzat tazminat ödemek zorunda kalmıştır.
Ancak dikkat edilirse ecri misil davası yönünden …’ın taraf sıfatı yoktur. Asliye hukuk mahkemelerinde görülen davaların birer sorumluluk davası olamadığı, kararlarda kooperatif yöneticisinini sorumluluğunun tartışılmadığı açıktır. Zaten sorumluluk davaları yönünden asliye hukuk mahkemeleri görevsiz konumdadır. Arsa sahipleri tarafından ileri sürülen ecri misil iddialarının tarafı doğrudan kooperatif hükmi şahsiyetidir. Hükmedilecek tazminatı da kooperatif kendi mal varlığından ödemelidir. Yöneticilerin şahsi sorumluluğunu gerektiren hiçbir sebep yoktur. Buna rağmen bir kısım kararların bu şekilde verilmiş ve Yargıtayca onanmış olması davacıyı sorumluluk kılmaz. Davacı bu şekilde haksız biçimde bir tazminat ödemek zorunda kalmışsa ancak kooperatife rücu edebilir.
Dikkat edilirse ecri misile ilişkin kararlarda kooperatif yönetiminde bulunan kişilerin sorumluluğu hiç tartışılmamış ve hangi sebeple tazminat ödeme yükümlülüğünde bulundukları açıklanmamıştır. Bu durum davacı açısından böyle olduğu gibi diğer davalılar açısından da böyledir. O halde sırf mahkemeler karar verdi ve Yargıtayca onandı diye ortada kooperatif yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan bir dava olduğundan söz edilemez. Davalıların ileri sürülen talepler yönünden taraf sıfatı yoktur. Tıpkı davacının gerçekte ecri misil davalarından dolayı taraf sıfatı olmadığı gibi!
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
Alınması gereken 35,90-TL harcın, peşin yatırılan 3.913,65-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.877,75 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalılar vekilleri lehine takdir edilen 19.700-TL ücreti-i vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, anlatıldı. 28/03/2018

İş bu kararın gerekçesi 28/03/2018 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …