Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1289 E. 2019/213 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2016/1289
KARAR NO : 2019/213

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – …

2- … – …

3- … – …

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- …

VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- … – T.C. N. …

3- … – T.C. N. …

VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/10/2016
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak 28/05/2016 günü meydana gelen trafik kazasında davacılar murisi ………t’un vefat ettiğini, kaza sırasında müteveffanın patlayan lastiğini tamir etmek üzere aracını bankete çekmiş olduğunu ve bankette lastik tamiri yaparken davalı …’ın tam kusurlu biçimde çarpmak suretiyle ölüme sebep olduğunu, ceza soruşturması sırasında davalı …’ın tam kusurlu bulunduğunu, murisin ölümü ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını, diğer davalı şirketin sigortacı sıfatıyla ve araç malikinin de işleten sıfatı ile sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000.-TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, davacı eş için 100.000.-TL ve çocuklar için ayrı ayrı 50.000-TL olmak üzere toplam 200.000-TL manevi tazminatın işleten ve sürücüden müteselsilen kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ CEVABI : Davalı … şirketi davanın reddi gerektiğini savunmuş, sigorta şirketinin kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, varsa mütarafik kusurun kusur sebebiyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, kendilerine masraf ve vekalet ücreti yüklenmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar … ve … vekili de davanın reddini istemiş, davada ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, ortak yetki kuralı gereğince davanın trafik kazasının meydana geldiği yerde görülmesi gerektiğini, ortak yetkili mahkemenin Susurluk Mahkemesi olduğunu, Bursa mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, trafik kazasında davalıların kusurunun bulunmadığını, davacılar murisi …’un aracını karayolu dışına çıkarmadığını, yeterli işaret kullanmadığını, reflektör gibi gerekli tedbirleri ve yeterli güvenlik önlemi almadan lastik değiştirmeye çalıştığını, ceza mahkemesi kararı ve kaza tespit tutanağının hukuk hakimini bağlamayacağını, tedavi giderleri ve defin masraflarının SGK tarafından karşılanması gerektiğini, kendilerinden istenemeyeceğini, manevi tazminat isteklerinin dayanaksız olduğunu, istenen tazminatların fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, alacak taleplerinin zaman aşımına uğradığını, destek tazminatının aktüer bilirkişi tarfaından hesaplanmasını istediklerini ileri sürmüştür.

DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava trafik kazası sebebiyle destekten yoksunluk tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı taraf maddi tazminatla birlikte ayrı ayrı manevi tazminat taleplerini de ileri sürmüş, sigorta şirketinin sadece maddi tazminattan sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Haksız fiil sebebiyle tazminat davalarında temel olarak haksız bir fiilin varlığının ve haksız fiilde davalı tarafın kusurununu belirlenmesi gerekir. Ölümle sonuçlanan trafik kazası biçiminde ortaya çıkan haksız fiil aynı zamanda resen kovuşturulan bir suç niteliğindedir. Olay sebebiyle davacılar murisinin ölümüne neden olduğu ileri sürülen davalı … hakkında kovuşturma başlatılmış ve adı geçen sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir. Anılan dosyada, soruşturma aşamasında sürücünün kusur durumunun araştırılması amacıyla alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 15/08/2016 günlü raporunda davalı sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, davacılar murisi Eyyup Baydut’un kusursuz bulunduğu açıklanmıştır. Ceza dosyasından alınan bilirkişi raporu hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olmamakla beraber raporun dosya içeriğine uygun olması halinde hukuk hakimi tarafından da dikkate alınmasında yasal engel yoktur. Kazanın oluş biçimine göre bankette lastik değiştiren muris araç seyrine ayrılan bölümde olmadığından ve davalı sürücü emniyet şeridinde bulunan kişi ve araca çarptığından Adli Tıp raporundaki görüş oluşa uygun bulunarak mahkememizce hükme esas alınmıştır. Kovuşturma aşamasında alınan rapor da buna uyumludur.
Delillerin toplanması aşamasında müteveffanın gelir durumu araştırılmış, rücuya tabi ödeme alıp almadıkları sorulmuş, davacıların talep edebilecekleri destekten yoksunluk tazminat miktarları yönünden bilirkişi raporu alınmıştır. Aktüerya hesabından anlayan bilirkişi ve sigorta konusunda uzman bilirkişi 23/10/2017 tarihli ortak raporlarında davacı eş …’un 352.232,48 TL, davacı çocuk …’un 96.784,43.TL ve davacı çocuk …’un 137.063,34-TL destek zararı bulunduğunu bildirmiştir. Davacı eş ile çocukların murisin desteğinden yararlandıkları konusunda bir tereddüt yoktur. Çocukların yaşları ve halen öğrenci olmaları nazara alındığında babalarından maddi destek görecekleri izahtan varestedir.
Ancak rapora itirazlar üzerine aynı bilirkişilerden alınan 09/04/2018 tarihli ek raporda hesaplama daha farklı çıkmıştır. Buna göre davacı eş …’un 206.699,67 TL, davacı çocuk …’un 43.021,63.TL ve davacı çocuk …’un 64.296,94-TL destek zararı vardır. Farkın bir hesap hatasından kaynaklandığı anlaşılmakla tarafların rapora itirazları yerinde görülmeyerek yeni rapor talepleri reddedilmiştir.
Davacı taraf bu rapordaki sonuçlara göre talebini ıslah etmesine rağmen yeni bir rapor alınması için ısrarlı talepler ileri sürmüş, gerekirse ek dava açacaklarını bildirmiş, davacıların hak kaybına uğramaması açısından üç kişilik bir heyetten yeni rapor alınması uygun bulunmuştur. Bilirkişi heyeti 31/12/2018 tarihli raporunda davacı eş …’un 316.833,12 TL, davacı çocuk …’un 37.350,96.TL ve davacı çocuk …’un 63.122,21-TL destek zararı olduğunu, poliçe limitine göre sigorta şirketinin davacı eş … için 235.362,54.TL, davacı çocuk … için 27.746,52.TL ve davacı çocuk … için 46.890,94-TL’lik kısımdan sorumlu olduğunu açıklamıştır.
Eşini ve babalarını kaybeden davacıların her birinin ayrı ayrı ağır manevi zarar ve üzüntüye maruz kalacağı herkesçe malumdur. Olağan hayat tecrübesine uygun olan bu durum ayrıca ispatı gerekmez. O halde davacı ile aynı evde yaşayan ve birinci derece hısımlık ilişkisi bulunan davacılar için makul bir manevi tazminata hükmetmek gerekir. Ancak yargılama sürerken davalıların manevi tazminat taleplerini karşıladıkları ve bu yönden davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce hükmedilen 30.000.TL tutarındaki geçici ödeme davalılar … ve … tarafından ödenmiştir. Tarafların anlaşmasına göre bu ödeme manevi tazminattan mahsup edilmelidir. Bu talep mahkememizce de uygun bulunmuştur. Geçici ödemeyi yapan tarafın bundan yararlanması işin tabiatına uygundur.
Davalı … şirketi maddi tazminattan poliçe limiti ile sınırlı sorumludur ve daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmelidir. Diğer davalılar yönünden haksız fiil tarihi faizin başlangıcına esas alınmıştır. Davalı sürücünün kendi eyleminden kaynaklanan sorumluluğu yanında işleten sıfatını taşıyan …’ın kanundan kaynaklanan sorumluluğu vardır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile ve kısmen taleple bağlı kalınarak davacı … yönünden 206.699,67 TL, davacı … yönünden 63.122,21 TL, davacı … yönünden 37.350,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
Poliçe limitleri ve kaza tarihinde geçerli zorunlu Sigorta Limitleri nazara alınarak davalı … şirketinin sorumluluğunun davacı … yönünden 235.262,54 TL , davacı … yönünden 46.890,94 TL, davacı … yönünden 27.746,52 TL ile sınırlı tutulmasına,
Hükmedilen tazminatlara davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 28/05/2016 gününden , sigorta şirketi yönünden 22/09/2016 gününden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Davacı … yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun zapta geçilmesine,
Diğer davacılar yönünden fazlaya ilişkin taleplerin reddine,

Davalılar … ve … tarafından yargılama sürerken ödenen 30.000 TL peşin ödemenin manevi tazminata mahsup edildiği beyanı nazara alınarak peşin ödemenin maddi tazminatlardan tenziline yer olmadığına,
Maddi tazminat yönünden alınması gereken 20.982,98- TL harcının, peşin yatırılan 686,52-TL harç ve ıslah anında yatırılan 382,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.913,85 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiline,
Davacı tarafça yapılan toplam 1.815,30-TL muhakeme masrafından kabul red oranından göre hesaplanan 1.775,75-TL muhakeme masrafının davalılardan müteselsilen tahsiline, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Maddi tazminat yönünden davacılar vekili lehine takdir edilen 24.370 TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Manevi tazminat talepleri yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının yatırdığı peşin olarak yatırdığı 686,52-TL ile ıslah anında yatırılan 382,60-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar davacı vekili ve davalı … ve Nazmi vekilinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 27/02/2019

İş bu kararın gerekçesi 27/02/2019 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …

Üye …

Üye 125321

Katip …