Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1150 E. 2018/31 K. 15.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/1150 Esas – 2018/31
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2016/1150
KARAR NO : 2018/31

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … – T.C. No:………….
Karacaahmet Mah. 105. Sk. 16/1 Karacabey Bursa
VEKİLİ : Av. ………… – Ulu Cd. Omurca İş Hanı No:17 K:3 Osmangazi/ BURSA

DAVALI : BİRLEŞİK FON BANKASI ANONİM ŞİRKETİ
Büyükdere Cad No:143/1 Şişli/ İSTANBUL
VEKİLİ : Av. ……….. – Birleşik Fon Bankası A.Ş.Büyükdere Cad.No:143 Kat:1 Esentepe-İstanbul Şişli/ İSTANBUL

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 01/09/2016
KARAR TARİHİ : 15/01/2018
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak davacının Bursa 9. İcra müdürlüğünün 2011/… sayılı dosyasında borçlu durumda olduğunu, daha önce borca kefaletinin geçersizliği iddiasıyla Bursa Kapatılan 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/326 esas sayılı dosyasıyla açtıkları davanın red ile sonuçlandığını, bu hükmün Yargıtayca gerekçesi eleştirilerek onandığını, Yargıtay ilamında sözü edildiği üzere bu kez borç miktarının tespiti ve 20.194,05-TL’lik kısım yönünden borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla bu davayı açtıklarını bildirerek davacının kefalet dolayısıyla 20.194,04-TL ve ferilerinden borçlu olmadığının tespitine, takipte uygulanan %172 oranındaki faizin faiş ve mevzuata aykırı olduğunun belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacının daha önce yaş küçüklüğü sebebiyle kefaletin geçersizliği iddiasının kabul görmediğini, davanın reddedilerek kesinleştiğini, eldeki davada da aynı amacın hedeflenmesi sebebiyle derdestlik hali bulunduğunu, takip tarihindeki faiz oranı uygulandığından faizin fahiş olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava kesinleşmiş ilamsız takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı …’nun sözleşme tarihinde yaşının küçük olduğu bu sebeple kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla açılan ve mahkememizin 2013/326 esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava red ile sonuçlanmıştır. 22/04/2014 gün ve 2014/103 karar sayılı ilamla verilen bu red kararı temyiz edilmiş, ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25/09/2014 gün ve 2014/11725 esas sayılı ilamıyla “değişik gerekçeyle” onanarak kesinleşmiştir. Anılan davada davacı taraf kefaletin geçersiz olduğunu iddia etmekle yetinmiş, mevcut borcun tespiti yahut borçlu olmadığı kısmın tespiti yönünde herhangi bir talepte bulunmamıştır. Bu durumda kefaletin geçerliliği konusundaki hukuki tartışma sona ermiştir. O halde eldeki davada takipte istenen faiz ve ferileri yönünden değerlendirme yapılarak davacının ne miktarda borçlu olmadığı konusunda bir karar verilmelidir. Özellikle takipte uygulanan faizin oranı konusundaki tartışmaların da değerlendirilmesi gerekecektir.
Bu amaçla Birleşik Fon Bankasına devredilen Türk Ticaret Bankası A.Ş.’nin kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması uygun görülmüş, kayıtları İstanbul’da bulunduğu gözetilerek oradaki Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. 21/11/2017 tarihli raporunu sunan bilirkişi banka kayıtlarını incelemek suretiyle davacının kefil olduğu kredi ilişkisini özetlemiştir. Buna göre Türk Ticaret Bankası A.Ş. İle dava dışı … Motorlu Araçlar San ve Tic. Koll. Şti. arasında 25/04/1995 tarihinde 1.200.000.000 eski TL tutarlı bir genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı … da bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer almaktadır. 15/11/1996 tarihinde bir zeyilname düzenlenmiş ve kredi limiti 20.000.000.000 eski TL’ye yükseltilmiştir. Yapılan limit artırımı sırasında yine davacı …’nun müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzası bulunmaktadır. Nihayet 07/05/1997 tarihinde tekrar bir zeyilname düzenlenmiş, kredi limiti 24.000.000.000 eski TL’ye yükseltilmiştir. …’nun bu sözleşmede de kefalet imzası mevcuttur. Bu durum nazara alındığında son limit arttırımı sırasında 4.000.000 eski TL’lik bir artış yapılmış olup bu tarihte … da reşit olmuştur. Bilirkişi raporunda taktir mahkemeye bırakarak seçenekli hesap yapmıştır. Yapılan hesaba göre takip tarihi itibariyle banka alacağı 16.281,72 TL asıl alacak, ve 5.487,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.768,89 TL ‘dir. Bu miktara 27/05/2013 tarihine kadar yıllık %143,75 oranında, 27/05/2013 tarihinden itibaren ise yıllık %32,64 oranında temerrüt faizi uygulanmalıdır. Bilirkişi ikinci seçenekte …’nun kefalet limitinin son zeyilname tutarı olan 4.000 TL üzerinden müteselsil borçlu olduğu kabul edilirse davacının borcu 4.000TL ile sınırlı olacaktır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede davacının reşit olduğu tarihte imzaladığı zeyilnamenin genel kredi sözleşmesinin eki mahiyetinde olduğu, bu sebeple sadece 4.000 TL ile sınırlı bir kefaletten söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Zira zeyilname genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçasıdır. Davacı imza tarihinde sadece 4.000 TL’lik kısma kefil olmamış, daha önce kullandırılmış ve kullandırılacak kredileri de içerecek biçimde sözleşme limiti ile sınırlı kefil olmuştur. Sözleşme limiti ise zeyilnameden de açıkça anlaşılacağı üzere 24.000 TL’dir. Her ne kadar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2014 gün ve 2014/11725 esas sayılı ilamında “kefalet geçerli ve kefalet limiti 4.000.000 TLdir.” ibaresine yer verilmişse de bu ifade mahkememizi bağlayıcı nitelikte görülmemiştir. Zira anılan karar ve bozma temelde borç miktarının tartışılmasına ilişkin değildir. Davacının son zeyilname ile arttırılan 4.000.000 eski TL ile sınırlı biçimde kefil olduğuna dair açık bir beyan yoksa kefalet tarihinde ana sözleşmenin limiti kadar kefil olması esastır. Bunun aksi ancak davacı tarafça yazılı belge ile ispatlanmalıdır. Bu sebeple davacının 24.000.000.000 eski TL limitle sorumlu olduğu kabul edilmiş ve bilirkişinin hesabına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın kısmen kabulü ile Bursa 9. İcra Dairesinin 2011/… sayılı takip dosyasında borçlu durumunda bulunan …’nun takip talebinde yer alan toplam 24.194,05-TL alacağın 2.425,16 TL’lik kısmı ve ferileri yönünden borçlu olmadığının tespitine,
Kararın infazında tereddüt yaşanmaması açısından …’nun takip tarihi itibariyle 16.281,72 TL asıl alacak 5.487,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.768,89TL borcu bulunduğunun, bunu aşan kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine,
Takipte 16.281,72 TL’lik asıl alacağa takip tarihiden 27/05/2013 tarihine kadar yıllık %143,75, 27/05/2013 tarihinden sonra ise %32,64 oranında temerrüt faizi ve bu faizler için %5 BSMV uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Alınması gereken 165,65-TL harçtan peşin yatırılan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 136,45-TL harcın davalıya tamamlattırılmasına,
Davacı tarafça yapılan 620-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 74,50-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili lehine kabul edilen miktar üzerinden takdir olunan 2.180-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden davalı vekili lehine takdir olunan 2.180-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 29,20-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 15/01/2018

İş bu kararın gerekçesi 15/01/2018 tarihinde yazılmıştır.

Katip

Hakim