Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1141 E. 2019/242 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1141
KARAR NO : 2019/242

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TC : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1 TC : …
2-
3-
4-
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/08/2016
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında özetle ; Davacı vekili beyanlarında özetle ; davacı ile davalı … arasında güvene dayalı çek alış verişi olduğunu bu alış verişte bir problem yaşanmaması nedeniyle güvene dayalı olarak davalı …’nun Yalova’da bulunan taşınmazının 140.000,00 TL bedel ile satın alınması konusunda sözlü olarak anlaşma yapıldığını, buna ilişkin yazılı anlaşma bulunmadığını, anlaşma gereği taşınmazın bir bölümü için dava konusu çekleri ödeme olarak verildiğini bu şekli ile dava konusu dört adet toplamda 82.580,00 TL olduğunun ancak söz konusu taşınmazın davacıya devredilmediğini bu nedenle çeklerinde karşılıksız kaldığını belirterek davanın kabulü ile bu çekler yönünden borçlu olmadıklarının tespitini talep etmişlerdir.

Davalılara usulüne uygun olarak davetiyelerin tebliğ edildiği , herhangi bir cevap vermedikleri ve duruşmaya katılmadıkları görülmekle davayı ret ve inkar etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Eldeki dava icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.
Dava konusu çeklerin 25/08/2016 tarihli 25.000,00 TL bedelli 31/08/2016 tarihli 25.000,00 TL bedelli, 03/09/2016 tarihli 7,580,00 TL bedelli çekler olduğu anlaşılmaktadır. Davacı söz konusu çeklerin davalı … …’e Armutlu/Yalova’da bulunan taşınmazın satışı karşığılında verdiğini ancak taşınmazın devrinin gerçekleşmediğini bu sebeple çekler dolasıyla davalıya borcunun bulunmadığını ileri sürmüştür.
Dava konusu çeklerden 25/08/2016 tarihli 25.000,00 TL bedelli olan çek daha sonradan Bursa 14.İcra Müdürlüğünün 2016/9791 sayılı dosyasıyla icra takibine konu edilmiştir. İcra takibine konu edilen bu çekin davacı tarafından keşide edilerek davalı lehtar Barnes … Ltd.Şti’ne verildiği, lehtar tarafından ciro edilerek … … tarafından da …’a ciro edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının beyanlarından ve savcılık ifadesinden tüm çekleri Medifarma … Ltd. Şti, Barnes … Ltd.Şti, … ve … ( lehtarlar) adına keşide ederek verdiğini ileri sürmüştür.
Davacının şikayeti ile ilgili olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütüldüğü ve davalı … …’in sanık olduğu Bursa 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/855 esas sayılı dosyasında dolandırıcılık suçundan yargılama yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı … … çeklerin ciro yoluyla devralan hamili olduğu davacı beyanlarında ve takibe konu edilen 25/08/2016 tarihli 25.000,00 TL bedelli senetten anlaşılmaktadır. Burada kambiyo ilişkisi doğrudan davalı … … ile davacı arasında kurulmamış diğer davalılar arasında kurulmuştur. Kambiyo senedi nedeniyle borç ilişkisi ilk olarak davacı ile … … dışındaki davalılar arasında oluşmuştur. Davacı çekleri taşınmaz karşılığında doğrudan … …’e verdiğini ispatla yükümlüdür. Senet metni davacının hukuksal ilişkinin nasıl doğduğuna ilişkin iddialarını ispatlar nitelikte değildir. Diğer davalılar hakkında açılmış bir kamu davası da bulunmamaktadır. Çeklerin ihdas şekli, çeklerin lehtarları ve davalı …’nun çekleri ciro yoluyla devralan ciranta oluşu dikkate alındığında Bursa 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/855 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması dosyamıza bir katkı sağlamayacaktır.
Buna göre; kambiyo senedi borçluları tarafından açılan menfi tespit davaları, yargılama hukuku bakımından zorunlu olarak İİK 72. maddeye tâbidirler.
Dava konusu senet kambiyo senedi olduğuna göre davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerekmektedir.
Uyuşmazlık kambiyo hukuku yönünden değerlendirildiğinde; bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz (BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Dava dosyamıza ait yargılama konusu çekler bakımından da durum kambiyo senedinin ihdası ve sonrasında ki tedavülünden kaynaklanmaktadır.
Davacı burada temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağı için kambiyo yükleniminden kaynaklanan borcunu ödemekten kaçınma hakkı olduğunu (bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası) Bedelsizlik iddiası, Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi anlamında bir “doğrudan doğruya defi”, yani kişisel defidir.
Kambiyo taahhüdünde bulunulmasına neden olan ve temel ilişkideki asli para edimini teşkil eden “temel alacak”, o kambiyo taahhüdünün hukuki sebebini oluşturur. Ancak, kambiyo taahhüdünün geçerliliği sebebe bağlı olmayıp, bu senetler maddi anlamda soyut (mücerret) senetlerdir. Kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi gereğince temel alacağın mevcut olmaması, geçersiz olması kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, fakat sebepteki (temel ilişkideki) sakatlık kambiyo borçlusuna“nedensiz zenginlesme defi” öne sürme hakkını vermektedir. Bu davayı açan davacı, kambiyo senedinin hükümsüzlüğünü öne sürmemekte, tersine kambiyo taahhüdünün varlığını kabul etmektedir. Ancak, borçlu, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı halde, kambiyo senedi alacağının istenmesi nedensiz zenginlesme oluşturduğundan kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını öne sürmektedir. Bu noktada menfi tespit isteminde bulunan; temel ilişkinin varlığını, temel ilişkide ki sözleşmenin türünü, kambiyo senedinin hangi nedenle ve sözleşmesel ilişki nedeniyle verildiğini ispatladıktan sonra bu temel ilişkideki hangi nedenlerden dolayı kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Burada iki aşamalı bir ispat yükü söz konusudur ve ispat yükü de menfi tespit isteminde bulunan kişi üzerindedir. Buna ilişkin ispat yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi ve mücerretlik ilkesi gereğince temel ilişkiden bağımsız borç ilişkisi yaratacağından kambiyo senetleri/çekler nedeniyle sorumlu olunacaktır.
Bilindiği üzere HMK Madde 201’e göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Yazılı delille ispatı gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL harcın başlangıçta alınan 983,33 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 938,93 TL’sinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/03/2019

Katip …

Hakim …