Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1070 E. 2018/307 K. 12.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO : 2016/1070
KARAR NO : 2018/307
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
Dumlupınar Blv. Next Level İş Kulesi Kat:26 Söğütözü/ ANKARA
VEKİLİ : Av. … – Meriç Sokak 14/5-6 Beştepe Altındağ/ ANKARA

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – Aşkale Çimento Sanayi T.A.Ş. Hukuk Müşavirliği Aşkale ERZURUM
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/08/2016
KARAR TARİHİ : 12/03/2018
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında hammadde yükleme boşaltma ve nakliye konusunda sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme gereğince 01/01/2013 süre itibariyle 2 yıl süre hammadde temim ve nakliye işlerinin davacı şirketçe yürütüldüğünü, 31/12/2014 tarihinde sözleşmenin bir yıl süre için uzatıldığını, davacı tarafın yükümlülüklerini eksiksiz biçimde yerine getirdiğini, 16/12/2015 tarihinde altı aylık yeni bir uzatma yapıldığını, bu sözleşmede tefe+üfe/4 fiyat farkı yansıtılmasının kararlaştırıldığını, sözleşmede ödemenin nasıl ve hangi vadede yapılacağının kararlaştırıldığını, buna göre her ayın 7-14-21-28-30/31 dönemlerinde davacının düzenleyeceği bir adet fatura karşılığında gerekli muameleler tamamlandıktan sonra müteakip ay içerisinde düzenlenen fatura tutarlarının tamamının 30 gün içinde yapılması gerektiğini, belirli bu vadeye rağmen davalı şirketin ödemeleri 32 adet vadeli çekle yaptığını, çeklerin sözleşmedeki vade tarihine uyumlu olmadığını, bu suretle temerrüde düştüğünü, davacı lehine vade farkı alacağı doğduğunu, üstelik davalı tarafın ek sözleşmeyi vaktinden önce fesih ettiğini, fesihten sonra 225.713,37TL’lik vade farkı alacağı için ihtar çekildiğini, bu ihtarın sonuçsuz kaldığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 225.713,37 TL’lik vade farkı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalı taraf ise, davanın reddini savunmuş, ikna edilen sözleşmenin doğru olduğunu, davalı tarafın sözleşmeden doğan edimlerini tamamen yerine getirdiğini, faiz isteminin haksız olduğunu, borcun sona erdiğini, faizin de istenemeyeceğini, taraflar arasındaki 28/01/2016 tarihli hesap mutabakatında da faiz borcuna yer verilmediğini, ihtar çekilmeden temerrüt doğmayacağını ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmesi sürecinde ortaya çıkan vade farkı alacağının tahsili davasıdır. Taraflar arasında malzeme tahmil, tahliye ve nakliyesine ilişkin sözleşme bulunduğu, bu sözleşmeden kaynaklanan edimlerin karşılıklı biçimde yerine getirildiği, davalı tarafın hizmetlerden kaynaklanan fatura borçlarını ödediği konusunda uyuşmazlık yoktur. Temel uyuşmazlık yapılan ödemelerin vadeli çeklerle sağlanması karşısında müteahhit taraf lehine vade farkı alacağı doğup doğmayacağı noktasındadır.
Vade farkı alacağının doğması için iki temel hususun belirlenmiş olması gerekir. Bunlardan birincisi alacağın belirli bir vadede ödenmemiş olmasıdır. İkinci unsur da vade farkı konusunda taraflar arasında bir sözleşme yahut teamül bulunması gerektiğidir. Eldeki dosyada bu temel üzerinden değerlendirme yapılacaktır.
Taraflar arasındaki sözleşmede belli dönemler halinde ödeme yapılacağı kararlaştırılmış ve yapılan işlerin ödemesini hangi şartlarda muaccel olacağı tespit edilmiştir. Bu durum vadeyi belirlenebilir hale getirmeye uygundur. Ancak “gerekli muamelelerin tamamlanmasına müteakip, ay içinde düzenlenen fatura tutarlarının 30 gün sonra ödeneceği” ibaresi bir muğlaklık içermektedir. Gerekli işlemlerin hangi şartlarda tamamlanmış sayılacağı belirsizdir. Buna rağmen davalı tarafın ödeme zımnında çek vermiş olması vadenin geldiğini de gösterebilir. Başka bir deyişle borç muaccel olmuş olmalıdır ki davalı taraf ödeme için çek vermeyi kabul etmiştir. O halde çeklerin ileri tarihli olması halinde borcun fiilen ödenmesi muacceliyetten sonraya isabet edecektir. Bu durumun vade farkı alacağına sebebiyet verip vermediği tartışılmalıdır.
Taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşme yoktur. Taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinden elde edilen sonuca göre vade farkı ödenmesine ilişkin bir teamül de bulunmamaktadır. O halde davacı tarafın vade farkı talebi yerin değildir. Bunun için ihtar çekmiş olması sonucu değiştirmez.
Alacağın vade farkından değil birikmiş faiz alacağından kaynaklandığı görüşüne de itibar edilmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede faize ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi belirlenmiş bir faiz oranı da yoktur. Davacı taraf çekle ödeme alırken hiçbir itirazı kayıt ileri sürmemiş, ödemeleri kabul etmiştir. Tarafları tacir olan bir sözleşmesel ilişkide bir tarafın hakim konumunu kullandığı ve diğer tarafa bir zorunluluk dayattığı kabul edilemez. Ödemeler genel olarak çekle yapılmış olmasına rağmen davacı taraf itiraz etmediği gibi sözleşmenin uzatılması işlemlerinde de bu hususu gündeme getirmemiştir. Son ek sözleşmede fiyat farkına ilişkin hüküm bulunmasına rağmen faize ilişkin bir hüküm yoktur. Ayrıca örneği dosyaya sunulan 28/01/2016 tarihli mutabakat mektubunda davacunın koyduğu bir ihtirazi kayıt da yoktur. Sözleşme sona erdikten sonra ileri sürülen faiz yada vade farkı alacağı kabul edilebilir bulunmamıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
Alınması gereken 35,90-TL harcın peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.818,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Davalı vekili lehine takdir edilen 19.493-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 12/03/2018
İş bu kararın gerekçesi 12/03/2018 tarihinde yazılmıştır.

Katip … Hakim …