Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/968 E. 2021/950 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/968 Esas
KARAR NO : 2021/950
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- …
2-…
VEKİLLERİ : Av….
Av….
DAVACI : 3- …
VEKİLLERİ : Av….
Av….
Av….
Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2….
VEKİLİ : Av….
DAVALI : 3…
VEKİLLERİ : Av..
Av. ….
Av. …
Av….
DAVALI : 4-..
VEKİLLERİ : Av. ..
Av….
DAVA İHBAR OLUNAN : 1-..
VEKİLİ : Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : 2…
VEKİLİ : Av….
DAVA İHBAR OLUNAN : 3-…
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/07/2015
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan … …’ın maliki, … …’ın sürücüsü, diğer davalı (… Turizm A.Ş ) nin işleteni olduğu … plakalı aracın kontrolsüz şekilde müvekkili … … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucu 10.09.2012 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, araç içerisindeki diğer kişi … .. vefat ettiğini, kaza ile ilgili olarak Bursa 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/414 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, kazanın oluşumunda … plakası araç sürücüsü … …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğunu, yaşanan kaza sonucu müvekkili … … …’ın ağır şekilde yaralanıp yoğun bakımda tedavi gördüğünü, bu esnada anılan kişinin sahibi ve şirket müdürü olduğu…..Ltd.Şti unvanlı işyerinde çalışamadığını, müşterilerle ilgilenemediğini, siparişlerin hazırlanamadığını, ödemelerin gerçekleştirilemediğini ve sonuçta Mart 2013 tarihinde işyerini fiilen kapatmak zorunda kaldığını, müvekkillerinin geçimlerini bu işyeri ile sağladığını belirterek müvekkilerinin çektiği ve çekmeye devam ettiğini, davalı … Sigorta A.Ş nin dava tarihi itibariyle herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek müvekkili … … … için 70.000,00.-TL , annesi Nermin … için 15.000,00.-TL ve babası Şenol … için 15.000,00.-TL olmak üzere toplam 100.000,00.-TL manevi tazminata karar verilmesini ve kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaydına müvekkillerinin telafisi mümkün olmayan zararlara maruz kalmamaları için yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Turizm A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; Davalı … Turizm A.Ş davanın reddi gerektiğini savunmakta, istenen tazminatın dayanağını gösterir hiçbir belge sunulmadığını, davanın kendi adreslerinin bulunduğu İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, kazanın meydana geldiği tarihte kazaya karışan … plakalı aracın … …’a ait olduğunu, taşıtın adı geçen kişi tarafından … Turizm A.Ş unvanı altında fakat kendi nam ve hesabına çalıştırıldığını, taraflar arasındaki taşıt sözleşmesine göre tazminat sorumluluğunun taşıt sahibine ait olduğunu, kaza tarihinden üç yıl sonra açılan dava hakkının zaman aşımına uğradığını, kazada kusurlarının bulunmadığını, kusurun bilirkişi tarafından belirlenmesini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının başka yerlerden ödeme alıp almadığının araştırılmasını, maddi ve manevi tazminat talepleri ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, ceza dosyasının sonucunu beklenmesini talep etmektedir.
Davalılar … … ve … … vekili cevap dilekçesinde; Davalılar … … ve … … davanın reddini istemekte, zarar görenin yakınlarının manevi tazminat istemesi için uygun şartların oluşmadığını, kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunmadığını, saatte 10 km hız farkıyla meydana gelen çarpmada bir aracın taklalar atarak devrilmesinin makul olmadığını, kazada kendilerine ait otobüsün sadece far camının kırıldığını, diğer aracın yoldan çıkıp taklalar attığını, kazanın davalı aracının aşırı yüklü olmasından9 kaynaklandığını, kaza yerinini tereddütler doğurduğunu, keza kaza yerinde gerekli yol önlemi ve bariyer bulunmaması nedeniyle Karayollarının da kusurlu olduğunu ileri sürmekte, manevi tazminat yönünden davanın … Sigorta A.Ş ye , ferdi koltuk sigortası yönünden … Sigorta A.Ş ye ihbarını talep etmektedir.
Davalı … Sigorta A.Ş.(… Sigorta) vekili cevap dilekçesinde; … Sigorta A.Ş. davanın reddini talep ederek sigortacının sorumluluğunun teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, kusuru kabul etmediklerini, kısmi dava açılamayacağını, maddi zarar nevinin açıklanmasını, zararla olay arasında illiyet bağının ispatı gerektiğini, tedavi giderlerinin istenemeyeceğini, sürekli sakatlık halinin Adli Tıp Kurulu 3.İhtisas Kurulu raporuyla ispatını istediklerini ileri sürmektedir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Somut olayda; davacı, trafik kazası nedeniyle maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmektedir. Bu durumda uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi açısından sigorta poliçesindeki miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına ilişkin olup, zorunlu sigortanın 6102 sayılı TTK’da düzenlenmesine ve aynı Kanunun 4.maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine göre, ticari dava niteliğindeki iş bu davada mahkememizin görevli olduğu Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/06/2015 tarihli 2015/2827 esas 2015/6517 karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınmıştır.
Davalı … Turizm A.Ş yetkiye ilişkin ilk itiraz ileri sürmüştür, ancak olayın haksız file dayandığı, haksız fililin de Bursa ili yargı çevresi içinde meydana geldiği, keza zarar görenin ikametgahınında yargı çevremiz içinde bulunduğu nazara alınarak yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
İstanbul ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 06/03/2017- 4327 karar numaralı raporuna göre; davacının %43 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin ( iş göremezlik süresinin) olay tarihinden itibaren 9 ay olarak kabulünün uygun olduğu, ancak kişide mevcut femur kırığının kaynamamış ve pseudoartroz meydana gelmiş olduğu ve kişinin maluliyetinin buna göre belirlendiği, pseudoartroz arızasının cerrahi ile düzeltilebilir bir komplikasyon olduğu, düzeltilmesi durumunda maluliyet oranının değişebileceği mütalaa edilmiştir. Bunun üzerine davacının iyileşme olasılığına dair davalı itirazları gündeme gelmiş, mahkememizce iş bu kez bu konuda yapılacak cerrahi müdahalenin başarı oranı hususunda görüş sorulmuş; ATK 3. İhtisas Kurulunun 19/09/2018 – 16604 karar numaralı raporuna göre; … …’ın 10.09.2012 tarihinde maruz kaldığı kazaya bağlı femur pseudoartrozu ve sağ el bileğinde hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle %43.0 maluliyet belirlenmiş olduğu, pseudoartroz ile ilgili yapılacak cerrahi müdahalenin başarı oranı sorulduğundan rakamsal bir oran verilememekle birlikte bir veya bir kaç girişim ile kırığın kaynama ihtimalinin yüksek olduğu, ancak bu durumda da maluliyetinin nasıl etkileneceğinin tıbben öngörülemeyeceği mütalaa edilmiştir. Davacının tekrar ameliyat olmak istememesi karşısında cerrahi müdahalenin yapılması konusunda davacının zorlanması düşünülemez. Yapılan tetkiklerde davacının mevcut durum itibariyle maluliyeti %43’tür. Kaldı ki bu konuda gerçekleştirilecek ameliyatın başarı oranı konusunda da net bir belirleme bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı aleyhinde takdiri bir indirim yapılması da mümkün değildir.
Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nın 2012/414 esas 2013/239 karar sayılı 05/07/2013 tarihli kararında, davalı … …’ın asli ve tam kusurlu olduğu sonucuna ulaşılarak hüküm altına alınmıştır.
Diğer yandan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2020/2598 K: 2021/34 Karar sayılı 14.01.2021 tarihli kararıyla hesaplamalara esas olan 1931 tarihli PMF yaşam tablosu yerine, TRH-2010 yaşam tablosunun kullanılması ilke kararına ulaşmıştır.
Aktüer bilirkişi 11/06/2021 tarihli raporunda; davacının zararının 234.393,52 TL lik kısmının giderildiğini, bakiye zararının 595.107,06 TL – 234.393,52 TL= 360.713,54 TL olacağının hesaplandığını, davacının talep edebileceği toplam dolaylı tedavi masraflarının 3.965,00 TL tutarındaki bedeli davalılardan talep edebileceğini, davacının direkt tedavi harcamalarından SGK’nın sorumlu olacağını rapor etmiştir.
Davacılar vekili müvekkili … … …’nın kazadan önce, ..Limited Şirketi’nin 10 yıl süre ile müdürü olarak tayin edildiğini ve bu görevle çalıştığını, limited şirket müdürünün asgari ücretle istihdam edilmesinin günümüz şartlarında mümkün olmadığını ifade ederek bu konuda muhtelif meslek odalarına ve özellikle Bursa Ticaret Ve Sanayi Odasına yazılacak müzekkerelerle emsal ücret araştırması yapılmasını talep etmiştir. Limited şirketler özü itibariyle sermaye şirketleridir. Ortakların fiziksel çalışmasını gerektirmez. Şirket ortaklığı sermayesinin bir parçasıdır. Şirketin kar payı dağıtımı sermayenin bir geliridir. Fiziksel çalışmanın bir karşılığı değildir. Davacı yaralansa da şirket kar payından alır. Yaralanma bu anlamda geliri elde etmeye engel değildir. Ama genel müdürlük bir ücret karşılığında yapılır. Karar defterlerinde bu yönde alınmış bir karar yoksa tazminat hesabı asgari ücret üzerinden yapılır. Karar defterinde bu yönde alınmış bir karar yoksa davacı genel müdürlüğü bila ücret karşılığı yapıyor demektir. Zira yaralanma nedeniyle davacı çalışamayacaksa ancak bu genel müdürlüğü nedeniyle alacağı ücretten mahrum kalır. Mahkememizce şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde de … … …’a ait gelir unsuruna rastlanılmamış, adı geçen davacının müdürlük görevi sebebiyle alacağı ücrete ilişkin karar defterlerinde bir karar alınmadığı anlaşılmıştır. Limited şirketlerin hacimleri farklılık arz eder. Dolayısıyla bu hususta (limited şirket müdürlüğünde alınan ücret konusunda) emsal araştırması da olmaz.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 10/09/2012 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 28/07/2015, davanın ıslahı ise 20/09/2021’dir. Davaya konu trafik kazası taksirle ölüme sebebiyet ve bir kişinin yaralanmasına sebebiyet suçu (TCK 85/2 md.) olmakla bu eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi uyarınca 15 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte ve hatta davanın ıslahı tarihinde uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları yerinde değildir.
Davacılar vekili 14/06/2017 tarihli celsede; yapılan ödeme ve trafik poliçesi limiti itibari ile sorumluluğu kalmamış olan … Sigorta A.Ş. hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, … Sigorta A.Ş. (… Sigorta AŞ) yönünden herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, bakiye maddi tazminat alacakları ile manevi tazminat talepleri bakımından ise diğer davalılar yönünden davaya devam ettiklerini beyan etmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 142.maddesine göre; alacaklı müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir. Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder. ( Y17 HD 2012/12061 esas- 2013/9221 karar 17/06/2013 tarih).
Davalılardan … Turizim vekili husumet itirazında bulunmuş; taşıt sözleşmesinin 7. Maddesindeki gerekli önlemleri taşıt sahibinin alacağına dair hükmü gerekçe göstererek müvekkili şirket ünvanı altında fakat kendi nam ve hesaplarına davalıların çalıştıklarını ifade etmiştir. 2918 sayılı KTK ‘nun 85/1 maddesi gereğince; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa , motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Yine aynı yasanın 85.md/ son fıkrası hükmü uyarınca işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Davalılar ile aralarında imzalanan taşıt sözleşmesi gereğince ileri sürülen itirazlar sözleşmenin taraflarının kendi aralarındaki iç ilişkidir. Bu sözleşme hükmü uyarınca taraflar birbirlerine rücu hakkını kullanabilir. Ancak bu durum zarar görene karşı ileri sürülemez ve ona karşı meydana gelen tüm zararlardan müteselsilen sorumludurlar. Tüm bu gerekçelerle husumet itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının kazada yaralandığı ve bunun da manevi acı ve zararlara sebep olacağı tartışmasızdır. Davacının manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir. Ancak yaralanmanın boyutu dikkate alınarak talep edilen manevi tazminat talebi kısmi olarak kabul edilmiştir.
BK 47.maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak bir kişinin cismani zarara uğraması sonucu onun (ana, baba, karı, koca, çocuk gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa ( örneğin, kazaya uğrayan yakın kişi büyük ölçüde iş göremez duruma gelmişse) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. HGK’nun 26/04/1995 gün ve E.1995/11-122 K. 1995/430 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut olayda dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalar ile özellikle davacının yaralanma derecesi ele alınıp değerlendirildiğinde davacının anne-babasının manevi tazminat istemlerinin BK 49.maddesindeki koşullara uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihini belirtmeksizin yasal faiz talebinde bulunmuş ise de, ıslahıyla birlikte kaza tarihinden itibaren yasal faiz talebi olduğunu dile getirdiğinden sorumlular yönünden bu tarih faiz başlangıç tarihi olarak esas alınmıştır. Zira dava haksız fiilden kaynaklanmaktadır ve haksız fiilin gerçekleştiği tarih aleyhinde hüküm kurulan davalılar yönünden temerrüt tarihidir.
Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 360.713,54 TL iş göremezlik tazminatı ile 3.965,00TL dolaylı tedavi masraflarının davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … … …’a ÖDENMESİNE,
Davacının manevi tazminata ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile, davacılardan … … … yönünden 40.000,00TL, davacı Şenol … yönünden 5.000,00TL, davacı Nermin … yönünden 5.000,00TL manevi tazminatın davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak adı geçen davacılara ayrı ayrı ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Yapılan ödeme ile sigorta limiti tüketildiğinden ve davacılar vekilinin 14/06/2017 tarihli celsedeki beyanları nazara alınarak davalı sigorta şirketi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 28.326,69-TL harçtan başlangıçta alınan 343,30-TL peşin harcın ve 1.250,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 26.733,39‬-TL harcın davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 343,30-TL peşin harç, 24,30-TL başvurma harcı ve 1.250,00-TL tamamlama harcı ile ATK masrafları da dahil edilerek hesaplanan 2.967,15 TL yargılama gideri olan toplam 4.584,75‬-TL’nin davanın kabul ret oranına göre 4.090,97-TL’sinin davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4- Kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 33.977,49-TL vekalet ücretinin davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … … …’a ödenmesine,
5- Davacı … … … için kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 md göre belirlenen 6.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
Davacı Nermin … için kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 md göre belirlenen 4.080,00-TL (daha azına hükmedilemeyeceğinden) vekalet ücretinin davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
Davacı Şenol … için kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 md göre belirlenen 4.080,00-TL (daha azına hükmedilemeyeceğinden) vekalet ücretinin davalılar … …, … … ve … Turizm Seyehat Organizasyon ve Ticaret A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
6-Reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden davalılar … …, … … ve … Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 md göre belirlenen 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacılardan birlikte tahsili ile adı geçen davalılara ödenmesine, ( davacılar Nermin … ile Şenol … bu tutarın 730,00 TL si ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla)
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacılar vekili ile davalı … Turizm vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı