Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1161 E. 2023/833 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/1161
KARAR NO : 2023/833

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2015
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile motor supapı üretimini müvekkilinin kendi tesisinde gerçekleştirdiğini, ancak supaplar için zorunlu olan nitrurasyon ( yüzey işlem prosesi ) işlerini 2006 yılından beri fason olarak davalıya yaptırdığını, davalının yaklaşık 300.000 adet ürünün bir kısmını olması gereken nitelikte ve standartlarda yapmadığını, dolayısıyla ayıplı işlerden dolayı sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi zararının karşılığı olarak 10.000 TL’nin , manevi zararlarının karşılığı olarak ise 5.000 TL’nin davalı şirketten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davalı şirketin İstanbul Ticaret sicilinde kayıtlı olan İstanbul Şubesinin dava tarihinden evvel kapatıldığını, müvekkilinin sicil adresinin İzmir’e nakledildiğini, davanın Eser Sözleşmesinden kaynaklandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin müvekkilinin Bursa Şubesi adresinde yürütüldüğünü, keza davacının ihtarnamelerini müvekkilinin ” Nosap Nilüfer Bulvarı N:18 Bursa ” adresine gönderdiğini, Bursa Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuş, ayrıca davanın zaman aşımına da uğradığını da belirterek bu yönü itibariyle de davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, yetkisizlik kararı, 28.02.2014 tarihli ve 06.03.2014 tarihli şikayet e-mailleri, ASSITEC firması tarafından yapılan test işlemine ilişkin fatuta fotokopisi, 21.01.2013 tarihli toplantı tutanağı, Beyoğlu 5. Naterliğinin 18/07/2014 tarih 09729 yevmiye numaralı ihtarnamesi, Büyükçekmece 6, Noterliğinin 25/07/2014 tarih ve 35958 yevmiye numaralı ihtarnamesi, Beyoğlu 5. Noterliğinin 05/08/2014 tarih ve 10026 yevmiye numaralı ihtarnamesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitelerinden alınan teknik Börüş raporları, taraflar arasındaki sürece ilişkin tüm e-mail yazışmaları, ürünler ve yapıları işlemlere ilişkin fatura ve sevk irsaliyeleri, Yargıtay kararları, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava Eser Sözleşmesinden kaynaklanan davalı tarafından yapılan nitrürasyon işleminin ayıplı olduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dosya Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen yetkisizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmiştir.
Taraflar adına usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya talimat yolu ile Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, ayıplı ürünler üzerinde keşif yapılmak üzere tarafların tanıklarının keşif mahallinde dinlenilmesine, Bilirkişi heyetinin Üniversitenin Borçlar Hukuku Anabilim Dalında Öğretim Görevlisi bilirkişi, Metalurji ve Malzeme Mühendisi( Motor Subaplarında yüzey pürüzlülüğü konusunda uzman ) oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu ürünlerde yüzeyde oluşan pitting, dökülme ve dalgalanma gibi kusurlar oluşan yüzey pürüzlüğü değerine bakılmaksızın kabul edilemez hatalar olduğunu, özellikle sap malzemesi üzerinde meydana gelen hasarlarla ilgili olmak üzere sap malzemelerinin analiz değerinin teknik spesifikasyonlarda belirtilen X45CrSi9-3 çeliğine uyduğu ham madde yönünden bir gizli ayıbın bulunmadığı tespit edildiği, sorun yaşanan supaplarda davalının uyguladığı işlem için gerekli teknik kriterleri sağlayamadığı ve/veya bunların kontrol dışına çıktığı sonucuna ulaşıldığını, sorunun ortaya çıkmasında asli kusurun Davalı firmada olduğu kanaatine ulaşıldığını, rapor içerisinde gösterilen uzmanlara tevdii ile zarar tespiti cihetine gidilmesi uygun olacağı mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce dosya Uludağ Üniversitesi Metalurji Bölümünde Görevli Öğretim Görevlisi, Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Eser Sözleşmesi Hukuku alınında uzman Hukukçu bilirkişi ve Makine Mühendisi bilirkişi heyetine tevdii ile rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Yapılan değerlendirmeler sonucunda, teknik bilirkişinin de katılımı ile yeniden bir keşif yapılmasının uygun olacağı önerildiğini, dava konusu supap mamullerden var ise karantina olarak tutulan örneklerden örnekleme metoduyla, toplam 10 farklı tür numune teknik bilirkişi tarafından seçilerek, mahkemenin de uygun göreceği bir akredite laboratuvarda teknik bilirkişinin de eşlik edeceği şekilde, optik emisyon veya muadili spektral analiz gerçekleştirilmesi ve diğer mikroskobik, yüzey pürüzlülüğü ve sertlik ölçümleri için, incelenmek üzere teslim alınması tavsiye edildiğini, teknik değerlendirme gerçekleşmediğinden hukuki değerlendirme daha sonra yapılacağını mütalaa edilmiştir.
Dosya mahkememizce talimat yolu ile Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, mahallinde keşif yapılmak suretiyle davacının halen uhdesinde bulunan ve karantinaya alınmış alınabiliyorsa en az 10 numune de alınmak suretiyle dosyanın ve numunelerin bir Makine Mühendisi iki akademik kariyeri olan ( numunelerde teknik olarak analiz yapılabilecek akredite laboratuvarı bulanan bir üniversitenin İstanbul Teknik Üniversitesi yahut Yıldız Teknik Üniversitesi ) ve daha önce rapor tanzim etmemiş olan Metalurji ve Malzeme Mühendisi bilirkişiler eşliğinde rapor tanzim edilmesinin istenilmasıne, bilirkişiler marifetiyle karantinaya alınmış olan ve ayıplı olduğu ileri sürülen numunelerde laboratuvar ortamında inceleme yapılarak ve laboratuvar inceleme sonuç ve raporları da rapora eklenmek suretiyle dava konusu motor süboblarında iddia edilen hususlarda ve şekliyle bir ayıp bulunup bulunmadığı bu ayıbın gizli ayıp yada açık ayıp niteliğinde olup olmadığı hususunda rapor tanzim edilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Kimyasal analizlerde supap sap kısmı malzemesi standart bileşenleri içerdiği, Fe, Cr, Si , Cana elementleri olduğu ve P ve S değerlerinin standartta belirlenen değerler içinde kaldığı için hasara sebep olamayacağı, Supap yüzeylerinin saf suyla yıkanması sonucu nitrür ve oksit prosesinde yüzey kusurlarının oluşmasında belirgin bir azalma olduğu için banyonun hasara sebep olmadığı, Supap yüzeylerindeki kir, pas, toz, v.b. kirleticiler sebebiyle ve özellikle Na ve K gibi oksijene afinitesi yüksek olan elementlerin etkisiyle oksit tabakalarında farklı kalınlıklar oluştuğu, Oksit tabakası film kalınlığının 10 p dan büyük olması halinde, uzama katsayıları arasındaki farklılık sebebiyle çelik yüzeyinden dökülmeler meydana gelebileceği, Oksit tabakası kalınlığının değişimi ve süreksizliklerin artmasına yüzey kirliği oluşturan dış etkenlerin sebep olduğu, Nitrasyonda altı yı! sürekli çalışma süresi içinde kusur oluşmaması, daha sonra oluşan bu kusurun önlenmesine yönelik HEF grup ile 39114 numaralı supapta çalışma yapılması sonucu pürüz, çukur, pitting ve oksit dökülmesi olmaması hata oluşumuna dış kaynaklı etkinin sebep olduğu, Sistematik hataların ancak malzeme, proses, kontrol ve işçiliklerden kaynaklanabileceği, pürüz, çukur, pitting ve oksit dökülmesi v.b. hataların ancak kontrol dışı dış kaynaklı müdahaleler sonucu oluşabileceği, Supap yüzeylerindeki pürüz, pitting, tabakalaşma ve dökülmelere nitrasyon prosesi öncesi yapılan dış müdahalelerin sebep olabileceği ve bunların açık ayıp olarak kabul edilebileceği mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafın itirazları doğrultusunda dosya Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yolu ile gönderilerek, bilirkişilerin hazırlamış olduğu 30/07/2018 tarihli rapor ile davalı vekilinin 01/10/2018 tarihli itiraz dilekçesi eklenmek suretiyle rapor tanzim eden bilirkişilerden davalı tarafın itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu ve aydınlığa kavuşturacak ve açıklayacak şekilde ek rapor tanzim edilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu ek raporda özetle: Supap yüzeyinde çok ince ve sürekli bir film oluşturduğu için bor yağ çevreyle teması kesen hava bileşiminde bulunan oksijenin geçişini yavaşlattığı ve korozyon oluşmasını engellediği için, yüzey kirliliğine, pasa ve korozyona neden olmaz. Bor supap yüzeyinde kirlilik yüzeyi korur ve sürtünme sonucu oluşan ısıyı absarbe edeceğini, uygun şartlarda korunmayan supap tespiti yapılmış olması, nitrasyon işlemi sonucu yüzeylerde kusurların olmasına sebebiyet verebileceğini, indüksiyon işleminde, çelik yüzeyinin belirli bir kalınlığı östenit sıcaklığına kadar ısıtıldığı ve ani soğutma yapıldığı için paslanma olmayacağını, paslanmazlığı Cr’un mevcudiyeti ile açıklamak mümkün Olacağını, bileşiminde % 5 den fazla Cr içeren çelikler paslanmazlık özelliği gösterdiği için arcon işlemi uygulansa da normal ortam koşullarında pas oluşmayacağını, arkon işlemi öncesinde uygulanamayacağı ortamlarda bulunursa oksitlenme dökülmeler ısı etkisiyle farklı genleşme sebebiyle meydana gelebileceğini, malzeme yüzeyindeki kalıntı, oksitli, sülfürlü, metalik olmayan bileşikler ile kir, yağı vb kirleticiler, elektrot potansiyelleri farkı sebebiyle, elektrokimyasal olarak elektron kaybettiklerini, bunun sonucu da oksitlendikleri için yüzeyde mikro kütle kaybına sebep olduğu gibi oyuklanma v.b. problemlerin de kaynağı olabileceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya talimat yolu ile Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek; 1 Mali Müşavir 1 Makine Mühendisi ve 1 malzeme ve Metalürji Mühendisiye dosyanın tevdii ile; davacının ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu Tevfikbey Mah. Halkalı Cad. No 158 34295 Küçükçekmece / İSTANBUL adresinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek davacının dava konusu ettiği zarara ilişkin alacak miktarlarının hesaplanması konusunda rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Gerek her üç üniversitenin raporları ve gerekse bilirkişi taporları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu supablarda meydana gelen hatanın malzemeden kaynaklı olmadığı, problemin ön yıkama, nitrasyon veya oksidasyon prosesleri sırasında dış unsurlardan kaynaklanmış olabileceği şeklindeki tespit yönünde bir kanaat oluştuğu, bu kanaati güçlendiren bir hususda, davalı firma tarafından yapılan tuzlu sis püskürtme yöntemiyle yapılan deney sonrası elde edilen bilgiler olduğu, Deney sırasında suni paslandırılmış supablara uygulanan Arcor işlemi neticesinde benzer kusurların ortaya çıkmış olması, somut olaydaki etmenin malzeme yapısındaki hata olmayıp, dış unsurlardan kaynaklanmış olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu, davacı şirketin davalı şirketten hatalı ürünler nedeniyle 207.301,48 TL talep edebileceği, davacı şirketin manevi tazminat talebinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosya talimat yolu ile Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, dosyanın rapor tanzim eden bilirkişilere tevdii ile itirazları karşılamak üzere ek rapor tanzim edilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Gerek her üç üniversitenin raporları ve gerekse bilirkişi taporları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu supablarda meydana gelen hatanın malzemeden kaynaklı olmadığı, problemin ön yıkama, nitrasyon veya oksidasyon prosesleri sırasında dış unsurlardan kaynaklanmış olabileceği şeklindeki tespit yönünde bir kanaat oluştuğu, bu kanaati güçlendiren bir hususda, davalı firma tarafından yapılan tuzlu sis püskürtme yöntemiyle yapılan deney sonrası elde edilen bilgiler olduğu, Deney sırasında suni paslandırılmış supablara uygulanan Arcor işlemi neticesinde benzer kusurların ortaya çıkmış olması, somut olaydaki etmenin malzeme yapısındaki hata olmayıp, dış unsurlardan kaynaklanmış olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu, davacı şirketin davalı şirketten hatalı ürünler nedeniyle 207.301,48 TL talep edebileceği, davacı şirketin manevi tazminat talebinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu , kök raporda değiştirilecek bir husus olmadığı mütalaa edilmiştir.
Dosyanın talimat yolu ile yeniden ek rapor düzenlenmek üzere Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor tanzim edilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu ek bilirkişi raporunda özetle: Tarafların kök ve ek raporlara yaptıkları itirazlar ve yaptıkları beyanlar yeniden incelenmesi sonucunda; İddia edilen sözleşmenin bir eser sözleşmesi olmadığı, 17.369 Adet supap pas sebebiyle hatalı olmuş ve ıskartaya ayrıldığı, davacı tarafın davalıdan dava tarihi itibarıyla toplam 207.301,48 TL veya 62.702,79 EURO ve 1.065,73 TL alacaklı olabileceği mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile; HMK madde 180 gereğince yaptığımız Tam Islah doğrultusunda, fazlaya ilişkin ve sair taleplerine (munzam zarar vb dahil) ilişkin haklarımız ile ek dava ve bakiye talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile, davalı Bodycoat Istaş Isıl İşlem San. Ve Tic.A.Ş. tarafından verilen ayıplı/kusurlu hizmet nedeniyle müvekkilim şirketin uğradığı maddi zararların, şimdilik, 16.279,00-EURO’luk (Onaltıbinikiyüzyetmişdokuz Avro) kısmının, (davalı firmanın dava öncesinde temerrüde düştüğü hususu da dikkate alınarak) davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Kamu bankalarının Euro cinsi dövizler için bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre işleyecek faizi ile birlikte ve yine müvekkilimin uğradığı manevi zararların karşılığı olarak 5.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı firmaya tahmiline karar verilmesini, yukarıda 1 nolu talebin kabulünün mümkün olmaması halinde, yine fazlaya ilişkin ve sair taleplerimize ilişkin (munzam zarar vb.dahil) haklarımız ile ek dava ve bakiye talep haklarımız ve de Borçlar Kanunu’nun 99/3 maddesindeki seçimlik hakkımızın davalı firmaya keşide edilen 18.07.2014 tarihli ihtarname ile döviz cinsinden aynen veya fiili ödeme tarihindeki TCMB Döviz kuru karşılığı Türk Lirası ödenmesi olarak kullanıldığına ilişkin müktesep hakkımız saklı kalmak kaydı ile; dava dilekçesindeki 10.000,00-TL ile birlikte ıslah ettiğimiz şimdilik 16.279,00-EURO karşılığı (harca esas değer olmak üzere söz konusu tutarın bugünkü TCMB Döviz Alış Kuru karşılığıdır) 197.301,48- TL nin toplamı olan 207.301,48-TL maddi tazminatın, (davalı firmanın dava öncesinde temerrüde düştüğü hususu da dikkate alınarak) davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek Ticari Reeskont faizi ile birlikte ve yine dava dilekçemizde yer alan 5.000,00-TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan deliller bir arada değerlendirildiğinde;
Her ne kadar 29/07/2021 tarihinde düzenlenen ek bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olmadığı belirtilmiş ise de, bunun takdirinin bilirkişilerde değil, hakimde olduğu sabittir.
Davacının motor supapı üretimini kendi tesisinde gerçekleştirdiği, ancak supaplar için zorunlu olan nitrurasyon (yüzey işlem prosesi) işlerini 2006 yılından beri fason olarak davalıya yaptırdığı, bu sebeple taraflar arasında nitrurasyon (yüzey işlem prosesi) işlerini yapılmasına dair kurulan sözleşmenin eser sözleşmesi olup davacı tarafından ayıptan kaynaklanan zararın talep edildiği anlaşılmakla öncelikle eser sözleşmesine dair yasal hükümlerin irdelenmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmelerinde yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle,davalı iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftir. Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfıyla gerçekleştirdiği bir sonuçtur. Eser sözleşmelerinde; yüklenici sadakat ve özen borcu gereği eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek zorundadır. Yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü bu zorunluluktan kaynaklanır. Başka bir deyişle akdin gereği gibi ve zamanında ifasını tehlikeye sokan her hali yüklenici, iş sahibine derhal haber vermeye mecburdur (TBK 472). Yüklenici genel özen ve sadakat yükümünün gereği olarak kendisine teslim edilen malzemeyi muayene etmeli, eserin meydana gelmesine elverişli bulunmadığını öğrenir öğrenmez iş sahibine bildirmeli ve onun talimatına uygun şekilde hareket etmelidir. Sözleşmeyi imzalayan davalı yüklenici işinin ehli olup, kendisinden basiretli bir tacir gibi davranması beklenir.
Gerekli ihbarı yapmayan veya ihbarı yaptığı halde iş sahibinin talimatını beklemeyen ve işe devam ederek ayıplı eser meydana getiren yüklenici iş sahibinin zararını TBK 112. madde uyarınca tazminle sorumludur. Anılan hükümler gereği yüklenicinin, iş sahiplerinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden eseri meydana getirmesi kuralı, yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Kural olarak, yüklenicinin basiretli bir tacir gibi eseri fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirmeyi üstlendiği kabul edilir. Çünkü yüklenici işinin ehli, iş sahibine göre konusunda uzmandır. Özen borcu, sözleşmenin her safhasında olan ve teslime kadar devam eden bir borçtur ( Y.15.HD. 2.7.2013 T, 2012/6860 – 2013/4281 sy.k). İmal sırasında yüklenicinin özen borcunun yerine getirilmemesi halin de iş sahibinin başvuracağı yollar TBK’nun 473. maddesinde gösterilmiş olup, eserin meydana getirilmesi sırasında eserin yüklenicinin kusuru yönünden ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirildiğinin açıkça görülmesi gerekir. Belirtilmelidir ki, eser sözleşmesi karşılıklı edimleri içeren bir iş görme sözleşmesidir. Buradaki yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmek, iş sahibinin karşı edimi ise, kendisine teslim edilen eser sebebiyle bedel (ücret) ödemektir. Eser yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfı ile gerçekleştirdiği sonuçtur. Kuşkusuz iş sahibi ısmarladığı eserde belli niteliklerin bulunmasını arzu eder. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bundan dolayı, teslim edilen eserin fen ve sanat kurallarına uygun iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması gerekir. Aksi halde, eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıkar.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin ondan beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı niteliklerin bulunmaması veya olmaması gereken bozuklukların bulunması olarak ifade edilmektedir. Eserin ayıplı yapılmış olması sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Ayıp açık ve gizli olabileceği maddi ve hukuki ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, eserin tesliminden sonra makul süre içerisinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilebilecek ayıplardır. Gizli ayıplar ise basit bir kontrol ve muayene ile ortaya çıkmayıp kullanılmaya başlamasından sonra ortaya çıkan ayıplardır. Maddi ayıplar, açık veya gizli olsun; ortaya çıkan, gözle görülen ve duyu organları ile hissedilen ayıplardır. Bunun dışında gözle görülmeyen ancak yapılmamış olması nedeni ile karşı tarafça fark edilen ayıplarda bulunmaktadır. Maddi ve hukuki ayıplar da açık ve gizli ayıplar gibi yükleniciye ihbarı gereken ayıplardır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Eserin ayıplı olması halinde; iş sahibi, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunması şartıyla, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada bu hususu def’i olarak da ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde; yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, yine aynı maddenin devamında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim veya eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hüküm altına alınmıştır. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır. Eser ayıplı olmakla birlikte, dürüstlük kuralı gereğince, iş sahibinin kabul etmesini engelleyecek nitelikte değil ise, iş sahibi eseri kabul etmek zorundadır ve bu durumda sözleşmeden dönme hakkının kullanılması iş sahibinin sözleşmeden dönme anlamına gelen bedel iadesi isteminin kabulü iyiniyet kurallarına aykırıdır. Ancak, yüklenici de bu ayıpları gidermek yükümlülüğü altındadır. Sonuç olarak, eserin, iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması ya da dürüstlük kuralına göre kendisinden kabulün beklenememesi durumunda iş sahibi sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde eser sahibine tanınan haklardan hangisini kullanabileceği, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla eser üzerinde yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek suretiyle takdir olunur (Y.15. HD’nin 16.4.2019 T, 2018/4472-2019/1813 sy k; Y.15. HD. Nin 25.5.2017 T, 2016/2206-2017/2255 sy.k; 1/11/2017 T, 2016/5082-2017/3762 sy.k.).
O halde toplanan deliller ve yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, taraflar arasında nitrurasyon ( yüzey işlem prosesi ) işlerininin davalı tarafından yapılmasına dair eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. Davalı yüklenici, davacı ise iş sahibidir. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığına dair ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalının yapmış olduğu işin ayıplı yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise ayıptan kaynaklı davacının zararının miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların sundukları deliller, mahkememizce yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora itirazlar üzerine delil tespiti ve itirazları değerlendiren bilirkişi heyetinin 29/07/2021 tarihli ek raporunun gerekçeli denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan bu rapora itibar edilerek davalının yapmış olduğu nitrurasyon ( yüzey işlem prosesi ) işlerinin ayıplı olduğu, 17.369 Adet supapın pas sebebiyle hatalı olduğu ve ıskartaya ayrıldığı, davalının ayıplı iş yapması sebebiyle davacı tarafın davalıdan dava tarihi itibarıyla toplam 207.301,48 TL veya 62.702,79 EURO ve 1.065,73 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacının dava açılırken maddi tazminat talebi 10.000 TL’dir. Davacı tarafından 18/11/2021 tarihinde ıslah dilekçesi ile talebini 16.279,00-EURO’ya artırarak kısmen davayı ıslah ettiği, davalının ise usulune uygun olarak zaman aşımı def’inde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda eldeki davanın kısmi dava ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanan yüklenicinin ayıba karşı tekeffül olup TBK 478. Maddesi uyarınca taşınmaz dışındaki eserlerde ayıplı eserler yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulandığından dava tarihi olan 11/11/2014 tarihinden ıslah tarihi olan 18/11/2021 tarihine kadar bu sürenin dolduğu sabit olduğundan ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat talebine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Hukuk Genel Kurulu’nun 09.04.1982 gün ve E:1981/4-56, K:1982/348 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kaynağını Anayasa’dan alan; yani Anayasa’nın teminatı altında bulunan mutlak bir haktır. 6098 sayılı TBK’nun 58. maddesinde de, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır.
Kişilik hakları, hukuki bir işlemle ya da haksız bir fiil ile saldırıya uğrayabileceği gibi, sözleşmenin ihlali (borca aykırılık) dolayısıyla da ihlal edilebilir. Manevi tazminat isteminde bulunmak için, bir manevi zararın doğması şarttır. Bunun için, kişilik haklarına saldırı sonucunda kişinin ruhsal çöküntüye uğraması, elem ve üzüntü duyması gibi durumlarla karşılaşması gerekir. Ayrıca, uğranılan manevi zararın usulünce ispatlanması da gerekir. Başka bir şekilde ifade edilirse, yalnızca sözleşmenin ihlali, manevi tazminat için yeterli olmayıp, kişilik haklarının hukuka aykırı bir biçimde saldırıya uğraması sonucu manevi bir zarar doğmalı ve bu durum da usulünce ispatlanmalıdır.
Eldeki davada ise, davalının sözleşme gereği yükümlendiği edimlerin ayıplı ifası söz konusu olup, davacı şirketin bu nedenle kişilik haklarının hukuka aykırı bir biçimde saldırıya uğradığı ve sonucunda manevi bir zarar doğduğu hususu ispatlanamadığı gibi kişilik haklarına herhangi bir saldırı da söz konusu olmadığından davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda anlatılan gerekçelerle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL maddi tazminatın 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin ise reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacının davasının KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ ile;
Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 10.000,00 TL maddi tazminatın 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 256,20 TL ve ıslah harcı 3.370,00 TL olmak üzere toplam 3.626,20 TL’den mahsubu ile bakiye 2.943,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 9.200,00 TL, posta, tebligat ve talimat masrafı 2.147,40 TL olmak üzere toplam 11.147,40 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 7.431,60 TL yargılama gideri ve 256,20 TL ve ıslah harcı 3.370,00 TL olmak üzere toplam 3.626,20 TL harç olmak üzere toplam 11.057,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.