Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/494 E. 2021/295 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2014/494 Esas – 2021/295
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/494 Esas
KARAR NO : 2021/295

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ : Av.
DAVALI : 1- GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- … SİGORTA A.Ş –
VEKİLLERİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 19/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davacının 04/07/2008 tarihinde yolcu konumunda bulunduğu 16 AF … plakalı araç ile 16 Z … plakalı araçların çarpışması neticesinde malul kalmış olduğunu, 16 Z … plakalı araç sürücüsü …..’in, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/367 E. 2009/154 K. Sayılı dosyası üzerinden mahkum edilmiş olduğunu, Kazaya sebebiyet veren araçlardan 16 Z … plakalı aracın kaza tarihinde kapsayacak şekilde 18/01/2008 ila 18/01/2009 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanmış olup davacının maruz kaldığı zarardan davalı şirketin sorumlu olduğunu, kazaya karışan diğer araç olan 16 AF … plakalı aracın ise zorunlu sigortası olmadığından dava ayrıca Güvence Hesabı’ na da yöneltilmiş olduğunu, Davalı tarafından bir kısım ödeme yapıldığını ve kendisinden ibraname alındığını ancak, yapılan bu ödemelerin gerçek zarar miktarını karşılamadığını, bu ibranamenin iptali gerekmekte olduğunu, davanın kabulu ile davacının (tedavi süresince tam ve geçici, hayatının devamı süresince kısmî ve sürekli iş görememesi nedeni ile uğradığı zararlara ilişkin olmak üzere) fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, kazaya karışan araç malik ve sürücülerine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının içinde bulunduğu araç dolayısıyla müvekkili kuruma kusur izafe edilemeyeceğini, 16 AF … plakalı aracın motorlu bisiklet olduğunun trafik kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-3 maddesinin (k) bendi uyarınca motorlu bisikletlerin kullanılmasından doğan zararların teminat dışı olduğunu, davacı adına dava öncesi müvekkili kuruma müracaat yapıldığını, ödeme yapılarak ibraname alındığını, aşan zararı varsa davacının ispatlaması gerektiğini, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 21. Maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı Aktüerler sicilinde kayıtlı, Aktüer Ertan TAN tarafından düzenlenen 25.07.2013 tarihli Aktüaryal Raporla, davacının kazada mevcut kusur oranı gözetilerek tazminat miktarı 71.527,-TL olarak hesaplanmış olduğunu, Hesaplanan tazminat miktarının 09.09.2013 tarihinde davacı hesabına ödenmiş olduğunu, bu miktar ödeme ve ibraya ilişkin “Makbuz ve İbraname” başlıklı belge davacı tarafından imzalanmış olduğunu, Öncelikle usule ilişkin İtirazlarının değerlendirilerek yetki itirazlarının, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, dava konusu kazaya karışan 16 AF … plaka sayılı araç işleteni Turgay ÖZAY’ ile 16 BKE 46 plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı … Sigorta A.Ş’ye ihbarını, esas bakımından haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddini, talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, 04/07/2008 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle açılan maddi tazminat davasıdır. Dosya Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yetkisizlikle mahkememize gönderilmiştir.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 04/07/2008 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 28/11/2013’dür. Davaya konu trafik kazası sonucu davacı yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları yerinde değildir.
Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/367 Esas 2009/154 Karar sayılı dosyasında davacının 16 AF … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu hükmüne ulaşılmıştır.
Davaya konu kazada 16 AF … plakalı motorsiklet sürücüsünün asli kusurlu olduğu, sürücünün davranışının KTK 57.maddesinde düzenlenen “a) kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” şeklindeki hükmün ihlali niteliğinde olduğu, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 52.maddesinin b bendinde belirtilen “b) hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.” şeklinde hükmün ihlal edildiği, 16 Z … plakalı kamyonet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, sürücünün davranışının KTK nun 57.maddesinde düzenlenen “a) kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” şeklindeki hükmün ihlali niteliğinde olduğuna dair ceza dosyasında kusur durumunun belirtilmesi nedeniyle 16 Z 9753plakalı araç sürücüsünün %25, 16 AF … plakalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduklarının kabulüyle değerlendirme yapılmıştır.
ATK 2. İhtisas Kurulunun 21/08/2020 tarihli raporunda, kazalının meslekte kazanma gücü kayıp oranının % 57 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Maluliyetin kesin olarak tespitinden sonra Aktüer bilirkişi 16/11/2020 tarihli raporunu hazırlayarak dosyaya sunmuştur. Davalı sigorta şirketlerinin 2008/2 yılı trafik sigortası teminatları (01/07/2008- 31/12/2008) 125.000,00 TL’dir. Davalı Güvence Hesabı tarafından 09/09/2013 tarihinde 71.527 TL si davacıya ödenmiş olmakla söz konusu ödemenin %9 faizle güncellenmiş baliğ tutarının 118.070,50 TL olacağı hesaplanmıştır. Teminat limitinden güncellenmiş bu ödeme tenzil edildiğinde davacının bakiye alacağı 6.929,50 TL olacaktır. ( bilirkişi sehven güncellenmiş ödeme miktarını tenzil etmediğinden yani 71.527 TL lik ödeme tutarını güncellemeden direk teminat limitinden düştüğü için farklı bir miktar bulduğu anlaşılmaktadır.) Güvence hesabı yönünden temerrüt tarihini ödeme tarihi olarak esas almak gerekmiştir.
Davacı vekili davalı Ak Sigorta AŞ ile yapılan sulh protokolü kapsamında davadan feragat etmiş, davalı Ak Sigorta AŞ vekili de hiçbir vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını ifade etmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile,
6.929,50 TL nin davalı Güvence Hesabından 09/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı Ak Sigorta yönünden feragat nedeniyle davanın REDDİNE;
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 473,35 TL harçtan başlangıçta alınan 24,30 TL peşin harç ve 182,00 TL ıslah harcı toplamı olan 206,30 TL nin mahsubu ile bakiye 267,05‬ TL harcın davalı Güvence Hesabından tahsili ile hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafça yapılan 24,30 TL peşin harç, 182,00 TL ıslah harcı ve 1.302,45 TL yargılama gideri toplam 1.559,35 TL’nin davanın kabul ret oranına göre 201,93‬- TL’sinin davalı Güvence Hesabından tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davalı Güvence Hesabından tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davalı Güvence Hesabı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım yönünden belirlenen 6.850,66 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı Güvence Hesabına ödenmesine,
9-Davalı Ak Sigorta AŞ nin vekalet ücreti talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/03/2021

Katip 237040
✍ e-imzalıdır.

Hakim 122455
✍ e-imzalıdır.