Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/40 E. 2019/299 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2014/40 Esas – 2019/299
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2014/40
KARAR NO : 2019/299

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE
KATİP :

DAVACI :

VEKİLİ : Av.
DAVALI : ULUDAĞ ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş.

VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 31/01/2014
KARAR TARİHİ : 13/03/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasında davalı şirkete ait abone işlemlerinin yapılması ve endeks okuma hizmetinin verilmesi yönünden 09/02/2006- 25/06/2009 tarihleri arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin Şubat 2006 – Şubat 2007, Nisan 2008- Nisan 2009, Haziran 2009- Haziran 2010 dönemlerine ait, 7009-7011 ve 7012 kodlarına ilişkin ödenmeyen alacakları bulunduğunu, bundan dolayı fazlaya ait hakları saklı tutularak şimdilik her bir alacak kalemi için 10.000.TL + KDV olmak üzere toplam 35.400,00 TL avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.

DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davanın reddini savunmakta, taraflar arasındaki sözleşmenin TEDAŞ zamanında yapıldığını, işletme hakkının devir sözleşmesinin 7.4.maddesi gereğince uyuşmazlığa ilişkin; ”Her türlü işe ve işlemlerden dolayı her türlü talebin muhatabının TEDAŞ olduğunu” davada zaman aşımı süresinin geçtiğini, davanın TEDAŞ’a ihbar edilmesi gerektiğini, esas yönünden ise davacının alacak talepleri yerinde olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava tacirler arasında imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf hem sözleşmenin varlığını hem de bu sözleşme sebebiyle alacaklı olduğunu ispat etmelidir. Ancak davalı tarafın savunması nazara alındığında sözleşmenin ispatına lüzum kalmamıştır. Davacının ispat etmesi gereken husus sözleşme kapsamında verdiği hizmetin ne kadarlık kısmının bedelini alamadığından ibarettir.
Davalı taraf sebepsiz zenginleşme hükümlerine atıf yaparak dava hakkının zaman aşımına uğradığını ileri sürmüşse de somut uyuşmazlık sözleşmeye dayalı olduğundan bu def’i savunması yerinde görülmemiştir.
Uyuşmazlığın anlaşılabilmesi açısından sürecin özetlenmesinde yarar vardır. Davacı taraf davalının açtığı ihalelere girerek basit anlatımla elektrik aboneleri yönünden “sayaç okuma” hizmeti vermiştir. 2005 yılının sonunda başlayan bu hizmet ilişkisi 2010 yılının Haziran ayına kadar devam etmiştir. Sözleşme kapsamında davacı sayaç endekslerini okuyacak, bildirim düzenleyip aboneye tebliğ edecek, sayaçları kontrol ederek usulsüz ve kaçak kullanımları tespit edecek, endeksör üzerine kaydedilen bilgileri davalının bilgisayarına aktarıp raporlayacaktır. Davacı tarafın yapacağı işler belli kodlarla tanımlanmıştır. 7009 ve 7012 kodlu durumlar, davacının okumaya gittiği sayacın kurulu olduğu meskenin/dairenin boş olması veya abonenin bu yeri tahliye etmiş olması veya sayacın içeride olması sebebiyle okunamaması halidir. Böyle bir durumda hizmet veren durumundaki davacının elemanları sayaç okumaya gitmiş olmalarına rağmen sonuç alamayacaklarından bu okumanın bedelini alamamaktadır. Keza kilit, duvar, can emniyeti gibi bir engel sebebiyle sayacın okunamadığı haller ise 7011 koduyla anılmaktadır. Bu durumda davacının sayaç okuma görevlileri aboneye “sayacı okuyup idareye geliniz” biçiminde bir not bırakmaktadır. Eldeki davanın konusu işte bu türden okumalardır. Davacı taraf elemanlarının bu türden hizmetlerinin bedellerinin ödenmediği iddiasındadır.
Uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu alınması uygun olacaktır. Talimat yoluyla alınan ve Prof. … tarafından düzenlenen 08.01.2016 tarihli raporda sonuç itibariyle davacının taleplerinin haksız olduğu görüşüne yer verilmiştir. Rapora göre davacının bu türden okumalarının hizmet bedelinin ödenmesi için okuma sonrasında bir tahakkuk faturası düzenlenmesi gerekir. Aksi halde ciddi anlamda kötüye kullanım kapısı açılmış olur. Mesela sayaç okuma elemanı sayacı okumadan 7011 kodu düzenlerse ve abone müracaat etmediği için fatura düzenlenmezse hizmet bedeli ödenmez. Bilirkişi, sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 3.1 maddesinin ödeme yapılmasına engel teşkil ettiği kanaatindedir. Toplam 95 sayfa olan bilirkişi raporu oldukça detaylı bir anlatım içermektedir.
Davacı taraf bu bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve çok sayıda emsal mahkeme kararları, bu kararlara ilişkin Yargıtay ilamları ve kararlara dayanak teşkil eden bilirkişi raporları sunmuştur. Esasen davacının sunduğu emsal kararların tamamına yakını kaçak tespitine ilişkin okumalara dairdir. Konuyla alakalı olmayan emsaller sunulması doğru değildir. Daha çok bilgi kirliliği sağlamaya yöneliktir. Buna rağmen davacının itirazları ciddi bulunarak bu kez üç kişilik bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınması öngörülmüştür. İstanbuldaki üniversitelerde görev yapan ikisi profesör ve biri doçent unvanlı akademisyenden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti 30.09.2016 tarihli raporlarında davacının verdiğini iddia ettiği hizmetin ispata muhtaç olduğunu, muavin defter kayıtlarına göre davalı şirketin davacıya 309.719.TL borçlu göründüğünü, ancak bu miktarın içinde dava konusu bedelin bulunup bulunmadığı hususunun belirlenemediğini izah etmişlerdir.
Dosyaya intikal eden raporlar arasında çelişki bulunduğundan üçüncü bir rapor alınması yoluna gidilmiştir. Bu heyet bir mali müşavir ve bir elektrik mühendisi yanında bir hukukçudan oluşmaktadır. Yerel bilirkişilerden seçilen bu heyetin her iki tarafın defter ve kayıtlarını inceleyerek rapor hazırlamaları öngörülmüştür. Ancak 20.02.2017 tarihli raporda davacının herhangi bir defter, kayıt ve belge sunmadığı, dilekçe ekinde sundukları CD’nin de okunamadığı bildirilmiş, davalı kayıtlarına göre ise bir borç bulunmadığı izah edilmiştir.
Esasen her üç rapor da davacının iddiasını ispata yeterli değildir. Bilakis davalı aleyhine hususlar içermektedir. Buna mukabil davacı taraf 7009-7011-7012 kodlu okumaları yapmış olmasına rağmen ücretini alamadığında ısrar etmektedir. İspat külfetinin davacı üzerinde olduğu da dikkate alınarak davacıya iddia ettiği dönemlere ait okumaları gösteren kayıtları ve bu okumaları davalı idareye teslim ettiğini gösteren belgeleri sunmak üzere süre verilmiştir. Davacı taraf bir CD sunarak bu okumalara ilişkin bilgileri sunduğunu açıklamıştır. Bu aşamadan sonra talimat yoluyla alınan 19.12.2017 tarihli rapor da davacı aleyhinedir. Ancak raporda kaçak kullanım ihbar hizmet bedelinden söz edilmiştir. Bu kod 7017 kodudur ve dava konusu edilmemiştir. Davanın kaçak ihbar hizmet bedeli ile ilgisi yoktur. Bu raporun hükme esas alınması uygun olmaz.
Çelişkiler giderilmeyince bir kez daha talimat yoluyla bilirkişi raporu alınmıştır. Elektrik Mühendisi bilirkişi 12.06.2018 tarihli raporunda 7011 kodlu okuma için ödeme yapılmasının ancak abonenin endeksi okuyarak idareye gelmesi ve buna bağlı fatura düzenlenmesi halinde mümkün olacağını, bu konuda bir kayıt ve belge bulunmadığını vs davacının talep hakkı bulunmadığını belirtmiştir. Buna karşılık 7009 ve 7012 kodlu okumalar için farklı bir görüşe yer verilmiştir. Bilirkişi raporuna göre davalı taraf “abonelik tahliye-daire boş” gibi nedenlerle okuma yapılması olanaksız durumlarla ilgili olarak gerekli güncellemeleri zamanında yapmayarak davacının aynı abonelere tekrar tekrar gitmesine ve gereksiz çalışma yapmasına neden olmuştur. Daha açık bir ifade ile bilirkişi, davalı tarafın her ay okunması gereken sayaç listesini verirken boş ve tahliye edilmiş abonelikleri tekrar tekrar vermiş olmakla davacının fazladan çalışmasına neden olduğunu, sonuçta bir fatura düzenlenmiş olmasa bile davacı bu hizmeti fiilen vermiş olduğuna göre ücretini alması gerektiğine işaret etmektedir. Bilirkişi dava konusu edilen hizmet döneminde sayaç başına 0,291 TL ücret ödendiğini, bu dönemde toplam 61.596 adet abone tahliye koduyla okuma yapıldığını, bunun bedelinin 21.150,83.TL olduğu belirtmiştir. Daire boş koduyla yapılan okuma sayısının ise 1.876.158 olduğunu açıklayan bilirkişi, bu okuma bedellerinin 644.235,13.TL’ye ulaşacağını hesaplamıştır.
Dava belirsiz alacak davası biçiminde açılmıştır. Davacı taraf son bilirkişi raporu ile alacağın belirli hale geldiğini öngörerek 665.385,96.TL üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede okunması gereken sayaçların listesinin her ay davalı tarafça verildiği gözetilerek daha önce “abone tahliye-daire boş” gibi okumaları güncel hale getirmeyerek davacının iş gücü sarf etmesine neden olan davalının bu okuma bedellerinden sorumlu olması gerektiği taktir edilmiştir. 7011 kodlu okumalar tahakkuka bağlanmadıkça davacının talep hakkı olmayacaktır. Bu durum sözleşmeden kaynaklanır ve tacir olan davacı sözleşme hilafına talepte bulunamaz. Fakat abonenin sayacın kurulu olduğu yeri tahliye etmesi veya dairenin boş olması halinde işin tabiatı icabı okumanın tahakkuka bağlanması mümkün değildir. Eğer bu tür okumaların sebebi davalı tarafın kayıtları güncellememiş olması ise, sonucuna da davalı taraf katlanmalıdır. Üstelik davacı taraf aradan geçen sürede aynı yere başka bir abonelik tesis edilip edilmediğini de bilemez. Daire bir ay önce boş iken bu ay yeni bir abonelik tesis edilmiş olabilir.
Buna karşılık dosyada mevcut çelişkili bilirkişi raporları durumun anlaşılmasını zorlaştırmıştır. İlk rapor uzun ve detaylı olmakla birlikte dava konusu olmayan konuları da irdeleyen ve daha çok konuya ilişkin bağlantılı uyuşmazlıklara da temas eden bir rapordur. İkinci rapor ispat külfetinin davacıda oluşundan dolayı bu tür bir hizmetin verildiğinin ispat edilmesi gerektiğine işaret etmiştir. Üçüncü rapor zaten net bir görüş ortaya koyamamıştır. Dördüncü rapor kaçak ve usulsüz kullanıma ilişkindir, dava konusu olan okumalar hakkında bilgi içermemektedir. Son rapor ise daha derli toplu biçimde ve sadece dava konusu yapılan hususları irdeleyen bir rapordur.
Bir kaç tereddütlü hali ortaya koymakta yarar vardır. Zira mahkememiz kararının haksız sonuçlara müncer olmasını istemeyiz. Birinci olarak belirtelim ki bilirkişi raporuna dayanak yapılan CD içeriğinin sıhhati tartışılabilir. Bu kayıtların bizzat davalı taraftan temin edildiği zannıyla hareket edilmiştir. Eğer bu bilgiler teyitli değilse hükme esas alınan bilirkişi raporu da şüpheli hale gelecektir. Çünkü davacı tarafın bu konudaki tutumu eleştiriye açıktır. Sözleşme ilişkisi sürerken düzenlenen hak edişlere zamanında itiraz etmemiş, dava konusu yaptığı okumaların bedellerinin ödenmediğini ileri sürmemiştir. Sözleşme sürerken bir müzayaka hali akla gelebilirse de tacir olan taraflar için böyle bir halin kabulü doğru olmaz. Davacı aylık hak edişlerine ilişkin icmal tablolarını bir ihtirazi kayıt koymadan imzalamıştır. Halbuki sözleşmeye göre buna itiraz hakkı vardır. Hatta imzadan sonraki düzeltmelere dahi itiraz edebilir.
Davacının zamanında ve sözleşme sürerken okuma sayılarına ve kodlarına itiraz etmemesi bir zımni kabul olarak değerlendirilebilir. Üstelik davacı taraf ta başından beri kaçamaklı beyanlarda bulunmuş, kaç tane nizalı okuma yaptığını izah etmemiştir. Halbuki her ay okuma sayısını idareye teslim etmiş olması ve birer suretinin de kendisinde bulunması beklenir. Aksi halde idarenin yapacağı hak edişi kontrol imkanını kaybeder. Davacı tamamen davalının kayıtlarına göre davasını kurgulamıştır. O halde düzenli olarak karşılıklı imzalanan hak ediş belgelerinin de bir anlamı olmalıdır. Davalı şirketten temin edilen aylık okuma listeleri güncellenmediyse ve aynı boş dairelere tekrar tekrar gidildiyse davacının durumdan idareyi bilgilendirmesi de beklenir.
Tüm bu hususlar davadaki tereddüt noktalarıdır. Davacının sözleşme sürerken herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan hak edişleri imzalaması ve ödemeleri alması aleyhine değerlendirmeye müsaittir. Ancak bu durum hakkı ortadan kaldıracak biçimde de yorumlanmamalıdır.
Davacının yıllar boyunca ve tekrar tekrar, neredeyse iki milyon defa boş abonelikler için okuma yaptığını iddia etmesi de makul değildir. Bu durumu idareye iletip çözüm araması dürüstlük gereğidir.
Tüm bu tereddütlere rağmen okuma listelerinin idare tarafından düzenlenip davacı müteahhide verildiği ve müteahhitin elemanının o adreslere gitmek zorunda kaldığı nazara alınırsa bu işlemler için ücret ödenmesi gerekir. Bilirkişi raporuna esas alınan okuma sayılarının doğru olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile 665.385,96 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Alınması gereken 45.452,52-TL harca peşin yatırılan 604,55-TL harç ile 10.758,59 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 34.089,37-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 40.565,44-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan peşin ve tamamlama harç dahil edilerek hesaplanan 6.380-TL muhakeme masrafı ve 11.363,14 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 13/03/2019

İş bu kararın gerekçesi 13/03/2019 tarihinde yazılmıştır.

Başkan 37232
e-imzalıdır
Üye 37332
e-imzalıdır
Üye 125321
e-imzalıdır
Katip 167697
e-imzalıdır