Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/51 E. 2019/140 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2013/51 Esas – 2019/140
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2013/51
KARAR NO : 2019/140

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI : ……BANKASI A.Ş.
VEKİLİ : Av. ……. – Gülbahçe Mah. Dr.Sadık Ahmet Cad. Evke Trade Tower K:6 D:35 Osmangazi/ BURSA

DAVALILAR : 1- …. – ……
Alaaddinbey Mah. İzmir Yolu Cad. No:297A No:36 Nilüfer/ BURSA
2- ….. – …….
Demirci Mah. Denktaş Sk. No:3A İç Kapı No:1 Nilüfer/ BURSA

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/02/2013
KARAR TARİHİ : 13/02/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacı banka ile davalı …… Madencilik Ltd Şirketi arasında bir genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalılar ….. ve……’in bu sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıklarını, kredi borçlarının geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve Bursa 18. icra Dairesinin 2012/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Keza bu takipten sonra davalı tarafa verilen ve tazmin edilen bir teminat mektubu için ayrıca Bursa 6. İcra Dairesinin 2012/…. esas sayılı dosyası ile ikinci bir takip yapıldığını, davalıların her iki takibe de haksız biçimde itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptaline, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, dava dilekçesinın HMK’da gösterilen şartlara uygun olmadığını, Davanın usulden reddi gerektiğini, sözleşmelerdeki imzaların gerçek kişi olan davalıların eli ürünü olmadığını, alacaklı görünen tarafı herhangi bir borçlarının bulunmadığını, kat ihtardan usulüne uygun olmadığını, istenen faiz oranı ve miktarına, faiz gider vergisine, borcun tüm ferilerine itiraz ettiklerini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı banka taraflar arasında bir bankacılık ve kredi sözleşmesinin varlığını, bu sözleşme sebebiyle davalıya veya davalının müteselsil kefil olduğu bir gerçek veya tüzel kişiye kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesine aykırı davranış sebebiyle hesabın kat edilip borçlunun temerrüde düşürüldüğünü ve takip tarihi itibariyle ne kadar bakiye kredi borcu olduğunu, kefillerin de müteselsil kefil olarak sorumluluğunu ispat etmek zorundadır.
Banka kayıtları aksi ispat edilinceye kadar geçerli kayıtlardır. Elbette davalı tarafın sunacağı ödeme belgeleri ve diğer kayıtlar da dikkate alınmak kaydıyla, davacı bankanın tuttuğu kayıtlara itibar edilmesi gerekir. Bu amaçla banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması uygun olacaktır.
Ancak davalı tarafın sözleşmedeki imzalarına da itiraz ettikleri gözetilerek imzaların gerçek kişi davalılara ait olup olmadığı konusunda Bilirkişi incelemesi yaptırılması uygun bulunmuştur. Esasen davalıların krediyi kullanan şirketin ortakları ve yetkilileri oldukları nazara alındığında imza incelemesinin gereksiz olduğu düşünülebilir. Zira eğer davalı şirkete bir kredi kullandırılmışsa ve krediler bir ölçüde sözleşmeye uygun biçimde geri ödenmişse imzaların gerçek olup olmadığının hiçbir kıymeti kalmayacaktır. Daha da önemlisi şirketin yetkililerinin talebi ve imzası olmadan bir bankanın kredi kullandırmış olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Kredi talebi olmasa bile kendisine verilen krediyi hesabından çekerek kullanan tarafın daha sonra bu sözleşmeyi inkar etmiş olması kötü niyetli bir tutuma işaret etmektedir. Buna rağmen yeterli imza örnekleri toplandıktan sonra imzaların aidiyeti konusunda bilirkişi raporu alınmıştır bilirkişi 21.04.2014 tarihli raporunda sözleşmedeki imzaların ….. ve……’e ait olduğu yönünde görüş bildirmiştir. böylelikle sözleşmenin varlığı ve geçerliliği yeterince ispat edilmiştir. Davalı tarafın imzalarını inkar etmiş olmaları kötü niyetli bir tutum olarak ele alınmış, masraf ve vekalet ücretleri takdir edilirken davalı taraf aleyhine değerlendirilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması davanın çözümüne yarar sağlayacaktır. Mahkememizce seçilen bir bilirkişi ile birlikte banka kayıtları üzerinde keşif yapılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi 30.09.2014 havale tarihli raporunda taraflar arasındaki kredi ilişkisini özetlemiş, davacı banka ile davalı …… Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 22.04.2008 tarihli 1.000.000.TL limitli sözleşme bulunduğunu, daha sonra tarihsiz ve limitsiz bir ticari müşteri sözleşmesi imzalandığını, ayrıca davacı banka ile davalı Duravit Yapı Ürünleri Anonim Şirketi arasında akdedilmiş doğrudan borçlandırma sözleşmesi dayanak yapılarak 25.05.2009 tarihinde doğrudan borçlandırma sistemi yetki belgesi imzalandığını, davalıların da kredi sözleşmesine 1.000.000.TL limitle müteselsil kefil olarak imza attığını izah etmiştir. Kefaletin şekil şartlarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davalılar şirket ortağı olduğundan eş rızası aranmayacaktır. Bilirkişi her bir kefil açısından ayrı ayrı hesaplama yapmıştır.
Dava konusu alacaklar, borçlu cari hesap kredisinden, doğrudan borçlandırmak sistemi nakdi kredisinden ve çek yaprağı ile teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakdi kredi alacaklarından oluşmaktadır. Taraflar arasındaki kredi hesabı 05.09.2012 tarihli bir ihtarla kat edilmiştir. İhtarda verilen ödeme süresi nazara alındığında temerrüt tarihi 09.09.2012 olacaktır. Bilirkişi, ayrı ayrı kredilere göre akdi faiz oranını ve temerrüt faiz oranını belirlemiş, uygulanacak azami faiz oranlarını da dikkate almıştır. Rapor hazırlanırken her iki icra dosyası da nasıl ele alınmış ve ilk takipten sonra tazmin edilerek nakdi alacağa dönüşen teminat mektubu sebebiyle doğan borç da hesaplanmıştır. Bilirkişi sözleşmede yer alan hususları dikkate alarak hesaplama yapmış ve takip tarihi itibariyle nakdi krediden doğan şirket borcunun toplam 351.996,09 TL olduğunu, 22.336,14.TL gayri nakdi alacağın depo edilmesi ve ticari kredi için %94,50 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğini açıklamıştır. Kefiller yönünden yapılan hesaplamada nakdi krediden doğan borcun toplam 340.641,65 TL olduğunu, mahkeme takdir ederse 22.336,14.TL gayri nakdi alacağın depo edilmesi ve ticari kredi için %94,50 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Sonradan tazmin edilerek nakdi alacağa dönüşen teminat mektubu için ayrı bir hesaplama yapılmış, şirket yönünden 25.551,25.TL kefiller yönünden 25.105.TL borç bulunduğu, bu borca %94,50 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği açıklanmıştır. Genel itibariyle bilirkişinin hesapladığı miktarlar sözleşmeye uygun bulunmuş ve hükme esas alınmıştır.
Sözleşmeye göre kefillerin gayri nakdi krediden de sorumlu olduğunu gösteren açık hüküm yoktur. Ancak kefillerin doğacak borçlardan da sorumlu olduğuna dair sözleşme hükmü davalılar aleyhine yorumlanmalıdır. Kefillerin kötü niyetli tutumları ve asıl borçlu şirketin iflas ettiği nazara alındığında bu yorum hakkaniyete daha uygundur.
Dava sürerken davalı şirket iflas etmiştir. Kanun gereğince davanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonraya kadar tatil edilmesi gerekir. Bu sebeple bir süre iflas kararının kesinleşmesi beklenmişse de müteselsil kefiller yönünden iflas kararının sonuca etki etmeyeceği kabul edilerek, zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı da gözetilerek asıl borçlu müflis ve gerçek kişi kefillerin davası tefrik edilmiştir. Asıl borçlu müflis şirket yönünden iflas kararının kesinleşmesi beklenecektir. Ancak eldeki davada müteselsil kefiller yönünden davaya devam edilmiş, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı banka ispat külfetini yerine getirmiş, buna karşılık davalı taraf başkaca ödeme yaptığını ispat edememiştir. Alacak muayyen ve davalı tarafından bilinebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Reddedilen kısımlar yönünden davacı banka kötü niyetli bulunmayarak aleyhine haksız takip tazminatına hükmedilmemiştir.
Öte yandan davalı gerçek kişiler haksız ve kötü niyetli biçimde imza inkarında bulunmuşlar, davayı uzatmaya çalışmışlardır. Kredi kullanırken ve parayı alırken imza konusunda tereddütleri bulunmayan davalıların ödemeye gelince imzalarını inkar etmelerinin bir müeyyidesi olmalıdır. Bu sebeple davalı gerçek kişiler tüm yargılama masraflarından ve davacı tarafın vekiline ödeyeceği vekalet ücretinden de sorumlu tutulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Ana dava ve birleşen davanın kısmen kabulü ile;
A.
Bursa 18. İcra Dairesinin 2012/… sayılı takip dosyasına davalı borçlular…… ve ….. tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline,
Anılan takibin 337.729,32 TL asıl alacak, 2.539,20 TL işlemiş temerrüt faizi , 126,96 TL BSMV ve 246,17 TL masraf olmak üzere toplam 340.641,65 TL üzerinden ve tahsilde tekerrüt teşkil etmemek kaydıyla devamına,
Asıl alacağa takip tarihden itibaren %94,50 oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
20.200,00 TL ve 2.136,14 TL gayrinakdi alacağın davalılardan müteselsilen alınarak davacı banka nezdinde açılacak bir hesaba bloke edilmesine,
İtirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın belirlenebilir bulunduğu nazara alınarak davalı borçluların asıl alacak miktarı olan 337.729,32 TL’ın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Alınması gereken 23.269,24-TL harçtan peşin yatırılan 4.755,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.513,65-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiline,
Davacı vekili lehine kabul edilen miktar üzerinden takdir olunan 26.389-TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
H.M.K. 329/1 gereğince davacı tarafın vekiline ödeyeceği takdir olunan asgari 26.389-TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

B.
Bursa 6. İcra Dairesinin 2012/…. sayılı takip dosyasına davalı borçlular…… ve ….. tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline,
Anılan takibin 25.000,00 TL asıl alacak, 100,00 TL işlemiş temerrüt faiz ve 5,00 TL BSMV olmak üzere toplam 25.105,00 TL üzerinden tahsilde tekerrüt teşkil etmemek kaydıyla devamına,
Asıl alacağa takip tarihden itibaren %94,50 oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
İtirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın belirlenebilir bulunduğu nazara alınarak davalı borçluların asıl alacak miktarı olan 25.000,00 TL’ın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Davacı vekili lehine kabul edilen miktar üzerinden takdir olunan 3.013-TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
H.M.K. 329/1 gereğince davacı tarafın vekiline ödeyeceği takdir olunan asgari 3.013-TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

D. H.M.K. 329/1 gereğince davacı tarafça yapılan 1.067,70-TL yargılama giderinin tamamının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,

E. Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 4.755,60-TL harç ile keşif sırasında yatırılan 177,50-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
F. Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 13/02/2019

İş bu kararın gerekçesi 13/02/2019 tarihinde yazılmıştır.

Başkan ….
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır
Üye ……
e-imzalıdır
Katip …..
e-imzalıdır