Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO : 2011/865
KARAR NO : 2020/11
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …
DAVACI : … – Organize Sanayi Bölgesi Sarı Cad. No23 16159 Nilüfer Bursa
VEKİLİ : Av. … – Hacı İlyas Mah. 1.Han Sk. Tokaç İş Hanı K:3 D.8 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … –
Corso Sempıone 15720025 Legnano(Mı) İtaly
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/12/2011
KARAR TARİHİ : 08/01/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, müvekkilinin Bursa’da mukim tekstil şirketi olduğunu, Almanya’da mukim olan davalı firmaya dava konusu ilişikte listesi ekli toplam 1.185.659,92-USD tutarındaki tekstil mallarını CİF fiyat üzerinden sattığını, davalı şirketin 31/12/2007 yılı itibariyle doğan 1.185.659,92 – USD mal bedellerini davacı şirketten yazılı olarak defalarca istemesine rağmen e-mail mesajlarından anlaşılacağı üzere 31/12/2007 tarihinden itibaren davacıya ayıplı düşük kaliteli olduğunu ileri sürerek ödemediğinden temerrüde düştüğünü, dava konusu 12.150,93-USD ‘den geri kalan kısmının ne kadarının ayıplı düşük kaliteli olup olmadığını, iade konusu yapılıp yapılmadığının belli olmadığını, ihraç edilen malların 31/12/2007 tarihi itibariyle doğan 1.185.659,92- USD alacak ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kaldığını ve şimdilik 13/09/2007 tarihli 60858 nolu fatura bedeli 27.342,08-USD ‘den ödeme ve mahsuplardan sonra kalan 12.150,93-USD ‘nin tahsilini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava ticari satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı, davalı tarafa bir satış sözleşmesi kapsamında mal satıp teslim ettiğini ispat etmelidir. Davacı bu mükellefiyeti yerine getirirse bu kez davalının mal bedellerini ödediğini ispat etmesi gerekecektir. Dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere davalının mal bedellerini ödememesi, malların kısmen veya tamamen ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanmıştır.
Dava dilekçesine göre toplam 1.185.659,92.USD tutarında mal gönderilmiştir. Bu bedelden 12.150,93.USD’lik kısmın ihtilafsız olduğu ileri sürülerek kısmi dava açılmıştır. Davacı malların ayıplı olduğunu kabul etmemekle beraber varsa ayıp sebebiyle iade miktarının şimdiden bilinemeyeceğini ifade etmektedir.
Davada yabancılık unsuru vardır. Davalı bir İtalyan şirketidir. Bu sebeple dava dilekçesi ve eklerinin tercümesi yapılarak yasal prosedüre uygun biçimde yurt dışı tebligat usulü uygulanmamıştır. Bu şekilde taraf teşkili sağlanmaya çalışılmış, ilk yazışmalar şirketin tasfiye edilmiş olması gerekçe gösterilerek iade edilmiştir. Bunun üzerine davacı taraf tasfiye memurunun irtibat adreslerini temin etmiş, yine yasal prosedür çerçevesinde yurt dışı tebligat işlemleri tamamlanmıştır. Taraf teşkili bu şekilde sağlanmış olmasına rağmen davalı taraf davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
İddia edilen satış işlemi CIF satış olduğundan satıcının sorumluluğu malların taşıyıcıya teslimi ile sona erer. Malların Gemlik limanından gemiye yüklendiği anlaşıldığına göre davanın Türk Mahkemelerinde ve Bursa’da açılmasında sakınca yoktur.
Esasen, malların tesliminden sonraki aşamaya isabet eden ayıp ihbarı prosedürünü davalı taraf ispat etmelidir. Daha açık bir ifade ile eğer satıcı taraf olan davacı malları teslim ettiğini yeterince ispat ederse, teslim alınan malların ayıplı olduğunu ve süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunu ispat külfeti alıcı konumundaki davalıya düşer.
Davacının malları yurt dışına ihraç ettiği anlaşılmaktadır. İhracat prosedürü gereğince malların gümrük işlemleri yapılarak belli bir denetimden geçtikten sonra alıcısına gönderildiği ve satış sözleşmesinin de CIF satış şeklinde yapıldığı iddiası dikkate alınarak öncelikle davacı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması uygun olacaktır. Bu amaçla önce gümrük idaresinden gerekli bilgiler toplanmış, oluşturulan heyetten 05.04.2017 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinde bir gümrük uzmanı, bir mali müşavir ve bir hukukçu yer almaktadır. Anılan raporda gümrük mevzuatı çerçevesinde değerlendirme yapılmış, ihracata konu eşyanın Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi ile ihracat gerçekleşmiş olduğu, davacının ihracata ilişkin beyannameleri, faturaları, CMR ve muhtelif belgeleri sundukları ve faturalara istinaden Bursa Gümrük Müdürlüğünden ihracat işlemlerine onay aldıkları anlatılmıştır. İhracat işleminin tamamlanması için eşyanın yurt dışı edilmesi yeterli değildir. Malın yurt dışındaki alıcısı tarafından teslim alınması, yani TIR rejiminin sona ermesi gerekir. Bilirkişi heyeti bu işlemlerin tamamlandığından emin olunması için bir takım evrakın tamamlanması ve gümrük idaresi ile yazışma yapılması gerektiğini bildirmiştir. Davacının sunduğu bir takım e-posta yazışmasında malların teslim alındığına işaret eden bir takim ifadeler bulunduğu da anlatılmıştır. Keza satışın CIF satış usulüne göre yapıldığı, malların taşıyıcıya tesliminin satışın tamamlanmasına yeterli olduğu da beyan edilmiştir. Raporda sonuç olarak toplam 1.185.659,92.USD tutarlı malın satışa konu edildiği, davacının yeterli kayıt ve belge sunmaması yüzünden net bir sonuca ulaşılamadığı, ayıp iddiasının da netleştirilemediği bildirilmiştir.
Davacı taraf bu rapora itiraz etmiş, malların tesliminin tamamlandığını, gerekirse malların geri gelip gelmediğinin, ihracat beyannamesinin son durumunun ve TIR rejimine tabi tutulup tutulmadığının gümrük idaresinden sorulmasını istemiştir. Keza davacı taraf defterlerinin yerinde incelenmesini de talep etmiştir. Davacının istediği yazışma yapılmış ve bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 23.10.2017 tarihli ek raporunda malların yurt dışı edildiği ve beyannamelerin kapandığı yolundaki gümrük idaresi cevaplarını da esas alarak satış işleminin ispat edilmiş sayılacağı konusunda görüş bildirmiştir. Bu rapor da usulüne uygun biçimde yurt dışına tebliğ edilmiştir, ne davalı ne de tasfiye memuru tarafından herhangi bir cevap verilmemiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede davacının iddiasını yeterince ispat ettiği, malların ihracat rejimine uygun olarak yurt dışına gönderildiği, satış işleminin tamamlandığı kabul edilmiştir. Davalı tarafın açıkça ortaya koyduğu bir ayıp iddiası ve ayıp ihbarı yoktur. Davalı şirket tasfiyeye tabi tutulmaktadır. İddialara cevap verilmemiştir. Bu durumda ayıp ihbarının zamanında yapıldığını kabul etmek mümkün değildir. Taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğu hem gümrük/ihracat işlemlerinden hem de e-posta yazışmalarından anlaşılmaktadır. Davacı mal teslimini ispat etmesine rağmen davalı ödemeyi ispat edemediğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile 1.185.659,92 USD’nin 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 484.075.55-TL harca peşin yatırılan 341,50-TL harç ile ıslah yanında yatırılan 85.870,00 -TL harcın mahsubu ile bakiye 397.577,95-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 159.409-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 87.674-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.08/01/2020
İş bu kararın gerekçesi 08/01/2020 tarihinde yazılmıştır.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır