Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/914 E. 2023/931 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/914 Esas
KARAR NO : 2023/931

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 26/09/2023
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; 25.07.2023 tarihinde davalıya ait araç ile müvekkili şirkete ait aracın trafik kazası yaptığını, müvekkili şirketin aracının sağ ön tarafı ile davalının aracının sağ arka tamponda sürtme oluştuğunu, Kazada kusurlu tarafın davalı olduğunu, Kaza tutanağı tutulmak istendiğinde davalının kaza tutanağına çarpma olarak yazdığını ve tutanağı yanlış hazırladığını, bunun üzerine müvekkili şirket çalışanının da tutanağın yanlış hazırlandığını beyan ettiğini, taraflar arasında kaza tutanağı tutulmadığını, davalının bu kazadan dolayı müvekkili hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin … hesabı olduğunu, fakat kendisine herhangi bir şekilde SMS veya e posta yolu ile bildirim gelmediğini, Bu sebeple süresinde icra takibine de itiraz edemediğini, Bu sebeple de icra dosyasının kesinleştiğini, anılan sebeplerle davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle iş bu menfi tespit davasını açmak zorunlu olduğunu, Davalı tarafından başlatılan icra takibinde 22.335,10 TL hasar bedeli ,
15.000,00 TL değer kaybı bedeli,
2.975,00 TL araç mahrumiyet bedeli araç,
225,80
TL geçmiş gün faizi
151,64 TL geçmiş gün faizi
30,08 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam
40.717,62 TL talep ettiğini, Bahse konu araçların trafik kazası sonucu oluşan hasarın tek taraflı olarak tespitini kabul etmenin mümkün olmadığını, İcra dosyasına sunulan kaza fotoğraflı incelendiğinde , davalıya ait aracın sağ arka kapısının hasarlı olduğunun görüldüğünü, davalının daha önce kaza yaptığını ve sağ arka kapının hasar aldığını, kaza fotoğraflarında müvekkili şirketin aracının sağ ön tarafı ile davalının aracının sağ arka tampondan sürttüğünün görüldüğünü, sağ arka kapıda çarpma olmadığını, icra takip dosyasına sunulan belgeler incelendiğinde yedek parça fiyatlarını tarihleri … tarihinde alındığının görüldüğünü, kazanın … tarihinde gerçekleştiğini, davalı daha önce yapmış olduğu kazanın masrafını da müvekkilinden talep ettiğini, ayrıca yedek parça fiyat listesinde sağ arka kapı masraflarının yazdığını müvekkili şirkete ait araçla yapılan kazada sağ arka kapının hasar almadığını, müvekkilinden araç mahrumiyet bedelinin de talep edildiğini ve bu bedelin neden istendiğini de anlayamadıklarını, müvekkilinin kusurlu olduğuna dair de herhangi bir delil söz konusu olmadığını, araçların sadece sürttüğünü, Ayrıca kaza tespit tutanağı olmadığını, aynı zamanda da imza da olmadığını, Davalının yedek parça fiyatlarını aldığı listenin kazadan 1 gün önce alınmış olması da kazadan önce aracın hasarlı olduğunun ispatı olduğunu, ayrıca kaza fotoğraflarında da davalıya ait aracın arka kapısının hasarlı olduğunun açıkça görüldüğünü, davalı … daha önce yaptığı hasar için müvekkilinden hem hasar bedeli hemde değer kaybı bedeli talep ettiğini, bu durumun kabul etmediklerini, davacı müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı haksız icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı haksız icra takibinin durdurulmasına, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile takip bedelinin % 20’si üzerinden aşağı olmamak üzere takip bedelinin %40’ı oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının sigortalısı davalının kusuru ile meydana gelen kazadan dolayı başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında uyuşmazlığın maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı olduğu ; davalının tacir olduğuna ilişkin dosyada delil bulunmadığı ve bu hususta dava dilekçesinde davacı tarafından bir açıklama yapılmadığı, uyuşmazlığa konu işin ticari iş olmadığı, davacı şirketin tacir olmasının davanın tek başına ticari dava olarak nitelendirilmesine yeterli olmadığı, davanın mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmakla, Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2023
Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)