Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/869 E. 2023/884 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/869 Esas
KARAR NO : 2023/884

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2023
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davalı şirketin www…com isimli internet sitesinin 13/06/2023 tarihli sayfasında “…” isimli yazarın köşesinde yayınlanan “…” başlıklı yazının veriliş biçimi yönünden haber maksadı ve kastını aşan ölçüsüz, mesnetsiz, somut durumun çarpıtıldığı, tamamen gerkeçk dışı , ağır hakaretler içeren, iftira ve tehditvari nitelik taşıyan yazı sebebiyle müvekkillerimizin kişilik hakları ağır bir surette ihlal edildiğini, bu nedenlerle internet üzerinden yayınlanan haberler yoluyla müvekkillerimizin kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle haklı davamızın kabulüne, her bir müvekkilimiz adına ayrı ayrı 0,03 kuruş tutarında manevi tazminatın haksız fiilin ilk başladığı tarih olan 13/06/2023 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı … tahsili ile tarafımıza ödenmesine, https://www….com URL adresinde yayınlanan yazının yayınlanmasının durdurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı … yükletilmesine kararverilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosyanın Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/06/2023 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı üzerine mahkememizin yukarıda yazılı esas sayılı sırasına kayıt olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere görev, HMK’nın 1. maddesinde;
“Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir” şeklinde düzenlenmiştir.
Usul Hukuku açısından görev, bir yargı yerinin davanın konusu yönünden yetkili olması durumudur. Birden çok yargı düzeninin bulunması veya bir yargı düzeni içinde birden çok yargı yerinin yer alması yargı düzenleri veya aynı yargı düzeni içindeki yargı yerleri arasında görev dağılımı sorununa sebep olabilir. Hem adlî yargıda, hem de idari yargıda görev alanının belirlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. Taraflar aralarında anlaşsalar bile bir mahkemenin görev alanını değiştiremezler. Görevsizlik itirazı yapılmadan da mahkeme kendiliğinden görev konusunu inceleyerek bu konudaki kararını verir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 425).
Dava şartlarının neler olduğu HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Görevsiz mahkemede açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/ Akkan, Mine/ Taş Korkmaz, Hülya: Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 930).
Bu noktada uyuşmazlık bakımından asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki görev ayrımı önem taşıdığından “ticarî dava” kavramına değinmekte fayda vardır.
Her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen ve bu Kanun’un 4. maddesinde belirtilen diğer düzenlemelerden doğan hukuk davaları “ticarî dava” sayılır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 1106).
Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin ticarî bir işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu m. 99, İcra ve İflas Kanunu m. 154, Finansal Kiralama Kanunu m. 31, Ticarî İşletme Rehni Kanunu m. 22 gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları “ticari dava” sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. ( Yargıtay 5. HD 2021/13914 esas, 2022/643 karar, Yargıtay 3. HD 2020/268 esas, 2022/813 karar, Yargıtay HGK 2020(23)-6-663 esas, 2022/1789 karar sayılı ilamları)
Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası;
“Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
5. maddesinin 3. fıkrası;
“Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan TTK’nın 5/3. maddesinde yapılan bu düzenleme ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi hâline gelmiştir. Bu değişiklikten sonra, ticarî davalara sadece asliye ticaret mahkemeleri bakacaktır. 6335 sayılı Kanun ile yapılan göreve ilişkin bu değişiklik 6335 sayılı Kanun’un geçici 9. maddesi gereğince 01.07.2012 tarihinden önce açılmış olan davalara uygulanmaz (Börü, Levent/ Koçyiğit, İlker; Ticari Dava, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 894-895).
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanmasını gerektirir. Buna göre asliye ticaret mahkemesi bulunan bir yargı çevresinde dava asliye hukuk mahkemesinde açılmış olursa, mahkeme görevli olup olmadığını kendiliğinden veya tarafların itirazı üzerine hüküm verilinceye kadar inceleyerek görevsizlik kararı verebilmelidir (Börü/Koçyiğit, s. 895).
Yukarıda detayı verilen açıklamalar doğrultusunda eldeki dava değerlendirildiğinde, her ne kadar Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava, taraflardan davacı ve davalı …nin, tacir olması sebebiyle ticari dava olarak nitelendirilip görevsizlik kararı verilmiş ise de, davanın taraflarının tacir olması ile eldeki davanın ticari dava niteliğine haiz olmadığı işbu davanın konusu olan uyuşmazlığın, tarafların ticari işletmeleriyle veya iştigal alanlarıyla meydana gelen bir uyuşmazlık olmadığı aksi kabulün, birbiriyle ilişkili tacir, ticari dava, ticari iş ve ticari işletme kavramlarının ve dolayısı ile uyuşmazlıkların geniş yorumlanmasına sebep olacağı, anılı kavram ve kanun hükümlerinin uygulamasının zorlaşacağı hususları göz önüne alınarak, gerek yukarıdaki detaylı tanım ve açıklamalar gerekse de konuyla ilgili emsal olarak İstanbul BAM … esas, … karar sayılı ilamı ve yine benzer İstanbul BAM … HD … esas, … karar sayılı ilamları doğrultusunda görülen davaların Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp karara bağlanması sonucu mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve ticari olmayan davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisi olduğundan, mahkememizce karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için, 6100 Sayılı HMK’nun 20.maddesi gereğince görevsizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi halinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA;
3-6100 Sayılı HMK’nun 20.maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır