Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/255 E. 2023/845 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/255 Esas
KARAR NO : 2023/845

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/03/2023
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete … numaralı … Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı sigortalı …’ın ikamet ettiği … Mahallesi, … Cad. … Blok Apartman No:… Daire:… …/… adresinde, … tarihinde davalı şirketin satıcısı ve servis sağlayıcısı olduğu … adlı su arıtma cihazının su tesisat borusunun patlaması sonucu su baskını yaşanmış ve su baskını sonucu konutta su hasarı meydana geldiğini, su arıtma cihazından kaynaklı su sızıntıları konutun tamamına yayılarak konutun dekorasyonunda maddi hasarlara sebebiyet verdiğini, söz konusu su hasarı neticesinde müvekkili şirket tarafından sigortalanan konutta oluşan maddi hasara ilişkin tazminat ödemeleri yapılmış olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 1472. Maddesi uyarınca ödenen tazminatın hasar sorumlusuna rücusunu talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, dava dilekçesinde sunulan su arıtma cihazının ayıplı mal olduğuna ilişkin kesin bir delil içeren bir belge bulunmadığını, basit su sızıntısının bu denli yüksek miktarda hasara sebebiyet veremeyecek olduğunu, servis hizmetinin sorunsuz şekilde sunularak cihazın müşterinin kullanımına hazır ve çalışır halde bırakılmış olması ve hasarın kullanıcı hatasından kaynaklanmış olmasının kuvvetle muhtemel olması sebebiyle davacının haksız davasının usulden ve esastan reddi talep etmiştir.
Dava, davacının sigortalısı dava dışı … ‘ın ikametinde davalının satıcısı olduğu su tesisatının patlaması sonucu gördüğü zarara karşı ödediği bedelin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018)
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” bu kanun kapsamındadır. Kanunun 73/1. maddesi uyarınca bu kanun kapsamında doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevlidir. 6502 sayılı kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden” gerçek veya tüzel kişi; tüketici işlemi ise “mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına hareket eden kişilerle tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tarif edilmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesi ile özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalarda tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğunu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise dava konusu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının dava dışı …’ ın sigortacısı olduğu, davalının satıcısı ve servis sağlayıcısı olduğu, davalının ayıplı ürünü sebebiyle dava dışı sigortalının uğradığı zararı tazmin eden davacının TTK 1472 ye istinaden davalıya ödediği bedelin rücusuna ilişkin eldeki davayı ikame ettiği anlaşılmakla, halefiyete dayalı davalarda görev hususunun davacının halef olduğu tarafa göre belirlenmesi gereğinden bahisle, davacının sigortalısı olan …’ ın gerçek kişi olduğu dolayısı ile davanın nispi ticari dava olmadığı ve davanın mutlak ticari dava olarak da kanunda sayılanlardan kabul edilemeyeceği bu doğrultuda eldeki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmakla davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Açıklanan tüm bu nedenlerle, somut uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar e-duruşma ile bağlanan davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır