Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/234 E. 2023/692 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/234 Esas
KARAR NO : 2023/692

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2023
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile ortak iş yapmak amacıyla faaliyetinde kullandığı makinaları ve plastik kalıpları Aralık/2020 döneminde davalının faaliyet adresine taşıdığını, faaliyette kullanılacak makinelerin ve müşteri portföyünün müvekkili tarafından getirilmesi ve üretimden kaynaklanan karın davalı ile müvekkili arasında yarı yarıya bölüşülmesini sağlayacak ortaklık kurulması amacı olduğunu, ortaklığın devamında ise bu şartların yürürlükte olduğu yeni bir şirket kurulması ve …’ın ya 4.000.000 TL sermaye koyarak ortaklığa devam etmesi ya da müvekkile ait olan makineleri satın alması amaçlandığını, bu amaçla da yeni şirket olan … kurulduğunu, ortaklık kapsamında ürünlerin satış ve pazarlamasının yapıldığı müşteriler de müvekkiline ait olduğundan satış faturaları da hep müvekkili tarafından kesildiğini, müvekkil ortaklık kapsamında üretilen ürünlerin satışı ile yaptığı tahsilatların bir kısmını zaten ortaklık kapsamında davalıya ödemiş, bu faturalar buna rağmen davalı tarafından usul ve yasaya aykırı şekilde düzenlendiğini, daha sonra ise davalı şirket yetkilisi … taahhütlerini yerine getirmemiş, hatta ortaklık faaliyetlerine zarar vermek amacı ile elektrikleri kesmiş ve plaston yetkilerinin içeri girmesini engellediğini, müvekkili de zaten kendisine ait olan makineleri ve kalıpları alabilmek için 750.000,00 TL değerinde üç adet çek vermiş ve daha sonra makineleri ve kalıpların bir kısmını alarak ortaklıktan ayrıldığını, gerçek bir alacağı yansıtmayan faturalara dayanarak müvekkilimizin borcu varmış gibi müvekkili hilafına İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyadan haksız tahsilatlar yapıldığını, icra dosyasının halen derdest olduğunu, yine davalı kötü niyetli olarak yapılan ödemeleri ile takip arasındaki farkı kapatabilmek için ise yeniden geriye dönük fatura kestiğini, müvekkilinin hiçbir borcu olmadığının tespiti ile iddia edilen borcun tahsil edilmemiş kısmı bakımından belirsiz menfi tespit, tahsil edilmiş kısmı bakımından ise belirsiz alacak istirdat amacı ile huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, tedbir talep ettiklerini beyanla takibin durdurulmasını, davanın kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, yetkili mahkemenin Söğüt Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı taraf 750.000,00 TL borcu bulunduğunu bilmesine ve tam da bu tutarda borcunu kapatacak miktarda çeki müvekkil şirkete teslim etmesine karşın huzurdaki davayı kötü niyetli şekilde tam aksi yönde beyanlarda bulunduğunu, takip tarihi itibariyle (01.07.2021) müvekkil şirkete 418.917,45-TL borcu olan davacı şirket, ilgili ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra müvekkil şirket ile iletişime geçerek mevcut icra dosyasındaki borcunu ve ayrıca tarafların mutabık kalarak müvekkil şirketten kesmiş olduğu 06.01.2022 tarihli 304.190,82-TL tutarında faturayı da kapsayacak şekilde müvekkil şirkete toplam 750.000,00-TL değerinde 3(üç) adet çek teslim ettiğini, kesilen faturaların teminat niteliğinde kesildiğine ilişkin ispat yükü davacı şirket üzerinde olduğunu, faturaların teminat niteliğinde kesildiğine ilişkin hiçbir bilgi ve belge veya yazışma bulunmadığını, davacı şirketin muhtelif iddialarda bulunmuş olup hiçbirini ispat edemediğini, beyanla davanın esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı şirketin davacı aleyhinde dayanak 418.917,45 TL alacağın tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 107/1. maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği düzenlenmiştir.
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez.
Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Esas olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Sadece alacak miktarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunması ya da miktarın tartışmalı olmasının belirsiz alacak davası açılması için yeterli sayılması hâlinde, neredeyse tüm davaların belirsiz alacak davası olarak kabulü gerekir ki, bu da yasanın amacına aykırıdır.
Somut uyuşmazlıkta; faturadan kaynaklanan ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile tahsil edilen miktara yönelik istirdat talep edilmiştir. Dava miktarının belirli ve davacı tarafından bilinebilir olduğunun kabulü gerekir.
HMK’nın 114/1-h maddesinde, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Hukuki yarar giderilebilir bir dava şartı olmadığından açılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 2.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/06/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.