Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/964 E. 2023/948 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/964 Esas
KARAR NO : 2023/948

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2022
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … tarihleri arasında gerçekleşecek olan ”… Fuarı”na katılım hususunda sözleşme yapıldığını, Müvekkilinin tarafların belirlediği toplamda 5.264,98 USD tutarındaki fuar katılım ücretini anlaşmaya uygun olarak alacaklının kabul ettiği ödeme yoluyla ifa etmiş ancak davalı taraf işbu tarih itibariyle üzerine düşen edimi yerine getirmediğini sözleşmeye konu fuar organizasyonunu gerçekleştirmediğini, Bahsedilen fuar uluslararası bir fuar olup dolar kuru bazında katılımcılara kiralandığını, müvekkili ile yapılan sözleşmenin sağ üst kısmında birim fiyatın 101 USD olduğu ve döviz kuru 5,7 den toplamda KDV ve damga vergisi dahil 5.264,98 USD sözleşme bedeli belirlendiğini, Davalı tarafın hiçbir haklı nedene dayanmayan oyalama çabaları ve belirsizlikleri nedeniyle müvekkili tarafından Kestel …. Noterliğinin 15/08/2022 Tarih …. Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme feshedildiğini, ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, İhtarname sonrası da davalı tarafça sözleşme bedelinin iadesi yapılmadığından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine takibe geçildiğini, ancak davalı tarafın haksız itirazı sebebiyle takip işlemlerinin durdurulduğunu, Arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını, davalı tarafın gerek müvekkilinin gerekse de diğer fuar katılımcılarının iradesini fesada uğratarak sözleşme yapmalarını sağladığını ancak akabinde çeşitli bahanelerle fuarı gerçekleştirmediğini, sözleşme imzalandıktan sonra … de gerçekleştirileceği bilinen bu fuar davalı tarafından pandemi gerekçe gösterilerek … tarihlerine ertelendiğini, daha sonrasında ise … tarihleri arasında gerçekleşeceği bildirilen fuar tarihinden 10 gün önce yine tek taraflı alınan bir karar ile fuarın … ’ye ertelendiğinin açıklandığını, bu açıklamadan sonra yeni yapılan duyuruya göre fuar … tarihine ertelendiğini, davalı tarafın ertelemeleri yapmasında haklı hiçbir nedeni bulunamadığını, davalı tarafın sadece ev tekstil fuarı değil pek çok fuar organizasyonunu üstlenen bir şirket olduğunu, Bu doğrultuda … tarihlerinde gıda fuarı , … tarihleri arasında … fuarı ve yine zamanında …. gibi sektörel bir çok fuar gerçekleştirdiğini, dolayısıyla davalı tarafın açıklamalarında yer alan pandemi nedeni ile erteleme gerekçesinin dayanaktan yoksun olduğunu, Gıda fuarının dahi pandemi nedeniyle ertelenmeyip davalı firma tarafından önceden belirlenen tarihlerde gerçekleştiriliyorsa tekstil fuarının gerçekleştirilmemesinin mantıklı hiç bir açıklaması bulunmadığını, Ayrıca, fuarların pandemi nedeniyle ertelenmesinde karar mercii olan T.O.B.B.’nin bu yönde bir kararı veya tavsiyesi de bulunmadığını, ekonomik olarak tekstilcilerin de hat safhada etkilendiği bu dönemde piyasaları hareketlendirecek olan ve tekstilciler için bir fırsat olarak görülen bu etkinliklerin söz verilen tarihlerde gerçekleştirilmemesinin fuar katılımcılarının tamamının zarara uğramasına sebep olduğunu, 2021 eylül ayına gelindiğinde ülkemizde ve dünyada pandemi mücbir sebep olacak şekilde devam etmediğini, davalı tarafın tüm fuar katılımcısı mağdurlarının fuar katılım bedellerini iade etmek yerine sürekli tarih değiştirerek belirsizlikler içerisinde oyalamayı tercih ettiğini ve bu nedenle ciddi miktarlarda sebepsiz zenginleştiğini, Davalı borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun esasa ilişkin itirazının iptali ile takibin devamına , müvekkili firma lehine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekil ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarı ertelemek zorunda kaldığını, belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertlenmesinin talep edildiğini, Covid-19 kaynaklı nedenlerle yapılamamasının müvekkili şirketi de telafisi oldukça zor zararlara uğrattığını, Fuarın sanki keyfe keder nedenlerle yapılmadığını ve bu durumdan müvekkili şirketin bir menfaati varmış gibi lanse edip müvekkili şirkete kusur ve kötüniyet hamledilmesinin mümkün olmadığını, diğer fuarlar ulusal çapta fuarlar iken … fuarı milli katılımlı uluslararası bir fuar olduğunu, kaldı ki yalnızca dava konusu fuar değil yaşanan süreç nedeni ile başkaca fuarların da ertelendiğini, müvekkili şirketin mücbir sebep nedeniyle ertelenen fuar organizasyonunun …. tarihleri arasında … Merkezinde gerçekleştirdiğini gerçekleştirmiş oldukları fuarda davacı yana müvekkili ile aralarında münakit fuar katılım sözleşmesi belirtilen nitelik ve hacimde yer ve stant tahsisi gerçekleştirildiğini, Davacı yan ile fuarın ertelendiğine ilişkin yeni tarih ve yer ile ilgili ihtarat ve bilgilendirme yapıldığını, Fuara ilişkin olarak erteleme tarihi ve yer bilgisi bulunmasına ve kendisine yer tahsisi yapılmasına rağmen katılım sağlamadığını, davacı şirketin fuar katılım bedelini türk lirası cinsinden ödemesine rağmen USD cinsinden iadesini talep ettiğini, bu hususin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın ödeme dekontu sunamadığını, TL olarak yaptığı ödemeleri, o günün dolar kuruna bölerek toplam bir USD tutar çıkarıp bunu talep ettiğini, bunun Türk Hukukunda bir karşılığı olmadığını, müvekkili şirketin katılımcılardan aldığı ücretler ile fuar organizasyonu harcamaları yaptığını, personelini çalıştırıp maaşlarını verdiğini, istihdam sağladığını devlete vergilerini ödediğini, bütün bu gerçekliğin dikkate alındığında verilen hukuka aykırı karar ile müvekkili şirketin müvekkilinin iradesi dışında doğan, bir mücbir sebep olan pandemi süreci nedeni fuarın ertelendiğini, haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun huzurdaki davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, Kestel … Noterliğinin 15/08/2022 Tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesi gereği ödenilen fuar katılım bedelinin sözleşmeden dönülmesi nedeniyle iadesi istemine yönelik başlatılan Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin açılmış davacı vekilinin tam ıslah dilekçesi ile davasını alacak davasına dönüştürdüğü görülmüştür.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 5.264,98 USD asıl alacak , 16,88 USD takip tarihi işlemiş faizi olmak üzere toplam 5.281,86 USD ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,00 faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Bununla birlikte her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.
6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak “işlem temelinin çökmesi” halinde M.K. 1, 2 ve 4’üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 ve 2017/13-515 Esas, 2019/1233 Karar sayılı ilamına baktığımızda; “Kurulmuş bir sözleşmede sonradan ortaya çıkan bazı olgular nedeniyle değişiklik yapılabilmesi, bugün çağdaş tüm hukuk sistemlerinde kabul edilen, beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramının koşullarının gerçekleşmiş olması hâlinde mümkün görülmektedir. Bu kuramın, borçlunun şartları ne olursa olsun mutlaka akde sadık kalmasını zorunlu gören, bir bakıma artık eskimiş olarak nitelendirilebilecek ahde vefa veya pacta sunt servanda kuramını sınırlamak için konulduğu benimsenmektedir.
Beklenmeyen hâl kuramı, şöyle açıklanmaktadır: “Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse taraflar akitle bağlı olmamalıdır. Buna “clausula rebus sic stantibus” (beklenmeyen hâl şartı) denmektedir. Bu görüş öğretide “emprevizyon teorisi” adıyla anılmaktadır. Öğretide, sözleşmenin, yapıldığı andaki durumun değişmeyeceği şeklindeki bir zımni kabul ile yapıldığı, aynen uygulanmasının taraflarca bu zımni şarta bağlı tutulduğu varsayılmaktadır (Tekinay, S.S./Akman, S./Burcuoğlu, H./Altop, A.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 7.Bası,İstanbul 1993, s.1005).
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa – Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir.
Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını Mart 2020 ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlanmış ve bu kapsamda hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması amacıyla çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Bu tedbirler kapsamında olmak üzere zaman zaman ve ihtiyaç durumuna göre sokağa çıkma yasağı uygulanması, iş yerlerinin kapatılması veya esnek çalışma, düğün törenlerinin ertelenmesi, evden çalışma gibi değişkenlik gösteren tedbirler uygulanmıştır.Yaşanılan salgın hastalık sürecinin olağanüstü bir durum olduğu ve taraflarca öngörülemeyeceği açıktır. O halde genel olarak salgın hastalık sürecinin Türk Borçlar Kanunu’nun 138.maddesinde belirtilen olağanüstü durum olarak kabul edilmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 136.maddesinde belirtilen borçludan kaynaklanmayan imkansızlık sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı arasında … Fuarı için fuar katılım sözleşmesi yapılmış ve sözleşme gereği davacı tarafça 5.264,98 USD olan sözleşme bedeli davalıya ödenmiş olduğu ve Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığı, davacı vekilinin tam ıslah dilekçesi ile davasını alacak davasına dönüştürdüğü görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen Fuar Katılım Sözleşmesi 2. Maddesi; “Katılımcı, fuar katılım koşulları, sergi veya fuarın yeri, katılımcının fuar alanındaki yeri, düzenleme tarihleri, ünvanı vb hususlarda, düzenleyicinin, sektörün talebi ve ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın kısmen veya tamamen iptali dahil) peşinen kabul eder. Bu durum sözleşmenin fesih sebebi değildir, katılımcı’nın ücret ödeme yükümlülüğü devam eder, katılımcı, ancak düzenleyicinin yazılı teyidi ile fuardan çekilme hakkına sahiptir. Düzenleyici, fuardan 3 gün öncesine kadar, hiçbir sebep göstermeksizin yazılı bildirimde bulunarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebllir ve katılımcıyı fuardan çıkarabilir. Düzenleyici, fuar katılım bedelini fesih/ çıkarma/ fuar iptali bildiriminden itibaren 30 (Otuz) gün içinde katılımcıya iade eder. Sözleşmenin bu şekilde feshi, fuardan çıkarma ve fuarın kısmen veya tamamen iptali durumunda katılımcı, fuar katılım bedelinden başka, masraf, gecikme faizi ya da zarar ziyan adıyla bir talepte bulunma hakkına sahip olmadığını önceden beyan, kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tüm dosya incelendiğinde fuarın iptal edilmeyip, ertelendiği ve akabinde fuarın düzenlendiği, yukarıda detaylı olarak açıklanan hususlar kapsamında davalının, sözleşmenin ikinci fıkrası ile fuarın tarihlerini ve yerini değiştirme hakkının korunduğu ve sözleşmenin irade serbestisi içinde imzalandığı ve bunun aksine dair bir iddianın bulunmadığı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir sözleşme ile davalıya tanınan bu imkanı, bir tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü bulunan ve sözleşmenin tarafı olan davacının tanıdığı ve bu imkan dahilinde davalının fuar tarihinde ve yerinde bir değişikliğe gittiği, belirtilen dönemde başkaca fuarların gerçekleştirilmiş olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, düzenleyicinin her fuar için genel katılım durumu, sektörün talepleri, organizasyon gerekleri ve benzeri nedenlerle farklı değerlendirmeler yapabileceği, tarafların tacir olmaları nedeniyle basiretli davranma yükümlülüklerinin bulunduğu, üstelik bu hakkın sözleşme ile olağan koşullar dahilinde sağlandığı ve ertelemenin ise salgın hastalığa dayalı olduğu hususu da göz önüne alındığında söz konusu fuarın tarihinde yapılan değişiklik ile ifa imkansızlığı durumunun yaşanmadığı görülmekle, tüm açıklamalar ve dosya kapsamına göre davalının davacı ile iradi serbesti kapsamında imzalanan sözleşme ile tarafına tanınan hakka dayalı olarak sözleşme gereği yüklendiği edimi yerine getirdiği ve bir ifa imkansızlığının bulunmadığı dolayısı ile taraflar arasında sözleşmenin bu şekilde sona ermediği ve davacının davalıya yaptığı ödemelerin sözleşme kapsamında olduğu anlaşılmış olup sona ermeyen sözleşmeden kaynaklı ödemenin geri istenemeyeceği kabul ve kanaati ile davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Dosya No: 2017/682 Esas Karar No: 2017/760)

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.159,48 TL harcın mahsubuyla bakiye ‭889,63‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının diğer davalı yönünden yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 17.900,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/10/2023

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)