Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/9 E. 2023/382 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2022/9 Esas
KARAR NO : 2023/382

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :17/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketçe davalıya satışı yapılan faturalı mal bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı taraf icra müdürlüğünün yetkisine ve takibe konu borca ve fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuğa başvurulmuşsa da taraflar anlaşamamış olup müvekkili şirket genel olarak endüstriyel vana, bunlara ilişkin aksesuar ve yedek parça satışı ile iştigal etmektedir, müvekkili şirket, 46.775,20-TL bedelli 26.02.2021 tarihli e- faturada adeti/niteliği belirtilen segment küresel vanaları ve yedek parçaları, 5.381,98-TL bedelli 09.03.2021 tarihli e-faturada adeti/niteliği belirtilen pnömatik aktüatörleri ve 137.288,45-TL bedelli 16.03.2021 tarihli e-faturada adeti/ niteliği belirtilen akış kontrol vanalarını davalıya satmış olup, davalı, 26.02.2021 tarihli fatura borcundan 2.703,14-TL’lik kısmını ödemediği gibi 09.03.2021 tarihli faturadan borcu olan 5.381,98-TL ve 16.03.2021 tarihli faturadan borcu olan 137.288,45-TL’yi de ödememiş olup, davalı söz konusu ticari satımlarla ilgili faturalardan kaynaklı ve toplamda 145.373,57-TL borcunu müvekkile ödemedeğinden, takibe konu edilen alacağın dayanağı faturalar e-fatura olup resmi … sisteminde de kaydedilerek davalıya tebliğ edilmiş ve davalı tarafça da itiraz edilmeyerek kabul edildiğinden, davalı her ne kadar Büyükçekmece İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz etmişse de, davalının yetki itirazı haksız ve hukuka aykırı, Müvekkilinin e-faturalı sattığı mallarla ilgili olarak davalıdan alacaklı olup, alacağın likit ve tarafların tacir olması nedeniyle takip tarihinden itibaren işleyecek faizin de yasaya uygun olması nedeniyle davalının icra takibine konu borç aslı ile takipten sonra işleyecek faize yaptığı itiraz haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olup bu nedenle davalının, aleyhinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine, takibe konu borç aslına ve takipten itibaren fer’ilerine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, takibe konu alacak likit olduğundan davalının, müvekkiline %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı da ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle: Müvekkili şirket ile davacı arasında bulunan ticari ilişkiye istinaden, davacı tarafça müvekkili şirket adına kesilen fatura bedeli Büyükçekmece …. İcra müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden icraya konulmuş olup, söz konusu takibe öncelikle yetki itirazından bulunulduğunu, dosyanın yetkili olan Bursa İcra dairelerinde açılması gerekirken Bakırköy İcra Daireleri’nin yetkisiz olduğu belirtildiği, süresi içinde yapılan yetki ve borca itirazların kabul edildiğini, ancak İİK md. 50/II ve İİK68 uyarınca davacı tarafça dosya yetkili icra dairesi’ne gönderilmediği gibi, yetki itirazının kaldırılması yönünde de herhangi bir dava açılmadığından, işbu olayda icra müdürlüğünün yetkisi itirazın iptali davasının konusu olmamakla birlikte, müvekkili şirketin adresi Bursa olduğundan yetkili icra dairesi’ne gönderilmeyen ve yetki itirazının kaldırılmadan açılan itirazın iptali davası usul ve yasaya aykırı olup davanın reddi gerekmektedir, davacı söz konusu takipte icraya konulan miktara, faiz ve faiz türü ile tüm fer’ilere itiraz edildiğini, davacı yan alacaklı olduğunu ispatla yükümlü olup, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi 02/07/2023 havale tarihli raporunda;
Davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği 2021 yılında 4 adet ve KDV dâhil 311.373,57 TL tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturaların 145.373,57 TL tutarı üzerinden takibe geçtiği, faturaların açıklama kısımlarına malzeme hizmet kodu-hizmet açıklaması bilgilerinin belirtildiği, miktar ve birim fiyatlarının yazıldığı, faturaların e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslime alan kısımlarının bulunmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, İş bu faturaların davacı ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmamıştır. “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ifadesi yer almakta olup, tarafların 2021 yılı BS-BA formu beyanlarının adet ve tutar olarak birbirini teyit ettiği, takibe konu faturaların taraflarca karşılıklı olarak BS-BA formları ile bayan edildiği, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2021 yılı: davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2021 tarihli 22.949,58 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 30.06.2021-31.12.2021 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 145.373,57 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle 145.373,57 TL davalı taraftan alacaklı olduğu, dava dilekçesinde takibin asıl alacak tutarı olan 145.373,57 TL üzerinden devamının ve alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin talep edildiği tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin, sayın Mahkemenizin takdirlerine ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, Taraflar arasında cari hesaba dayalı başlatılan Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası incelendiğinde;
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen faturaların, davacının ticari defterlerinde kaydedildiği davalı tarafından da kabul edilerek beyan edildiği, takip dayanağı faturalara konu malların teslim edildiğinin davacı tarafından bu şekilde ispat edildiği, zira aksine yönelik davalının bir delilinin bulunmadığı tespit edilmiş olup, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak yönüyle iptali ile takibin aynı koşullar ile devamına,
2-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilecek olan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 9.930,46 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.715,08 TL harcın mahsubuyla bakiye ‬8.215,38 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 1715,08 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.795,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.620,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 22.806,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalının yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır