Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/753 E. 2023/910 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/753 Esas
KARAR NO : 2023/910

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2022
KARAR TARİHİ : 25/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla; taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu … Anonim Şirketi hakkında 16/12/2021 tarihinde cari hesaba dayanan ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlunun süresi içinde verdiği itiraz dilekçesinde borcun muaccel olmadığını ileri sürdüğünü ve takibe itiraz ederek durdurduğunu, edimini ifa etmeyen davalı borçlunun bilinçli olarak müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını ve ortada likit bir alacak mevcut olmasına karşın icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin huzurdaki davaya ve icra takibine konu alacağının, davalı borçlu ile arasındaki cari hesaptan kaynaklandığını, davalı takip borçlusunun kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek durmasına yol açmak süretiyle müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğinin açıkça ortada olduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin Esas … K. … T. 20.03.2012 sayılı ilamı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin E. … K. … T. 9.6.2015 sayılı ilamının bu doğrultuda olduğunu, Davalı borçlunun itirazının yerinde olmadığını iddia ederek, Davanın kabulüne, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm fer’ileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davacının davdlı şirketteki alacağının neye dayalı olduğu, yanlar arasında mevcut ticari ilişki sebebiyle davacının hangi faturaya dayalı alacağının ödenmediğine dair bir açıklama bulunmadığını, soyut bir iddia ile davacının yanlar arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalıdan alacaklı olduğunun iddia edildiğini ve var olduğu iddia edilen alacağın tahsili amacı ile takip yapıldığını, takibe itiraz üzerine de huzurdaki davanın açıldığının ifade edildiğini, mücerret fatura keserek muhataba göndermenin borç doğurmayacağını, yanlar arasında ticari ilişki olduğunu ve müvekkili şirketin davacı şirketten kumaş satın aldığını, satın aldığı bu kumaşların bedellerini davacıya ödediğini ve yanlar arasındaki cari hesabın bu şekilde kapatıldığını, davacının, yanlar arasında hiçbir şekilde kur farkı tahsil edileceğine dair bir sözleşme ve kabul olmamasına rağmen haksız ve dayanaksız şekilde, iki kez “kur farkı alacağı” gerekçesiyle 01.07.20221 tarih ve 31.12.2021 tarihlerinde fatura keserek müvekkili şikete gönderdiğini, müvekkili şirket tarafından bu faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, davacı yanın mücerret keserek gönderdiği ve müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek iade ettiği bu faturalar dışında müvekkili şirketin satın alınmış kumaş bedelinden kaynaklı olarak davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete gönderdiği 15.12.2021 tarihli yazıda, “son zamanlarda ülkemizde yaşanan kur dalgalanmaları ve hammaddenin yabancı para cinsinden olması sebebiyle, 01.01.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kesilen tüm faturalar USD veya EURO cinsinden cari hesaba işlenecek olup, TL cinsinden nakit tahsilatların tahsil edildiği ve çek tahsilatlarının vadesindeki MB satış kuru üzerinden cari hesaptan düşüleceği” nin bildirildiğini, 01.01.2022 tarihinden itibaren müvekkili şirketin davacıdan hiçbir tekstil ürünü almadığı gibi yazı içeriği kabul de edilip müvekkili şirket tarafından imzalanmadığını, yani davalı/müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki en son -satım ilişkisinin 17.06.2021 tarihinde gerçekleştiğini, bu tarihten sonra müvekkili şirketin davacı şirketten kumaş satın almadığını, kaldı ki 15.12.2021 tarihli yazı içeriğinden ve 01.01.2022 tarihi kur farkı uygulanacağı açıklamasına göre davacı ile müvekkili şirket arasında önceki tarihlere ve ticari ilişkiye uygulanacak kur farkı fiyatlandırmasının yanlarca kabul edilmediği mümkün olamayacağının zaten anlaşıldığını, yasal düzenleme ve özellikle Yargıtay’ ın yerleşik kararlarında, kur farkı talep edilebilmesinin ancak yanlar arasında bir sözleşme ile kabul edilmesi halinde mümkün olabileceğinin bilindiğini, huzurdaki uyuşmazlıkta davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari alım-satım – ilişkisinde kur farkı alacağının kabul edilebileceği, bunun faturaya bağlanarak istenebileceği yolunda ne bir sözleşme ne de kabul bulunduğunu, dolayısı ile davacının bu yoldaki talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi yerleşik içtihat kararlarına da uygun olmadığını, davacı şirketin ticari bir şirket olduğunu, ticari şirketlerin TTK na göre basiretli bir tacir olması gerektiğini ve beklendiğini, A.Ş. niteliği ile ticaret yapan davacı şirketin, kur farkı talebinin ancak yanlarca kabul edilen bir sözleşme ile mümkün olabileceğini bilmesi gerektiğini, buna karşın davacı şirketin talep edemeyeceğini bilmesine rağmen müvekkili şirket hakkında haksız şekilde icra takibi yaptığını, müvekkili şirketin borçlu sıfatı ile takibe konu olmasına sebebiyet verdiğini ve ticari itibarına zarar verdiğini, bu nedenle; davacı şirketin ısrarlı olduğu bu haksızlığı sebebiyle, haksız icra takibi tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanısında olduklarını, son olarak, 2021 yılı Temmuz ayından itibaren Ba-Bs formlarının vergi dairesine – bildirimi, ibrazı zorunluluğunun kaldırılmış olduğunu ifade etmek gerektiğini, Mahkeme tarafından ara kararla istenmiş olmakla birlikte, bu hususunda göz önünde bulundurulmasını ileri sürerek, davacının haksız talep ve davasının reddine, haksız ve kötü niyetli takibi sebebiyle takibe ve davaya konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı … yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 3.811,98 USD asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %2,00 TBB – Mevduat USD bankalarca değişen oranlarda faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 04/04/2023 havale tarihli raporunda; davacı şirket defterleri incelemesinde; Takip tarihinden sonra davacı şirket hesabına 171,76 USD karşılığı 16.132,67 TL ödeme yapıldığı, buna göre 10.12.2021 tarihi itibariyle davalı şirketin borç bakiyesinin 2.640,18 USD karşılığı 35.973,67 TL ye gerilediği saptandığı, Döviz bazlı muavinin incelenmesinden, kayıtlarla ilgili olarak MB Döviz satış kurlarının, değerleme (kur farkı faturaları) işlemleri için de MB Efektif satış kurlarının kullanıldığının anlaşıldığı, Davalı şirket cari hesap ekstresinde, işlemlere ait döviz bazlı tutarların belirtilmediği, 2020 yılından, 09.12.2021 takip tarihine kadar yapılan işlemler sebebiyle davacı şirket hesabına 141.146,28 TL borç, borca karşılık 157.278,96 TL alacak kaydedildiği, dolayısıyla 09.12.2021 takip tarihi itibariyle davacı şirketin 16.132,68 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, 10.12.2021 tarihinde yapılan ödeme ile söz konusu bakiyenin 0,06 TL ye gerilediği, İnceleme esnasında davacı şirket tarafından ibraz edilen fatura fotokopileri dosyaya eklenmiş olup, faturaların e-arşiv fatura olarak düzenlenmiş olduğu, Üzerlerinde, içer nlerin döviz (USD) cinsinden tutarları ile kur bedellerinin belirtildiği, Dosyada, taraflar arasındaki ticari ilişkinin döviz cinsinden takip edileceğine dair düzenlenmiş yazılı bir sözleşme ise bulunmadığını,Davacı şirket tarafından düzenlenen 15.12.2021 tarihli yazı ile; Müşterileri ve iş ortaklarına, son zamanlarda yaşanan kur dalgalanmaları ve hammaddenin yabancı para Cinsinden olması sebebiyle 01.01.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kesilen tüm faturaların USD veya EURO cinsinden cari hesaba işleneceği, Türk Lirası ile yapılan nakit tahsilatların tahsil edildiği ve çek tahsilatlarının vadesindeki Merkez Bankası satış kuru üzerinden USD ve EURO olarak cari hesabından düşüleceğinin ifade edildiğini, Yazının davalı şirkete tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığını, Davacı şirketin bağlı bulunduğu Merter Vergi Dairesi tarafından gönderilen 25.08.2022 tarihli yazı ekinde mevcut 2021 yılına ilişkin karşılaştırmalı Ba-Bs bildirim formlarının incelenmesinde; 2021 Yılında davalı şirkete 4 adet belge karşılığı KDV hariç 44.190,79 TL lık satış yapıldığının bildirildiği görülmüş, forma göre; davalı şirketin alış bildirimi ile uyumlu olduğu anlaşıldığı, Aynı şekilde, 1 adet belge karşılığı KDV hariç 13.852,56 TL lık alım yapıldığının bildirildiği, forma göre; davalı şirketin satış bildirimi ile uyumlu olduğu, Davalı şirketin bağlı bulunduğu Yenibosna Vergi Dairesi tarafından gönderilen 29.08.2022 tarihli yazı ekinde mevcut 2021 yılına ilişkin Ba-Bs bildirim formlarının incelenmesinde; 2021 yılında davacı şirketten 2 adet belge karşılığı KDV hariç 29.700,79 TL lık alım yapıldığının bildirildiği görülmüş ise de; söz konusu bildirimin davacı şirketle ilgili olarak gönderilen Merter Vergi Dairesi karşılaştırmalı Ba-Bs form analizi dökümü ile uyumlu olmadığı anlaşıldığı, Aynı şekilde, 1 adet belge karşılığı KDV hariç 13.852,56 TL lık satış yapıldığının bildirildiği görülmüş, söz konusu bildirimin davacı şirketle ilgili olarak gönderilen Merter Vergi Dairesi karşılaştırmalı Ba-Bs form analizi dökümü ile de uyumlu olduğu, Davacı şirket vekilince 09.12.2021 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine; USD cari hesap alacağı sebebiyle; 3.811,98 USD asıl alacak, 30,92 USD işlemiş faiz talebiyle ilamsız takip başlatıldığı, Davacı şirket defterlerine göre 09.12.2021 takip tarihi itibariyle davalı şirketin 3.811.94 USD karşılığı 52.106,34 TL borç bakiyesinin bulunduğu, Takip tarihinden sonra davacı şirket hesabına 1.171,76 USD karşılığı 16.132,67 TL ödeme yapıldığı, buna göre 10.12.2021 tarihi itibariyle davalı şirketin borç bakiyesinin 2.640,18 USD karşılığı 35.973.67 TL ye gerilediği, İbraz edilen davalı şirket cari hesap ekstresinde, işlemlere ait döviz bazlı tutarların belirtlmediğinin görüldüğü, davalı şirket defterlerine göre 09.12.2021 takip tarihi itibariyle davacı şirketin 16.132,68 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, 10.12.2021 tarihinde yapılan ödeme ile söz konusu bakiyenin 0,06 TL ye gerilediği, davacı şirket tarafından ibraz edilen fatura fotokopilerine göre, faturaların e-arşiv fatura olarak düzenlenmiş olduğu, üzerlerinde, ürünlerin döviz (USD) cinsinden tutarları ile kur bedellerinin belirtildiğinin görüldüğü, dosyada, taraflar arasındaki – ticari – ilişkinin döviz cinsinden takip edileceğine dair düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacı şirket tarafından düzenlenen 15.12.2021 torihli yazı ile; müşterileri ve iş ortaklarına, son zamanlarda yaşanan kur dalgalanmaları ve hammaddenin yabancı para cinsinden olması sebebiyle 01.01.2022tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kesilen tüm faturaların USD veya EURO cinsinden cari hesaba işleneceği, Türk Lirası ile yapılan nakit tahsilatların tahsil edildiği ve çek tahsilatlarının vadesindeki Merkez Bankası satış kuru üzerinden USD ve EURO olarak cari hesabından düşüleceğinin ifade edildiği, yazının davalı şirkete tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı, davacı şirket tarafından başlatılan takibin 09.12.2021 tarihli, dövizli işlemler ile ilgili iş ortaklarına düzenlemiş oldukları yazının tarihinin ise 15.12.2021 olduğu, buna göre, yazının takip tarihinden sonra düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığı, başlatılan ilamsız takipte 30,92 USD işlemiş faiz talep edildiği, Ancak taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme veya takip tarihi öncesinde davalıyı temerrüde düşürmek amacıyla keşide edilmiş bir ihtarname, faturalar üzerinde mevcut bir vade tarihi bulunmamakta olup; işlemiş faiz talebine dayanak olabilecek herhangi bir belge de ibraz edilmediği, Takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacının işlemiş faiz talebinin kabulü halinde; 3.811,94 USD asıl alacağın, davalının son ödeme yaptığı16.07.2021 tarihinden itibaren yıllık £ 2,00 (USD mevduata uygulanan) faiz oranı ile işlemiş faiz alacağının 30,50 USD olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Bilirkişi 10/07/2023 havale tarihli ek raporunda; Davacı şirket tarafından, davalı şirketin 2022 yılı resmi defterleri ile ilgili tespit yapılmamakla birlikte, ilgili yıla ait cari hesap hareketleri de baz alınarak değerlendirme yapıldığı ileri sürülerek, düzenlenen rapora itirazda bulunulduğu, Ancak düzenlenen raporda davalı şirket defterleri ile ilgili tespitlerin, takip tarihi itibariyle, yani 2021 yılı kayıtları dikkate alınarak yapıldığı, Raporda yer alan; “taraflar arasında ticari ilişkinin döviz cinsinden takip edileceğine dair yazılı sözleşme bulunmadığı” yönündeki görüşe karşılık davalı şirket tarafından, ticari hayatta tarafların sözlü anlaşmaları, karşılıklı icapları, ticari hayatın kendi içindeki kuralları göz önüne alındığında ticari ilişkinin döviz üzerinden belirleneceğinin sadece yazılı sözleşmeye dayanmadığı ileri sürülerek itirazda bulunulduğu, Kök raporda, belirtilen hususla ilgili tespitte bulunulmuş ise de; ilave bir yorum getirilmediği, hukuki değerlendirme yönüyle takdirin Sayın Mahkeme ye bırakıldığı, Davacı şirket tarafından, dava dilekçesine ek olarak sundukları cari hesap ekstresinde malların döviz karşılığının gösterildiği, bu hususun hiçbir şekilde değerlendirme konusu yapılmadığının ileri bu durumun kök rapordaki muavin defter dökümü ile detaylı olarak belirtildiği, işlemlerin döviz tutarları ile karşılığı TL tutarlarının ifade edildiği, dolayısıyla rapora itiraz dilekçesinde belirtilen hususların, anılan rapordaki görüş ve kanaati değiştirecek nitelikte olmayıp, bu doğrultuda ibraz edilmiş herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 99. Maddesinde konusu para olan borçların ödeme şekli düzenlenmiştir. Maddenin 2. fıkrası “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir.” düzenlemesini içermektedir.
Kur farkı alacağının istenebilmesi için, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye veya bu yönde oluşmuş bir teammül bulunması yada akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olması gerekmektedir.( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ‘nin 2008/6163 Esas – 2008/7544 Karar ,2016/17240 E-2018/1950 K. sayılı ilamı) .
Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide, fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki fark varsa bu fark, kur farkı alacağıdır. Kur farkı alacağı fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki farktan kaynaklanan alacak olduğundan ancak TL olarak istenebilir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, kur farkı alacağına istinaden, davalı aleyhinde dayanak 3.811,98 USD asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %2,00 TBB – Mevduat USD bankalarca değişen oranlarda faizi ile birlikte tahsili talebiyle icra takibine başlatıldığı, kur farkı alacağının fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki farktan kaynaklanan alacak olduğundan ancak TL olarak istenebileceğinden, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Emsal İstanbul BAM 43.H.D’nin E: 2020/1398, K: 2023/753 sayılı ilam)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine
3-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 626,62 TL harcın mahsubuyla bakiye ‭356,77‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının diğer davalı yönünden yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 17.900,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/09/2023

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)