Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/752 E. 2023/268 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/752 Esas
KARAR NO : 2023/268

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin tekstil işi yaptığını, müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu ancak müvekkil cari hesaba dayalı alacağını alamadığını, iş bu alacağın tahsili için taraflarınca Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü …… esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlu takip konusu alacağa borçlu olmadığı gerekçesiyle haksız olarak itirazda bulunduğu ve takibi durdurduğunu, davalı tarafından takibe yapılan itiraz sonrası taraflarınca ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulduğunu ancak yapılan görüşmeler sonucu anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenler ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesi için davayı açtıklarını, Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasından yapılan takibe karşı davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, alacağa ticari faiz işletilmesine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında uzun süredir ticari ilişkiler devam etmekte olup müvekkil şirket, davalı şirkete tekstil ürünleri ürettirmekte yahut direk kumaş aldığını, davacının gerek dava konusu icra takibinde gerekse iş bu dilekçeye konu dava dilekçesinde alacak iddiasına ilişkin hiç bir belge sunmadığını , alacaklı olduğunu iddia eden taraf iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davacı tarafından ispat edilemeyen iş bu davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinde bulunduğu , huzurda ikame edilen iş bu davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası, defterler ve belgeler, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, ticari ilişkiden kaynaklı cari hesaba ilişkin alacağın tahsiline ilişkin başlatılan Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 1.600,56 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren %15,75 yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 08/02/2023 havale tarihli raporunda; Dava konusunun, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu hususundan ibaret olduğu, davacının 2021 yılları ticari defterinin V.U.K ve TTK’a uygun tutulduğu, davalının 2021 yılları ticari defterinin V.U.K ve TTK ‘a uygun tutulduğu, davacının ve davalının ticari defterlerine göre takip (22/02/2022) tarihinde davacının davalıdan 1.600,56 TL tutarlı alacağı olduğu, tarafça inceleme yapılan davacı ve davalı taraf ticari defteri ve dava dosyası kapsamında yapılan tespitler neticesinde davacının takip (22/02/2022) – tarihinde davacının davalıdan 1.600,56 TL tutarlı alacaklı olduğu, icra takibinden rapor tarihine kadar uygulanacak faiz oranı ve faiz hesabı olduğunu, 22.02.2022 ve 31.12.2022 arası için yıllık 4415,75 01.01.2023 ve sonrası için yıllık 410,75 olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı tarafça davalıya taşıma hizmeti verildiğinden düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle takip yapıldığı, davacının 2021 yılları ticari defterinin V.U.K ve TTK’a uygun tutulduğu, davalının 2021 yılları ticari defterinin V.U.K ve TTK ‘a uygun tutulduğu, davacının ve davalının ticari defterlerine göre takip (22/02/2022) tarihinde davacının davalıdan 1.600,56 TL tutarlı alacağı olduğu, tarafça inceleme yapılan davacı ve davalı taraf ticari defteri ve dava dosyası kapsamında yapılan tespitler neticesinde davacının takip tarihinde davacının davalıdan 1.600,56 TL olduğu tespit edilmiş olup, her ne kadar davalı ticari defterlerin yalnızca karine olduğunu ve davacının davasını ispat edemediğini iddia etmiş ise de, cevap dilekçesinde karinenin aksini ispata yarar delili bulunmadığı anlaşılmakla dava kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Bakırköy …….. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı koşullar ile devamına,
2-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilecek olan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 109,33 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 80,70 TL harcın mahsubuyla bakiye 28,63‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,4 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.291,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 1.600,56 TL TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yokluğunda davacı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 14/03/2023
Katip ……
¸e-imzalıdır
Hakim …….
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.