Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/623 E. 2022/984 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/623
KARAR NO : 2022/984

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin Beylikdüzü Belediyesi’nin 05/01/2017 tarih ve …. numaralı işyeri ruhsatı ile “…. Mah. …No:… …-İST adresinde bulunan “………” isimli spor tesisini işletmeye başladığını, müvekkilinin, işletmenin kuruluşu ve faaliyete geçebilmesi için gerekli ekipman ve eğitmen tedariki, kira sözleşmesi, aboneliklerin kurulması ve vergi açılışı dahil bir işletmenin gerektirdiği tüm ticari, idari ve vergisel yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalının bu aşamada hiç bir katkısının olmadığını, müvekkilinin, anılan işletmede sportif faaliyetler alanında hizmet vermeye başladıktan bir süre sonra, daha önce devam etmekte olduğu spor salonundan tanıdığı, vücut geliştirme ve fitness yardımcı antrenörlüğü yapan davalının, spor salonunun birlikte işletilmesi için ortaklık teklifinde bulunduğunu, müvekkilinin de kendisinin tecrübesine güvenerek ve işletmesi için faydalı olacağı inancıyla bu teklifi kabul ettiğini, Tarafların, önce “…” isim ve logosunun marka olarak tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunduğunu ve 04.04.2017 tarihinde marka tescilinin sağlandığını, tarafların daha sonra Büyükçekmece … Noterliği 05/09/2017 tarih ve …. yevmiye numarası ile “Adi Ortaklık Sözleşmesi” akdettiklerini, Sözleşme’nin 5. Maddesinde; ortaklık sermayesinin 10.000.-TL olduğu ve her bir tarafın 5.000.-TL sermaye konulduğu hüküm altına alındığını, ancak davalının gerek Sözleşme, gerekse Kanun’dan doğan (TBK madde 621) ortaklık katılım payı yükümlülüğünü yerine getirmeyerek Kanun’a ve Sözleşme’ye aykırı davrandığını, davalının kendisine çıkar sağlamak adına müvekkilini türlü hile ve desiseler ile kandırdığını, iyiniyetini kötüye kullandığını, defalarca kredi çektirmiş ve işletme gelirinin neredeyse tamamını kendi hesabına alarak işletmeyi zarara uğrattığını, davalının ortaklığı zararlandırıcı eylemleri nedeniyle müvekkilinin ortaklık gider ve borçlarını tek başına karşılamak zorunda kaldığı gibi, ortaklık gelirinden doğan alacağını da alamadığını, beyan ederek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile, Haklı sebeplerin varlığı nedeniyle Adi Ortaklığın Feshine, HMK 107/1 uyarınca zararın ve miktarının belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda tamamlama harcı yatırılmak üzere, fazlaya ilişkin haklar saklı kaydıyla, müvekkilinin alacağının ve uğradığı zararın bu aşamada tespiti mümkün olmadığından, şimdilik 10.000.-TL Alacak ve 10.000.-TL Maddi Tazminatın adi ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka temerrüt faiziyle birlikte tahsil ve tazminine, Adi Ortaklığın devamı süresince müvekkilinin yaşadığı manevi tüm sıkıntıların kendisinde yarattığı buhran nedeniyle 50.000.-TL Manevi tazminatın adi ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmin ve tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı ile davacı ……. ‘nun açılışından itibaren faaliyete geçtiği döneme ve faaliyette bulunduğu dönemde birlikte çalıştıklarını ve birlikte hareket ettiklerini, Adi ortaklıkta, Adi şirket kuruluşu herhangi bir şekle tabi tutulmadığını, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının İşletmeyi 1 Haziran 2022 tarihinden itibaren işletmiş olması, bütün gelirleri toplaması, müvekkiline herhangi bir pay ödememesi sebebiyle işletme’nin yönetiminin dava sonuna kadar idaresi için gerekli önlemlerin alınmasını talep ettiklerini beyan ederek Davanın reddine, davacının taleplerinin belli olmaması ve alacak talebinin yargılamayı gerektirir olması sebebiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, İşletmenin devren satışının engellenmesi için tedbir kararı verilmesini, İşletmenin faal olması ve işletmenin davacı tarafından kötü idare edilmesi sebebiyle işletmenin yönetiminin idaresi için kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın feshi, maddi ve manevi tazminat taleplerinden ibarettir.
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
Mahkemelerin görevine ilişkin kurallarda kamu düzeninden olması nedeniyle dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-c)
Asliye Ticaret Mahkemesinin görevini düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca özel yasalarda Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna ilişkin belirlemeler dışında bir ihtilafın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevinde olabilmesi için o ihtilafın ya Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir husustan kaynaklanması ya da her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Oysa ki dava konusu ihtilaf ne Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir ihtilaftır ne de her iki tarafta tacirdir. TBK. 620/1 maddesinde, Adi Ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar. hükmü uyarınca HMK.’nun 2. maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun anlaşılması karşısında aşağıdaki şekilde hüküm tesisi uygun görülmüştür. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/687 esas, 2021/201 karar- aynı dairenin 2021/59 esas, 2021/192 karar, İstanbul BAM. 3. Hukuk Dairesi 2020/377 esas, 2020/435 karar ilamı. )
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevdiine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
2-HMK’nun 20. ve 331/2. maddeleri uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip yasal süresi içerisinde talep üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-İhtiyati haciz ve tedbir taleplerinin görevli mahkemece düşünülmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinini yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır