Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/569 E. 2022/1268 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/569 Esas
KARAR NO : 2022/1268

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/12/2012

BİRLEŞEN BAKIRKÖY ……. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN ……. ESAS SAYILI DOSYASI İLE İLGİLİ OLARAK;

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/11/2013

KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olduklarını, 27.06.2004 tarihinden 26.06.2011 tarihine kadar yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak kooperatifte görev yaptıklarını, davalıların 20.06.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 3 yıl süreyle seçildikleri halde 1 yıl sonra 26.06.2011 tarihli genel kurul toplantısında görevlerine son verildiğini ve ibra edilmediklerini, davalıların ibra edilmemesi nedeniyle genel kurulda, hesap tetkik komisyonu kurulması ve komisyonun usulsüzlük tespit etmesi halinde genel kurulu beklemesizin denetim kuruluna sorumluluk davası açması hususunda yetki verilmesine yönelik karar verildiğini, hesap tetkik komisyonunun davalıların kooperatifi zarara uğratan eylem ve işlemlerini ayrıntılı olarak tespit ettiğini, davalıların görevleri sırasında usulsüz yaptığı işlemler neticesinde kooperatifin zarara uğratıldığını belirterek şimdilik 160.000.TL alacağın müştereken ve müteselsilen davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar cevap dilekçesinde özetle: alacağın zamanaşımına uğradığını, zararın tespiti mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, hesap tetkik komisyonu raporu genel kurula sunularak genel kurulun bu raporla ilgili karar vermesi gerekirken, raporun genel kurulda tartışılmasına olanak tanınmadığını ve 27/05/2012 tarihli genel kurulda peşinen sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, 2004 yılından 2011 yılına kadar yapılan tüm genel kurullarda müvekkillerinin ibra edildiğini, ibra edilmiş yıllar için sorumluluk davası açılamayacağını, müvekkillerinin ibra edilmediği 26.06.2011 tarihli genel kurulda sorumluluk davası açılmamasına karar verildiğini, davalıların dava edilen yılların tamamında görevli olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada, Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların 2009-2010 yıllarında personele ödenmemiş toplu maaş ödemelerini kooperatif ortakları tarafından verilen çekler ile yaptıklarını, ancak bu ödemelerin maaş hesaplarından mahsubu gerekirken avans olarak kaydedildiğini ve personelin borcu olarak gözüktüğünü, personel maaşlarının nakit olarak da ödendiğini, buna göre kooperatifin mükerrer olarak hem çeklerle hem da nakit olarak maaş ödemesi yaparak zarara uğradığını belirterek şimdilik 2.000,00 TL tazminatın en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili birleşen davaya cevabında; daha önce açılmış sorumluluk davası nedeniyle birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, sorumluluk davası açılmasına yönelik genel kurul kararı bulunmadığını, davaya konu olay ile ilgili müvekkilleri hakkında takipsizlik kararı verildiğini, iddia edilen zararın personele ödenecek ücretlerden mahsup edilmek üzere önceden personele yapılan ödemeler olduğunu, ilgili personelden mahsup yapıldığında ya da ödendiğinde hesabın sıfırlanacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizin …… esas ……. karar sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi Başkanlığının 02/06/2022 gün ve …… esas …… karar sayılı ilamı ile kaldırılmıştır.
DELİLLER: Ticaret sicil kayıtları, genel kurul toplantı tutanağı, sözleşmeler, tanık beyanları, Bakırköy ……. İş Mahkemesinin …… esas sayılı dosyası, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma sayılı dosyası, birleşen Bakırköy ….. ATM.’nin ……. E. sayılı dosyası, vergi kayıtları, mahkememizce alınan 08/10/2015 havale tarihli bilirkişi raporu ve 27/09/2016 havale tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava, kooperatif eski yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi Başkanlığının 02/06/2022 gün ve ….. esas ….. karar sayılı ilamında, “….mahkemece, birleşen davanın gelindiği aşamada kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticiler belirlenip, bunlar tarafından birleşen davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için birleşen dosyada davacı tarafa 6100 sayılı HMK’nın 52, 53, 54, ve 77/1. maddeleri gözetilerek uygun bir kesin süre verilmesi, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise, birleşen davanın HMK’nın 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 23. HD’nin 2014/5662 Esas, 2015/909 Karar sayılı kararı) Açıklanan nedenler ile birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına…” karar verilmiştir.
Mahkememizin 28/06/2022 tarihli tensip ara kararı ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilamı doğrultusunda birleşen dosyada davacı vekiline 6100 sayılı HMK’nın 52, 53, 54, ve 77/1. Maddeleri uyarınca kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticileri belirleyip bunlar tarafından birleşen davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmeleri bakımından iki hafta kesin süre verilmesine, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise, birleşen davanın HMK’nın 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edilmiş, Davacı vekilinin vekaletnameye ilişkin olarak tensip tutanağı uyarınca yazılı beyanda bulunduğu ve Av. ……. ‘nin vekaletnameleri sunduğu görülmüştür.
Bakırköy …… İş Mahkemesinin …… esas sayılı dosyasının incelenmesinde, 17.09.2005 tarihinden beri kooperatifte, güvenlik personeli olarak çalışan ve iş akdi 29.03.2012 tarihinde işveren kooperatif tarafından fesh edilen ………’ın ……. Deri Mamüllleri Toplu İş Yeri Yapı Kooperatifi’ne karşı açmış olduğu işçi- işveren ilişkisinden kaynaklı alacak davası olduğu, yapılan yargılama neticesinde davacının açtığı alacak davasının kısmen kabulüne karar verildiği, mahkeme kararına karşı davalı kooperatif tarafından temyiz edilmiş ise de nispi temyiz harcının verilen süresi içinde yatırılmaması nedeniyle, bu dosyanın 07.08.2013 tarihinde temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilerek kesinleşmiş olduğu tespit edilmiştir.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının …… soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, 11.03.2011 tarihinde kovuşturmama kararı verdiği, bu kararda Müşteki …… ile ….. tarafından kooperatif yönetim kurulu üyeleri olan …… hakkında 06.06.2007 tarihinde görevi kötüye kullanma ve zimmet suçlaması çerçevesinde şikayette bulunulduğu, Şikayet kapsamında kooperatif evrak ve kayıtlarının incelenmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğüne gönderildiği, bu müdürlüğün yaptığı inceleme neticesinde 20.07.2010 tarih ve 11 sayılı Kontrolör ……..’ün inceleme raporu ile şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair delil olmadığı belirtilmiş olması nedeniyle kovuşturmama kararının verildiği anlaşılmıştır.
20.07.2010 tarihli başkontrolör …….. inceleme raporunda, kooperatifin zarara uğratıldığına dair somut bilgi ve belgeye rastlanılmadığı sadece 20.09.2010 tarihli denetim sonuç raporunda belirtilen hususlarda işlem yapılması yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüğünün 20.09.2010 tarihli 7224 sayılı talimatında belirtilen konularda 26.06.2011 tarihinde yapılan 2010 hesap yılı genel kurulunda yönetim kurulu hakkında hukuki ve maddi sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiş olması nedeni ile bu kalemler içinde yönetim kuruluna dava açılamayacağı tespit edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, davacı kooperatifin eski yönetici ve denetçilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 62. Madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK.’nın 553. madde hükmü uyarınca sorumluluğa dayalı tazminat alacağı istemidir.
Asıl davada Sorun: Davacı kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyesi olduğu iddia edilen davalıların, görev yaptıkları dönemlerdeki işlem ve eylemleri ile kooperatifi zarara uğratıp uğratmadıkları, bir zarar var ise zararın miktarı bu zarardan dolayı davalıların kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, davacının alacak iddialarının zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, davalılar hakkında dava açma koşullarının oluşup oluşmadığı, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görev süreleri, usulsuzluk olup olmadığı, inşaat sözleşmesi, personele yapılan ödemeler, mal ve hizmet ödemeleri, emek harcamaları, faturasız satışları, Emlak ve vergi ödemeleri, tazminat ve mahkeme işlemlerinde zarar olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Birleşen davada Sorun: Davacı kooperatifin eski personeline yapılan fazla ödemelerin bulunup bulunmadığı, kooperatifin bu yüzden zarara uğrayıp uğramadığı, davacı kooperatifte yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların görev süresinden önce hesapların ibra edilip edilmediği, personele yapılan maaş ödemelerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Asıl dava ve Birleşen davanın bir bütün olarak değerlendirilmesinde, 6102 sayılı yeni TTK’nun (6335 sayılı kanunla değişik), 553. Md., kusur karinesi, kusurun ispatı, 6102 sayılı TTK.555. maddesi, 6163 sayılı K.K’nın 98. maddesi, 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi, 341. Md, ibra kararlarının değerlendirilmesi, 6762 sayılı yasanın 309. maddesi, M.K. 6. maddesi, iddia ve savunmalar bakımından değerlendirilmesi ile somut olaya uygunması gerekeceğinin tespitidir.
Asıl dava bakımından, somut davada, 6762 sayılı TTK. 341 madde hükmü 6102 sayılı yeni TTK. yer almasından davaya davacı kooperatif tüzel kişiliğinin yetkili temsilcileri veya onların vekilleri marifetiyle veya pay sahibi ortaklarla devam edilebileceği, kooperatif ortaklarla devam edileceği, kooperatif tüzel kişiyi temsile yetkili olan yöneticiler ile bu kişiler tarafından vekillere vekaletname verilmesi veya yetkili yönetim kurulu üyeleri eliyle davayı takip edilip edilmeyeceğidir.
6762 sayılı TTK.nın 341 maddesinde genel kurulun yönetim kurulu hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi halinde şirketin dava açmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK. 555/1 maddesinde ise sorumluluk kararı alınması koşulu aranmadan şirketin yada pay sahiplerinin şirketin uğradığı zararın tazminini isteyebileceği şeklindedir.
Genel kurulunun yönetici ibra etmeyerek hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde kooperatif yönetim kurulunun 551/1 maddesi kapsamında kooperatifi temsilen dava açmasının zorunlu bulunduğunun kabulü gerekeceği. Somut olayda ise yönetim kurulu üyelerine açılan davayı düzenleyen 6762 sayılı TTK 341 . Maddesinde yürürlükte bulunmamakla birlikte 1163 sayılı kooperatif kanununun 98. Maddesi yollamasıyla uygulanması gereken 6102 sayılı TTK hükmü uyarınca Kooperatif tarafından yönetim kurulu aleyhine açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için genel kurul tarafından bu yönde karar alınmasına bağlı olduğu, davacı kooperatifin 26/06/2011 tarihinde yapılan 2010 hesap yılı genel kurulunda yönetim ve denetim kurulunun azli ve yerine yenilerinin seçiminin oy çokluğu ile kabul edildiği ve yapılan bu genel kurulda 2010 hesap yılındaki faaliyetler sebebiyle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilmediği genel kurul karar ile belirlenmiştir. Aynı genel kurulun 9. Maddesi ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğünün 20.09.2010 tarih ve 7224 sayılı talimatında belirtilen husus bu genel kurulda görüşülmüş, Divan başkanınca bakanlık talimatı genel kurula okunmuş, söz alan olmaması neticesinde genel kurulda yapılan oylamayla Kooperatifte 2007 yılında 8.950.72.TL 2008 yılında 11.163.37.TL, 2009 yılında 20.032.71.TL olarak ödenen gecikme cezaları ile 2009 yılında toplam 3.395.00.TL bağış ve teberrü gideri ile 28.12.2008 tarihli makbuzla İkitelli vergi dairesine ödenen 3.000.TL lik vergi cezası nedeniyle Yönetim kurulu hakkında herhangi bir hukuki ve mali sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiştir.
Kooperatifin bir sonraki yılda 27.05.2012 tarihinde yapılan 2011 hesap yılı genel kurulunda alınan 6 nolu karar ile 2010 yılı genel kurulunda ibra edilmeyen eski yönetim kurulu hesaplarının incelenmesi için hesap tetkik komisyonu kurulmasına karar verildiği, bu genel kurul tarafından usulüne uygun olarak sorumluluk davasının açılması yönünde karar alınmadığı, genel kurulun devredilemez yetkisinin hesap tetkik komsiyonunu devir ve temlik edemeyeceği, genel kurulca sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi gerekeceği, KK. 42. maddesinde sorumluluk davasının açılmasına karar verilmesine dair yetki düzenlendiği, bu yetkinin hesap komisyonuna devir ve temlik edemeyeceği şeklindedir.
1163 sayılı kooperatifler kanunun 98. Maddesinde düzenlenen TTK’da yapılan yollaması ile Türk Ticaret Kanununda şirketin uğradığı zararın şirket tarafından sorumlulardan istenmesi yani taraf ehliyetinin şirkete ait olması öngörülmüş olup şirketin ihmali ya da sorumluların şirkete hakim olmaları nedeniyle dava açmamaları olasılığı düşünülerek zararın tazmini davasını, açma hakkı şirket ortaklarına da verilmiş ve bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 555/1 maddesinde şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi isteyebileceğidir.
Yargıtayın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere genel kurul tarafından sorumluluk davasının açılması yönünde alınacak karar gereğince iş bu davaların denetçiler tarafından açılması gerektiği yönündedir.
Somut davada; Sorumluluk davası, davacı kooperatif tüzel kişiliği adına kooperatif denetçileri tarafından açılmış olup, yeni TTK nın 555/1 mad hükmü gereğince (denetçiler) pay sahibi sıfatıyla yani ortak sıfatı ile açılmamıştır. Kooperatif tüzel kişiliği adına dava açan bu denetçilerin pay sahibi sıfatı ile de bu davayı yürütmek istemeleri halinde huzurdaki davaya devam edebilecekleri, aksi takdirde davacılarca görev süreleri bittiği ifade edilen bu denetçilerin denetçi sıfatı ile huzurdaki davaya devam edemeyecekleridir.
6102 Sayılı TTK. Madde 558- İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
İbra, Bilanço-kar zarar hesapları incelemeleri, yıllık yönetim ve denetim kurulu raporları içeriğinden veya genel kurulda görüşmeler neticesinde ortakların bilgisine sunulan tüm hususları kapsar ,bunun dışındaki bilgiler ise ibranın kapsamı dışında kalacağıdır. İbra kapsamına giren konularda ise genel kurulca alınan ibra kararı mahkeme kararı ile iptal edilmediği müddetçe yönetim kurulu aleyhine sorumluluk davasının açılamayacağıdır.
Davacılar her ne kadar 2004-2005-2006-2007-2008 ve 2009 hesap yıllarında da usulsüzlük yapıldığı yönünde iddiada bulunarak bu dönemde görevli bulunan eski yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin kooperatife verdikleri zarar nedeniyle sorumlu bulunduğunu beyan etmişlerse de bu yıllarda yapılan genel kurullarda yönetim ve denetim kurullarının ayrı ayrı genel kurul kararları gereği ibra edildikleri, ibra kararlarını ihtiva eden bu yıllara ait genel kurul kararları iptal edilmediği müddetçe de ibra edilen bu döneme ilişkin sorumluluk davasının açılamayacağıdır. Kaldı ki geçmiş yıllarda alınan ibra kararlarının da genel kurul kararı ile kaldırılması da mümkün olamayacağıdır.
Davalıların görev yaptıkları dönemlerle zarar doğuran eylemlerinin gerçekleşme tarihlerinin ayrı ayrı tespit edilerek zamanaşımı süresinin başlangıcında, bu tarihlerin esas alınması gerekeceğinden, davalıların tüm eylemlerinin tek bir zamanaşımı süresine tabi tutulamayacağıdır. Davalı yönetici ve denetçilerin ancak görev yaptıkları dönemde oluşacak zarardan sorumlu tutulabilecekleri, zararın hesaplanmasının da bu irdeleme neticesinde tespit edilmesi gerekeceğidir. Bu nedenle somut davada davacıların, davalıların görev yaptığı dönem ve bu dönemde gerçekleşen zararları, genel kurulda alınan ibra kararlarına rağmen genel kurulun bilgisine sunulmayan işlemler sebebiyle ibranın geçerli olmadığı kooperatifin zarara uğratıldığının ispat edilmesi gerekir.
Davacılar her ne kadar dava dilekçesinde belirtilen davalılara karşı sorumluluk davasını yöneltmişler ise de 2004 yılından 2011 yılına kadar hem yönetim kurulu üyelerinin hem de denetim kurulu üyelerinin farklı kişiler olduğu görev dönemlerinin farklı yıllar olduğu genel kurul kararlarının incelenmesinden tespit edilmiştir.
Asıl davada sunulan Bakırköy ……. Noterliğinin 16.03.2012 tarih …… yevmiye no ile düzenlenen genel vekaletname üzerinde yapılan incelemede, vekalet verenlerin 1- …… olduğu görülmüştür. Ancak ,davanın açıldığı 26.12.2012 tarihinde kooperatifin yetkili ve görevli denetim kurulu üyelerinin ise, dosyaya ibraz edilen 27.05.2012 tarihli genel kurul tutanağına göre, bu genel kurulun 4 nolu gündem maddesinde seçilen denetim kurulu asil üyelerinin, 1- …… olduğu, Yedek denetim kurulu üyelerinin ise 1-……. olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar dava dilekçesinde genel bir ibare ile denetim kurulu üyelerinin huzurdaki sorumluluk davasını açtığı belirtilerek isim zikredilmemiş ise de mahkememiz kararının kaldırılması sonrasında sunulan vekaletnameler incelendiğinde, yetki veren denetim kurulu üyelerinden sadece ……’ın …….. Mamulleri Toplu İşyeri Yapı Koop.’nin davanın açıldığı tarihte yetkili seçilmiş denetim kurulu üyesi bulunduğu, dava dosyasına ibraz edilen vekaletteki diğer kişiler olan ….. asıl davanın açıldığı 26.12.2012 tarihinde kooperatifin yetkili denetim kurulu üyeleri olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı vekili, davalıların her birisinin görev yaptığı dönem ve bu dönem içerisinde gerçekleşen zararlar konusunda açıklayıcı şekilde delil sunmamıştır. Dolayısıyla davacının 557. maddenin 2. fıkrasında zararın tamamının dava etme olanağı tanındığı, dış ilişki tarzında borçların teker teker tespit etme mahkemeden talep etme olanağı tanınmış, mahkemenin de bu belirlemeyi aynı dava da yapacaktır. Bu iç ilişkiye ilişkin bir belirleme olmayıp davalıların davacıya karşı sorumluluk tutarlarının gösterilmesidir.
Mahkememize, davacı vekili tarafından gerçekleşen zararla konusu da açıklayıcı delil sunulmadığından bireysel ve birlikte sorumlu olan miktar ayrılıp akıbetinden her bir davalı bakımından da sorumluluğun üst tavanında belirlenme imkanı kalmamıştır.
İbra kararının, genel kurul kararıyla geri alınıp alınamayacağı geçmişte tartışmalı bir husustur. TTK nın yürürlüğe girmesiyle birlikte bu husustaki tartışmalara son verilmiştir. Nitekim TTK nın md. 558/1 ye göre ibra kararı genel kurul kararı ile kaldırılamaz. 445. Madde hükmü saklıdır. Göründüğü üzere kanun hükmünde geçerli bir şekilde alınan ibra kararının genel kurul kararı ile kaldırılamayacağı belirtilmiş ancak genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 445. Madde hükmü saklı tutulmuştur. Dolayısıyla TTK 445. de belirtilen sebeplerden birinin mevcut olması halinde genel kurulca alınan ibra kararı mahkeme kararı ile iptal edilebilecektir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, geçerli bir ibra kararı şirketin ilgili hesap dönemine ait işlemler sebebiyle yöneticilerden tazminat isteminde bulunamayacağını ifade eder. Yani ibra kararının alınmasıyla birlikte yönetim kurulu üyelerine karşı söz konusu döneme ait ibranın kapsamına giren işlemler sebebiyle tazminat davası açılamaz. Bu durum yalnızca TTK. madde 558 ve devamında düzenlenen açık ibra kararları bakımından değil aynı zamanda TTK. madde 424’deki örtülü ibra kararları bakımından da geçerlidir.
Davacı tarafından genel kurulda görüşülen ve karara bağlanan ibra kararları yönünden mahkeme eliyle iptal edildiğine dair yargı kararıda ibraz edilmemiştir. İddia edilen kooperatif zararına ilişkin bilanço, gelir gider tablosu ve tahmini bütçeler yetkili yönetim ve denetim kurulu isimleride delil olarak sunulmamıştır.
6102 sayılı yasanın (6335 sayılı kanunla değişik) 553 maddesinde kusur karinesini kaldırmış ve kusurun ispatını davacıya bırakmıştır.
6103 sayılı TTK nın yürürlük ve Uygulama Kanunu’nun 2. maddesi 1. Fıkrasının b bendi uyarınca TTK.’nın yürürlüğe girmesinden önceki işlem ve eylemlere eski Ticaret Kanunu uygulanır. Ancak TTK.553 maddesinde ıspat yüküne ilişkin kural bir usul hükmü olduğundan yasayla birlikte yürürlüğe girer. TTK m.553/I’de sayılan kişilerin kusursuz olduklarını kendilerinin ispat etmeleri gerekir. Ancak 26.06.2012 tarihinde kabul edilen 6335 sayılı Kanunun 28’inci maddesinde yapılan değişiklikle, TTK’nın 553’üncü maddesi değiştirilmiş ve kusur karinesi kaldırılarak, “kusurlarıyla” kelimesi hükme eklenmiş, böylelikle kusurlu sorumlu ilkesi vurgulanmıştır. Dolayısıyla TTK’nın mevcut halinde 553’üncü maddeye göre açılacak davalarda kusurun ispatı, davacılara aîttir. Davacı şirket, pay sahipleri veya şirket alacaklıları, TTK m.553/I’de sayılan kişilerin kusurlu olduklarını ispatlamadıkları sürece bu kişilerin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Söz konusu düzenlemenin TMK m.6 ve HMK m.l90’da hüküm altına alınan genel ispat kurallarına da uygundur. Bir vakıada kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (MK./6) Davacı vekilinin dayanak yaptığı 27/07/2010 tarihli rapor, 12/03/2012 tarihli raporun kooperatifi denetlemeye yetkili iki kamu kurumca yaptırılan kamusal nitelikteki denetim raporlarının oluşu, rapor sonuçlarının 6762 sayılı TTK ve 6102 sayılı yasa dikkate alınarak bu raporlar bakımından irdelemeleri, ispat ve sorumluluğun davacı vekilinde olması koşulu, davanın özü yönünden ıspat koşulunun sağlamadığı, anlaşıldığından asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada Bakırköy …… Noterliğinin 19.11.2013 tarih ……. yevmiye no ile düzenlenen genel vekaletname üzerinde yapılan incelemede vekalet verenlerin 1-…… olduğu görülmüştür. Sonuç olarak; 27.05.2012 tarihli genel kurul tutanağına göre birleşen davanın açıldığı 25.11.2013 tarihinde, kooperatifin yetkili denetim kurulu üyeleri olduğu tesit edilen 1- …… ’ın birleşen rücuen tazminat davası yönünden bu davayı takip etme hak ve yetkisine haiz olduğu, 26.06.2011 tarihinde yapılan 2010 hesap yılı genel kurulunda yönetim ve denetim kurulunun azli ve yerine, yenilerinin seçiminin oy çokluğu ile kabul edilerek kararlaştırıldığı, genel kurulun 4 nolu kararı ile yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tablolarının okunması ve müzakeresi neticesinde yapılan oylamada 202 kabul 334 red oyu ile kabul edilmediği, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü 5 nolu gündem kararı ile yönetim ve denetim kurulunun ibra edilmediği ve yeni yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine geçildiği yapılan seçim neticesinde,1-…… ‘ın yönetim kuruluna, denetim kurulu üyeliğine 1- ……. ‘in genel kurul tutanakları gereğince seçildiği, Bakırköy …… İş Mahkemesinin ….. esas sayılı dava dosyasındaki davacı ………’ın yeni yönetim kurulunca iş akdidin fesh edildiği, bu davada hükmedilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma mesai ücreti ve milli bayram alacağı yönünden 26/06/2011 tarihinde yukarıda belirtilen ve yeni seçilen bu yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bulunacağı, yeni seçilen yönetim kurulu üyelerininde taraf sıfatının bulunmadığı, eski yönetim kurulu yönetim kurulu üyelerine sorumluluk yüklenemeyeceği anlaşılmakla pasif husumetten birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava bakımından davanın reddine,
2-Birleşen dava bakımından ise pasif husumetten dolayı davanın reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 2.376,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.295,30 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı …… tarafından yapılan 8,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
7-Davalılar …… tarafından yapılan 66,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılara ödenmesine,
8-Kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar yönünden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 25.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
9-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
BİRLEŞEN DAVA BAKIMINDAN:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 34,20 TL harcın mahsubu ile eksik 46,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar için Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/12/2022
Başkan …..
¸e-imzalıdır
Üye …….
¸e-imzalıdır
Üye …….
¸e-imzalıdır
Katip …..
¸e-imzalıdır