Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/562 E. 2022/1108 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/562 Esas
KARAR NO : 2022/1108

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….’e ait …. plakalı araç, müvekkili sigorta şirketi tarafından, 21.10.2020-21.10.2021 tarihleri arasında …. numaralı …. Sigorta Poliçesinde belirlenen risklere karşı, poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığını, 26.02.2021 tarihinde sigortalı ….’e ait … plakalı araç park halinde iken … Şti.’ye ait …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın vurması soncunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazadan sonra kaza tespit tutanağına göre davalının sigortalısının araç sürücüsü kazada park halindeki araca çarpması sebebiyle %100 oranında asli kusurlu bulunduğunu, dava dışı zarar gören …. kazaya uğraması sebebiyle aracın hasarını müvekkil sigorta şirketine ihbar ettiğini, müvekkil şirket nezdinde …. numaralı hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası nezdinde hazırlanan ekspertiz raporunda toplam hasar onarım için 36.596,64-TL tazminat hesaplaması yapılıp onarıldığını, 36.596,64-TL poliçe kapsamında 15.04.2021 tarihinde ilgililerine ödendiğini, müvekkili sigorta şirketi, poliçe kapsamında meydana gelen hasarı ödeyerek TTK 1472. maddesi gereği sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle zarar veren üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminat talep etme ve dava haklarının halefi olduğunu, bu nedenlerle söz konusu zarar tamamen giderilmemesinden ötürü davalı/borçlu … Sigorta A.Ş.’ye. 15.958,64-TL asıl alacak, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 1.384,14-TL ticari faiz olmak üzere toplam 17.342,78-TL üzerinden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile açılan icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Maddi hasarın meydana geldiği değer kaybı vb. alacaklar bakımından Sigorta Tahkim Kuruluna başvuru yolu açık olup davacı işbu çözüm yoluna başvurmak yerine yargı süresini uzatmak amacı ile dava yolunu tercih ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkili şirketten dava dilekçesinde müvekkil şirketten ödediğini iddia ettiği hasar bedelini talep ettiğini, ancak davacının işbu talebi haksız olup reddi gerektiğini, talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu, müvekkil tarafından 28/09/2021 tarihinde davacı … A.Ş.’ye 20.638,00TL tutarında ödeme yapıdığını, müvekkili sigorta şirketinin üzerine düşen tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesi halinde müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu olmayacağını, müvekkilinin sorumluluğunun yalnızca poliçe limiti teminatı ile sınırlı olduğunu, talep eden, tazminat istemi ile müvekkili şirkete müracaat ettiğini ve başvuru konusu hakkında hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemelerde talebin teminat kapsamı dışında kaldığı tespit edildiğini, bu sebeple müvekkil sigorta şirketi başvuruyu reddetmiş olduğunu, müvekkili şirketin temerrüt halinden ve faiz sorumluluğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere %20 kötü niyet tazminatına hükmedilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın rücuen tazminine başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018)
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı davalarda, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; …. tarih, …. Esas, …. Karar sayılı (… tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir.
Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmekle, davacının sigortalısının …. isimli gerçek kişi olduğu, dava dışı sigortalının tacir olduğu gösterir bir delil davacı tarafça sunulmadığı, sigortalı aracın binek otomobil vasfında olduğu ve davacının burada, dava dışı sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle gerçek kişi vasfında olduğu anlaşılmakla mahkememizin görev hususunda yapılan değerlendirmede; dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır hükmüne karşılık eldeki davanın bu kapsamda mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve yine halefiyete dayalı olarak açılan davada, davacının sigortalısının tacir olmadığı, davalının, kasko sigortacısı olduğu bu haliyle açılan davada mahkememizin görevli olmayıp, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır