Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/555 E. 2023/557 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/555 Esas
KARAR NO : 2023/557

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
KARAR YAZILMA TARİHİ : 16/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin 7.966,60-TL tutarındaki cari stoklu ekstre alacağının tahsili için 21/04/2022 tarihinde Küçükçekceme … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, borçluların iş bu ilamsız icra takibe haksız ve soyut iddialarla itiraz ederek icra takibinin durmasına sebep olduklarını, davalı borçlu tarafından bu itirazın haksız , mesnetsiz ve müvekkilin alacağına kavuşmasını önleme amacıyla kötü niyetli olarak yapılmış olup haksız itirazın reddi ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, karşı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibin devamına, ihtiyati haciz talebinin öncelikle teminatsız aksi halde uygun miktarda teminat ile kabulüne, dava ve takip konusu alacağın likit olmasından bahisle kötü niyetli karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama masraflara ve vekalet ücretinin davalı borçlu tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkil şirketten alacağı olduğuna ilişkin iddiaların tümüyle mesnetsiz olduğunu, yargılama neticesinde bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, davacı yanın sunduğu cari hesap ekstresine açıkça itiraz ettiklerini, ticari defter ve kayıtların incelenmesiyle bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, davanın reddine, davacının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama harç ve giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 7.966,60 TL asıl alacak, %15,75TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.966,60 TL alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibin e geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davalı usulune uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz ettikleri bilirkişi raporunun alındığı anlaşıldı.
Bilirkişi 21/03/2023 havale tarihli raporunda; Taraflar arasındaki ihtilafa konu olan kur farkı, ürün bedeli ve vade farkı faturaları nezdinde detaylı incelemeler rapor içeriğinde yapılmış olup, mahkemece düzenlenen bu faturaların haklı yere düzenlendiği yönünde karar verilmesi halinde, davacı yanın incelenen ticari defterlerine takip tarihi (21.04.2022) itibariyle davalı … 7.966,60 TL cari hesap bakiye alacaklı olacağı, mahkemenin ihtilafa konu olan kur farkı, ürün bedeli ve vade farkı faturalarının haklı yere düzenlenmediği yönünde karar verilmesi durumunda ise davacının takip tarihi (21.04.2022) itibariyle davalı … alacağının bulunmayacağı ve davalı yana 33.850,79 TL borçlu olacağı, sonuç ve kanaatine varıldığı yönünden rapor sunulmuştur.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; taraflar arasındaki ihtilafa konu olan kur farkı, ürün bedeli ve vade farkı faturalarının davacı … incelenen ticari defterlerine takip tarihi itibariyle işlenmiş olduğu, davacının yine davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının da defterlerine işlendiği davacının icra takibine konu faturalardan kaynaklı alacağının olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 179,90-TL harcın davacı tarafça yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubuyla bakiye 99,2 TL ‘nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 7.966,60 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.