Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/544 E. 2022/1263 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/544 Esas
KARAR NO : 2022/1263

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin, …’nin ortağı ve kanuni temsilcisi iken, TTSG kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, …… Gıda firmasının Büyükçekmece …… Noterliği’nin 20.09.2017 tarihli ….. sayı ile onaylı 20.09.2017 tarihli 1 no’lu Genel Kurul Kararı ile şirkette mevcut hissesinin tamamını …….’a devrederek şirket ortaklığından ve kanuni temsilciğinden ayrıldığını ve bu hususun 26.09.2017 tarihinde tescil 02.11.2017 tarihinde de ilan edildiğini, müvekkilinin eşine söz konusu şirketten kaynaklı olarak, müvekkilinin sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiği gerekçesi ile Vergi Ceza İhbarnameleri tebliğ edildiğini ve müvekkilinin eşinin bu ihbarnamelere karşı Vergi Mahkemesi’nde iptal davası açtığını, bu nedenle müvekkilinin iddia edilen fiilden kaynaklı olarak sorumluluğu ile ilgili söz konusu şirketin münfesih olduğunun tespitinde hukuki yararının bulunduğunu, müvekkilinin daha önce ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu …’nin yeni ortağı ……. ise; 14.03.2018 tarihinde vefat ettiğini ve tek yasal mirasçısının da mirasını reddettiğini, dolayısıyla söz konusu şirket tek ortağı ve tek kanuni temsilcisinin 14.03.2018 tarihinde kaybetmekle, hem organsız hem de ortaksız kaldığını beyan ederek müvekkilinin devrederek ayrıldığı …’nin tek ortağı ve tek kanuni temsilcisi olan …….’ın 14.03.2018 tarihinde vefat etmesi nedeniyle organsız kalan şirketin bu tarihten itibaren münfesih olduğunun tespit ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu şirketin tek ortağının vefat etmesi nedeniyle organsız kalan şirketin münfesih olduğunun tespit ve tesciline ilişkin olarak, Ticaret Sicili Yönetmeliği m.35 gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir red kararı yazılmadığı ve aslında, davacının bir tescil başvurusunun dahi bulunmadığını, bu bakımdan, dava usûlden reddinin gerektiğini, davaya konu şirketin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın veyahut da limited şirketlerin tasfiye usulüne uygun işlemler tamamlanmaksızın, müvekkil tarafından silinemeyeceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, organsız kalan limited şirketin münfesih olduğunun tespiti ve tescili taleplerinden ibarettir.
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması da dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-h)
Dava açmaktaki hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İtiraz” başlıklı 34. maddesine göre, “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.”
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, talebin kanuni dayanağının, hukuki niteliği itibari ile 6102 sayılı TTK’nun 34. maddesi hükmünden ibaret olduğu ve bu maddeye göre ticaret sicil memurluğunun kararlarına karşı, ilgililerin tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili taleplerine karşı, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde itirazın mümkün olduğu, davacının, silinme ile ilgili ticaret sicil müdürlüğüne talepte bulunmadan, doğrudan mahkemeye müracaatla işlemin iptalini talep ettiği, dosya kapsamından silinme istemine ilişkin bir başvuru ve bu başvurunun reddine ilişkin yapılmış bir tebliğin bulunmadığı anlaşılmakla davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 114/1-d, 114/1-h, 115/2.maddeleri gereğince davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzene karşı davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır