Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/501 E. 2023/791 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/501 Esas
KARAR NO : 2023/791

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 28/08/2017
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketlerin kurucusu olan …’ın kızları oldu …’ın ise öz kardeşleri olduğunu, muris …’ın özel du sebebiyle yurtdışına çıkacak olması ve şirketleri idare etmekte zorlan gerekçesiyle bu şirketlerdeki hisselerini emaneten oğlu …’a devretti bu devrin bila bedel yapıldığını, …’ın Türkiye’ye dönmesi üzerine … tarafından iade edileceğini, … üzerinde görülen hisselerin toplamının, %97’sinin müteveffa …’a ait olduğunu, bu oranın hiçbir şekilde sermaye artırımından etkilenemeyeceğini, … tarafından belgelerin sahte olduğu gerekçesiyle müvekkilleri aleyhine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan soruştuma üzerine müvekkilleri hakkında takipsizlik kararı verildiğini, belgelerin muris … tarafından 2005 – 2007 yılları arasında müvekkili davacı …. ‘a ileride kendisine bir şey olacak olması veya haklarını koruyamayacak bir hale gelmesi halinde gerek kendisinin gerekse de diğer çocuklarının bir hak kaybına uğramamasını teminen verildiğini, zaman içerisinde …’ın şirkete ait menkul ve gayrimenkulleri gerektiği gibi idare etmemesi, sahibi gözüktüğü hisselerin %97’sinin gerçekte babası …’a ait olduğunu kabul etmeyerek şirketin asıl sahibi imiş gibi davranmaya başladığını, müvekkillerinin mirasçılık payları oranında adlarına tesciline ve şirket pay defterine işlenmesine karar verilmesi amacıyla Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını, davanın henüz derdest olduğunu, …’ın 30.06.2014 tarihli şirket genel kurulu toplantısında kendisinde bulunan çoğunluğunu da kullanarak müvekkillerinin itirazlarına rağmen şirket ana sözleşmesi tadiline gittiğini, TTK m. 395 ve 396 hükümlerinde yer alan işlemleri yapabilmek amacıyla yetki aldığını ve gerek …’ın gerekse de diğer kardeşlerini ileride telafisi imkansız zararlara sokacak bir art niyet gösterisinde bulunduğunu, iş bu genel krul kararlarının iptali maksadıyla Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanınYargıtay aşamasında olduğunu, 28.06.2017 tarihinde yapılan genel kurula müvekkillerinin pay sahibi ortaklar olacak çağrılı olduğu halde müvekkillerine vekaleten …’un toplantıya katılmak üzere hazır bulunduğu halde toplantı başkanı tarafından sicil gazetesinde de yazılı olduğu üzere toplantıya katılamayacağı yönünde karar alınması ve müvekkillerinin genel kurul toplantısına katılması ve kararlara iştirak etmesinin engellenmesinin kanunun açık ve emredici hükümleri gereği genel kurul kararlarının geçersizlik halini oluşturduğunu ve genel kurulda alınan kararların ve genel kurulun iptali sebebinin doğurduğunu beyanla, her iki anonim şirket olağan genel kurul kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitine, bu mümkün olmadığı takdirde her iki şirket genel kurul kararlarının iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, savunmasında özetle; 28.06.2017 tarihli davalı şirketlerin olağan genel kurul toplantılarına katılmak üzere davacıların temsilcisi olduğu ileri sürülen Av. … şirket merkezine geldiğini, noterlikçe düzenlenen vekaletnamelerin TTK m. 445 gereği Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin 21/1 maddesinde anılan ve ayrıca 08.06.2017 tarihli …. sayılı TTSG ….sayfasında ilan edilen toplantı davetinde örneği verilen vekaletnamenin unsurlarından olan pay adedini içermemesi, vekaletnamede yazılı hisse oranı ibaresinin yönetmelikte yazılı adedini göstermemesi nedeniyle toplantıya alınmadığını, davacıların yetkisiz olarak genel kurulda kendilerini temsil ettirmeleri neticesinde toplantılarda anılan kararlar hakkında dava açma haklarının ortadan kalktığını, TTK. m. 425 ve HMK. m. 114. dava şartlarının oluşmadığını, davalı şirketlerin 28.06.2017 tarihli usulüne uygun şekilde toplanan genel kurulda alınan kararların oy çokluğuyla karara bağlandığını, davacıların taleplerinin tamamen haksız olduğunu, davacıların dava dilekçesindeki ilanın durdurulması ve yürütmesinin geri bırakılması hakkında hiçbir kesin inandırıcı delil ibraz edemediğini, davacının huzurdaki davada elindeki sahte düzenlenmiş belgelerle, TTK’nun genel kurul kararlarının iptaline veya butlan sebebiyle geçersizliğinin tespitine dair hiçbir hak elde edemeyeceğinin aşikar olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı … şirketlerin 28/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının butlanının tespiti, olmadığı taktirde iptali istemine ilişkin terditli bir davadır.
Mahkememizin 02/05/2019 gün ve … esas … karar sayılı kararı İstanbul Bölge Mahkemesi …. Hukuk Dairesi Başkanlığının 21/04/2022 gün ve … esas …. karar sayılı ilamı ile kaldırılmıştır.
İstinaf ilamından sonra dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek 24/05/2023 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Anonim şirket genel kurulunda alınan kararların iptali hususu TTK’nın 446. maddesinde, butlanı ise 447. maddesinde düzenlenmiştir.
Yargıtay … HD’nin … E- … K sayılı, 16.05.2019 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere; 6102 sayılı TTK’nın “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” Aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde ise “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” hükmü mevcuttur.
Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in Toplantıya Katılma Hakkı başlığını taşıyan 18. maddesinde; “..Halka açık olmayan şirketlerde gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için vekâletnamenin Ek-3 teki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi veya noter onaylı olmayan vekaletnamelerde noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklenmesi gerekir.” denilmiştir. Bu durumda, halka açık olmayan ortaklıklarda nama ve hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için toplantıya katılmak üzere yetki verildiğine dair paydaş tarafından düzenlenen vekaletnamenin noterden verilmiş olması veya vekaletname noterde düzenlenmiş değil ise, vekaletnameye noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklemeleri gerekmektedir.
28/11/2012 tarihli ve … sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin adı “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (BTY)” şeklinde değiştirilmiştir (9.10.2020 tarihli ve … sayılı Resmi Gazete) Yine bu bağlamda yapılan bir diğer değişiklik ise 18. Maddenin 7. Fıkrasında yer alan “noter onaylı olmayan vekaletnamelerde noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklenmesi gerekmektedir” kısmının düzenlemeden çıkartılmış olmasıdır. Yönetmeliğin 18. Maddesinin 7. Fıkrasındaki değişikliğin yapılan değerlendirmeye bir etkisi bulunmadığını belirtmek gerekmektedir.
Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik ile getirilen ve pay sahibinin genel kurulda temsiline ilişkin vekaletnameyi şekil şartına bağlayan bu düzenleme doktrinde eleştirilmektedir (Bir çoğu yerine bkz. Argun Karamanlıoğlu, Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Genel Kurulda Temsili, İstanbul 2016, s. 238 dn. 425 ve 426. Karşı görüş için bkz. S. 240 dn. 437). Bununla birlikte doktrinde söz konusu düzenlemenin genel kurulların sağlıklı biçimde yürütülmesi ve iptal davalarının önüne geçeceği gerekçesiyle destekleyen görüşler de mevcuttur (Çeker, Mustafa, Anonim Ortaklıkta Oy Hakkı ve Kullanılması, Ankara, 2000 s. 265 dv.; Yanlı Yıldırım, Veliye, Halka Açık Anonim Ortaklıklar Genel Kurullarında Vekâleten Oy Kullanma Konusundaki Yeni Düzenleme, Selim Kaneti’ye Armağan, İstanbul, 1996, Vekâleten, s. 118)
Buna karşılık Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının mülga Komiser Yönetmeliği’nden bu yana Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmeyen yetki belgelerinin geçersiz olduğu ve usulüne uygun olmayan vekaletname ibrazı halinde toplantıya kabul edilmeme halinde bir usulsüzlük bulunmadığı yönünde oluştuğunu belirtmek gerekir (Yargıtay 11. HD. T 22.01.2001, E. 2000/9458 K. 2001/320; T. 22.01.2007, E. 2005/13648, K. 2007/590; T. 5.11.2020, E. 2019/1742, K. 2020 4755).
Bu noktada henüz iptal davasına konu edilmemiş bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı meselesinin de açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Halka açık şirketler bakımından paralel bir düzenleme içeren ve vekaleti şekil şartına bağlayan SPK …, No …. sayılı Tebliğ md. 7 f. 1 hükmünün doktrindeki görüşler dikkate alınarak normlar hiyerarşisine aykırılığı (6762 s. TTK md. 360) gerekçesiyle iptali için açılan davada Danıştay …. Dairesi genel kurul toplantısı için imzanın noterden onaylanmasına ilişkin tebliğ hükmünün, yetki belgelerindeki sahteliği önlemeyi amaçladığı ve tüm pay sahiplerine genel kurul toplantısında bilinçli bir biçimde temsil edilerek yönetime katılma olanağı tanıyarak, küçük tasarruf sahiplerini korumaya yönelik olarak tesis edildiği gerekçesiyle hukuka aykırı olmadığına hükmetmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda uygulama bulacak olan 2012 Tarihli Yönetmeliğin iptali bakımından açılmış bir dava ve alınmış bir karar bulunmamaktadır. De lege feranda yerinde görülmese dahi yürürlüğü iptal edilmemiş bir hükmün Mahkeme tarafından uygulanmasının “ihmali”nin yani dikkate alınmamasının yaratacağı sorunlar da göz önünde bulundurulduğunda de lege lata Yönetmeliğin ilgili hükümleri olan md. 18 f. 7 ve md. 21’in somut uyuşmazlıkta dikkate alınması gerekmektedir.
Davacıların sunduğu vekaletin Yönetmeliğin 18. Maddesinin 7. Fıkrasında belirtildiği üzere “Halka açık olmayan şirketlerde gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için vekâletnamenin Ek-3’teki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi” koşuluna uygun olarak noter tasdikli olduğu tartışmasızdır. Tartışmalı olan vekaletin içeriğinin Yönetmeliğin 21. Maddesine uygun olup olmadığı ve bunun sonucudur.
BTY Madde 21’e göre “(1) Vekaletnamede; şirketin unvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya unvanı ve imzasının bulunması şarttır. Bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekâletnameler geçersizdir. Konuya ilişkin, Anonim Şirketlerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik hükümleri ile Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlemeleri saklıdır.
(2) Vekaletnameler, ait olduğu genel kurul toplantısı ve yeni bir vekil atanmadığı sürece hukuken bunun devamı sayılan toplantılar için geçerlidir. Gündemin değiştirilmemesi kaydıyla, nisabın yokluğu, azlığın talebi veya genel kurulun kararıyla yahut herhangi bir nedenle toplantının ertelenmesi halinde yapılacak toplantılar hukuken önceki toplantının devamı sayılır.“
Bu doğrultuda anılan hüküm değerlendirildiğinde vekaletnamenin şeklini ve içeriğini düzenleyen BTY md. 21 de geçen “Bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekâletnameler geçersizdir.” İfadesi tartışmaya yer bırakmayacak biçimde bunun bir düzen hükmü olmadığını, emredici olduğu, Vekaletnamede bulunması zorunlu unsur olarak sayılan pay sahibinin pay adedinin yer almadığı vekaletler bu açık hüküm karşısında geçersiz sayılacağı, bu sonuç ağır görünmekle birlikte “…” kanun serttir fakat kanundur ilkesi doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Neticede Yönetmeliğin 21. maddesinin metni, vekalet için öngörülen şekil ve içeriğin aksinin kararlaştırılmasına olanak sağlayacak biçimde yani bir düzen hükmü olarak ele alınmamıştır. O halde Yönetmelik ile belirlenen vekaletin içermesi gereken unsurlar düzen hükmü değil, geçerlik şartı olduğundan bu şekle ve içeriğe uymayan yani pay adedi veya sermaye tutarını göstermeyen vekalet geçerli kabul edilemeyecektir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına binaen; davacıların toplantıya alınmamasına ilişkin kararın her ne kadar yönetmelik yasal düzenlemeye aykırı olsa da iptal edilmediği ve yürürlükte olan Yönetmelik hükmüne dayalı olması nedeniyle yerinde olduğu, bu durumda pay sahibinin toplantıya katılmasının ve oy kullanmasına haksız biçimde engel olunmasının söz konusu olmadığı, davalı şirket genel kurulunda alınan kararların butlanını gerektiren bir kanuna aykırılık hali bulunmadığı, davacıların toplantıya alınmamalarına ilişkin karar mevzuata uygun olduğundan iptal talebinin ve alınan kararların kanuna esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılığının söz konusu olabilmesi için TBK md. 446 (1) b de anılan “toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açmaya yetkilidir.” Hükmüne aykırı bir hususun gerçekleşmesi gerektiği, ancak somut olayda bu yönde bir usuli eksiklik de tespit edilemediği toplantı ve karar yeter sayısı bakımından 28.06.2017 tarihli genel kurullarda dava dışı ortağın tek başına sahip olduğu pay oranının toplantıda karara bağlanan hususlar bakımından yeterli olduğu, genel kurul toplantısı için gerekli nisabın sağlandığı, genel kurulda alınan kararların içerik bakımından da kanuna, esas sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık içermediği dikkate alındığında iptal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik 238,45 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 45,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/07/2023

Başkan …
¸E-imzalıdır

Üye …
¸E-imzalıdır

Üye …
¸E-imzalıdır

Katip …
¸E-imzalıdır