Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/488 E. 2022/1077 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/488 Esas
KARAR NO : 2022/1077

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunduğunu, cari hesaptan kaynaklanan bakiye borcun ödenmesi hususunda defalarca talepte bulunulduğunu, davalının borcunu bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreye uyulmadan açıldığını, müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, cari hesap bakiyesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı takip dosyası üzerinden davacı tarafından davalı aleyhine ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK’nun 67/1.madde hükmü uyarınca, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup taraflarca her aşamada ileri sürülebileceği gibi mahkemece de resen gözetilebilir.
Yasada “itirazın tebliği” ifadesi kullanılmış ise de, bunu mutlak ve katı şekilde anlamamak gerekir. Nitekim Yargıtay benzer durumda “…Davalının itirazı davacı tarafa ayrıca ve açıkça tebliğ edilmemiş olsa dahi, davacının, davalının itirazını öğrenmesi ile birlikte aynı nitelikteki davayı (itirazın iptali) ilk olarak 31.10.2007 tarihinde açtığı ve böylece haberdar olduğu bu takibin iptaline ilişkin iradesini, 31.10.2007 dava yolu ile ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Eldeki davanın ise 12.03.2009 yılında açıldığı gözönüne alındığında, davacının itirazı öğrendiği ve buna dair itirazın iptali davasını açtığı 31.10.2007 tarihten itibaren, İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır…” şeklinde içtihatta bulunmuştur. (Yargıtay 3.HD.nin 05/04/2016 gün 2015/5259 E. 2016/5234 K.sayılı kararı).
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; “Yerleşik uygulamada da bu sebeple ödeme emrine itiraz Tebligat Kanunu’nun düzenlediği şekilde alacaklı veya vekiline tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazdan haberdar olunduğu ileri sürülse dahi hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarihli, 2013/19-2415 E., 2015/2335 K. sayılı kararı). Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır. Alacaklı, bu şekilde itirazın kaldırılması yönünde icra hukuk mahkemesine başvurduğunda, başka bir anlatımla, ödeme emrine itirazın tüm hukuki anlam ve sonuçlarına vakıf olduğunu ve hükümden düşürülmesi gerektiğini mahkemeye verdiği dava dilekçesiyle bildirdiğinde, tebliğ ile aranan öğrenme ve belgelendirme unsurları aynı anda tümüyle gerçekleşmiş olacağından, itirazın kaldırılması dilekçesinin verilmesi ödeme emrine itirazın tebliği hükmünde sayılmalı ve hak düşürücü sürenin de bu tarihten itibaren işleyeceği kabul edilmelidir. Somut uyuşmazlıkta da davacı alacaklının Mersin ……… İcra Dairesinin …….. sayılı ilamsız icra dosyası ile başlattığı takip, davalı borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itirazı üzerine durmuştur. Alacaklıya bu itiraz tebliğ edilmemişse de alacaklı 09.11.2009 tarihli dilekçesi ile Mersin ……… İcra Hukuk Mahkemesinden ( …… E. sayılı dosya) söz konusu itirazın kaldırılmasını talep etmiş, eldeki itirazın iptali davasını ise 09.09.2011 tarihinde açmıştır. Hâl böyle olunca yukarıda yapılan değerlendirme ve varılan sonuca göre İİK’nın 67. maddesinde öngörülen bir yıllık sürenin itirazın kaldırılması için icra mahkemesinde açılan dava tarihi (09.11.2009) itibariyle işlemeye başladığı ve itirazın iptali davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığının kabulü gerekir.” şeklinde içtihatta bulunmuştur. (Yargıtay HGK. 28/02/2019 gün 2018/13-602 E. 2019/218 K.sayılı kararı).
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi; “bu şekilde arabuluculuk başvurusunda bulunduğunda, başka bir anlatımla, ödeme emrine itirazın tüm hukuki anlam ve sonuçlarına vakıf olduğunu ve hükümden düşürülmesi gerektiğini arabulucuya verdiği dilekçesiyle bildirdiğinde, tebliğ ile aranan öğrenme ve belgelendirme unsurları aynı anda tümüyle gerçekleşmiş olacağı, hak düşürücü sürenin de bu tarihten itibaren işleyeceği kabul edilmelidir. Dolayısıyla bu tarihte davacının icra takibine itiraza muttali olduğunun kabulü gerektiği, bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlaması gerektiği yolundaki Yargıtay (kapatılarak Dairemizle birleştirilmesine karar verilen) 19. Hukuk Dairesi içtihatları gözetildiğinde itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığının anlaşılmasına göre davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7345 Esas, 2022/1585 Karar),” şeklindeki gerekçesiyle aynı mahiyetteki davada arabuluculuk görüşmesiyle bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamış olduğu kabul edilmiştir. (Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. HD. 2022/1760 E. 2022/1817 K.)
İncelenen tüm dosya kapsamından; taraf vekilleri tarafından imzalanan 08/03/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağında Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı dosyasına konu alacak talebine ilişkin uyuşmazlık bakımından yapılan müzakerelerin anlaşmazlıkla sona ermiş olduğunun tespit edilmiş olduğu, davacının bu şekilde arabuluculuk başvurusunda bulunduğunda ödeme emrine itirazın tüm hukuki anlam ve sonuçlarına vakıf olduğu, davanın 27/05/2022 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine,
Alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT 7.2.maddesi gereğince hesap edilen 4.600,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2022
Katip ……..
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır