Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/468 E. 2022/965 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/468
KARAR NO : 2022/965

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait …….. plakalı araç ile davalı ………’e ait …….. ‘in sevk ve idaresinde olan ……. plakalı araç arasında 02/08/2021 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza neticesinde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi tarafından oluşturulan trafik kazası kayıtlarında karşı tarafa %100 kusur atfedildiğini, …….. plakalı müvekkiline ait araçta kaza nedeniyle hasar bedeli , değer kaybı ve hak mahrumiyeti meydana geldiğini, davalıların bu kazada müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davaya konu alacak yönünden davalı aleyhine İstanbul Anadolu …… İcra Dairesi …….. E. Sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalılarca iş bu icra takibine itiraz edildiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkiline ait araçta meydana gelen kusur oranına göre şimdilik 100,00 TL reel değer kaybı ve 100,00 TL hak mahrumiyeti bedeli/ kazanç kaybı mahrumiyeti bedelini kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesine özetle; davacı tarafından talep edilen bedelin davacının tespit edebileceği likit bir alacak talebi olduğunu, dava konusu alacağın belirsiz değil davacı vekili tarafından takibe konulmuş İstanbul Anadolu …… İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı icra dosyasında yer alan ödeme emrinde belirtildiği üzere 23.009,58 TL ile likide edilmiş bir tutar olduğunu, bu nedenle davanın usul hukuku açısında reddinin gerektiğini, kazaya karışan Türkmenistan uyruklu ……… isimli şahsın Türkiye’ye giriş-çıkış yaptığı tarihlerin celp edilerek sürücü belgesinin geçerliliği hakkında bir değerlendirme yapılmasını talep etiklerini, ilk etapta düzenlenen trafik kaza tutanağında …….. plakalı araç sürücüsüne hileli olarak ……… isimli şahsın kendisini yazdığını ancak müvekkilinin dikkati sonucu kazayı yapan şahsın …… olmadığı ortaya çıkınca tutanağın kazaya karışan asıl kişi ……… tarafından düzenlendiğini, dolayısıyla burada yabancı uyruklu şahsın araç kullanma ehliyet yönünden şüpheli bir durumun ortaya çıktığını belirterek davanın öncelikle görevsizlik ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, iş bu kötü niyetli davanın esastan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise sorumlu sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında zararın tazminine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında 02/08/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından dolayı davacının aracında meydana gelen hasara ilişkin davacının davalılardan değer kaybı ve hak mahrumiyeti bedelinin istemine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
HMK’nın 2/1. maddesine göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”
Somut uyuşmazlıkta; dava, esasında haksız fiil olan trafik kazasına dayalı olarak açılmış değer kaybı ve hak mahrumiyeti bedeline ilişkin maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacı tarafça, kazaya neden olan aracın sürücüsü ve işletenine karşı dava açılmış bulunmaktadır. Sigorta şirketinin taraf olmadığı, tarafların sıfatı ve davanın dayandığı sebep göz önüne alındığında da, tarafların tacir olmadığı ve davacının, sigorta sözleşmesine değil haksız fiile dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu görülmekle, eldeki dava yukarıda detaylıca açıklandığı üzere ne mutlak ne de nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğinden, bu durumda yukarıda belirtilen madde hükümleri ve yerleşik uygulama gereğince Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu bilinmekle (İstanbul Bam 9.HD 2018/4277e.-2020/4041k.) mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …..
e-imzalıdır

Hakim …….
e-imzalıdır