Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/460 E. 2023/639 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/460 Esas
KARAR NO : 2023/639

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2022
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı dan olan alacağının tahsili için 27.01.2022 tarihinde Bakırköy … İcra dairesinde … esas sayılı dosya ile takibe başlandığını, ödeme emri davalıya 28.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalıda süresinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, müvekkili davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında tekstil ürünlerine dayalı ticari işler yapıldığını, müvekkili şirket, davalının talebi doğrultusunda tekstil ürünleri ürettiğini, müvekkilin kestiği faturaların, karşılığı müvekkile ödeme yapılmadığını, sözleşmeye binaen karşılıklı olarak ticari anlaşma gereği karşılıklı bir borç yükümlülüğü söz konusu olduğunu, bu hizmet gereği davacı müvekkili firma gerekli edimini yerine getirdiği, ürünleri davalıya teslim ettiğini, davalı borçlu şirket ürünleri teslim almış olup alacaklı olan müvekkiline olan ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, borçlu davalı şirket uzun süreden beri müvekkili davacı şirkete olan dava konusu sözleşme gereği bedeli ödemediğini, söz konusu faturaların 2021 yılının 8. ve 9. aylarında düzenlenmiş olup müvekkili alacaklı şirkete ödeme yapılmadığı için henüz alacağını tahsil edemediğini, davalı borçlu şirkete icra takibi başlatılmadan önce ve icra takibinden sonra müvekkili şirket tarafına söz konusu dava konusu dışındaki hizmetler için kısmi ödemeler yapmaya devam ettiğini, bunun üzerine teslim edilen mallara ilişkin ıslak imzalı irsaliye evrakları dahi mevcutken davalı yanın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itirazı açıkçası borcun tahsil sürecini uzatmak kastıyla icra dosyasına itiraz ettiğini, duran icra takibine devam edilmesini ve alacaklı lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili şirket aleyhine başlattığı icra takibine yönelik borca ve tüm ferilerine ilişkin itirazlarını bir kez daha yinelediğini, kötü niyetli ve haksız kazanç sağlamaya yönelik huzurdaki davanın reddini, davacı tarafından kötü niyetli olarak açılan bu davada müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu mevcut olmadığını, davacı taraf, haksız olarak müvekkilimden alacağı olduğunu iddia etmektedir. Zira davacı taraf, davaya konu icra takibinde de alacağın varlığına dair somut bir delil sunulmadan kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, bu nedenle müvekkilinin aleyhine açılmış davanın reddine, müvekkilinin aleyhine kötü niyetli hareket ederek icra takibi başlatan takip alacaklısı davacı aleyhine takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, Taraflar arasında cari hesaba dayalı başlatılan Bakırköy …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak …. TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 19.11.2022 havale tarihli raporunda; Davacı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafın davalı tarafa 2021 yılında 17 adet ve KDV dahil toplam 206.952,30 TL tutarında fatura düzenlendiği, 10 adet ve KDV dâhil 124.595,82 TL tutarlı fatura üzerinden takibe geçtiği, faturaların açıklama kısımlarına Malzeme/Hizmet Bilgilerinin yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturaların e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslime alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığından teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, İş bu faturaların davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığını, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer almakta olduğunu, takibe konu olan faturaların 2021 yılında taraflarca bs-ba formu beyannameleri beyan edildiği, tarafların ticari defter ve kayıtları karşılaştırıldığında, davacı alacak 206.952,30 TL davalı borç 58.042,68 TL fark 148.909,62 TL taraflar arasında takip tarihi itibariyle 148.909,62 TL cari hesap farkının olduğu, İş bu farkın davalı tarafın ticari defterlerinde kendi lehine yaptığı kayıt işlemlerinden kaynaklandığı, 72.694,00 TL tutarlı kayıt işlemi, iş bu kayıt işlemi için davalı tarafın dosya muhteviyatına 1 adet dekont sunduğu, dekontun 26.05.2021 tarihli ve 72.694,00 TL tutarlı olduğu, iş bu dekont üzerinde davalı tarafın GÖNDEREN, davacı tarafın ALICI kısımda yer aldığı İş bu tutarın hesaplamadan dışlandığı, 76.215,62 TL tutarlı kayıt işlemi, iş bu kayıt işlemi için davalı tarafın dosya muhteviyatına 1 adet fatura sunduğu, faturanın davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 07.10.2021 tarihli, … numaralı, KDV dahil 76.215,62 TL tutarlı olduğu, Faturanın açıklama kısmına “fason İşçilik + Navlun Bedeli + Navlun Bedeli” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslime alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığından teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturanın davalı tarafın ticari defterlerine kaydedildiği, davacı tarafın ticari defterlerine kaydedilmediği, taraflarca 2021 yılında bs-ba formu ile karşılıklı olarak beyan edildiği, iş bu faturanın karşı tarafa tebliğ edilmesi, faturaya sekiz gün içinde itirazda bulunulmaması durumunun dahi alacağın doğması için yeterli olmadığı, alacağın varlığı için mal veya hizmetin ifa edildiğinin veya fatura içeriğinin ayrıca kanıtlanması gerektiği, davalı tarafın iş bu faturaya konu olan içeriği veya durumu ispat etmesi gerekti, ticari defter ve kayıtlara ve dosya muhteviyatına sunulan belge ve bilgilere göre davacı tarafın davalı taraftan 134.258,30 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 124.595,82 TL tutarı talep edebileceği, davalı tarafın takip tarihinde önce temerrüde düştüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, davacı tarafın takip tarihinden itibaren %9 yasal ve değişen oranlardaki faizi talep edebileceği, tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin, Sayın Mahkemenizin takdirlerine ait olduğu bildirmiştir.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin davalının ticari ilişki ve malların teslim edildiğine ilişkin itirazı bulunmadığı ve taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmüştür.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun … seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen 6 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı bulunduğu ve yine 2021 yılı , davacı ve davalı tarafça fatura adedi ve miktarı ile uyumlu olarak BS ve BA bildirimlerinin yapıldığı, tarafların BA ve BS bildirimlerinin miktar ve adet olarak davacının düzenlediği faturayla uyumlu olduğu, davalı tarafından iade/reklamasyon faturası olarak 07/10/2021 tarih ve kdv dahil 76.215,62 TL bedelli olarak tanzim edildiği işbu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafa iddialarına yönelik yemin delilinin hatırlatıldığı ve ancak yemin deliline dayanılmadığı ve davalının, dava konusu faturalara konu malların ayıptan ari ve zamanında teslim edilmediği ve buna ilişkin davacı tarafa fatura tanzim edildiği iddialarının ispata muhtaç kaldığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın KABULÜ ile, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı koşullar ile devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilecek olan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 8.876,30 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.569,37 TL harcın mahsubuyla bakiye 7.306,93- TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.569,37 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.650,07 – TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.380,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 20.491,22 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır