Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/438 E. 2023/1074 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/438 Esas
KARAR NO : 2023/1074

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2022
KARAR TARİHİ : 24/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında ticari alım-satım ilişkisi olduğunu, davacı şirketin davalıya farklı tarihlerde ürün satışları yaptığını bu bedellerin toplamının 50.175,49-TL olduğunu, bu bedellerin faturalar ile sabit olduğunu, davalının borcun tamamına itiraz etmesi üzerine, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, davanın kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı adına icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, davalı ile davacı arasında süregelen bir ticari ilişkinin ya da alım satıma dair anlaşmanın mevcut olmadığını, davalının tekstil alanında uluslararası ihracat yapan limited şirketi olduğunu, faturaya konu malların davalıya ayıptan ari ve eksiksiz bir şekilde teslim edilmediğini, davacı ile zamanında yapılan iş karşılığında davalı tarafça yapılan iş kadar ödeme yapıldığını, davalının davacıya herhangi borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine, takip konusu miktarın %20’sinden az olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından faturaya dayalı olarak başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali takibin devamı ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı/alacaklı tarafından, davalı/borçlu aleyhine, 55.355,30-TL faturalardan kalan bedel, 491,37-TL işleyen faiz olmak üzere toplam 55.846,67-TL üzerinden takip başlatıldığı, davalı tarafa ödeme emrinin tebliğini takiben 25/02/2022 tarihinde borca, takibe, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ve davacı/alacaklı tarafından eldeki itirazın iptali davasının ikame edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi tarafından 07/06/2023 tarihli raporunda;
Davacının, davalıdan takip tarihi 08/02/2022 tarihi itibariyle,
Dava konusu,
Davacı … San. Ve Dış Tic. A.Ş.’nin davalı … Tekstil Ltd. Şti. Adına düzenlediği,
01/12/2021 tarih, … numaralı, 19.588,10-TL E-arşiv fatura,
07/12/2021 tarih, … numaralı, 18.850,30-TL E-arşiv fatura,
09/12/2021 tarih, … numaralı, 11.737,09-TL E-arşiv faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinden alındığı, davacının davalıdan, dava konusu 3 faturadan kaynaklı toplam 50.175,49-TL asıl alacağı olduğu görüş ve kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Davacı, faturalardan kaynaklanan bedele dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; her ne kadar davalı, davacının takibe dayanak faturalara konu malların ayıplı olduğu ve buna ilişkin davacı tarafa hatalı baskı nedeniyle reklamasyon adı altında fatura tanzim ettiğini beyan ve iddia etmiş ise de dava konusu faturalara konu mallara yönelik ayıp iddasının davalı tarafından nev’i , miktar veya herhangi bir yönüyle somutlaştırılmadığı, davacı tarafından da kesilen reklamasyon faturasına süresinde itiraz edildiği ve ticari kayıtlarına alınmadığı görülmüş ve davalının ayıp iddiaları ispat edilemediği anlaşılmıştır. Buna karşılık davacı tarafça takibe konu edilen faturaların, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, 01/12/2021, 07/12/2021 ve 09/12/2021 tarihli faturalar olduğu, işbu faturaların davalı tarafından ticari defterlerine kaydedildiği ve iade edilmediği, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine ticari alım satımına ilişkin yaptıkları bildirimlerin belge sayısı ve bedeli bakımından da birbiriyle uyumlu olduğu yine davalı tarafından ispat edilemeyen ayıp iddiasına dayalı kestiği reklamasyon faturasından, davacı tarafından tanzim edilen, takibe konu olan ve öncesinde ticari defterlerine kaydettiği faturaları mahsup ettiği hususu da görülmüş olup davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve yine dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar vermek gerekmiş olup davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın, 50.175,49 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin aynı koşullar ile devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilecek olan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 3.427,48 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 80,70-TL peşin harç ve 684,17-TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 2.662,61- TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70-TL peşin harç, 684,17-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 845,57-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.528,75‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 17.900,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır