Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/33 E. 2022/944 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/33 Esas
KARAR NO : 2022/944

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında mal ve hizmet tedarikine dayalı ticari ilişki mevcut olduğunu, davalı tarafa 3 adet toplam 159.401,21 TL tutarlı fatura düzenlediklerini, davalı tarafın 100.000,00 TL ödeme yaptığını, 59.401,21 TL cari hesap alacaklarının olduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Büyükçekmece ….. İcra Dairesi ‘nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafile elektrik tesisatı işlemlerinin yaptırılması için sözlü olarak anlaştıklarını, davacı tarafın gereken işleri tamamlamadığı halde yapmış gibi gösterip fahiş fiyatlar üzerinden faturalar düzenlediğini, iş bu faturaların taraflar arasındaki güven ilişkisine istinaden davacıya iade edilmediğini, yapılan işin anlaşmaya aykırı ve fahiş olduğunun bildirildiğini bu nedenlerle davanın reddine, davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Büyükçekmece …. İcra Dairesi ’nün …. esas sayılı dosyası, sunulan faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, BA-BS formları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Büyükçekmece ….. İcra Dairesi’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 59.401,21 TL asıl alacak, 8.368,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.769,86-TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişken oranlarda avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi mali müşavir ve elektrik mühendisi bilirkişi heyeti marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti Mali Müşavir ….. ve Elektrik Mühendisi …… 31/08/2022 tarihli raporunda; Davalı tarafın 24.06.2022 tarihli defter inceleme günü geldiği, incelemeye ticari defter veya belge sunmadığı, cevap dilekçesi kapsamında yerinde inceleme yapılmasını talep ettiği, bu durumda davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığını, davacı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2020 yılı kasım ayında 3 adet ve KDV dâhil 159.401,20 TL tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturaların 59.401,21 TL tutarı üzerinden takibe geçtiğini, takibe konu cari hesaba ait faturaların ilgili oldukları 2020 yılı kasım ayında BS-BA formu taraflarca karşılıklı olarak beyan edildiğini, adet ve tutar farkının bulunmadığını, beyanların birbirini teyit ettiğini, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde 2020 yılı: davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 20.11.2020 tarihli 159.401,20 TL (B) tutarlı 3 adet fatura kayıt işlemi ile başladığı, 31.12.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 52.897,40 TL alacaklı olduğu, 2018 yılı: 01.01.2021 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 52.897,40 TL alacaklı olduğu, 10.04.2021-07.10.2021-31.12.2021 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 59.401,20 TL alacaklı olduğu, dosya muhteviyatında bulunan ….. Bankası 02.04.2021 tarihli dekontun 100.000,00 TL tutarlı olduğu, davalı tarafın gönderen kısmında yer aldığı iş bu dekontun açıklama kısmına “03.04.2021 vadeli ……. nolu çeke istinaden ödenen 100.000,00 TL” diye yazıldığı, Davacı tarafın alacağının, davalı tarafa düzenlediği 159.401,20 TL fatura tutarından davalı tarafın ödediği 100.000,00 TL tutarın düşüldükten sonra kalan 59.401,20 TL tutardan oluştuğu, davacı tarafından davalının işyerinde yapılan elektrik işlerinde yukarıda detayları açıklanmış eksikliklerin giderilmesi bedelinin 10.000,00 TL olacağı ve davacının alacağı olan 59.401,20 TL’den bu bedelin düşülmesi neticesinde, davacının 49.401,20 TL alacaklı olacağı sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir. BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. ) Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen fatura alacağının davalı defterleri ibraz edilmediğinden defterde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememişse de, davacı tarafından davalı şirkete ait iş yerinde elektrik tesisatı işlemlerinin yapıldığı, davacı tarafından davaya konu edilen faturalara taraflar arasındaki güven ilişkisine istinaden davacıya iade edilmediğinin davalı tarafından ikrar edildiği, ayrıca davalı tarafça dava konusu edilen fatura bedelini karşılar miktarda BA bildirimlerinin yapıldığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 59.401,21-TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına;Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 11.880,24-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İcra takibinde davacının haksız ve kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından; bu nedenle yasal şartları oluşmadığından; davalının haksız takip tazminatı isteminin reddine,
5-Alınması gerekli 4.057,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 818,49 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.239,21 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 818,49 TL peşin harç olmak üzere toplam 899,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.728,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.514,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-AAÜT gereğince hesap edilen 9.504,19 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 8.368,65 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır