Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/308 E. 2022/951 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/308 Esas
KARAR NO : 2022/951

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait araçların tamir ve bakımlarının müvekkil tarafından yapılmasından kaynaklanan faturaya dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı tarafa karşıBüyükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu faturalardan kaynaklı alacağın tahsiline yönelik başlatılan Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün ……. sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018)
Tarafların tacir araştırması için yazılan müzekkere cevabında davacının 2.sınıf tüccar olup, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, incelenen beyannamelerde de sözleşmenin yapıldığı tarihlerde davacının VUK 177.maddesinde belirtilen sınırı aşmadığı, ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre ise gerçek kişi tacir işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
6102 sayılı yeni TTK 11.maddesine göre ticari işletme tanımı yapılmış olup, ticari işletme ile esnaf arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilir hükümleri bulunduğundan, 21/07/2007 tarih 26589 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf, sanatkar ve tacir sanayici ayrımı belirlenmiştir.
Bu belirlemeye göre VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar Tacir olarak kabul edilmiştir. Davalının bildirmiş olduğu gayrisafi hasılatı vergi beyannamesine göre esnaf olarak kabulü gerekmektedir.
Nitekim, benzer mahiyetteki dosyalarda verilen görevsizlik kararlarının istinaf ve temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemeleri Ve Yargıtay kararlarında ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilen kişi hakkında işletme defteri tutması nedeniyle değerlendirmenin gelir gider tablosuna göre belirleneceği içtihat olunmuştur.
Örnek olarak belirtmek gerekirse Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin …… esas, …….. karar sayılı ilamında, Antalya …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararında davalının ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilmekle her iki tarafında tacir olduğu belirtilerek ticaret mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin verilen kararı “her ne kadar davacı tacir ise de, davalının gerçek kişi olduğu ve tacir olmadığı” belirtilerek asliye hukuk mahkemesini yargı yeri olarak belirlemiştir.
Yine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nin ……. esas, ……. karar sayılı ilamında İzmir ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “……Mahkememiz davalısının dosyaya kazandırılan müzekkere cevaplarına göre ticaret sicil nezdinde tacir kaydının olmadığı, vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre ise işletme defteri tutmasına rağmen 2021 yılı gelir ve gider tablosuna göre belirlenen sınırın üzerinde gelir elde etmediği anlaşıldığından davalının iş bu uyuşmazlık yönünden tacir olmadığı kanaatine varılarak Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğundan” bahisle vermiş olduğu görevsizlik kararını davalının vergi dairesi cevabında işletme defterine göre kayıtlarını tutup, ikinci sınıf tüccar olduğu açıklamasına göre davalının işletme defteri tutup, gelir gider tablosuna göre belirlenen sınırın üstünde gelir elde etmediği belirlenerek yapılan tacir araştırmasına istinaden verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun nitelikte olduğunu belirterek istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Bir başka emsal dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …….. Hukuk Dairesi’nin ……… esas, ……. karar sayılı ilamında, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “…..Ankara Ticaret Sicil Memurluğu ve Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazılarında davacının ticaret sicilinde kaydının bulunmadığı, 2017, 2018, 2019 ve 2020 dönemlerinde ikinci sınıf tüccar sıfatıyla işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür. Buna göre davacının işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olan esnaf olduğu, bir başka deyişle tacir olmadığı anlaşılmaktadır.” gerekçesiyle vermiş olduğu görevsizlik kararının istinafı üzerine yapılan yargılamada “kimlerin tacir sayıldığı konusunda 6102 sayılı TTK’nun 11. ve devamı maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre ve mahkemece de yapılan araştırma sonucunda davacının işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olup, esnaf niteliğine haiz olduğu ve tacir olmadığı anlaşılmaktadır.” denilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Yukarıda alıntılanan ve daha başka da güncel Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarında ittifakla tacir araştırmasının 6102 sayılı TTK’nun 11.maddesine göre yapılması gerektiği ve vergi dairesi cevabi yazısında ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilen ve işletme defteri tutan kişilerin tacir olup olmadığı hususunun belirtilen Bakanlar Kurulu kararındaki usule göre gelir gider tablosundaki sınırın üzerinde gelir elde edip etmediğine göre belirlenmesi gerektiğini içtihat etmişlerdir.
Somut uyuşmazlık yönünden de yapılan araştırmada, davacının 2.sınıf tüccar olup, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, incelenen beyannamelerde de sözleşmenin yapıldığı tarihlerde davacının VUK 177.maddesinde belirtilen sınırı aşmadığı, ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre ise gerçek kişi tacir işletme kaydının bulunmadığı, sonuç olarak davacının tacir olmadığı anlaşıldığından, davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2022
Katip ……….

Hakim ……. e-imzalıdır