Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/294 E. 2023/654 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/294 Esas
KARAR NO : 2023/654

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalı tarafından Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 660.392,38 TL ilamsız icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirmesi yapılan … ili … İlçesi … Mah… Ada … Parseldeki taşınmazın alınması için … ihaleye girdiğini ve aldığını, davalı şirketin satın almak için 11.11.2019 tarihli protokolle öncelikle %49 davalı şirket ,%51 … adına çıkartılacağı ardından %51 lik kısmı … tarafından davalı şirkete devredileceğinin belirtildiğini,Tapu devredildiği 13.02.2020 günü … adına üç adet çek (25.03.2020 tarihli 500.000 TL +25.04.2020 tarihli 150.000 TL +25.05.2020 tarihli 150.000 TL ) teslim edildiğini, bu çeklerde aval durumu nedeniyle yerine 7 adet çek düzenlendiğini, (17.06.2020 tarihli : 150.000 TL +08.05.2020 tarihli :200.000 TL+16.05.2020 tarihli 39.000 TL+16.05.2020 tarihli 21.000 TL 18.04.2020 tarihli 300.000 TL … seri nolu 45.000 TL ) iş bu çeklerden 45.000 TL tutarlı çek bir adet eksik olması sebebiyle şikayette bulunulduğunu ve GOP …. Asliye Ceza Mah. … E. sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, İcraya konu 755.000 TL tutarlı çekler olduğu, … tarafından …’ye 30.12.2019 tarihinde 130.000 TL ve 14.01.2020 tarihinde 22.000 TL banka havalesi yapıldığı, 755.000 TL lik çeklerin kayıtlara geç intikali ve iki yıl sonra takibe konu edilmesinin kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın Kabulü ile; Müvekkili Şirketin davalı tarafa 660.392,38 – TL borcunun (Davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi ile talep edilen meblağ) borcunun bulunmadığının tespitine, Müvekkili şirketin davalı şirkete 660.392,38 – TL borcu olmamasına rağmen hakkında icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılmış olmasından dolayı dava sonuna kadar teminat karşılığında icra dairesi veznesine yatırılacak paranın davalıya ödenmemesi hususunda ve Müvekkili Şirketin cebri icra tehditi altında olması sebebi ile telafisi güç zararlara uğrama ihtimaline binaen icra dosyasındaki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Özelleştirme İdaresinden …Fabrikasının yerini , …’e satmak
için 11.11.2019 tarihinde davalı %49 tapuda devir ettiğini, kalan %51 devri için sözleşme
yapıldığını, buna karşın … tarafından senet düzenlendiğini, … adına 26.11.2019 tarihinde %49 luk kısmının devredildiğini, %51 kısmının … adına tescil edildiğini, taraflar arasında ticari ilişki için 50.000.000 TL değerinde referans mektubu … ve … verildiğini, bir kısım çeklerin ortak işler için alındığını, Davalı olan … Özelleştirme idaresine ödemeyi yaptığını, ortak başkaca iş yapılmadığını, tapunun …’dan alındığını, ortak iş yapmak için çekler keşide ederek verildiği halde karşılığında … , … herhangi bir belge ,makbuz ,çek senet verilmediğini, … şirketinin ortak sahibi olarak tanıtılan … şirket yetkilisi olmadıklarını, bahse konu gayrimenkulü satmak için … ın başkalarına vekalet verdiklerini, sahte imza ve Yüksek ökçeye ait gayrimenkulü satmak için pazarlamaya çalışmak suçlamasıyla Gaziosapmaşa CBS.nın … hz. şikayet dosyası bulunduğunu, ayrıca tarafın tehdit etmesi ile … Hz. şikayet edildiğini, beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, banka kayıtları, çek suretleri, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava menfi tespit isteminden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava sonuçlandırılmıştır. Mahkememizce aldırılan 29/03/2023 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır. Uyuşmazlık konusunun, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde davacının borçlu olup olmadığı ve taraflar arasında icra takibine dayanak cari hesaba dayalı ilişkinin var olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre, davacı …. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin ortağı … ve şirketi münferiden 22.06.2015 -22.06.2035 tarihleri arasında şirketin yetkilisi olduğu , Davalı … Kalıp San.ve Tic. Ltd. Şti’nin ortakları … – … olduğu, şirket yetkilisi münferiden 03.10.2016 itibaren yetkili olduğu, ayrıca şirket müdürü olarak 11.12.2011 itibaren … yetkili olduğu, Taraflarda Davacı Taraf … adına … ve … şirket yetkilisi olarak görülmediği anlaşılmıştır.Davalının, davacıya verdiği 6 adet çek bedelleri olan 755.000 TL olduğu, (17.06.2020 tarihli : 150.000 TL +08.05.2020 tarihli :200.000 TL+16.05.2020 tarihli 39.000 TL+16.05.2020 tarihli
21.000 TL 18.04.2020 tarihli 300.000 TL)Davalı … tarafından … adına tanzim olunan 3 adet çekten kaynaklı olduğu,kaynaklı olup, çeklerdeki aval nedeniyle davalı … davacı … adına tanzim edilen 755.000 TL tutarlı çekler olduğu, önce şahıs adına tanzim edilen ve değiştirmeye konu edilerek sonradan şirket adına tanzim edilen çekler uyuşmazlık konusu olduğu, Dosyaya sunulan 02.06.2022 Tarih ve … sayı ile … tarafından gönderilen yazı ve ekindeki CD açılımında; Dosyada fotokopileri bulunan, … tarafından … adına tanzim edilen 3 adet çekler ile ilgili … ,… ve … seri nolu çek yapraklarının bankaya iade edildiği, diğer çeklerin tahsil edildiği (… seri nolu toplam 755.000 TL tutarlı çeklerin ödendiği, tespit edilmiş olup, çeklere ilişkin bilgi ve tahsilat dekontları … ’ya ait CD mevcut olduğu, İcra takibine konu çekler ödendiği, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … E. , 603.000 TL asıl +işlemiş faizi 57.392,38 TL ile Toplam Alacak 660.392,38 TL olarak icra takibini Alacaklı … , Borçlu … şirketine takibi 31.01.2022 tarihinde başlattığı anlaşılmıştır.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, icra dosyası, fatura suretleri, banka kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı, davalı tarafından başlatılan icra takibinin haksız olduğunu beyan ederek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. İcra takibine konu olan alacağın mevcut olup olmadığı hususunda açılan menfi tespit davasında, ispat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır. Davacı borçlu davalının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve borcu inkar etmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Ancak davalının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu, alacağın ödeme, takas, ibra gibi bir sebeple sona erdiğini ileri sürerse bu iddiayı ispat yükü davacı borçludadır (Baki Kuru/Burak Aydın, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. baskı, 2021, s. 149). Davacı …, davaya ve icra takibine konu olacağın ödeme suretiyle sona erdiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle davacı … mevcut borcu ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Yapılan mali tablo incelemeleri ve dosyaya sunulan belgelerde yapılan incelemelerden de anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki ihtilafa konu çekler ve parasal ilişki ile illiyeti oluşan ticari münasebetin gerçekleştirildiği ile ilgili somut belge-fatura-kanuni defter kaydı sunulmadığı, taraflar arasındaki parasal takip avans hesaplarında –cari hesaplarında takip edildiği görülmüştür. Bu durumda davacı borçlunun ispat yükünü tam olarak yerine getiremediği anlaşılmaktadır.
Davalının açmış olduğu icra takibinin dayanağı, … şirketinin defter kayıtlarına göre cari hesap bakiyesidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.04.2018 Tarih, Esas: 2017 / 903
Karar: 2018 / 974 sayılı kararına göre, “Yukarıdaki açıklamalar ışığında, takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği” dikkate alındığında, taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu edilmesine gerek yok olmadığı, yalnızca takibe konu ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunun incelenmesi ve deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Somut davada, davacı, cari hesap ilişkisini kabul etmiş olup, borcun ödendiğini iddia etmektedir. Bu nedenle, tarafların mali tabloları incelenmiş olup, Davalı …’nin muavin defter kayıtlarına karşılık …’ın mal ve hizmet ifası için
fatura düzenlemediği, kanuni defterlerinde parasal tutarlar karşılığında gelir kaydı-satış kaydının yapılmadığı, satışa konu gayrimenkul satışından dolayı bedel-hizmet bedeli-komisyon bedeli gibi çekleri ne amaçlı aldığına dair somut sözleşme -evrak- anlaşma- illiyeti açıklayıcı somut belge sunulmadığı, bu haliyle davacının borçlu olmadığını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı taraf cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş olup, alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağına geç kavuşması sebebiyle zarara uğramış olacağından davacı borçlu aleyhine asgari %20 olmak üzere tazminata karar verilir, ancak eğer yargılama sırasında ihtiyati tedbire karar verilmemişse borçlu aleyhine tazminata hükmedilemez. (Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Sungurtekin Özkan/Muhammet Özekes, İcra İflas Hukuku Ders Kitabı, 9. bası, 2022, s.147). Burada davacının kötüniyetli olması şart değildir. (Baki Kuru/Burak Aydın, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. baskı, 2021, s. 150) somut davada, mahkememizin 30/03/2022 tarihli tensip tutanağının 4-ç maddesinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, davacı tarafından teminat mektubu sunulmuş olmakla İİK 72/4.maddesi gereğince %20 tazminat olan 156.298,50 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-İİK 72/4.maddesi gereğince %20 tazminat olan 156.298,50 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 11.277,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.097,96 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 90.643,16 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/06/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır